Mizahın En Değerli "Beşi Bir Arada"sı Akademi Kurdu!

14 Haziran 2016

Değerli sanatçı Fatih Mühürdar önderliğinde kurulan Geleneksel Türk Temaşa Sanatları Akademisini konuştuk bugün. Ama sohbet öyle güzel, öyle dolu doluydu ki çok eskilere götürdü beni. Hafta sonu Fatih Mühürdar’ın çıktığı TRT programlarından, Ramazan eğlencelerine daha nerelere uzandı aklım… Şimdiye kadar kurulmakta geç kalınan bir akademi bence. İyi ki düşünülmüş, iyi ki de kurulmuş. Yalçın Özden, Ateş Böceği Ercan, Yalçın Menteş, Nokta ile Virgül’ün Noktası Abdullah Şahin ve Fatih Mühürdar gibi öğreticilerle gelecek nesillere çok kıymetli değerler bırakacak… Gelin şimdi geleneği sürdüren son Meddah olan, Erol Günaydın'ın Peşkir ve Takkesini devrettiği Fatih Mühürdar’a kulak verelim…

Geleneksel Türk Temaşa Sanatları Akademisi fikri nereden çıktı?

Bu fikir benim aşağı yukarı 20 seneden beri aklımda olan bir şeydi. 1998’de ben eğitim işine döndüm. Birçok kuruluşlara derslere gidiyordum. İletişim dersleri veriyordum. Geçmişten günümüze mizahla ilgili tek kişilik bir oyunum vardı. Bunların hepsini bir araya getirdiğimde bu işin eğitimini vermemiz gerektiğini düşündüm. Bu işin eğitimini verelim derken “Geleneksel Türk Temaşa Sanatları Akademi”sini kuralım dedim. Hatta bunun tek başına

Yazının Devamı

Emin Çapa; "Tüm canlıların yaşamı kutsaldır. Biri diğerinden üstün değildir."

30 Mayıs 2016

Emin Çapa ile sohbet etmek, her çeşit ve en kaliteli yemeklerle donatılmış bir sofrada ziyafet gibi. Her konuda kaynakları ile birlikte bilgiler sunan ve bundan inanılmaz haz alan bir insan. Aslında ben ekonomiden hiç anlamam. Emin Çapa ile görüşmek isteme nedenim ise, onun bir Aykırı Zihin olması. Bilim aşığı bu güzel insanla harika bir sohbet gerçekleştirdik. Hadi buyrun okumaya…

Öncelikle şunu belirteyim. Gazeteci değilim, sorularım o nedenle size farklı gelebilir, yanlış sorular sorabilirim. Bir gazeteci ile röportaj yapmak benim için zor olabilir, lütfen kusuruma bakmayın...

Gazetecilikte şöyle bir şey vardır; yanlış soru değil, yanlış cevap vardır.

Öğrenme açlığı içten gelen bir durum. Ama aktarma ve can hıraş anlatmaya çabalama... Karşımda bir "Anlatan Adam" var ve mükemmel anlatan bir adam... Bu "Anlatan Adam" olma hali bilinçli bir seçim mi?

Şimdi açlık kısmı dediğiniz gibi içten geliyor ama biraz ailemin de etkisi var. Onlar kendi yapamadıkları, okuyamadıkları, anlayamadıklarını kendi çocukları üzerinden başarmak istediler. Kardeşim bu yola sapmadı. Üniversiteye gitmeyi tercih etmedi. Ama bende öyle olmadı. Yere yatarak kitap okumayı çok severim. Ortaokula,

Yazının Devamı

Aykırı Zihinler Röportaj Serisi-2; Neslihan Kozanoğlu

28 Nisan 2016

"Belli bir konuya ağırlık vermişlik hiçbir zaman olmadı bende. Dikkatimi tek bir şeye yoğunlaştıramazdım.”

Neslihan Kozanoğlu’nu çoğunuz tanıyorsunuz. Sosyetenin ünlü simalarından ama bu köşede yer alma sebebi elbette ki bambaşka. O bir aykırı zihin. Durmadan üreten ve harika işler çıkaran bir zihni var. Türkiye’ye organik tarımı getiren, hayvancılıkla uğraşan ve elini attığı her işi başarıya ulaştıran bir süper kadın o! Bu röportaj serisine başlarken sizlere söylediğim gibi, üstün yetenekli/zekalı bireylerin erişkin dönemleri ile ilgili pek fazla haber göremezsiniz. Bizler ancak çocuklarımızda bu tanının peşinden koşar, erişkin hallerini pek önemsemeyiz. Benim amacım, üstün yetenekli/zekalı olduğunu düşündüğüm erişkin bireylerin yaşamları ile ilgili röportajlar yaparak önünüze örnekler sunmak. Bir Nöroloji hekimi ve Davranış Nörolojisi uzmanı olarak bu alandaki örnekleri titizlikle seçmeye çalışıyorum. Bu arada belirtmeden geçemeyeceğim. Her üstün yetenekli/zekalı birey başarıya ulaşamaz. Başarı aynı zamanda disiplin gerektirir.

