7 Haziran ve 1 Kasım seçim kampanyalarında meydanlarda tüm partilerin ortaklaştığı başlıklardan biriydi yeni anayasa.
Her ne kadar bir önceki dönem kurulan Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda dört parti sadece 60 madde üzerinde uzlaşabilmişse de yeni dönem için bir umut söz konusuydu.
Umudun biraz olsun korunmasının sebebi ise TBMM’deki yüksek temsiliyet oranıydı.
1 Kasım seçiminde, HDP’nin de barajı aşmasıyla oy kullanan seçmenin yüzde 90’dan fazlasının temsil olanağı bulması, yeni anayasanın meşruiyeti konusundaki bütün şüpheleri ortadan kaldırıyordu.
Partilerin de seçmenin bu tercihi karşısında ön koşullardan, tavizsiz tutumlardan sıyrılarak uzlaşma kanallarını sonuna kadar zorlayabileceği ifade ediliyordu.
Elbette bütün bu tartışmalar Ak Parti ile muhalefet arasındaki “başkanlık”, “parlamenter sistem” açmazı unutulmadan yapılıyordu. Umudun yüksek olduğundan değil korunduğundan bahsedilmesinin nedeni de bu açmazdı.
Parlamentonun yeni anayasa mesaisine başlamasıyla dört partili masanın olanaksızlığı hemen anlaşıldı.
Bu kez bir önceki dönemdeki gibi maddeler üzerinde tartışma bile yürütülmeden masa yeni oluşturulan TBMM Mutabakat Komisyonu’nun üçüncü toplantısında dağıldı.
TBMM Başkanı İsmail Kahraman, dağılan masayı yeniden toplamak üzere dört partiye yeniden mektup gönderdi.
Özellikle masadan, “Yeni anayasa değil başkanlık için çalışmamızı istiyorsunuz” diyerek kalkan CHP’ye gönderilen mektup daha kapsamlıydı. Ancak yanıt değişmedi. Ak Parti’den gelen yanıt da masanın toplanamayacağını gösteriyordu.
Başbakan Ahmet Davutoğlu imzalı mektupta da ön şart ve dayatma olmaması durumunda çalışmalara devam edilmesinden yana oldukları belirtiliyordu.
MHP ve HDP’den gelen açıklamalar da her iki partinin CHP’nin olmadığı ikili, üçlü formüllere kapalı olduklarını ortaya koydu.
Bu durumda Anayasa Mutabakat Komisyonu yeniden toplanamayacak.
Ak Parti, ilk günden bu yana dört partili uzlaşma olmazsa ikili, üçlü formüllerin deneneceğini, bu da olmazsa kendi teklifini TBMM’ye getireceğini deklare ediyordu.
Artık bu noktaya gelindiğini açıklayan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan oldu.
Erdoğan, Afrika seyahatinden dönerken, “Yeni anayasa konusunda hepsi çekilse dahi yola devam edilebilir. Daha önce yaptığımız bir anayasa çalışması var. İktidar partisi o çalışmayı pekala parlamentoya getirebilir. Gerekli sayı bulunamazsa o zaman halk nezdinde şöyle bir şey oluşur: İktidar partisi gereğini yaptı ama parlamentodaki diğer üyeler buna destek olmadı. Halk, ‘Meydanlarda verdikleri sözlere, şu partiler sadık kalmadılar. Bunu gördük’ der” sözleriyle yol haritasını özetledi.
Ak Parti, 1 Kasım’dan 317 vekille çıktı. TBMM Başkanı dışarıda tutulduğunda 14 vekilin daha desteğine ihtiyaç var.
Mevcut aritmetikte bu rakamı yakalamak çok kolay gözükmüyor.
İktidar partisi, teklifi getirdikten sonra bir yandan TBMM’yi ikna etmeyi deneyecek, bir yandan yeni anayasayla ilgili önerilerini halka anlatacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, başkanlık sistemi ve yeni anayasa odaklı çalışmalara Ankara’daki görkemli toplantıyla başlamıştı.
Sivil toplum örgütlerinin yürüteceği bir kampanya sürecinde Erdoğan’ın sıkça bu konuda konuşmalar yapacağı bir dönem de başlayacak. Erdoğan’ın yedi bölgenin tamamında, sivil toplum örgütlerinin etkinliklerine katılması bekleniyor.
Ak Parti, bu tartışmalar sürerken altyapı çalışmalarına zaten başlamıştı.
İlk etapta 15 ayrı üniversitenin bu konularda çalışma yapması, yurtdışında bulunan, konuyla ilgili bilim insanlarının Türkiye’ye davet edilmesi, paneller, konferanslar düzenlenmesine yönelik bir yol haritası var.
Bütün bu çalışmalar TBMM’de 330 rakamı bulunur ve teklif referanduma sunulabilirse anlamlı.
Bulunamazsa sorusuna Ankara’da verilen yanıtlar ise çok çeşitli.
Ancak her yanıtın yanına, “ya da” ifadesi konularak olası bir erken seçime de işaret ediliyor.
Hem Cumhurbaşkanı hem de hükümetten gelen açıklamalar erken seçim konusunda mesafeli.
Buna karşın Türkiye’nin yakın dönem istikameti, genelde sistem-rejim tartışmasına göre belirlenecek. Özelde ise Cumhurbaşkanı’nın, “Ancak fevkalade koşullarda olur” dediği erken seçim konusunda rüzgârın hangi yöne eseceği kritik önemde.
Masadaki seçenekler ve görünür gerçekler böyle diyor.