Cumhuriyet tarihinin en kritik görüşmelerinden biri dün Meclis’te başladı.
Günlerdir görüşmelerin ilk ayağına hazırlanan tüm partiler, tam kadro Meclis’teydi.
Dışarıda protesto gösterileri ve polisin müdahalesi sürerken kulisteki tablo “bekleyelim, görelim” havasındaydı.
Başkanlık sistemini “Cumhurbaşkanı” üzerinden kurgulayan anayasa değişiklik teklifiyle ilgili partilerin tutumu malum.
Ak Parti ve MHP, bu sisteme geçilmesinin zaruri olduğunu, CHP ve HDP, sistem değil rejim değişikliği yapılacağını savunuyor.
Dikkatler 330 oy sınırında.
Ak Parti’nin toplam 317 vekilden oluşan grubu, değişikliği referanduma taşımak için yeterli değil.
MHP’nin 39 vekili eklendiğinde ise 330 oy olan referandum sınırı aşılabiliyor.
Cumhur-başkanlığı sistemine geçişi düzenleyen anayasa değişiklik teklifi hafta başında Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmeye başlanacak.
Ak Parti’de düğmeye çoktan basıldı.
Başbakan Binali Yıldırım’ın milletvekilleriyle yaptığı toplantı serisi ipuçlarını veriyor.
Ak Parti olası referanduma ilişkin kampanyayı genel seçim kampanyasından farklı bir formata oturtacak.
Dün kahvaltıda bir araya geldiğimiz Ak Parti Tanıtım Tanıtım ve Medyadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, teklif Meclis’ten geçerse, Cumhurbaşkanı’nın onayından sonra işleyecek 60 günlük sürenin hiç de az olmadığını vurguladı ve şöyle dedi:
“Ama bu kampanya genel seçim kampanyası havasında geçmeyecek. Bu bir halkoylaması. Halkımızın anti propagandalardan, ön yargılardan, kafa karıştırıcı söylemlerdense gerçek bilgilerle teçhiz olmuş biçimde tercihini yapması için çok etkili bir kampanya yürüteceğiz. Farklı nitelikte bir kampanya olacak. Mesele bir parti meselesi olmadığı için parti dışı kampanya yapıcılar da çok önemli olacak. STK’lar, meslek kuruluşları, akademisyenler, sanat dünyası ve iş dünyası. Genel seçimde kime oy verirse versin, seçmenler burada çok farklı bir karar oluşturabilir.”
Yılmaz’ın,
Yeni yılın ilk Bakanlar Kurulu toplantısı önceki gün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleştirildi.
2016’daki terör saldırılarını bir kez daha yaşamama umutlarıyla girmeye hazırlandığımız 2017’nin ilk saatlerinde gerçekleştirilen Reina katliamı toplantının ana gündem maddesiydi.
Reina saldırısına paralel olarak, PKK, FETÖ ve DAEŞ’in topyekûn saldırılarına maruz kalan Türkiye’nin atacağı adımlar, devam eden Fırat Kalkanı Harekâtı, ABD ve AB ile ilişkiler, Rusya ile devam eden yakınlaşma, Suriye’deki ateşkes, Astana’da yapılacak zirvenin akıbeti, OHAL’in uzatılıp uzatılmayacağı gibi başlıklar da masadaydı.
Mikrodan makroya uzanan, her biri kendi başına önemli ve birbiriyle ilişkili konularda stratejik önemde kararlara imza atıldı.
Beştepe’de neler konuşulduğu, ne kararlar alındığı dün Meclis’te de gündem başlıklarından biriydi.
Başbakan Binali Yıldırım, OHAL’in 3 ay daha uzatılacağını, terörle mücadeleye aralıksız devam edileceğini açıklayarak, toplantıda alınan kararlardan bir bölümünü kamuoyuna duyurdu.
Toplantıda nelerin, hangi boyutlarıyla konuşulduğunu, hükümete yakın kaynaklarla dün görüşme imkânı buldum.
Aldığım bilgileri şu başlıkl
Kendisine suikast yapılacağı yolundaki ihbarların kendi partililerinden de başka kaynaklardan da geldiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Hükümet koruma sayısını artırdı. Ama sonuçta biz siyasetçiyiz, meydandayız. Çıkacağım, vatandaşlarla buluşacağım” dedi...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Meclis’te, partisinin grup toplantısının ardından sohbet olanağı bulduk.
Grup toplantısında, anayasa değişiklik teklifi ve art arda yaşanan terör olayları konusunda mesajlar veren, anayasa teklifinin geri çekilmesi çağrısında bulunan CHP lideri, dün kendisine dönük suikast yapılacağı yolundaki ihbarlar ve zırhlı
2017’nin zor geçeceğini, yeni yılın ilk saatlerinde en acı biçimde anladık.
