Serkan Ünsal

Serkan Ünsal

serkan@serkanunsal.com

Tüm Yazıları

Startup Genome ve daha birçok rapor ülkelerin, şehirlerin girişimcilik kültürünü araştırıp, düzenli olarak sıralıyor. Bu sene Endeavor Türkiye’nin ve startups.watch’un desteğiyle ilk defa bu tip raporlara girmeye başladık. Startups.watch olarak biz de gönüllü olarak bu tip raporlara ücretsiz olarak data sağlıyoruz. Çünkü bu milli bir mesele ve bu işi milli bir görev olarak görüyoruz.

Bu tip raporlar aslında Türkiye’deki şehirlerin ne konumda olduğunu, neleri değiştirmemiz gerektiği ile ilgili çok güzel ipuçları veriyor. Ankara ve İzmir şimdilik raporda yok, o yüzden o şehirleri daha sonraki yazılarda ayrıca değerlendiririz. Başlıkta yazdığı gibi İstanbul’u nasıl girişimci cazibe merkezi yaparız konusuna dönersek, bunun için özellikle Startup Genome raporundaki bazı kriterleri tek tek analiz edelim.

Haberin Devamı

Kaynak Cazibesi

Bu kriter şu anlama geliyor, yurt dışındaki bir girişimci veya başka şehirdeki bir girişimci o şehre geldiğinde bulunduğu yere göre daha çok kaynağa erişebilecek mi ? Bu ucuz ofis bulma, ucuz ve çevresinde ulaşabileceği ortak çalışma alanları bulma, ucuz ulaşım bulma gibi bir çok kaynağı içerdiği gibi, kolay şirket kurma, süreçlerin dijitalleşmesinin getirdiği avantajlardan yararlanma gibi yasal konulardaki kolaylıkları da kapsıyor. Istanbul’da birkaç bölge hariç ucuz ofis bulmak, ucuz ve erişilebilir ortak çalışma alanları bulmak son birkaç yılda oldukça kolaylaştı. Kolektif House’un başarısı ile ortak çalışma alanları sayısı da her geçen gün artıyor. Buna rağmen, trafik büyük bir problem, ucuzluktan ziyade bir girişimcinin Kartal’dan ofisinden çıkıp Şişli’ye bir toplantıya gitmesi halen 1 saati geçiyor. Bu nedenle Silikon Vadisindeki gibi bir günde 3-4 farklı yerdeki girişim etkinliğini gezemiyorsunuz. Ulaşım kolaylaştıkça bu kriter girişimciler için de bir avantaj olacak. O nedenle ulaşımı çözmek giri-şimcilik ekosistemini biraz daha ayağa kaldıracaktır.

Girişimci Göç Yolları

Girişimcilerimizin kaçı başka ekosistemlere kaçıyor, kaçı mevcut ekosistemde kalıyor, hangi dış ekosistemlerden bize girişimci geliyor gibi sorular bu kriterin ana çatısını oluşturuyor. Yani İstanbul’daki girişimciler patır patır başka ülkelere kaçıyorsa, civar ülkelerden de hiç bir girişimci “Bu ekosistem bize yetmiyor, İstanbul’a gidip orada büyüyelim” demiyorsa o zaman ciddi bir problem var demek oluyor. Bu kriteri iyileştirmek için Sofya, Atina, Kiev, Bakü gibi şehirlerdeki girişimcilerin “Istanbul’a gitmeliyiz, orası girişimci için daha iyi” demesini sağlayacak formülleri bulmalıyız. Bunun için de çalışma vizesinden, mevzuat iyileştirmelerine kadar bir çok kuruma iş düşüyor.

Haberin Devamı

Başarı Hikayeleri

En son Gram Games’in 250 milyon dolara satılması gibi ne kadar çok hikayemiz olursa bu kriteri o kadar iyi parlatabiliyoruz. Bunun için fonlama, mentorluk, uygun ortamı sağlama gibi bir çok alt başlıkta iyileştirmeler yapmamız gerekiyor. Her sene 3-4 adet 100 milyon dolar üzeri satış başarısı yakalarsak iyi bir girişim ekosistemi olma yolunda çok büyük adımlar atabiliriz.

