Serpil Yılmaz

Serpil Yılmaz

syilmaz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Peki, konu ne? Konu; yeniden yapılandırma isteyen Bayındır Holding, yapılandırmaya bağlı taze nakit kredi istiyor.İşte kilit nokta. Taze kredi talebi. Bayındır Holding, İstanbul yaklaşımı devreye girince; "borçlu olduğu bankalara alacaklarımı yeniden yapılandırın" diye bir rapor sundu. Üç ay önce sunulan bu rapor alacaklı bankalar konsorsiyumu ve diğer kurumlara iletildi. İncelendi. Borçların yeniden yapılandırılmasına alacaklı kurumların hiçbiri itiraz etmedi. Ancak Bayındır Holding hazırladığı raporda; "borçlarım yeniden yapılandırılır ve işlerin dönmesi için taze nakit kredi verilirse hiçbir sorun yaşamayız" mesajını veriyordu. Bayındır Holdingin bu talebi çoğu kurum tarafından kabul gördü. Fakat Halkbanka takıldı.Çünkü; Halkbank kendisine 30 milyon dolar borcu olan Bayındır Holding için bir önceki yıl hanesine zarar yazmış, yani bilançoda Bayındır Holding zararına karşılık ayırmıştı. Üstelik 30 milyon dolar borç için faizler düşülmüş, gereken yapılmıştı. Bayındır Holding, eski borcunun yanında 8 milyon dolar yeni nakit kredi isteyince Halkbank yönetimi orada durmuş ve olmaz demişti. Borç; 538 milyon dolar... Borcu yapılandıracak finans kurumu sayısı: 11. Kamu bankaları: Vakıfbank, Halkbank, Emlakbank. Vakıfbank kabul etti... Halkbank; "kesin olmaz" diyor. Çözüm; Afganistan pazarı Halkbank yönetimi bu noktaya katılıp kesin tavrını koydu; "Bu raporda yazılanlar doğru ise holdingin yeni kaynağa ihtiyacı yok. O yüzden biz alacakların yeniden yapılandırılmasına itiraz etmeyiz, ama yeni kaynak yok" diyordu.Bu arada Bayındır Holding alacaklı bankalar konsorsiyumu ödeme yapıyordu. Yaklaşım yalpalıyor.Çünkü İstanbul Yaklaşımı kapsamında yeniden yapılandırma yapan bankalar, borçların yüzde 15ini tahsil ettiklerinde geri kalan alacağı tamamen bilanço hanelerine kar olarak yazmayı hesaplıyorlar ve bir an önce yüzde 15lik alacağı tahsil etmenin derdine düşüyorlardı. Hal böyle olunca yaklaşım "yaklaşım" olmaktan çıkıp şirket kurtarma operasyonlarına dönüşme tehlikesi içeriyordu. İstanbul Yaklaşımı "yalpalamaya" başlıyordu. Halkbank yönetimi; "bilançoların daha şeffaf olmasını, raporların farklı olması gereğinin altını çiziyordu.Ve yavaş yavaş ortaya bir öneri atılıyordu: "İstanbul Yaklaşımından yararlanacak olan şirketlerin raporlarını TSKB hazırlasın. Eğer çok yoğun olursa bu kez devreye bağımsız denetim şirketleri girsin. Konu ciddi, konu hassas" görüşünü dile getiriyorlardı.İşte bu öneri, dikkatleri kurumların yazdığı raporlar üzerine çekiyor, raporların gerçeği yansıtıp yansıtmadığı tartışmasını da gündeme getiriyordu. Çünkü yazılan raporda holdingin gelecekle ilgili planlamasında sadece ve sadece Afganistan yer alıyordu. Bayındır Holding; "AfganistanÔın yeniden yapılandırmasında bütün işler benim" diyor, Pakistanı anlatıyor, fakat somut bir proje sunamıyordu. Ceylan sırada bekliyor Bayındır Holding, üç ay boyunca raporla ilgili gelişmeleri izlemiş, alacaklı konsorsiyumun yüzde 81ini ikna etmiş ama Halkbanka kendisini inandıramamıştı. Üstelik TMSFye geçen eski bankası Bayındır Banka da borçluydu.Ancak bankasını kaybeden ve bu yaklaşımdan yararlanmak isteyen bir başka holding daha sırada bekliyordu.Ceylan Holding. Bank Kapitalin eski sahibi olan Ceylan ailesine ait Ceylan Holdingde kamu bankalarına olan borçları için masaya oturacaktı. Emlakbank ve Halkbank... Tabii Feniş ve Raks Grubu sırada bekleyen diğer iki grup. syilmaz@milliyet.com.tr Konu özellikle kamu bankalarına borcu olan Bayındır Holding üzerinde daha fazla durulmasına neden oluyordu. Çünkü geçmişte siyaset - ticaret zincirinde kamu bankaları yönetimleri açıkçası çok fazla işlerinin gereğini yapamıyor, siyasetçi emri banka yöneticisine komuta zinciri şeklinde geliyor. Kredi dilimini belirliyordu. Oysa kamu bankaları 2001 krizinde yeniden yapılanmış, zor şartlar altında radikal kararlar alınmış, kanayan yaralar durdurulmuştu. O yüzden bankaya borcu olan bir holding ne olursa olsun borcunu ödeyecek ama yeni nakit kredi talebi soru işaretlerini çoğalttığı için kabul görmeyecekti. Çünkü raporlarda anlatılan yapılacak işler yeni taze kaynağa gerek kalmadığını gösteriyordu.