Sur, Cizre, Silopi odaklı başlayan operasyonlarda artık sona gelindi.
Silopi’de normalleşme başlarken, Cizre’de eve dönüşlerin olduğu görülüyor.
Sur’da ise sürekli olarak operasyona nokta konulması aşamasına gelindiği söyleniyor.
Bir yandan da benzer operasyonların farklı ilçelerde başlama ihtimali gündemde.
Operasyonların yapıldığı ilçelerin yeniden imarı ve yeni bir güvenlik yapılanmasına geçileceği de.
Bütün bunların yanında PKK’nın bahar aylarıyla birlikte saldırılarını artıracağına yönelik istihbaratlara yoğunlaşılmış durumda.
Elbette Suriye krizinin yarattığı ve her an bölgesel çatışmalar doğurma riski bulunan gerilimli ortam da Ankara’yı sürekli teyakkuz durumunda tutuyor.
Güneydoğu’da bahar; endişeler ve umutlar içinde geliyor.
CHP’nin raporundaki tespit
CHP, bu gerilimli ortamda Diyarbakır ve Mardin’de incelemeler yapmak üzere bir heyet görevlendirdi.
CHP Grup Başkanvekili Levent Gök’ün başkanlığındaki heyet, raporunu geçtiğimiz günlerde tamamladı.
Raporda, devlet görevlilerinin operasyonlarla ilgili kararlılık mesajlarından HDP’li belediye başkanlarının operasyonlara yönelik eleştirilerine kadar geniş ve dikkate alınması gereken önemli başlıklar var.
CHP heyetinin tespitleri, bölge açısından kritik değerde.
Tespitlerin uzun bir süredir Doğu ve Güneydoğu’da varlık gösteremeyen ana muhalefet partisinden gelmesi de ayrıca önemli.
Raporda, PKK’nın bölgede çözüm sürecinde mevzi kazandığı, bugün operasyonlara yol açan yapılanmaları gerçekleştirdiği eleştirileri sıralanırken, halkın hem operasyonlara hem PKK’ya tepkili olduğu belirtiliyor.
Ancak daha da önemlisi, “HDP’nin bölgedeki siyasal ağırlığı ve bölge halkı üzerindeki etkisi giderek azalmaktadır” tespiti yapılıyor.
Tespitlere göre, HDP’nin etkisinin azalmasının arka planında bir başka partinin etkisini artırması yok.
Aksine, derinleşen bir duygusal kopuşun giderek kendisini hissettirdiği vurgulanıyor, bunun olası risklerine dikkat çekiliyor.
Bölgede normalleşmenin sağlanabilmesinin en etkili yolu sivil siyasetin tüm renkleriyle varlığını göstermesi.
Sadece HDP ve Ak Parti değil, CHP ve MHP’nin, diğer partilerin de buralarda rekabet edebilmesi.
Sivil siyasetin açtığı kanala gençlerin girmesi, bu yolla kendini ifade edebilmesi.
Olağanüstü şartlar içerisinde bu çok kolay değil.
Ancak bu yolu zorlamak gerekiyor.
Demirtaş’ın sözleri
HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın “haberdar.com” internet sitesine yaptığı açıklamalar CHP’nin raporunu teyit eder nitelikte.
Demirtaş, Dolmabahçe toplantısından sonra yaşanan süreci kendi penceresinden anlatırken, 7 Haziran’dan sonra hem PKK’ya hem bölgedeki gençlere defalarca çağrı yaptığını, ancak sonuç alamadığına işaret ediyor.
Demirtaş, “Yine de 1 Kasım öncesi ve sonrası büyük barış mitingleri yapabilirdik. İki taraf üzerinde daha büyük baskı kurabilirdik. Evet, HDP mükemmel bir siyaset yaparak süreci götürdü diyemeyiz” diyor.
Bu durum, aldığı oy oranına ve seçmen tabanına bakıldığında bölgede bu yöndeki mesajları en etkili olması gereken partinin yaşadığı çıkmazı da gösteriyor.
Son grup toplantısında operasyonlar sürecinde bölgeden HDP’ye gençlerden hiç katılımın olmadığını, buna rağmen sadece bir ilçeden 400 gencin PKK’ya katıldığını söyleyen Demirtaş’ın ifadelerini de bu açıdan yorumlamalıyız.
7 Haziran öncesindeki, “Türkiyelilik” sloganının altı giderek boşalırken, operasyonların, Kandil’in, dokunulmazlık tartışmalarının arasında yalpalayan, gittiği her yönde duvara çarpan HDP’nin pozisyonu hâlâ önemli.
Ancak bununla birlikte görülüyor ki operasyonlar sonrasında bölgedeki kırılmaları tamir süreci büyük önem taşıyor.
Hükümetin verdiği mesajlar, bu kırılmaları gördüğü yönünde.
Normalleşmenin yolu, ülkenin tamamında ortalama benzer hayatların yaşanabilmesinden geçiyor.
Sivil siyasete yönelik umutsuzluğu kullanmak isteyecek daha fazla odağın bulunduğu düşünüldüğünde, normalleşmenin önemi daha da artıyor.
Bu nedenle, hükümetin atacağı adımların, muhalefetin tutumunun günlük siyasetten uzak, sonuç almaya odaklı olması şart.
Durum öyle mi; değil.