Çok teşekkürler röpotaj teklifimi kabul ettiğin için…

Bu röportajın bana da çok şey öğreteceğine inanıyorum. Akıllı bir kadın olduğumu biliyorum ama zeka

Yazının Devamı

Kirleniyoruz...

29 Mart 2016

Merdivenleri çıkarken omzuna dokunan ak pak ellerin sen yükseldikçe karardığına şahitlik edersin ya… İşte o zaman yüreğinin önündeki perde, dokumalarını kalınlaştırdıkça kalınlaştırır. Gözün merdivenin tepesinde de değildir hani. Neden yürüdüğünü bilmeden yürürsün. Belki inancın, belki iraden belki de yüreğinin saflığıdır yoldaşın.

Bi bakarsın epey çıkmışsın. Üzerindeki ellerin hepsi kömürden de kara, yırtarak seni çekmeye çalışırlar aşağıya… Yukarıda ise hava epey soğuk, içini titretir insanın. Halbuki sen yukarı-aşağı sınıflamalarına da inanmazsın. Ayakların basamakları izlerken geldiğin yere şaşarsın. Daha da şaştığın ise en sıcak halini gördüğün o bembeyaz ellerin çirkinliğidir. Ha bir de gözler var tabi. Önceden içine işleyen bakışlarla “Hadi birlikte bir şeyler yapalım” derlerken, yüreğini söküp çıkarıp, avuçlarında en kanlı haliyle bakmak isteyen o değişmiş gözler. İnanamazsın…

Dünya mı değişti yoksa ben mi diye klasik kendini suçlama tavırlarına geri dönersin. Halbuki hiçbir şey değişmemiştir. Sen aynı sen, çevrendekiler aynı insanlar. Kendi oyunları içerisinde oynarken rollerine fazlaca kapılmış olanlar. Ama bu oyunda herkes kral!

Oyuna ayak uydurmak istersin. “Öyleyse ben

Yazının Devamı

Herkesin egzersiz yapması için illaha da pahalı spor klüplerine ihtiyaç yok!

19 Mart 2016

"Bir diğer amacım da herkese egzersiz yapmak için illaha bir spor klubüne yada pahalı ekipmanlara ihtiyaç olmadan evde basit materyallerlede çalışabileceklerini göstermekti." diyecek kadar paylaşımcı bir uzman Pilates eğitmeni o. Instagramda yaklaşık 100.000 takipçisi var ve hemen hemen her gün çok kıymetli bilgilendirmeler yapıyor ve videolar yayınlıyor. Böylece bizlere evde de spor yapabileceğimizi gösteriyor. Hatta size kişisel fikrimi söyleyeyim mi; ben yıllardır evde pilates yapıyorum. Spor salonuna gitiğim zamanlarda bile bu kadar zinde ve fit olmamıştım. Ben sordum Emine Dilek sizler için yanıtladı...
Sizi uzun süredir takip ediyorum. Pilatese olan tutkumdan dolayı sizin çok iyi bir eğitmen olduğunuzu anlamam zor olmadı. Instagram'da yaklaşık 100.000 kadar takipçiniz var. Sizin kadar faydalı paylaşımlar yapan eğitimen açıkçası pek görmedim. İnsanlarla bilgilerinizi bu kadar açık bir şekilde paylaşma fikriniz nasıl gelişti?
Öncelikle çok teşekkür ederim.Instagram hesabımı ilk açtığımda daha günlük ve farklı paylaşımlar yapıyordum ama genelde yine kendi yaşam tarzımı yansıtan paylaşımlardı, ağırlıklı olarak yine nasıl beslendiğim ile ilgili ve sporla ilgili

Yazının Devamı

Alzheimer; "bir insanı kendi bedenine gömmek durumunda kaldığımız tek hastalıktır"

1 Şubat 2016

Bu hafta Alzheimer hasta yakınlarının içinde bulunduğu psikolojik durum ile ilgili çok güzel bir röportaj gerçekleştirdik. Ankara Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oğuz Berksun, tüm sorularıma doyurucu yanıtlar verdi. Hani bazen bana soruyorsunuz ya, bu kadar enerji ve pozitiflik nasıl oluyor diye. Yaklaşık 14 yıldır tanıdığım ve Ankara Tıp Fakültesinden hocam olan Oğuz abinin bunda payı çok büyüktür. Gözüm kapalı tavsiye edebileceğim tek psikiyatristtir diyebilirim. Yazılmış birkaç kitabı da mevcut. Bunların bir kısmı psikiyatri ve psikoloji öğrencileri için ama sizlerin de okuyabileceği "Kedim Beni Anlar" harika bir kitap, tavsiye ederim. Yeni kitap için üzerinde kurduğum baskı ise artarak devam edecek...

