Serpil Çevikcan

Serpil Çevikcan

scevikcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Lefkoşa

Fransa’da yaşanan dergi baskını, Türkiye’ye yönelik eleştiriler ve Türkiye’nin tutumuna yönelik tartışmalar sürerken, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile KKTC’ye gidiyoruz.
Rakamları ortaya koyuncaya kadar herkesin Türkiye’yi suçladığını, asıl sorunun ise Avrupa’nın yabancı savaşçılara engel olmamasından kaynaklandığını kaydeden Çavuşoğlu, Türkiye’nin iade ettiği isimlerin bile yeniden Avrupa’dan sınıra kadar gelebildiğini anlatıyor.
Türkiye’nin de DEAŞ’in açık hedefi olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, bütün eleştirilere rağmen Türkiye’den DEAŞ’e katılımın 500-700 civarında olduğunun altını çiziyor.
Sayının Avrupa ülkelerinden düşük olmasına rağmen, Türkiye’nin de diğer ülkeler gibi bu savaşçıların dönüşünden dolayı kaygı duyduğunu söyleyen Çavuşoğlu’nun sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:

‘Müzakerede Kıbrıs yok’

AB ile ilişkilerde Kıbrıs sürekli önümüze geliyor. AB mi Kıbrıs mı önemli?

- Hangisi daha ağır basıyor diyemeyiz. Öyle bir sorunun cevabı da olmaz bizim için. KKTC halkının çıkarları bizim için her şeyin üzerindedir ve bizim ‘Bu engeli ortadan kaldıralım’ diye bir düşüncemiz olmadı. Farklı şeyler ama ikisi de de facto bir şekilde önümüzde. Maalesef masanın üstünde AB müzakere sürecinde Kıbrıs diye bir şey yok.

Haberin Devamı

Rum tarafının yeniden masaya oturması mümkün olacak mı?

- Rum lider Anastasiyadis konuşmalarının büyük bölümünde kendi içine mesaj veriyor. Çözüm istediğini söylüyor ama net değil. İç politika kaygıları ağır basıyor. Yunanistan’ın kilitlenmeden sonra çözüm bulabilir miyiz diye hareket etmesinden memnun olduk. Ama erken seçim kararı alınca cesur adım atmaları maalesef söz konusu değil.

Yabancı savaşçılarla ilgili olarak Türkiye’nin sınırlarını kontrol edemediği konusunda eleştiriler var. Neden ikna olmuyorlar?

- Biz net şekilde terörü kınadık, eksikliği söyledik. Avrupa’yı ve insanlığı tehdit eden iki unsur var; bir tarafta terör, bir tarafta aşırıcılık, yabancı düşmanlığı, ayrımcılık. İkisi de birbirinden besleniyor. İkisiyle de mücadele etmemiz lazım. Böyle dediğimizde eleştiri geliyor. Avrupa ile ilgili analizlerimizi şimdi paylaşmayacağız da ne zaman paylaşacağız? İkisi de birleştiğimiz değerleri yok ediyor, bütün değerler ve kurumlar tehdit altında. Mücadelede yetersiziz. Fransa’dan gelen Hayat ismindeki kadın. Saldırı olur olmaz, istihbaratımız baktı. Fransa sormadan, biz paylaştık. Başından beri Türkiye suçlanıyordu, biz de tüm rakamları, aldığımız tedbirleri önlerine koyduk. Ama 911 kilometrelik sınırda her yere bir adam koysanız da mutlaka bir yol bulunuyor. Kaçakçılar mutlaka bir yolunu buluyor. Şu ana kadar 1165 kişiyi sınır dışı ettik. 7250 kişiye de giriş yasağı koyduk. Biz bu bilgiyi paylaşınca “Türkiye itiraf etmek zorunda kaldı” dediler. Öyle bir şey yok.

Haberin Devamı

‘Çıkarken neden durdurmadılar?’

O kadının DEAŞ’a katılmak amacıyla Türkiye’ye geldiğini ben nasıl bilebilirim? Bilgi varsa; Fransa’dan çıkarken neden durdurmadılar? Madrid’e nasıl geçti. Schengen ülkeleri kendi vatandaşlarını kontrol edemiyorlarsa biz ne yapalım? Avrupa, Schengen anlaşmasının arkasına sığınıyor. Bu kadınla ilgili bir arama yok. Listede ismi geçmiyor. İstihbarat bilgilerine göre Suriye tarafına gitmiş kaçak yoldan. Onun dışında sinyal bilgisi, kayıt yok. Sen ülkenden çıkarken hiçbir şey yapmayacaksın, “Türkiye niye bunu aldı” diyeceksin. Haksızlık değil mi? Hapisten çıkmış, 16 ay yatmış insanlarla yakın ilişkide olanları şüpheli listesine niye koymuyorsunuz? Schengen içinde de olsa pasaport kontrollerini, istihbarat paylaşımını düzgün yapmaları lazım. Biz iade ediyoruz, belli bir süre sonra bakıyoruz sınırımıza geri gelmiş. Suçlusu ben miyim? Vatandaşını kontrol edemiyorsun, sınırıma geldi diye suçluyorsun. Genel anlamda Türkiye’yi çok suçladılar. Bu rakamları koyuncaya kadar herkes suçluyordu. Bu kadınla ilgili başka ülkelerden suçlama geldi, ama Fransa’dan gelmedi. Fransa memnun. Bizim muhalefetten, medyadan, İran’dan geldi. Başka örnek vereyim. Bizim polis üç kişiyi yakalıyor, Fransa istiyor. Biri hakkında iddialar var. Paris’e gidecek uçağa pilot son anda almıyor şüpheli diye. Marsilya’ya giden uçağa bindiriliyor, kötü niyet yok ama yazışmalar sürerken uçak Marsilya’ya iniyor. Üç kişi kimliklerini gösteriyor, polis “buyur” diyor. Alanda tespit edemiyorlar. Düzgün pasaport kontrolü yapmıyorlar. Adamlar dışarı çıkıyor, kimse yok. Gidiyorlar birinci, ikinci karakol kapalı. Üçüncüye gidiyorlar, “bizi istiyormuşsunuz” diyorlar. Bir iki saat sonra gözaltına alıyorlar.

Haberin Devamı

‘Kardeşlerle ilgili bilgi yok’

CHP’li Sezgin Tanrıkulu’nun Kouachi kardeşlerin 2013’te Türkiye’ye geldiği iddiası var?

- Bilmiyorum, bize ulaşan böyle bir bilgi yok.

Türkiye DEAŞ’ın Paris benzeri bir şekilde hedefi midir?

- Her ülke DEAŞ’ın açık hedefidir. Türkiye de açık hedeftir, daha önce de oldu. Ne kadar tedbir alırsanız alın, Türkiye her zaman terörün hedefi olmuştur. DEAŞ’ın ne kadar acımasız bir terör örgütü olduğunu, İslam’ı temsil etmediğini söylüyoruz. Mücadelede yetersizlik olduğunu da söylüyoruz. Bunu söyleyen ülke tabii ki terör örgütünün hedefidir. Tedbirleri almak lazım.

‘Uçuşa yasak bölge için farklı görüş yok

Cumhurbaşkanı’nın DEAŞ’la mücadele noktasında uçuşa yasak bölge, tampon bölge, eğit-donat konularında değerlendirmeleri olmuştu. Gelişme var mı?

- Bu konularda ABD ile bir yakınlaşmamız olduğunu açıklamıştık. Detayları askerler, istihbarat görüşüyor. Brezilya’da ABD Başkan Yardımcısı Biden ile bu konuyu görüştüm. Siyasileri de katarak süreci hızlandıralım dedik. O da Başkan’dan yetki alayım, olur dedi. ÖSO’nun eğitilmesi donatılması, Halep’in düşmemesi, DEAŞ’la mücadele ederken hava saldırılarını önlemek için de facto durum oluşturulması gibi şeyleri konuşuyoruz. Güvenli bölge oluşturulması konusuna fazla sıcak bakılmıyor. ABD, İngiltere sıcak bakmıyor. Ama uçuşa yasak bölge konusunda farklı görüşümüz yok.

Eğit-donatın takvimlendirilmesi nasıl olacak?

- Teknik detaylar konusunda mutabakat sağlanınca eğit-donat başlayacak. Biz de Peşmerge’nin eğitimine destek veriyoruz.

ABD’nin alanda PYD’ye desteği sürüyor mu? ABD, PYD’ye Suriye muhalefetinin bir parçası gibi bakıyor...

- Her ne kadar öyle baksa da ABD’nin, PYD’ye şu anda öyle bir ciddi katkısı yok.

Yabancı savaşçı kaygısı bizde de var

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, KKTC yolunda Milliyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Serpil Çevikcan’ın sorularını yanıtladı.

‘DEAŞ’a katılan Türk vatandaşı 500-700’

Fransa, Almanya gibi ülkeler, Türkiye’ye liste bildiriyor mu? Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının böyle bir listesi var mı?

- Bizde bir DEAŞ’a katılanlar ve sayısı var. Türk vatandaşı olarak 500-700 civarında bir sayıdan bahsediyoruz.

Yani Avrupa ülkelerinden daha az?

- Evet.

‘Yabancı savaşçı ortak kaygı’

Daha çok hangi ülkelerden?

- 7250 kişilik liste daha çok Avrupa ülkelerinden ama 80 ülkeden gelenler var. Yeni Zelanda’dan bazı İskandinav ülkelerinden de var. Bu yabancı savaşçı işi sadece dini bir şey de değil. Ukrayna’nın kuzeyinde bugün 35 bin yabancı savaşçı var. Yabancı savaşçılar konusunda herkesin kaygısı, bunlar ülkelerine döndükten sonra ne olacak? Bu kaygıyı biz de hissediyoruz. Diğer ülkeler de hissediyor.

DEAŞ karşıtı toplantı

ABD, şubat ayında düzenleyeceği küresel terör toplantısına Türkiye’yi davet etti mi?

- Resmen henüz davet gelmedi. Londra’da bu ayın 22’sinde DEAŞ karşıtı bir toplantı yapılacak. Biz, katılımımızı teyit ettik.

Rusya, Suriye muhalefeti ile Esad rejimini biraraya getirmeyi istiyordu. Bu toplantı için davet geldi mi? Devlet Başkanı Putin, Ankara ziyaretinde, “Bu toplantıya siz de destek olun” demişti...

- Rusya’nın yaptığı uluslararası bir toplantı değil. Başka ülkeleri davet etmiyor. Putin, “Biz bunlarla görüşeceğiz. Muhalefetin katılımı konusunda destek olun” dedi. Biz de Suriye Ulusal Koalisyonu ile görüşmesini tavsiye ettik. Ben zannetmiyorum ki, “Siz illa Esad’la birleşin” diye Rusya baskı yapsın. 200 bin insanı öldürmüş bir zalimle, buna karşı mücadele etmiş insanların birleşmesi mümkün değil. Ama “Esad gitsin” konusunda herkes temkinli davranıyor şu anda. İran da öyle. ‘Biz, Esad kalsın diye ısrar etmeyelim. Siz de Esad gitsin diye ısrar etmeyin’ gibi şeyler söylüyorlar. Biz de önyargılardan arındıralım, arazideki gerçekleri görelim, mezhep veya başka kaygılarla bakmayalım diyoruz. Ama bu süreçten Rusya’nın da İran’ın da dışlanmaması lazım. Esad’dan sonra ne olacağını onlar da bilmeli.

Esad rejiminin unsurlarının Moskova’ya giderken Türk hava sahasını kullanması söz konusu mu?

- Türk hava sahası onlara kapalı. 10-15 gün önce bir iddia ortaya atıldı. Rusya’dan hiçbir talep gelmedi bu şekilde.

‘Amerika ile ilişkilerimizin bozulmasını arzu etmeyiz’

24 Nisan Ermeni iddiaları konusunda ABD’de bir tutum değişikliği olur mu?

- Bizim ABD ile iyi ilişkilerimiz var. Bozulmasını arzu etmeyiz.

‘Sonraki adım kırmızı bülten’

1915 olayları Ermeni tezleri noktasında paralel yapının “inceden” çalıştığını ifade ettiniz. Nasıl bir tespit var? Gülen’in iadesi konusunda nasıl bir süreç devam edecek?

