Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Terörle mücadelede hangi "kahramanlıkları" sergilemiş olurlarsa olsunlar, suçları kanıtlanabilirse bu "kahramanlıklarını" da kendi elleriyle sıfırlamış olacaklar. Burada esas vahim olan şey, devletin saygınlığına sürülen lekedir. Bu olaya bulaşanlar, terörle mücadeleye de büyük bir zarar vermiş oldular. Çünkü bu kişiler, son aylarda meydana gelen "terör saldırıları"yla ilgili ciddi bazı kuşkuların belirmesine de neden oldular. "Devlet adına kurşun atan da, yiyen de makbuldür" anlayışı burada da bazıları için devreye girecektir. Susurluk ve Kızıltepe olaylarında olduğu gibi. Fakat, "devleti ve milleti sevmek" bu ise, o zaman Türkiye de bir muz cumhuriyetinden başka bir şey olamaz. Şemdinli'de büyük suçlamalarla karşı karşıya olan "kamu görevlileri"nin aslında bir önemleri yok. Onlar bugün cinayet işlemekle ve toplumda nefret tohumları ekmeye çalışmakla suçlanan birer zanlıdan başka bir şey değiller. Devlet birimlerinin, adeta otomatik bir şekilde, bu zanlıları koruma altına almak için çabalamaları ve "devlet fetişistleri"nin, ilk andan itibaren, hedef saptırmaya çalışmalarına gelince, bunlar da Türkiye'yi küçük düşürmekten başka bir işe yaramıyor.Açıkçası, adaletin önemine inanan düzgün insanlarda, özellikle Susurluk'tan sonra, Türkiye'de adaletin yerini bulduğuna dair bir inanç pek kalmamıştır. Bugün, işkenceci polisinden "Avrupa düşmanı" Doğu Perinçek'e kadar birçok kişi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden medet umar hale geldilerse, işte bundandır. Şemdinli olayı, haliyle, Türkiye'yi zaten yakın izlemeye almış olan AB'ye de yeni bir koz vermiş oldu. Aslında, Ankara'daki Batılı diplomatlar bu olayın önemini ilk etapta pek kavrayamadılar. Onlar o sırada daha çok AİHM'nin Leyla Şahin'le ilgili kararına odaklanmışlardı. Türkiye küçük düşüyor Fakat, medyanın olayın üzerine kararlı bir şekilde gitmesi üzerine onlar da işin vahametini anladılar. Başbakan Erdoğan ve kimi yetkililer kuşkusuz suçu burada da medyaya atacaklardır. Malatya olayında olduğu gibi. "Bu kadar gürültü koparmasaydınız bir şey olmazdı" diyecekler. Fakat, yukarıda da dediğimiz gibi, bunlar sadece muz cumhuriyetlerinde görülen tavırlardır. Ciddi ve saygın devletlerde değil. Bazıları Türkiye'yi, kontrolün tümüyle kendi ellerinde olduğu bir muz cumhuriyeti olarak görebilirler. Ancak, bu ülkenin sade insanları güvenebilecekleri bir devletin ve adalet sisteminin özlemi içindeler. Bu nedenle, tekrarlıyoruz: Şemdinli'de meydana gelenlerle ilgili olarak töhmet altında olan devlettir. Devlet töhmet altında Onun için "Bu işte sonuna kadar gideceğiz, kimseyi kayırmayacağız" diyenler kamuoyunun önünde çok ciddi bir sınav verecekler. Fakat, bu olayda da adaletin tecelli edeceğinden kuşkumuz varsa, kimse kusurumuza bakmasın. Geçmiş deneyimler insanda, açıkçası, fazla güven bırakmadı. Başka bir ifadeyle, Şemdinli olayı da sonunda AİHM'ye intikal edecektir. Ceza yiyeceğini gören Türkiye de, "Sicilime işlenmesin" kaygısıyla -son yıllarda sürekli yaptığı gibi- "mahkeme dışı dostane çözüm" yoluna gidip, mağdurlara yüklü tazminat ödemeyi kabul edecektir. Tabii, Şemdinli zanlıları da o durumda hafif cezalarla kurtulmuş olacaklar. Olan ise yine devletin saygınlığı ve itibarına olacaktır. Fakat, öyle anlaşılıyor ki, meselenin bu yanı bazılarını fazla ilgilendirmiyor. semihi@cnnturk.com.tr AİHM'ye intikal eder