Fonlama

Haberin Devamı

Türkiye’de geçen sene 100 milyon doların üzerinde erken aşama yatırım yapıldığını söyle-miştik, bu miktarın bu sene biraz düşeceğinden de bahsetmiştik. Acil olarak kurulma aşama-sında olan fonlara destek olunması şart. Yoksa iki ileri bir geri yapmaya başlayacağız. Seri B konusundaki pazarımızdaki eksikliği giderecek fonların öncelikli kurulmasına da vesile olunması şart.

Diğer Pazarlara Erişim

İstanbul’daki bir girişimci rahatlıkla Yunanistan, Bulgaristan, Avusturya pazarlarına açılabi-liyorsa bu kriteri layıkıyla yerine getiriyoruz demektir. Bunu aşmak için birkaç şey yapmamız gerekiyor. Birincisi girişimcilerimizin daha donanımlı olması gerekiyor. İngilizce, Almanca, İspanyolca.. bir sürü dil bilen girişimci sayımızın artması gerekiyor. İkincisi o ülkelere rahatça gidip gelinebilmesi gerekiyor. Bunun için girişimci vizesi gibi bir vize mi çıkartılır bilmiyorum ama bir satış fırsatı varsa ertesi gün uçağa atlayıp diğer ülkelere vize derdi olmadan gidilebilmesi gerekiyor. Tabi oraya gittiğinde “belirli öncelikli şehirlerde olmak üzere” toplantı ve çalışma amaçlı kullanabileceği, belki konsolosluk veya ticaret ateşeliklerinin öncülük edebileceği, alanlar da olursa girişimcinin işi oldukça kolaylaşacaktır. Avrupa Birliğine girmek de tüm girişimcilerimizin işini fazlasıyla kolaylaştıracaktır. Girişimcilerimizin arabaya atlayıp sınır kapısı olmadan Avrupa’da müşteri kovalaması tüm ekosistemi ayağa kaldıracaktır fakat Avrupa Birliğine girmenin girişim ekosistemimize faydalarını buraya yazmakla bitiremeyiz. O nedenle bunu da başka bir yazıya saklıyorum.

Girişimci Kafa Yapısı

İlk günden global düşünen girişimci sayımız ve büyük pazarlarda yer edinmeye çalışan giri-şimci sayımız bu kriteri fazlasıyla etkiliyor. Örneğin şu anda tüm dünyada gündem yapay zeka, otonom araçlar, fintech ve ulaşım (elektrikli bireysel araçlar) olarak göze çarpıyorsa bu alanlarda en azından ilk 20 girişim arasında birer Türk girişimi olması gerekiyor. Bu alanların hiçbirinde söz sahibi değilsek, ilk 20 en iyi veya en çok bilinen girişim arasında bir Türk giri-şimi yoksa o zaman biz ekosistem olarak yön veren değil takip eden, trend belirleyen değil, trendleri takip eden ekosistem oluyoruz. “Global düşünüp büyük risk alacağıma yılda 1-2 milyon dolar cirom olsun, karlı bir işim olsun” diyen girişimci sayımız artarsa içine kapanık bir ekosistem oluyoruz bu global rekabet açısından oldukça kötü.

Daha birçok detay kriter var fakat hepsini anlatmayacağım. En belirleyici olanlar yukarıdaki-ler. Bunlarda biraz ilerlesek İstanbul diğer şehirlerin hemen önüne geçecektir. Bu konuda İstanbul Kalkınma Ajansı ve birçok kurum da çalışmalar yapıyor. Önümüzdeki yıllarda Istanbul’u daha rekabetçi daha girişimci görmek dileğiyle diyelim.