İstanbul’da Reina’ya yönelik silahlı saldırıda 39 kişi yaşamını yitirdi, çok sayıda yaralı var.
Türkiye’deki saldırılarından bugüne kadar sadece Atatürk Havalimanı eylemini üstlenen DAEŞ, Reina saldırısını üstlendi.
Güvenlik güçleri çok yönlü soruşturmayı sürdürüyor.
Dün bu yazı kaleme alınırken teröristin kimliğinin belirlendiği, yakalanması yolunda çok önemli mesafe kaydedildiği yolunda bilgiler geldi.
Dün konuşma olanağı bulduğum güvenlik kaynaklarından aldığım bilgiler çerçevesinde şu saptamaları aktarabilirim:
Doğrudan savaş alanı
- Türkiye’deki saldırılarını üstlenmemeyi tercih eden DAEŞ’in bu kez eylemi üstlenmesi konusunda, “Önceden Türkiye’yi kendilerine eleman kazanabilecekleri bir saha olarak görüyorlardı, şimdi doğrudan savaş sahası olarak görüyorlar” değerlendirmesi yapılıyor. Örgütün, Türkiye için son dönemde, “Mürted Türk devleti”, “Haçlılarla iş yapan Türk devleti” gibi ifadeler kullanması da bundan. DAEŞ lideri Bağdadi’nin bir süre önce Türkiye’ye yönelik talimatları basına da yansıdı. Bağdadi, “Elinizde hangi imkan varsa onu değerlendirin, elinizde silah yoksa gidip bıçaklayın” talimatı verdi. Bu
Liste uzun.Neredeyse yılın her bir ayına karanlık bir olay denk geliyor.
Her biri ayrı ayrı mücadele gerektiren saldırılar.
Gelen şehit haberleri, can kayıpları.
Türkiye Cumhuriyeti için kara bir yıl oldu 2016…
Tarihe böyle geçecek ve böyle anılacak.
93 yıllık tarihi boyunca Türkiye’nin doğrudan varlığına kast edilen başka bir yıl yaşanmadı.
15 Temmuz’da yaşadığımız şok uzun yıllar belleklerden silinmeyecek.
Cumhurbaşkanlığı’nda dün farklı bir tören vardı. Sınırlarımızın içinde ve ötesinde şehitler verdiğimiz, suikast şoklarıyla sarsıldığımız, FETÖ, OHAL, PYD ya da PDY gibi kısaltmaların günlük yaşantılarımızın ayrılmaz parçaları haline geldiği, El Bab ve Münbiç’i İzmir’den, Yozgat’tan daha çok konuştuğumuz bir dönemden geçerken, bu zor zamanlara biraz ötesinden bakmak gibi bir tören.
Cumhurbaş-kanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri Töreni.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ev sahipliğindeki törende bu yıl “Edebiyat” alanında Mustafa Kutlu, “Sosyal Bilimler” alanında Prof. Dr. Kemal Haşim Karpat, “Müzik” alanında Prof. Dr. Erol Parlak, “Sinema” alanında Şener Şen, “Geleneksel Sanatlar” alanında ise Feridun Özgören ödüllendirildi. Vefa Ödülü’nün sahibi ise Ordinaryüs Prof. Dr. Süheyl Ünver’di.
Gergin ifadelerin, siyasi polemiklerin, hem sözün sahiplerini hem de toplumu yorduğu bir dönemden geçerken, bütün mesajların; kültür için, sanat, müzik, edebiyat ve tarih için verilmesi bir nefes oldu.
Herhalde, ödülleri alanlar için, yüreğimizin şehit haberleriyle yandığı bugünlerde böyle bir törende alkışlanmak bile başlı başına gurur kaynağı olmalı.
Edebiyatçı Mustafa Kutlu’nun oğlu
CHP lideri Kılıçdaroğlu, hükümete, anayasa değişiklik teklifini geri çekme çağrısında bulunarak, “Bir ülkenin parlamentosunda demokrasiden vazgeçilen bir anayasa oylanmaz. Bütün dünya bize gülüyor zaten. Demokraside geri adım atıyoruz” dedi
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, hükümete, “demokrasi oylanamaz” diye seslenerek, anayasa değişiklik teklifini geri çekmesi çağrısı yaparken, milletvekillerinin sağduyu ile davranarak, teklife “hayır” oyu vereceğine inandığını söyledi.
Kılıçdaroğlu gazetelerin Ankara temsilcileriyle önceki akşam yemeğinde bir araya gelerek gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. CHP liderinin gündeminde ağırlıklı olarak Meclis’te görüşülen anayasa değişiklik teklifi vardı.
Kılıçdaroğlu’nun, gazetecilerin sorularına verdiği yanıtları şöyle aktarabilirim: