Meclis dün kişisel kariyer-lerini milletvekilliği ile taçlandıranlar açısından “bayram yeri”, aklı yeni hükümetin nasıl kurulacağı, kurulup kurulamayacağında olanlar içinse bir prosedür mekanıydı.
7 Haziran seçimlerinden bir parti tek başına iktidar olarak çıkabilseydi dün Meclis yemin törenindeki atmosfer çok farklı bir düzeyde olacaktı kuşkusuz.
Tam bir mozaik
Buna karşın asla yabana atılamacayak bir çeşitliliğe ilk kez bu kadar sahip olabilen bir Parlamento tablosu ile karşı karşıya olmanın tadını çıkarmak gerekiyor.
Seçimde oy kullananların yüzde 95’ini temsil eden bir Meclis’in üyeleri saatler boyu yemin etti.
Sağdan soldan toplumun bütün renkleri vardı. Romanı, Ermenisi, Süryanisi, Ezidisi, 98’e ulaşan, 21’i başörtülü kadın milletvekilleri, Türkçe bilmeyeni, Kürtçe’de ısrardan vazgeçeni ile tam bir mozaik söz konusuydu.
Yemin edip sol yumruğunu havaya kaldıran CHP Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi, 1991’de Türkçe başladığı yemini Kürtçe ‘Türk ve Kürt halklarının kardeşliği adına ediyorum’ diye bitiren HDP Ağrı Milletvekili Leyla Zana ya da 16 yıl önce yemin törenine başörtüsü ile geldiği için Türkiye’yi ayağa kaldıran Merve Kavakçı’nın kardeşi, AK Parti İstanbul Milletvekili Ravza Kavakçı dünkü mozaikteki varlıklarıyla not edildiler.
Abdullah Öcalan’ın yeğeni Dilek Öcalan da en genç üyelerden biri olarak Başkanlık Divanı’nda yer aldı.
Ancak, Geçici Başkan Deniz Baykal’ın, partiler üstü bir çağrı metni olarak nitelenebilecek açış konuşmasında altını çizdiği uzlaşma ve kutuplaşmayı giderme mesajları, yemin töreni başlarken tokalaşmayan parti genel başkanlarının yansıttığı ruh halinde karşılığını bulamamış gibiydi.
Keza, CHP, MHP ve HDP’lilerin Ak Partililerin ayakta alkışlayarak karşıladığı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan salona girdiğinde oturmayı tercih etmesi ve alkışlamaması yine not edildi.
Yüzde 51 MHP
Dün Meclis koridorlarının yansıttığı manzaraya koalisyon arayışları ve erken seçim senaryoları penceresinden baktığımızda gördük ki AK Parti kulisinde ihtiyatlı bir iyimserlik, muhalefet kulisinde ise kontrollü bir heyecan hakimdi.
Kuliste sohbet olanağı bulduğumuz, Başbakan Ahmet Davutoğlu cephesinden etkili bir ismin, “AK Parti-MHP koalisyon seçeneğinde epey yol alındığı söyleniyor” sözüme verdiği yanıt şöyle oldu:
“Koalisyon mu erken seçim mi diye sorarsanız bugün itibariyle yüzde 51 koalisyon, yüzde 49 erken seçim. MHP mi CHP mi diye sorarsanız ise, yüzde 51 MHP, yüzde 49 CHP’dir.”
Meclis kulislerinde, “içerden isimlerle” yaptığımız sohbetler, Davutoğlu’nun bir koalisyon kurulması yolundaki iradesinin 7 Haziran akşamından bu yana törpülenmediğini ortaya koyuyor.
Başbakan’ın hükümet kurmayı samimi biçimde zorladığı belirtiliyor. Şu ana kadar kurulan gayri resmi temasların bunu kanıtladığına işaret ediliyor.
CHP’nin yapısı endişe kaynağı
CHP’yle koalisyon olasılığının en az MHP’yle ortaklık kadar analiz edildiği, artılar ve eksilerin her seferinde masaya yatırıldığı, AK Parti yönetim organları ve kabinede CHP’den yana bir eğilimin iyice belirginleştiği kaydediliyor.
Ancak, CHP’nin geçmişten miras parçalı yapısı ve politika üretmedeki çok başlılığının, koalisyonun yürütülmesinde ciddi handikap yaratacağı endişesi baskın çıkıyor.
Sohbet ettiğimiz kaynaklar, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı aile üyelerini de hedef alarak yıpratmaya dönük son açıklamalarının olası AK Parti-MHP koalisyonu için tedavisi zor bir komplikasyon ürettiğini söylediler.
Buna rağmen, Davutoğlu’nun, MHP lideri ile yüzyüze yapacağı görüşmeyi önemsediği, bu görüşmenin sonucunu beklediği belirtiliyor.
Başbakan dosyayla gidecek
Önümüzdeki hafta ortasında hükümeti kurma görevini alması beklenen Başbakan Davutoğlu’nun CHP, MHP ve HDP’ye eli boş gitmeyeceğini öğrendik.
Bir anlamda, yeni hükümet programı ya da restorasyonun çerçevesi olarak nitelenebilecek bir dosya ile gidecek Davutoğlu.
Bu dosyanın ana ekseni, seçim öncesinde, iktidar olmaları durumunda öncelik verilecek yapısal konuları içeren 10 maddeyi içeriyor.
Yani; yeni anayasa, çözüm süreci, toplumsal uzlaşı, ekonomide yapısal reform, istihdam, değişik toplum kesimlerinin taleplerini çözmek, şeffaflıkla ilgili yasayı devreye sokmak,
yargı reformu, yıpranan bürokrasiyi yeniden yapılandırmak ve bütün şehirlerin yeniden yapılandırılması için ayrı master planı hazırlamak.
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025