Dün, Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş’la kahvaltı sohbetinde buluştuk.
Sohbetin “başkanlık” konusuna ilişkin bölümlerinden altını çizdiğim bazı noktalarını aktarmak istiyorum.
Bunlardan birincisi, Ak Parti’nin MHP’den beklentisi konusundaki netliği yansıtıyor.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, her ne kadar güçlendirilmiş parlamenter sistemden yana olduğunu vurgulama ihtiyacı duysa da iktidar kanadının başkanlık sisteminin referanduma götürülmesini sağlayacak 330 oyu bulma konusunda MHP grubundan gereken desteği alabileceği yolundaki inançtan söz ediyorum.
MHP’den açık beklenti
Bu inancın en yetkili ağızlardan sürekli dillendirilmesi, Kurtulmuş’un deyimiyle Ak Parti’den sıfır fire olacağı varsayımından hareketle, iktidar partisinin sunacağı teklifin Meclis’te 330-367 aralığında bir oy alabilmesine dönük siyasi dinamiklerin diri tutulması amacını da taşıyor.
Kurtulmuş, Başbakan Binali Yıldırım’ın Bahçeli ile yaptığı görüşmeye atıfla, “330 endişesi taşırsanız, teklifinizi yine de Meclis’e getirir misiniz?” diye sorulması üzerine, şu ifadeleri kullandı:
Başbakan Binali Yıldırım dün Ak Parti grup toplantısı için Meclis’e gelişinde keyifliydi.
Pratik zekâsının ürünü hazır cevaplığıyla gazetecilerin sorularını savuşturmakta ünlü olan Başbakan’la Meclis muhabiri arkadaşlarımızın diyaloğu her zamanki gibi izlenmeye değerdi.
Grup toplantısına girerken konu, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin kısa bir süre önce tamamlanan konuşmasında başkanlık sistemi sözlerine açıklık getirirken kullandığı ifadelerdi.
Gazeteciler, Bahçeli’nin sorduğu zor çözülen bir matematik problemi ile karşılaşmışçasına Yıldırım’a art arda sorular yöneltti. Başbakan, Bahçeli’nin, anayasa değişikliği konusunda, “Biz millete gitmekten korkmayız” ifadesinin hatırlatılması ve “330’a destek verecek herhalde” diye sorulması üzerine, “Doğru demiş. Doğru söze ne denir?” karşılığını verdi.
“Sayın Bahçeli’nin sözlerinden ne anladınız? Üç bilinmeyenli denklem gibi, çözebildiniz mi?” diye sorulduğunda da “Sizin anladığınızı anladım. Bilinmeyen bir şey yok, her şey biliniyor” karşılığını verdi.
“Sayın Bahçeli de bize öyle söylüyor” diye sorulması üzerine, “Demek ki doğru yolda gidiyor” ifadesini kullandı.
Başkanlık sistemiyle ilgili referandum konusunda mutabakat oluşup oluşmadığı
Musul’dan DAEŞ’i çıkartmayı hedefleyen ve aylardır konuşulan operasyon başladı.
ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin desteğiyle Irak merkezi hükümetinin güçleri ile Barzani’nin yönetimindeki peşmerge güçleri operasyonu gerçekleştiriyor.
Türkiye, hem operasyon aşamasında yer almakta hem Başika’daki askeri birlikte kalmakta hem de DAEŞ Musul’dan atıldıktan sonra kurulacak masada söz sahibi olmakta kararlı.
Irak hükümetinin açıklamalarına rağmen tüm bunların nasıl gerçekleştirileceği, Ankara’nın yol haritasının ne olduğu gündemin en sıcak konusu.
Musul operasyonu başlamadan hemen önce Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, koalisyon güçlerinin genelkurmay başkanlarının toplantısına katılmak için ABD’ye gitti.
Akar, hem Suriye’de devam eden Fırat Kalkanı harekâtının haklılığını ve hedeflerini anlattı hem de Musul operasyonuna Türkiye’nin katılmaması durumunda doğabilecek sakıncaları.
Akar’ın önceki günkü kritik görüşmesi ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford’laydı.
Hem bu görüşmede iletilen mesajları hem de son gelişmelerle ilgili Ankara’nın bakışını öğrenmeye çalıştım.
DAEŞ’i Musul ve Rakka’dan çıkartmak için yapılacak uluslararası operasyonlar başlamak üzere.
Hedef önce Musul’u, ardından Rakka’yı temizlemek.
Asıl kavga, sonrasında Irak ve Suriye’de nasıl bir düzen kurulacağı üzerine veriliyor.
Tartışmaların taraflarından biri de terör örgütü PKK.
Musul operasyonuna Ezidi birlikleri üzerinden katılarak, savaştan sonra masada kalmaya çalışan PKK’nın, PYD-YPG adıyla varlığını sürdürdüğü Suriye’de de pastadan pay almaya çalıştığı, bunu tarihi bir fırsat olarak gördüğü biliniyor.
Her iki ülkede dünyada artık nefret objesi haline gelen DAEŞ’in hedefte olması da PKK’nın işini bugüne kadar kolaylaştırdı.
DAEŞ’e karşı savaşan diğer yapıların aksine seküler kimliği sahiplenen, kadın savaşçı fotoğraflarıyla dünya kamuoyunda imaj oluşturan PKK’nın kâğıt üzerindeki hedefleri de bu imajını pekiştiriyor.
