Türkiye, Suriye’de DEAŞ’a karşı amansız bir mücadele yürütüyor.
Terör örgütünün Irak’ta Musul, Suriye’de Rakka’dan sonra en önemli merkezi, Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile TSK’nın kuşattığı El Bab.
Bölgedeki uzmanlara göre, El Bab, DEAŞ’a halk desteğinin en yoğun olarak verildiği kent.
Savaşa rağmen kentte yaşayan 115 bin kişinin önemli bölümü DEAŞ’a sempatiyle bakıyor, gönüllü olarak DEAŞ’lılara evlerini açıyor, lojistik destek veriyor.
DEAŞ da kenti, geriye çekilip hat kuracağı değil, Rakka’yı da korumak için ölümüne savunacağı bir alan olarak görüyor.
İkinci sorun Rakka-El Bab hattı.
Türkiye ve ÖSO, El Bab’ı, kuzeydeki tüm DEAŞ unsurlarını temizleyerek, ikmal hatlarını keserek kuşattı. Ancak güneyde DEAŞ’ın başkenti Rakka ile El Bab arasındaki yollar DEAŞ kontrolünde. Bu durum, El Bab’a sürekli militan ve lojistik takviyesi yapmalarına olanak sağlıyor.
Türk askerinin bölgedeki koşullarına gelince.
Suriye’den, El Bab’dan gelen 16 şehidimizi dün bağrına bastı Anadolu.
Her biri bu vatanın değişik köşelerinde toprağa verildiler.
Sadece vatan toprağına değil, halkımızın yüreğine gömüldüler.
Hepsine Allah’tan rahmet, acılı ailelerine ve ulusumuza başsağlığı ve sabırlar diliyorum.
Bu halk için, bu topraklar için şehit çok kutsaldır.
O kadar ki, bir yanlarıyla hep, savaşta Anadolu’da toprağa düşmüş düşman askerine bile, “Onlar bu topraklara düştükten sonra bizim evlatlarımız olmuşlardır” diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün asil karakterini taşırlar.
Türk insanının düşman da olsa toprağa düşmüş askere bakışı budur.
Beşiktaş ve Kayseri’deki terör saldırıların acısı tazeyken, Rusya Büyükelçisi Andrey Karlov suikastiyle sarsılan Türkiye, Fırat Kalkanı Harekatı’nı sürdüren askerlerimizden 16’sının şehit düştüğü, 85’inin de yaralı olduğu haberiyle üzüntüye boğuldu.
Bir cümleye sığan bunca olay da gösteriyor ki çok yönlü bir mücadele bu.
Türkiye’nin güvenliğini sağlamak için sürdürülen bu mücadelenin dışarıdaki ayağı ise Suriye’deki Fırat Kalkanı.
El Bab’a kadar çok sorun yaşamadan ilerleyen ÖSO ile TSK unsurları, burada yoğun bir çatışmanın içerisinde.
Örneğine, en şiddet yüklü filmlerde rastlanabilecek yöntemlerle hareket ediyor DEAŞ.
Önceki gün, kentte hakimiyet kurmak için en stratejik nokta olan tepede hakimiyet ÖSO ile askerlerimize geçiyor.
O dakikadan itibaren bombalı araçlar, askerlerin içine dalıp kendisini patlatan militanlar devreye giriyor.
Türkiye, tarihinin en zorlu dönemlerinden birinden geçiyor.
Çok yönlü terör saldırıları altında. Güney sınırının ötesindeki küresel paylaşımlara karşı mücadele etmeye çalışırken, Rus Büyükelçi Andrey Karlov’a düzenlenen suikast, Türkiye’ye bakışı başka bir faza geçirmiş durumda.
Böyle bir ortamda her kafadan bir ses çıkması ne kadar yararlı?
Örneğin, eski Hava Kuvvetleri Komutanlığı Savcısı, emekli Albay Ahmet Zeki Üçok’un iddiaları.
