Başbakan Davutoğlu’nun seçim hükümeti için yaptığı bakanlık teklifini kabul edince partisinden büyük tepki gören MHP’li Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, “Kırgın değilim” dese de kendisine yöneltilen ağır ithamlara ve asansördeki plaketten adının silinmesine kadar varan tepkilere bir hayli içerlemiş
Anayasa’nın zorunlu kıldığı seçim hükümeti için Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından MHP kontenjanı için yapılan bakanlık teklifine “evet” diyerek siyasette ve partisinde deprem yaratan MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Başbakan Yardımcılığı’na getirilen Tuğrul Türkeş’le dün telefonda sohbet olanağı buldum. “Kırgın değilim” dese de kendisine yöneltilen ağır ithamlara, asansörden isminin silinmesine varan tepkilere çok içerlemişti.
Bunların, seçime giderken MHP’nin kamuoyuna yansıttığı imaj açısından çok zedeleyici olduğuna inanıyordu.
Türkeş, Ak Parti ve HDP’li üyelerin yer aldığı bir hükümette bir MHP’li olarak bakanlık yapmayı kabul etmesini; Türkiye’nin içinde bulunduğu koşullara, devlet adamı anlayışına ve ülkücü hareketin lideri, babası Alparslan Türkeş’in verdiği devlet terbiyesine bağlıyor.
‘Transfer teklifi almadım’
Türkeş’in sözleri, MHP’nin bugünkü yönetiliş tarzına ve parti içi
12 Eylül’de Ak Parti’nin yapacağı kongre için “Abdestlerin tazelendiği bir kongre olacaktır” yorumunu yapan Kurtulmuş, Türkeş’in kararını ise “Önemli ve olumlu” olarak niteledi
Ak Parti’nin 1 Kasım seçimlerinde oylarını artıracağını söyleyen Kurtulmuş, küresel risklerin ve terörle mücadele gerekliliğinin bunda etkili olacağını söyledi
Ankara, olağanüstü günlerden geçiyor. 1 Kasım’da yapılacak tekrar seçimin zorunlu kıldığı seçim hükümetinin kurulmasına saatler kalırken, dün tam anlamıyla bir Türkeş depremi yaşandı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Geçici Bakanlar Kurulu’nda yer alması için teklif götürdüğü 3 MHP’liden biri olan Genel Başkan Yardımcısı Tuğrul Türkeş’in söz konusu teklifi kabul etmesi, yakın siyasi tarihimizde benzerini az rastlanabilecek önemli çıkışlardan biri. Bu kararın, partide son söz değil, tek söz sahibi olan Devlet Bahçeli ve yakın çevresinde büyük bir öfkeyle birlikte ve şaşkınlık yarattığı ortada.
Burada kritik soru, Davutoğlu’nun Türkeş’e teklif götürürken, olumlu yanıt alıp almayacağından ne kadar emin olduğu. Ankara kulislerinde dün kulaktan kulağa fısıldananlar Türkeş’in teklife olumlu yanıt vermesinin Başbakanlık cephesinde hiç de sürpriz olmadığı yönünde.
Sonuç olarak, milliyetçi hareket davasının lideri Alpaslan Türkeş’in oğlu sıfatıyla bu cephedeki özgül ağırlığı tartışılmayacak düzeyde olan Tuğrul Türkeş’in seçim hükümetinde Ak Parti ve HDP’li üyelerle birlikte yer alacak olması, uzun bir süre tartışılacak.
Partide her zaman ayrı bir konumda yer alan ve büyük saygı
Türkiye ilk kez anayasadaki tarifiyle, “Geçici Bakanlar Kurulu”yla bir erken seçime gidiyor. Dün YSK Başkanı’nın yaptığı açıklamayla tarih de 1 Kasım olarak netleşmiş oldu. Geçici Bakanlar Kurulu’nu kurmakla görevlendirilen Başbakan Ahmet Davutoğlu, dün yaptığı basın toplantısında geniş tabanlı bir koalisyon hükümeti kurulabilmesi için gösterdiği çabaları anlattı ve bundan sonra izleyeceği yol haritasına ilişkin ipuçları verdi.
Dün sohbet ettiğimiz kaynaklar, Davutoğlu’nun önümüzdeki 5 gün için izleyeceği yol haritasının aslında Anayasa’nın 114. maddesiyle sınırlı olduğunu özetledikten sonra, Başbakan’ın geçici hükümeti kurarken, gözeteceği kriterler ve izleyeceği yöntem konusunda şu bilgileri paylaştılar:
- Davutoğlu, seçim hükümetine bakan vermeyeceklerini açıklayan CHP ve MHP’den milletvekillerine teklif götürürken tabiri caizse “yasak savmak” için teklifte bulunmayacak. Kaynaklar, Davutoğlu’nun “Nasıl olsa reddedilecek” öngörüsüyle CHP ve MHP’den isimler belirlemediğinin altını çizdiler.