Psikiyatride, Şizofeni ve diğer psikotik rahatsızlıkları olan bireylerle aynı evde yaşayanların ''Paylaşılmış Psikoz'' denilen bir rahatsızlıktan muzdarip olabileceğinden söz edilir. Peki Alzheimer gibi zihinsel hastalığa sahip bireylerle aynı evde yaşayan ve birebir bakımını üstlenen aile bireylerinde nasıl rahatsızlıklar gözlenebilir?

Psikoz dediğimiz gerçekliğin yittiği özellikle hezeyanlı psikiyatrik bozuklarda aile üyelerinin de hastanın

Yazının Devamı

''Kehribar zamanında Aşk''

19 Ocak 2016

Son zamanların en güzel dönem romanı. Hem de birebir tanıklık eden kişinin kaleminden. Çok sevdiğim yazar dostum Bige Güven Kızılay, aneeanne ve dedesinin aşkını kaleme almış. Hastalarımın gençlik yıllarını anlattıklarında hissettiklerimin bir benzerini hissettim kitabı okuduğumda. Bambaşka ve çok daha saf duyguların olduğu bir dünyaya götürüyor bu kitap sizi. Kadılık makamının olduğu dönemlerden itibaren hukukçu bir ailenin öyküsü bu. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş dönemlerinde yaşananları, bir başka gözle görmemizi de sağlayan tarafları var. Okumanızı ısrarla öneririm. Sevgili Bige'nin annesi Av. Ülkü Türk Güven de beni kırmayarak katıldı röportajımıza. Şimdi Sevgili Bige Güven Kızılay'a kulak verelim...

Ne kadar güzel bir isim "Kehribar Zamanında Aşk", neden bu adı verdiğinizin hikayesini kısaca anlatabilir misiniz?

İki nedeni var, birincisi, erkek kahramanımızın gözleri kehribar rengi. Çok güzel ela gözleri vardı dedemin.. Başka kimsede öyle değişik renk görmedim, ortası akide şekeri gibi sarı, kenarları gri hareli... Çok da güzel bakardı... Dolayısıyla kehribar rengi aklıma hep sevgiyi getirir. İkincisi ve asıl nedeni, ben aşkı kehribara benzetirim... Biliyorsunuz, kehribar

Yazının Devamı

Yaşadığım huzurevini "Neşe evi"ne çevirmeye karar verdiğimde...

22 Aralık 2015

Herkesin olduğu gibi Sema Teyzenin de bir hikayesi var. Aslında birçoğunuz duyduğunuzda göz yaşlarınızı tutamayacaksınız, tıpkı bende olduğu gibi. Ama öyle sağlam bir duruşu var ki ben ağlarken "ağlama yavrum, dayanamam senin ağlamana, hayat böyle, dik durmamız gerek" diyen birisi. Sema Teyzenin oğlu geçen sene Silivri açıklarında denizde kaybolmuş. Uzun süren aramalar sonucunda bulunamamış. Sonra onun kaybolduğu açıkları gören bir odası olan huzurevine yerleşmeye karar vermiş. Orada kalanlarla geçirdiği zamanlarda, yardımcı olmanın verdiği hazla bulunduğu yeri "Neşe evi" olarak adlandırmaya başlamış. Yıllardır huzurevleri ile yakından ilgilenen ve yoğunlukta demans üzerine çalışmaları olan bir nöroloji hekimi olarak öncelikle kaldığı huzurevinin farklı bir yer olduğunu düşündüm. Ama gittiğimde aynı diğer huzurevleri gibi olduğunu gördüm. Farklı olan huzurevi değil Sema Teyze idi. Orada kendi "Neşe evi"ni yaratmıştı. Niyetim röportaj yapmaktı ama sormaya gerek kalmadan hikayesini anlattı bizlere...

Eşimle çok güzel giden, bana ve çocuğuma harika zamanlar yaşatan bir ilişkimiz vardı.17 yıl evvel eşim henüz 57 yaşındayken çok vahim bir kaza geçirdi. Kısaca anlatayım. Bir gün

Yazının Devamı