Helsinki
Salı günleri parlamentonun en hareketli olduğu günler, malum.
Meclis’e grup toplantısı için akın eden yüzlerce kişi, partililer, aradıkları bakanı, vekili bulmak isteyenler ve kalabalık kulis.
Partilerin grup toplantılarında liderlerin yaptığı konuşmalar, bu konuşmalardaki ton siyasetin akış yönünün en önemli göstergesi.
Önceki gün de gündeme CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu ile ilgili açıklamaları damga vurdu.
Sosyal medyadan yayılan tepki büyüdü.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, önce Twitter’dan sert bir açıklamayla kınadı CHP liderini, sonra da takibi bıraktı.
Davutoğlu’nun Finlandiya’ya yola çıkmadan önce yaptığı basın toplantısındaki açıklamaları ise çok daha sertti.
Kılıçdaroğlu için, “Adam müsveddesi demeyi bile çok görüyorum” ifadelerini kullanan Başbakan’ın açıklamalarını, Finlandiya’ya gitmek üzere bindiğimiz uçakta beklerken dinledik.
Bir bakanımızı savunamayacak mıyız?
Ziyaretine eşlik ettiğimiz Davutoğlu, basın toplantısını bitirip uçağa bindikten sonra her zaman yaptığı gibi bizlere “İyi yolculuklar” dileğinde bulundu.
Bu esnada bir meslektaşımız, “çok sert konuştuğunu” anımsatınca, “Bir bakanımızı da savunacak mıyız? Az bile söyledim. Namus meselesi” yanıtını verdi.
Finlandiya yolculuğu boyunca uçaktaki birinci gündem maddesi Kılıçdaroğlu’nun sözleri ve Davutoğlu’nun bu konudaki açıklamalarıydı.
Uçakta bulunan Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, AB Bakanı Volkan Bozkır da Başbakan’ın sözlerini destekliyordu.
TC TUR uçağındaki genel söylem ise “Kılıçdaroğlu’nun söyledikleri kavgada bile söylenmez” şeklindeydi.
Daha önce akademisyenlerin tutuksuz yargılanmasından yana olduğunu söyleyen Başbakan’ın, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın önceki gün yaptığı, “Son zamanlarda akademisyen olduğuna göre tutuksuz yargılansın deniyor. Ne demek? Suçluysa, eğer yargı buna hükmettiyse, o da tutuklu yargılanacak” sözlerinin anımsatılması üzerine basın toplantısında, “İlkesel olarak kesin hükme varılana kadar tutuklu yargılamayı doğru bulmadığımı daha önce de ifade ettim, bu akademisyenler için de diğer kesimler için de geçerlidir” yanıtını vermesi uçağın ikinci gündem başlığı oldu.
Yaklaşık 4 saatlik uçuş sonrasında, gece 02.00 sıralarında geldiğimiz Finlandiya’nın başkenti Helsinki’de ilk olarak yoğun güvenlik önlemleri dikkatimizi çekti.
Gece 02.00’de karşılama
12 bin Türk vatandaşının bulunduğu Finlandiya, PKK’lıların da yoğun olarak yaşadığı bir ülke.
Son dönemdeki gelişmeler, PKK’nın eylem yapabileceği yönündeki istihbaratlar Finlandiya polisini, her köşe başında, yollarda belli aralıklarla önlem almaya itmişti.
En yoğun önlem ise Başbakan’ın kaldığı otelde alınmıştı.
Nitekim dün Başbakan otelden ayrıldıktan hemen sonra PKK’lı bir grup otelin önünde eylem yaptı.
Slogan ve afişlerle eylem yapan PKK’lılar otele yumurta da attılar.
Buna karşılık Davutoğlu’nu Finlandiya’ya adım attığı geç saatlerde otelin önünde sürpriz bir kalabalık da bekliyordu.
Çoğunluğu Ankara Polatlılı onlarca vatandaş, soğuk havaya rağmen 5-6 saatlik bekleyişin ardından Davutoğlu’na “merhaba” diyebildi.
Başbakan da geç saate rağmen kalabalıkla ilgilendi, fotoğraf çektirdi, hatırlarını sordu.
Finlandiya, Türkiye’nin özellikle AB yolculuğu açısından önemli bir ülke.
Türkiye, “AB’ye aday ülke” statüsünü 1999’da Finlandiya’da kazanmıştı.
Finlandiya, 1999’da AB dönem başkanıydı.
Rusya hinterlandı
O dönemde uluslararası toplumun özellikle çatışmalı bölgelerde barış sağlanmasına yönelik faaliyetleriyle tanıdığı Finlandiya Cumhurbaşkanı Martti Ahtisaari Ankara’ya gelerek temaslarda bulundu. Bu ziyaretten hemen sonra da Helsinki’deki toplantıda Türkiye AB üyeliğine aday ülke statüsü kazandı.
Finlandiya’nın bir önemi de Rusya’nın hinterlandında bir ülke olması.
Ülke tarihinde Sovyetler Birliği ile 1939’da yapılan savaş önemli bir yer tutuyor.
Sovyet işgaline karşı gösterilen direniş, ulusal benliğin önemli bir bölümünü oluşturuyor.
Davutoğlu’nun 24 Kasım 2015’te Rus uçağının düşürülmesinin ardından yaptığı yurtdışı ziyaretlerin sıralamasına bakıldığında bu bilgiler daha önem kazanıyor.
Davutoğlu, bu tarihten itibaren sırasıyla Azerbaycan, Sırbistan, Bulgaristan, Kazakistan, Ukrayna ziyaretleri yaptı.
Bir bölümü ile Rusya ile sorun yaşayan ve tamamı Rusya hinterlandında ülkeler olan bu ülkelere şimdi de Finlandiya eklendi.
Uçağının düşürülmesinin ardından Türkiye’ye yönelik politikasını tahkim eden ve başta Suriye’de olmak üzere bölgede Türkiye karşıtı politikalar izleyen Rusya’nın bu politikasını Ankara da “komşu ülkeler üzerinden diplomasi” ile yanıtlıyor.
Peki, içeride terör ve yeni anayasa başta olmak üzere birçok önemli toplumsal ve siyasi gelişme yaşanırken, Suriye nedeniyle birçok sorunla boğuşulurken Türkiye’den bu kadar uzakta bir ülke neden ziyaret ediliyor?
Başbakan, asıl bu ziyaretlerin yapılmamasının Türkiye’ye yapılacak en büyük kötülük olduğunu düşünüyor.
Davutoğlu, bölgesel ve küresel gelişmelerden kopmamak, edilgen değil etkin olmak, ipin ucunu kaçırmamak, içerideki gündeme hapsolmamak ve mevzi tutabilmek için bu ziyaretlerin elzem olduğu görüşünde.
Hükümet cephesine göre oyunu kurallarına göre oynamak gerekiyor.
Rus uçağının düşürülmesinin ardından ziyaret edilen ülkelerle ilgili tercih de bunun göstergesi.
Rusya hinterlandındaki bu ülkelerin krize rağmen Türkiye ile yan yana görüntü verme tercihinin de altı çiziliyor.