Türkiye, dün sonucu tarihe not düşülebilecek kadar önemli bir görüşmeye odaklanmıştı.
7 Haziran seçiminden çıkan 4 partili Meclis’in dayattığı “koalisyon” için daha masaya oturulmadan azalan seçeneklerin başbaşa bıraktığı iki büyük ve taban tabana zıt partiyi buluşturan masanın kaderi aslında dünkü görüşmeden önce de belli gibiydi. Geçtiğimiz pazartesi günü buluşan Başbakan Ahmet Davutoğlu ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 4,5 saati bulan görüşmesinden çıkan olumlu hava, hem yapılan açıklamalar hem de kulislere yayılan bilgilerde önemli ölçüde zaten dağılmıştı.
Yine de süresi sınırlı bir reform hükümeti konusunda tarihe geçecek bir sürpriz yaşanır mı beklentisiyle Ankara, saat 14.00’te yapılan buluşmaya kilitlendi. 1,5 saat süren görüşmenin sonucu ise beklendiği gibiydi.
Süre pozisyonları netti
İki liderin toplantı sonrasındaki açıklamalarının ortaya koyduğu en net manzara, iki parti arasındaki tüm görüşmelerin Türkiye’nin uzun süredir unuttuğu bir nezaket içerisinde gerçekleştiğiydi. Masanın devrildiği dünkü son görüşmede de görüşmeden sonraki açıklamalarda da bu ton korundu.
İki partinin hangi noktalarda uzlaşamadığı konusunda Davutoğlu ve Kılıçdaroğlu’nun detaylı
Ak Parti Genel Başkanı, Başbakan Ahmet Davutoğlu ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu arasındaki görüşmenin ardından kamuoyuna sıcağı sıcağına iki ayrı hava yansıdı.
Birincisi, 4.5 saat süren görüşmenin olumlu bir atmosferde geçtiği, koalisyon ortaklığına kapı aralayacak bir yol haritasına olanak verdiği yolunda.
İkincisi ise Ak Parti ile CHP’nin anlaşamadığı bazı temel maddeler üzerinden koalisyonun kurulmasının mümkün olmadığı yönünde.
Kesin olan, görüşmenin, ülkeyi hükümetsiz bırakmama sorumluluğu esas alınarak ve yapıcı bir ortamda geçtiği.
Dün kamuoyuna yansıyan kimi bilgilerde iki partinin anlaşmaya varamadığı 7 başlığın söz konusu olduğu kaydediliyordu.
Yeni Şafak Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi’nin aktardığına göre, bunlar hükümetin niteliği, hükümetin süresi, dış politika, milli iradeye yüklenen anlam, Cumhurbaşkanlığı seçimi, eğitim ve mecburi din dersi konuları.
İlk bakışta, “Bu konularda anlaşamayan iki parti, hangi konuda anlaşmış olabilir?” sorusu akla geliyor.
Ancak öyle anlaşılıyor ki örneğin yeni anayasa yapımı, seçim barajı dahil seçimlerin düzenlenmesine ilişkin bazı yasalar ve tabii ki çözüm süreci konularında bir konsensüs var.
Başbakan Ahmet Davutoğlu ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun dün gerçekleştirdiği 4,5 saati bulan görüşmesi birçok açıdan yakın dönem siyasi tarihimize önemli notlar bıraktı.
Ak Parti ve CHP gibi siyasi varlıklarını birbirlerine sert muhalefette yaşatan iki partinin ülkenin içinden geçtiği bu sıcak dönemde koalisyon masasını devirmemek için gösterdikleri çaba kuşkusuz kamuoyu tarafından dikkatle gözleniyor.
Dün, uzun görüşmenin hemen ardından yapılan açıklamalardaki temkinli üslup ve dikkatle seçilen kelimeler de iki parti arasında vazoyu kırmadan yol alma isteğinin önemli işaretleri.
Seçenekler çoğaldı
Dünkü görüşmeden hemen sonra Davutoğlu’na yakın kaynaklarla sohbet olanağı buldum.
Başbakan Davutoğlu’nun Kılıçdaroğlu ile görüşmeye omuzlarında ülkeyi yönetme sorumluluğu olan partinin lideri anlayışıyla gittiğine kuşku yok.
Ayrıca Davutoğlu ile Kılıçdaroğlu’nun görüşmesinin 6 şehit verilen bir günün akşamında gerçekleştiğini de unutmayalım.
Dün gece görüşmeden sonra aldığım bilgiler çok yüksek bir umut pompalamasının da yanlış olduğunu ancak bugüne kadar Ak Parti - CHP koalisyonu konusunda en çok umutlanılan noktada bulunulduğunu gösteriyor.