- Davutoğlu, CHP, MHP ve HDP’den seçim kabinesinde yer almasını istediği isimleri belirlerken, 4 temel kriteri gözetti. Bunlar, liyakat ve tecrübe, kabine içi uyum, temsil kabiliyeti ve
Başbakan Ahmet Davutoğlu, önceki akşam yaptığı son çağrı ile bir anlamda eteklerindeki bütün taşları döktü.
Türkiye’yi yeni seçime Cumhurbaşkanı’nın değil üç partinin götürmesi teklifinin gerçekçi bir karşılığı olmadığını bilmesine karşın CHP ve MHP’ye “erken seçim kararını birlikte alalım” dedi.
Başbakan’ın son açıklamalarının, Ak Parti ile HDP’nin bir seçim hükümeti de olsa aynı kabinede buluşacak olmasından kaynaklanan sıkıntıyı dışa vurduğuna kuşku yok.
Eğer HDP’nin de üyesinin yer alacağı bir seçim hükümeti kurulacaksa, terörün sokak sokak kol gezdiği bir ortamda bu ortaklığın seçim kampanyalarında özellikte MHP tarafından nasıl da kullanılacağı ortada.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın seçim hükümeti kurulacağı ve tekrar seçimin 1 Kasım’da yapılacağını duyurmasının ardından yol haritası da netleşti.
HDP’liler için hassas terazi
Önünmüzdeki hafta başından itibaren HDP’li mi yoksa HDP’siz mi seçim hükümeti kurulacağı netleşecek.
Önce Cumhurbaşkanı Başbakan’ı seçim hükümetini kurmakla görevlendirecek, ardından Davutoğlu, bağımsız atanması zorunlu olan Adalet, İçişleri ve Ulaştırma dışındaki bakanlıklar ile Meclis Başkanlığı’nın saptadığı sayıları gözeterek üç partiden isimlere teklifleri
Daha önce de Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’ye çağrıda bulunduğunu belirten Başbakan Davutoğlu, seçim konusunda “CHP, MHP, Ak Parti birlikte genel başkanlar oturup konuşabiliriz” dedi
Koalisyon hükümeti kurulup kurulmayacağı, Cumhurbaşkanı kararıyla cumhuriyet tarihinde ilk kez seçim hükümeti oluşturulup oluşturulmayacağı, bu hükümetin nasıl çalışacağı tartışmaları sürerken Ak Parti MKYK’dan dün dikkat çekici bir karar çıktı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, Başbakanlık’ı bırakıp aday olup olmayacağı tartışmalarının yapıldığı dönemde, parametrelerden birisi de Ak Parti’nin Eylül 2015’te yapması gereken olağan kongresiydi.
Kulislerde, Erdoğan’dan sonra Ak Parti’nin başına geçecek ve Başbakanlık koltuğuna oturacak kişinin asıl olarak tam 1 yıl sonra yapılacak kongrede sınav vereceği konuşuluyordu.
Ancak 7 Haziran seçiminden sonra oluşan tablo, kongrenin MKYK kararıyla erken seçim sonrasına erteleneceği yorumlarına da yol açmıştı.
Öyle olmadı.
Ak Parti MKYK’nın dünkü toplantısında kongre tarihi 12 Eylül olarak belirlendi.
Dün, kongre için neden seçim öncesinin seçildiği konusunda Ak Parti kaynaklarıyla konuşma imkanı buldum.
Kongrenin seçim sonrasına bırakılmaması ve zamanında yapılması kararı, önemli mesajlar barındırıyor.
7 Haziran seçiminin tek başına iktidarı olanaksız kılan sonuçlarının ardından başlayan 45 günlük hükümet kurma sürecinin bitimine günler kala, siyaset beklemediği bir tabloyla karşı karşıya kaldı.
Ankara’da her ne kadar Ak Parti-CHP ya da Ak Parti-MHP koalisyon ihtimallerine “olanaksız” gözüyle bakılıyor olsa da MHP’nin ekimde yapılacak bir erken seçim için destek verebileceği, en kötü ihtimalle Meclis’te çekimser kalarak seçimin yolunu açabileceği konuşuluyordu.
Ancak böyle olmadı.
CHP ile yürütülen görüşmelerden olumlu sonuç alamayan Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun kapısını çaldığı MHP lideri Devlet Bahçeli, bütün kapıları kapattı.
Seçimin hemen ardından ortaya attığı koşulları tek tek sayarak, Ak Parti ile koalisyonun neden imkansız olduğunu Davutoğlu’na aktardı.
Bununla yetinmeyerek, terör riski altında seçim yapılmasının sakıncalarına dikkati çekerek, ülkeyi seçime götürecek azınlık hükümetine, kısa süreli koalisyona, mevcut hükümetin erken seçime gitmesi için Meclis’te destek vermeye de kırmızı ışık yaktı.
Bir adım daha atarak, 45 günlük süreçte hükümet kurulamaması halinde Cumhurbaşkanı’nın anayasa uyarınca kurulmasına karar vereceği seçim hükümetinde de MHP’nin