Darbe iddiaları
Rusya Büyükelçisi Andrey Karlov’un bir suikaste kurban gittiği Çağdaş Sanatlar Merkezi, Milliyet’in Ankara Bürosu’na çok yakın
bir yerde.
Tıpkı, Şubat 2013’te bir DHKP-C’linin intihar saldırısında bir polis memurunu şehit ettiği ABD Büyükelçiliği’ne çok yakın olduğu gibi.
Ya da 15 Temmuz gecesi FETÖ darbe girişiminin kaçırdığı F-16’larla bombaladığı TBMM yerleşkesinin hemen yanıbaşında olduğu gibi.
Karlov, Rus uçağının düşürülmesi hadisesinin yarattığı derin krizin ardından, uzunca bir süredir “dışarıda” programlara katılmıyordu.
Bunun sadece güvenlik gerekçesiyle olduğunu söylemek gerçekçi olmaz. Ancak, Karlov’un, büyükelçiliğin dışında, resmi olmayan, informel nitelikle bir etkinlikte hedef alınması tesadüf değil.
Karlov, Türk-Rus gerilimine karşın, koruma ordusuyla gezen bir büyükelçi değildi.
Uçak krizinden bu yana sınırlı sayıda yayın organına verdiği demeçlerde Türk-Rus ilişkilerinin tamiri konusunda yapıcı ifadeleriyle dikkati çekmişti.
›› Kahramanmaraş’ta konteyner kent açılışı yapan Başbakan Yıldırım beraberindeki gazetecilere yaptığı özel açıklamalarda terörle mücadele konusunda kararlılık vurgusunda bulundu... ›› Yıldırım, “Hem içeride hem dışarıda terör örgütlerine karşı yürüttüğümüz mücadele azminden döndüreceklerini zannediyorlar ama bu asla söz konusu değil” dedi...
Kahramanmaraş
Dün konteyner kent açılışı ve Başbakan Binali Yıldırım’ın temaslarını izlemek üzere Kahramanmaraş’taydık. Konteyner kentte, Suriyeli yüzlerce çocuk ellerinde Türk bayrakları ile Başbakan Yıldırım’ı beklerken, Kayseri’den acı haber geldi. Beşiktaş saldırısının yaralarını yeni sarmaya başlayan Türkiye’de gündem bir anda yeniden Halep’teki gelişmelerden, terör saldırısına ve terörle mücadeleye kaydı.
AFAD’dan sorumlu Kaynak’ın yanıtları hükümetin en zor senaryo dahil Halep konusunda tüm gelişmelere hazırlıklı olduğunu gösteriyor.
›› Halep’ten muhtemel gelebilecek insanlara yönelik olarak 80 bin kişilik kamp oluşturmayı düşünüyoruz. Orada Atme Kampı var. Fakat biz, bu defa Atme Kampı gibi düşünmüyoruz. Orası çok kontrolsüz bir kamp›› Halep’te bölgeden aldığım sıcak bilgi, sayının 30 bini geçmeyeceği yönünde. Ne olursa olsun orada bakılmayacak hastaları, yaralıları, yaşlıları ve kimsesi kalmayan çocukları alacağız
KAHRAMANMARAŞ
Ankara’da bütün kulaklar Türkiye’nin uzun yıllardır sınırın diğer tarafında olsa da “kendinden bildiği” Halep’te.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin’den, ABD Başkanı Obama’ya kadar sahada etkili kim varsa, sürekli temas halinde.
Başbakan Binali Yıldırım ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da öyle.
Bu yazı kaleme alınırken son haber düşüyor; “Tahliye konvoyuna açılan ateşte 14 sivil öldü.”
3 ülke de karşı
Dışişleri Bakanlığı, Esad rejimi tarafından ele geçirilen Halep’teki sivillerin kurtarılmasına yönelik operasyonun merkezi.
Bir süre önce çok taraflı görüşmelerle Suriye’deki düğümü çözmek isteyen Türkiye, aktörlerle ayrı ayrı çözüm arayışına girdi.
Önemli sonuçlar da alındı.