- Paralel yapı, ABD’de Avrupa’da Türkiye aleyhine ne kadar lobi varsa onlarla işbirliği yapıyor. Ermeni diyasporasıyla birlikte çalışan kongre üyeleri ve senatörlerle dirsek temasındalar. Bağış yapıyor, Türkiye aleyhine karar çıkarmalarını istiyor. Gülen konusundaki mahkeme kararı Adalet Bakanlığı’na geldi. Bundan sonraki adım kırmızı bülten. Süreç devam edecek.

‘Türkiye’yi karalıyorlar’

Dışişleri aracılığıyla paralel yapıyla bir mücadele planı var mı? Büyükelçiler Konferansı’nda da bu konu gündeme geldi mi?

- Bu bir başlık değildi ama o mesaj açık biçimde verildi. Dış temsilcilikler devlet nezdinde anlatıyor konuyu. Çünkü TUSKON’u konuşacağız diye insanları topluyorlar orada sonra, “Türkiye’de demokrasi yok, diktatörlük var” diyorlar. Afrika ülkelerinde bile yapıyorlar. Böyle olmadığını anlatmak büyükelçimin görevi. Türkiye’yi karalıyorlar. Özellikle Avrupalılar bunu sormaya başladı. Anlatınca da dehşete düşüyorlar. Tüyleri diken diken oluyor. İlk başta olayın sıcaklığı ile yolsuzluk iddiaları, yargının bağımsızlığı, yargıçlar görevden alınıyor vs. bu hassas bir konuydu. Sıcaklık geçtikten sonra herkes sakin sakin soruyor şimdi.

İlgili ülkelere bu yapının kendileri için de tehdit olduğu anlatılıyor mu?

- Zaten onu demeye gerek yok. Biz anlatınca, “Bizim de dikkatli olmamız gerekiyor” diyorlar. Anlatırken de iftira etmiyoruz. Neticede herkes ne kadar yanlış olursa olsun kuldur. Onlar gibi belden aşağı çalışmıyoruz. Kumpaslar kurmuyoruz.

‘Gül’ün talimatı ortadan kalktı’

Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Dışişleri Bakanlığı döneminde yurtdışındaki okulların himayesi noktasındaki yazısı çok tartışılmıştı. Bu yazı yürürlükten kaldırıldı mı?

- O yazı ortadan kalktı. Bakanlığımız hedef alındı. Ondan sonra böyle bir yazının geçerliliği olmaz. Bu zamanında ne kadar yardımcı olduğumuzun göstergesi. Her alanda çok yardımcı olduk.

Cemaat okullarına mesafeli durduğu için mağdur edildiği öne sürülen diplomatlar var?

- Devletin diğer kurumlarında çalışıp mağdur olanlara, intihar edenleri söylemiyorum, nasıl iade-i itibar yapıldıysa, bizim bakanlığımızda da mağdur olan varsa iade-i itibar yapılmalıdır.

Eskiden lobiyi sol örgütler yapardı, şimdi paralel yapı mı onların yerini aldı?

- O örgütler kendi ideolojilerini kullanarak anlatırlar. Bunların bir özelliği var. PKK da öyle. Ellerinde para var. Parayı da kullanarak çok güçlü bir şekilde çalışıyorlar. Ne kadar çok nerelere para harcadıklarını biliyoruz.

‘İşbirliği olmazsa bizi üzer’

ABD’liler, kırmızı bülten çıktıktan sonra Gülen’in iadesi noktasında işbirliği yapmazsa bu kriz nedeni olur mu?

- Bu konuda ABD ile çok iyi bir işbirliğimiz var. Daha önce Cumhurbaşkanımız, Başkan Obama’ya konuyu ilettiği zaman, “Sözlü kısmı tamam da hukuki bir belge olması lazım” diyorlardı. Şimdi hukuki belge oluştu. Tabii işbirliğini aksatacak adımlar atılırsa bu bizi üzer işin doğrusu. Yani o kadar söyleyeyim.

Adalet Bakanlığı’nın yazısı gittiği zaman ABD’nin ne yapacağını tahmin ediyorsunuz?

- Varsayım üzerinden konuşmam.

O zaman durum sıkıntılı mı?

- Bu söylediğim öyle bir sıkıntı var anlamına gelmez. Daha yazı ABD’ye tam ulaşmamış... Biz beklentimizi söyledik. “İşbirliği olmazsa bizi üzer” dedik. Bu, ABD’nin işbirliği yapmayacağı anlamına da gelmez.