Koalisyonun 4 yıl için kurulması gerektiğini söyleyen CHP lideri Kılıçdaroğlu, başbakan olursa Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na gitmeyeceğini ifade etti
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, hükümeti kurma görevini önceki gün Başbakan Ahmet Davutoğlu’na verdi.
Koalisyon görüşmeleri için ilk turu önümüzdeki hafta yapacak olan Başbakan’ın ilk adresi CHP olacak.
CHP’nin Davutoğlu’nu nasıl karşılayacağını, kırmızı çizgilerinin olup olmayacağını en yetkili isme, CHP lideri Kılıçdaroğlu’na sorduk.
Davutoğlu’nun görevi almasından birkaç saat sonra, iftar davetinde sorularımızı yanıtlayan Kılıçdaroğlu’nun, Başbakan olursa ismi Külliye olarak değiştirilen Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na gitmeyeceğini söylemesi ve koalisyon halinde başbakan yardımcısı olmayabileceğini vurgulaması, yanıtlarının en dikkat çekici bölümüydü. Kılıçdaroğlu, olası bir koalisyonun dört yıl için kurulması gerektiğinin de altını çizdi.
Kılıçdaroğlu’nun sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:
Sayın Davutoğlu ile görüşmenizde, seçime gitmek için mi dört yıllığına mı koalisyon kuruyoruz diye soracak mısınız?
- Sayın Davutoğlu görevlendirildi. Koalisyonu kurma amacıyla geliyor. Hedefleri, ilkeleri nedir, bunları aktaracak ve büyük bir olasılıkla
Ankara şu günlerde çok telaşlı. Seçim sonuçlarının hazmedilmesinin ardından yeni hükümet arayışlarında resmi süreç de başladı.
Önümüzdeki günlerde Türkiye’nin yeniden bir koalisyon deneyimi yaşayıp yaşayamayacağını göreceğiz.
Bu telaşlı takvime kendi adıma bir günlüğüne ara vererek Operatör Doktor Sare Davutoğlu ile İstanbul’da bir gün geçirdim.
Sare Hanım’la ilgili cümle kurarken, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun eşi diye başlamak işime gelmiyor.
Kadın dayanışması da diyebilirsiniz.
Çünkü, başarılı bir kadın doğum uzmanı kişisel kariyerine imza atan Sare Davutoğlu’nun siyaset sahnesinde işin gereği olarak konumladığı bir resim söz konusu.
Sare Davutoğlu ile İstanbul’un Bahçelievler semtinde, Başbakan Davutoğlu ile yıllarca oturdukları evin hemen bitişiğindeki muayenehanesinde başladı sohbetimiz.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, Milliyet yazarları Serpil Çevikcan ve Mehmet Tezkan’ın sorularını yanıtladı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun hükümeti kurma görevini aldıktan sonra muhalefet liderleriyle yapacağı ilk tur görüşmeleri bekleyen, erken seçimin artık daha çok seslendirildiği TBMM’de CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile sohbet ettik.
Karamsar olmadığını, ancak Davutoğlu’nun söyleminde de eyleminde de samimi olmasını beklediğini belirten CHP liderinin açıklamaları şöyle:
BAHÇELİ’NİN TERCİHLERİNE SAYGI DUYMAMIZ LAZIM: Meclis Başkanlığı seçiminde MHP’nin ve Sayın Bahçeli’nin sergilediği tavrın gerekçesini yine Bahçeli’ye sormak lazım. Gerçekten yansıyan bir şey yok. Yine iyi aramız. Onlar kendi tercihlerini yaptılar, biz kendi tercihimizi yaptık. Meclis Başkanı AKP’den çıktı. Kendi tercihleridir. O tercihlere saygı duymamız lazım.
SONU FARKLI BİTEBİLİR: Seçim sonrası farklı bir atmosfer çıkmıştı. Tek parti yönetiminin Türkiye’ye getirdiği üstü örtülü baskı anlayışı biraz kalkmıştı ortadan. Halkın iradesi, Erdoğan’ın ve Davutoğlu’nun beklentileriyle örtüşmedi. Onlar 400 ile başladılar, ‘milletvekili verin’ diye, tek başına iktidar olamayacak bir sonuç çıktı. Normalde,
Koalisyona kilitlenen Ankara’da, gündemin önemli diğer iki maddesi Suriye sınırımızdaki gelişmeler ve çözüm süreci.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’la buluştuğumuz iftar yemeğinin temel konuları da bunlardı.
Kurtulmuş’un dün HDP’nin İmralı heyetinin yaptığı açıklamayla yeniden ısınan çözüm meselesinde, satır aralarında verdiği mesajlar dikkat çekiciydi.
Numan Kurtulmuş’un açıklamaları özetle şöyle:
AT PAZARLIĞI OLMAMALI: Biz, önyargısız olarak Türkiye’yi hükümetsiz bırakmamak için çabalarımızı sürdüreceğiz. Bir sonuç çıkacağını düşünüyorum. Koalisyon pazarlıkları, affedersiniz, ‘at pazarlığı’ şeklinde, ‘Şu bakanlık sana, şu bana, şu genel müdürlük sana, bu bana’ şeklinde olmayacaktır, olmamalıdır. Mühim olan hükümet protokolüdür. Bizim derdimiz koltuk moltuk değil. Yani kenara çekilip sütlü kahve içmek de var. Ama Türkiye’nin hükümetsiz bırakılmaması gerekiyor. Dolayısıyla, biz, herkesin elini açmaya çalışırız. Olur olur, olmazsa da tek başımıza isteyeceğimiz bir şey değil. Laf olsun diye görüşmeler yapılmayacaktır.
