Serpil Yılmaz

Serpil Yılmaz

syilmaz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sanki Türkiye topluca bir sinemaya gitmiş, aynı filmi izlemiş gibi... Filmden çıkarılan yorumlar birbirini besliyor; kahramanların ciğeri biliniyor, kül yutmuyor, katili de filmin başında sezmiş. Milliyet TIRını ziyaret eden okurların kimi işsiz, kimi öğrenci, kimi öğretmen, kimi mühendis, kimi bankacı, kimi Almancı. Pazar gününü geçirmek için yola çıkanların katılımıyla açık hava paneli düzenliyor gibiyiz... Koalisyon tükenmiş Buranın Samsun olmasının ne önemi var bilemiyorum, halkın söyleminde öylesine bir ortaklık oluşmuş ki, siyaset yelpazesindeki parçalanmışlık tavanda izlenimi veriyor. 1 Ağustostan beri yolda olan Milliyet TIRından gelen yazılarda vurgulanan, "Koalisyon partilerinin şansı yok" yorumu burada da karşımıza çıkıyor. AKP ve siyasetin yeniden dizaynı üzerinde yoğunlaşıyor görüşler. Yenilenenler, yeni diye ortaya çıkanlar tartışılıyor. Güven şart Liseyi iki yıl önce birtirmiş türbanlı bir tezgahtar kızla görüşüyorum. AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğanı över zannediyorum, tam tersi çıkıyor: "Değiştim diyor, bugün söyledikleri dün yaptıklarını tutmuyor. Ben güven veren birini arıyorum" diyor. "Evlenmek istiyor musun?" diye soruyorum, "Meslek sahibi olmadan, sosyal faaliyetlerimi tamamlamadan evlenmem. Evlenirsem hayatım biter" diyor. Almancı umutsuz Balkonlardaki çiçekler, yollardaki manolya ağaçları, palmiyeler modern bir kent duygusu veriyor insana. Almanyada 30 yıldır işçi olarak çalışan baba; iki kızı, gelini ve eşiyle konuğumuz oluyor. 3 haftalık tatillerinin bir haftasını Sidede geçirmişler, iki haftayı da memleketlerine ayırmışlar, girmişler kol kola şehrin sokaklarında Pazar gezintisi yapıyorlar. Almanyada işçi ailesinin Hamburgda hukuk eğitimi almak için çalışan kızı, Türkiyenin ABye tam üye ülke olamayacağını düşünüyor. Nedenini, "Çok farklıyız, almazlar" diye açıklıyor; anne, baba, gelin de aynı görüşte. Manolya ve idam Tabloyu yakından görebilmek için geçen dönem seçim sonuçlarına bakıyorum; 10 milletvekilinin 3ü DSPden, 2si MHPden, 2si FPden, 1i MHPden, 1i ANAPtan Meclise girmiş. Bugün ise görüştüğümüz okuyuculara bakarsak seçmen ikiye ayrılmış gibi sosyal - liberal kanat ve AKP... MHP ve DSPye Samsunda "Apo bileti" kesilmiş gözüküyor. "3 şehidim yatıyor orada" diyor baba ve Öcalanın idamını istiyor. Beri taraftan bir başka baba "Erikli köyündenim, 533 polis şehidimiz yatıyor" diyerek tepkisini gösteriyor. Diğer yandan bir başka okuyucu "Apo asılsaydı, daha fazla kan dökülseydi" diyecek oluyor, etraf susturuyor; "Bırak adamın 3 şehidi var..." Gülen kavgası Bu itiraf hoşuna gitmiyor, kimilerinin... "Sen yolsuzlukları, yanlışları anlatsana... Ne diye namaz kıldırdılar diye şikayet ediyorsun" sözleri karşıyor orta yere. Bastırıyorlar "Fethullah Gülen"in para kaynaklarını biliyor musun" diye... Kimse nutuk peşinde değil, benim anladığım o ki, halk kendi kendine hesap sormaya başlamış bile. İçlerinden denizci bir genç Fetullah Güleni övmeye başlıyor, yanı başımda ODTÜ üçüncü sınıf öğrencisi atılıyor; "Ben onun okullarından mezunum, bana zorla namaz kıldırdılar." İki önemli söz "Kimse tarafsız değil, sandık günü kime oy atacağını herkes biliyor. Burada tabanı genişletmeye çalışıyoruz o kadar..." Partilerden önce halk tabanda birleşmeye gidiyor. Seçim günü Samsun sürpriz yapmayacak gibi duruyor. ABye gelince.... O ne ki? İnanmıyorlar, bilmiyorlar ama bekliyorlar: Avrupalı olmak için ne yapacaklar? Lokantalarda verilen bahşiş parasına emeği sömürmeye devam edecekler mi? syilmaz@milliyet.com.tr Dağılırken iki önemli söz çıkıyor ağızlardan. "Siyasetçi kurtarıcı olamaz, halk kendini kurtaracak. Siyasetten geçinmemeyi öğrenecek, üretecek..."