Çok bilin-meyenli Ortadoğu denkleminin çözümü ya da çözümsüz-lüğünün belirleneceği son düzlüğe girilmiş durumda.
Uzun yıllardır devam eden Suriye iç savaşında tablonun 2017’de biraz daha net olması bekleniyor.
ABD’nin işgalinden bu yana istikrarsızlığın hakim olduğu Irak’ın akıbetinin de yine gelecek yıl daha belirgin hale geleceği ifade ediliyor.
Her iki ihtimal DAEŞ’in devreden çıkarılmasına bağlı.
Bu nedenle örgütün işgali altında bulunan Irak’ta Musul, Suriye’de Rakka’ya düzenlenecek operasyonlar hayati önemde.
DAEŞ’in devreden çıkarılmasıyla her iki ülkede masa yeniden kurulacak.
Örgütün bölgeye yerleştiği dönemde sadece izlemekle yetinen süper güçlerin, “Sen mi kurtaracaksın yoksa ben mi?” kavgası da kurulacak o masadaki yer kapma kavgasından kaynaklı.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, gazetecilerin Ankara temsilcileriyle gerçekleştirdiği sohbet toplantısında, Bakanlar Kurulu’nda imzaya açılan ve bu hafta TBMM’ye sevk edilmesi beklenen Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) ve bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair taslağın detaylarını açıkladı. “Muhtemelen bu hafta TBMM’ye gider. Bu hafta içi görüşülebilir. Alt komisyona gitmesinde de fayda görüyoruz. Daha doğrusunu öneren olursa kabul edip değişiklik yapabiliriz. En iyisini yapmak istiyoruz” diyen Bozdağ, taslakta şu düzenlemelerin yer aldığını anlattı:
Malvarlığı aklama da terör kapsamında
- Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçu, terör amacıyla işlenen suçlar kapsamına alınacak. Ceza yüzde 50 artmış olacak, infazı ağırlaşacak.
- Terör ve darbeye teşebbüs suçlarından tutuklanan askerler, askeri değil sivil cezaevlerinde tutulacak. KHK ile bu düzenleme yapılmıştı. Şimdi ana düzenlemeye taşınmış olacak.
- Terör ve darbeye teşebbüs suçlarından yakalanan asker kişiler emniyetin nezarethanesine konulacak, askere teslim edilmeyecek.
Mağdurun yaşına göre kademeli düzenleme
- Anayasa Mahkemesi’nin yaptırımları yüksek bularak iptal ettiği çocukların cinsel istismara uğramasıyla ilgili
Bakan Bozdağ, 26-27 Ekim tarihlerinde Gülen’in iadesiyle ilgili temaslarda bulunmak için ABD’ye gideceğini söyledi. Bozdağ, ‘Gülen dosyası kadar sağlam bir dosya yok. Sadece ifadeler değil dijital deliller de var’ dedi
Milliyet Ankara temsilcimiz Serpil Çevikcan’a konuşan Bozdağ, FETÖ hakkında “Sahte rüyalar uyduruyorlar sonra bu rüyaları birbirlerine anlatıyorlar, başkalarına anlatmalarını istiyorlar ve böyle bir motivasyon yapıyorlar” dedi.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Fetullah Gülen’in iadesiyle ilgili temaslarda bulunmak için 26-27 Ekim tarihlerinde ABD’ye gideceğini açıkladı. Bozdağ, iade dosyasının dünyadaki örneklerle karşılaştırıldığında ‘en sağlam dosya’ olduğunun altını çizdi.
Hakimevi’nde gazetecilerin Ankara temsilcileriyle bir araya gelen Bozdağ, iade kararının aslında yargısal olmadığına dikkat çekerken, ABD yönetiminin istemesi halinde mahkemeden aksi yönde karar çıkmayacağını vurguladı.
Türkiye’nin öncelikli iki meselesi, bölücü terörle mücadele ve FETÖ ile mücadelede.
Birincisi 40 yıldır sürüyor. İkinciyle mücadele ise 17-25 Aralık 2013’ten sonra kısmen, 15 Temmuz 2016’dan itibaren de topyekûn yürütülüyor.
Hal böyle olunca, bir araya geldiğimiz kabine üyelerinin açıklamaları da sorularımız ve aldığımız cevaplar da bu iki konuda yoğunlaşıyor.
Dün bizi kahvaltıda ağırlayan Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki’yle yaptığımız sohbette de böyle oldu.
Özhaseki, terörle mücadele bağlamında, bir yönüyle sorumluluk alanına giren belediyelere kayyum atanmasının gerekçeleri konusunda ve şehir savaşları kalkışması sırasında tarumar olan ilçelerin inşası meselesinde önemli açıklamalar yaptı.
Özhaseki, 674 sayılı KHK kapsamında kayyum atanan belediyelerle ilgili olarak şu noktalara dikkati çekti:
Kayyumun gerekçeleri
“102 civarında HDP’li belediye var. ‘Hepsi bu işin içinde’ diyemeyiz, ancak büyük bölümü ne yazık ki bu işin içinde. Her türlü iş makinelerini kullandırıyorlar, her türlü militanı besliyorlar. Mevzuatlardaki açıklardan istifade ederek Kandil’i acayip şekilde para olarak destekliyorlar. Hizmet alma suretiyle taşeronluk ihalesi yapıyorlar. 100 kişilik iş yapılacak y