EN ZOR DÖNEMLERDEN BİRİNDEYİZ: (Hükümet kurulursa 4 yıl sürer mi?) Zor bir tabloyla karşı karşıyayız. Ama söylediğim temel alanlarda bir restorasyon sürecinin içine
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile İsmet Yılmaz’ın Meclis Başkanı seçildiğinin Geçici Başkan Deniz Baykal tarafından ilan edilmesinden birkaç dakika sonra sohbet olanağı buldum.
Kılıçdaroğlu MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Meclis Başkanlığı seçimi konusundaki tavrının, 7 Haziran’da sandıktan çıkan mesajla uyuşmadığını düşünüyordu. Tarihi bir fırsatın kaçırıldığı inancındaydı.
CHP lideri kısa sohbetimizde sorularımıza şu yanıtları verdi:
MHP’nin bu tavrını bekliyor muydunuz?
Beklenen bir tavırdı. Başından beri beklenen bir şeydi. Çünkü AKP ne zaman köşeye sıkışsa kurtarıcısı bellidir. Koltuk değneği bellidir. Onun için beklenen bir şeydi.
Meclis Başkanlığı seçiminden çıkan sonuç sizce AK Parti-MHP koalisyonunun habercisi mi?
Onu bilemem. Kendi görüşmeleri var mıdır yok mudur o konuda bir yorum yapmak istemem. Bilmediğim bir konuda nasıl yorum yapayım?
Meclis Başkanlığı seçiminin ilk iki tur oylaması için dün toplanan Parlamento, ufuktaki sağlam bir koalisyonun provasını yansıtmaktan hayli uzaktı.
Güne Başbakan Ahmet Davutoğlu ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun grup toplantılarında yaptıkları konuşmalarla başlayan Meclis’te koalisyon hesaplarının yorgunluğu hakimdi.
Başlayamadan kendini tüketen koalisyon sarmalının yarattığı bezginlik, hem iktidar hem de muhalefet kulislerinde, hükümet senaryolarının esprili ifadelerle sohbet konusu yapıldığı bir atmosfer yaratmış durumda.
Başbakan’a yakın bir isim, son durumu, “evlenmeye gönlü olmayan kızla erkeği başgöz etmek için var gücüyle çalışan hısım akrabanın telaşıyla” izah etti mesela.
‘Önce kurmaya çalışalım’
Başbakan Davutoğlu’nun dünkü konuşması, AK Parti’nin 7 Haziran’dan bu yana yaşanan süreçte farklı bir yerde konumlandığını kamuoyuna deklare etmeye odaklıydı.
IŞİD’in Tel Abyad’ı, PKK-PYD’nin askeri kolu YPG’ye kaybetmesi ve Kobani’ye yönelik saldırılarının ardından Suriye’nin Türkiye sınırındaki kuzey hattında sıcak gelişmeler yaşanıyor. Ankara açısından bu gelişmelerin işaret ettiği iki büyük risk var.
Birincisi, Rojava bölgesindeki üç kantondan ikisi olan Kobani ile Afrin arasında yer alan ve kuzeyde PYD’nin hâkimiyetinin bulunmadığı tek bölge olan Cerablus’un IŞİD’in eline geçmesi.
İkincisi ABD’nin desteğiyle Suriye’nin kuzeyinde Kürt hattı oluşturmak konusunda çok önemli bir mesafe alan PYD’nin bu bölgede hâkimiyet kurması.
Ankara, hem güvenlik ve siyasi boyutuyla hem de göç riski nedeniyle alarmda.
Dün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan MGK toplantısının ana gündemi de bu meseleydi.
Geride bıraktığımız birkaç gün içerisinde birçok merkezde konu detaylı olarak ele alındı.
Bunların başında Cumhurbaşkanlığı geliyor.
Hükümetten aldığı talimatla IŞİD’e karşı ihtimal hesapları yapmaya başlayan Genelkurmay Başkanlığı, Türkiye sınırı boyunca koridor ve sınır ötesi operasyon şıklarını değerlendiriyor
Suriye sınırında PYD’nin silahlı kolu YPG ile IŞİD arasında giderek yaygınlaşan çatışmalar Ankara’yı da hareketlendirdi.
Başkentte yapılan güvenlik zirveleri, Genelkurmay Başkanlığı’na Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından yazılı talimat verilmesiyle sonuçlandı. Genelkurmay Başkanlığı’nın “ihtimaliyat hesaplarını” masaya yatırarak gelişmelere göre uygulanacak harekat planlarını hazırlamakta olduğunu, bu planların sınır bölgesinde gerektirdiği askeri hazırlıklara “en üst seviyede” başladığını söyleyelim.
Ankara’da hükümetin ve Genelkurmay’ın üzerinde yoğunlaştığı konu Afrin ile Kobani arasındaki Cerablus bölgesi.
Bu bölgenin tümüyle YPG’nin veya İŞID’in kontrolüne geçmesi halinde İdlib ve Halep’ten gelebilecek yüz binlerce göçmen ile terör saldırıları ve açılacak koridorda bir devlet yapısının oluşturulması riskleri Türkiye için ciddi “tehdit” olarak algılanıyor. Ankara, hazırlıklarını bu riski esas alarak yapıyor.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “güneyimizde yeni devlet kurulmasına asla müsaade etmeyiz”