Ak Parti Genel Başkanı, Başbakan Ahmet Davutoğlu ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bugün buluşuyorlar.
İki parti heyetlerinin koalisyonun olabilirliği konusundaki keşfedici mesaisinden beklenen iyimserlikte bir sonuç çıkmaması bu görüşmeyi önemli kılıyor.
Buluşma, her şeyi tersine çevirecek bir diyalog zaferiyle sonuçlanabilir mi?
Yoksa yeni bir seçime daha çok yaklaştığımız gerçeğinin gölgesinde mi geçecek, bu atmosfer mi hakim olacak?
Yüzde 43.4
Başbakan Davutoğlu’na, 7 Haziran seçimlerinin ardından pek çok saha çalışması sunuldu.
Suruç saldırısının ardından başlayan terörist eylemler ve devletin buna gösterdiği refleks çözüm sürecinin askıya alınmasına yol açtı.
PKK’ya eylemsizlik çağrısı yapan HDP yönetiminin, hem uluslararası zeminde hem de Türkiye’de aleyhine dönmeye başlayan havayı dağıtmaya dönük çabaları sürüyor.
Devletin, güvenlik esaslı mücadele konseptine döndüğü bir dönemdeyiz. Bu süreçte, İmralı’daki Abdullah Öcalan ile devlet yetkililerinin görüşmeleri sürüyor.
Çankaya Köşkü’ndeki Başbakanlık yerleşkesinde hazırlanan yeni makamına taşınan Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ı dünkü ziyaretimizde sürecin geldiği aşama, hükümetin terörle mücadele yaklaşımı ve PKK ile HDP’ye bakış konusunda önemli açıklamalar dinledik.
Akdoğan’ın değerlendirmeleri, PKK’nın Türkiye’yi terk etmesi ve tam eylemsizliğe geçmesi hali dışındaki hiçbir seçeneğin devlet açısından kabul edilemez olduğunu ortaya koyuyor.
Bir yol ayrımında olan HDP’nin İmralı ile teması da yakın gelecekte mümkün görünmüyor. Sürecin yeni aktörlerle yürütülmesi gündemde.
7 Haziran seçimlerinin ardından oluşan parlamento tablosunun dayattığı koalisyon arayışlarında tablo iç açıcı değil.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan hükümeti kurma görevini aldıktan sonra CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na giden Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun koalisyon kurma konusundaki çabaları, CHP kanadında da samimi bulunmasına karşılık, iki parti arasındaki temel uyuşmazlık noktaları erken seçimi artık kaçınılmaz kılıyor.
Toplumsal kutuplaşmayı büyük ölçüde giderecek en geniş tabanlı hükümet formülü konusunda umutlar tükenmiş görünüyor.
CHP ile yürütülen koalisyon görüşmelerinin sonucunu tarif eden Başbakan Davutoğlu’na yakın bir kaynağın şu değerlendirmesi her şeyi özetliyor:
“İki parti arasında ontolojik olarak zaten var olan büyük farklar, görüşmeler çok iyi niyetli biçimde yürütülse de masada temel meseleler konusunda iyice belirginleşti. Bu noktada, Ak Parti - CHP koalisyonu bütün iyi niyetli çabalara rağmen çok zor görünüyor.”
Davutoğlu-Kılıçdaroğlu görüşmesi
Gelinen noktada, Başbakan Davutoğlu ile CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun nihai görüşme için bir araya gelmesi bekleniyor. Bu görüşmenin ne zaman yapılacağı konusunda çok sayıda spekülasyon var.
Türkiye, tarihi bir dönemden geçiyor. Öylesine gelişmeler yaşanıyor ki uzunca bir süredir sonuçları merakla beklenen, ağustosun başında yapılacak Yüksek Askeri Şura bile alt sıralarda tartışılıyor.
Cumhuriyet tarihinin en güç dönemlerinden birinde Genelkurmay Başkanlığı yapan Orgeneral Necdet Özel’in, görevi Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hulusi Akar’a devredeceği YAŞ öncesi askerlerin odağında olduğu gelişmeleri iki başlıkta değerlendirmek gerekir.
Birincisi, PKK’ya ve IŞİD’e yönelik sınır ötesi operasyonlar.
İkincisi, çatışmasızlık döneminin son bulmasıyla yurtiçinde oluşan riskler.
Kesintisiz operasyon
Birinci başlık çok yönlü.
Önce IŞİD hedeflerini vuran, sonrasında PKK’nın Kandil başta olmak üzere bütün yönetim merkezleri ve ana kamplarını hedef alan TSK’nın operasyonları aralıksız sürecek.
Bunlar, dönemsel değil, uzun vadeye yayılacak ve süregidecek operasyonlar.