TUİK araştırma yapmış ‘Türk halkı mutlu’ çıkmış. TNS araştırma şirketi yapmış öyle çıkmış. CNN Türk’te Nevşin Mengü’nün haberleri arasında yer aldı; ‘Dünyanın en mutlu ve mutsuz ülkeleri.’ Araştırmayı Columbia Üniversitesi yapmış. Hareket noktası; ‘mutluluk eşittir, para değil.’
Peki neleri göz önünde bulundurmuş. Ortalama gelir, sosyal yardım, ortalama yaşam süresi, seçim yapma özgürlüğü, yolsuzluk algısı. Biz bu veriler ışığında 156 ülke arasında 78’inci olmuşuz. Ev ahalisi “Sorulan soruya bağlı. ‘Mutlu musun?’ diye sorarsan biz de “Allaha şükür” deriz. Bir de böyle sorular sorarsan durum farklı çıkar” diyor. Açlıktan kırılan Somali bile bizden bir tık ‘üstte’.
ZEKİ SENARYO
‘Poyraz Karayel’de bizim dizilerimizde pek rastlanmayan bir durum vardı. Adil Topal’ın muhtemel saldırısına karşı Bahri, bütün milleti evinde topladı. Senaryo bu vesileyle karakterlerin birbirlerinden sakladıkları gerçekleri ortaya serdi.
Meltem’le Zülfikar yakınlaşması, Poyraz’ın mafya babalarının toplantısında öldürdüğü adamlar, Taşkafa’nın Ümran’ın kocasını öldürmesi, Hasan Yağmur’un kaçırılmasının altındaki gerçekler, (İpek, Songül’ün para almak için bu operasyonu düzenlediğini söyledi) Despina’dan
Acılardan bıkan halkımız, sabah yemek ve evlendirme programlarına bir gün aradan sonra kavuştu. Adaylar ve sunucularımız siyah elbiseler giyinmişlerdi. Evlilik programlarında, Ömür’ün başkalarıyla mesajlaşması Özlem ve görümce adayının tartışmasına neden olma hali siyah bir renkte bizlere sunuluyordu. Yine siyah elbiseler eşliğinde 31’inci talip gelmişti Nevruz Hanım’a. ‘Sakın Kaçırmayın’ programı Beyaz TV’de “Bombanın patladığı gece eğlence programının birinci olmasına ne diyorsunuz?” diye anket yapmıştı. İki şık koymuş “İnanmıyorum” ve “Normal.” Normal olarak görenlerin oranı yüksek. Şaşıranların da, normal diyenlerin de oturup seyrettiği programlar bunlar.
Salı günü normale döndük işte. Akşam dizilerimizde hazırdı, onları da izledik.
Ankara tamam, dünyada neler oluyor?
Haber kanalları da gayet normaldi. Gündemde hangi konu varsa o ekrana geliyor. Tabii biraz fazlasıyla ‘Ankara’daki patlama. Sonra, dünyada neler olup bittiğinden haberdar ediliyoruz. Daha sonra da bir başka derdimiz var: “Güneydoğu’daki hendekler.” Bugün hangi şehirde, hangi ilçede kaç kişi göç etmiş, ona bakıyoruz.
Eh şehit varsa onun haberi bir tık öne çıkıyor. Hava durumu önemli, sokağa çıkıp
Kanal D’nin ‘ana haber’ öncesi bir de, ‘ara sıcak’ haber bölümü var; ‘Sıcak Gelişmeler’. Bu bölümden başlıklar; ‘Tren öğrenci servisine çarptı 1 ölü 6 yaralı’, ‘24 yaşındaki genç yok yere öldü’, ‘Çekici yaşlı adamın üzerine devrildi’, ‘Aileler arası silahlı satırlı kavga’...
Sonra? Asıl habere geçiyoruz; ‘O AnKARA’. Sadece Kanal D’de değil özellikle Show TV’de ve diğer tüm haber bültenlerinde ana haber öncesi böyle bir resmi geçit oluyor. “Bu sayede izlenme oranı artıyor millet izliyor” cümlesiydi ilk etapta söylenen. “Peki tüm bunları biz mi uyduruyoruz, bu ülkede olmuyor mu?” da ikinci gerekçe.
Bu toplumda çok insan ölüyor. Terör başlı başına bir başlık. Trafik canavarı diye bir şey var, sonra töre cinayetleri. Husumet var, kadına şiddet var, yeni yeni Suriyeli göçmenler var, freni patlayan kamyon var, çarpık yapılaşmanın ölümleri var, erozyon, toprak kayması ve sel var...
Ekran aslında ölümü bize alıştırıyor.
Beş ayda üçüncü bomba, beş ayda üçüncü yayın yasağı, beş ayda yine siyahlar dolaptan çıktı, beş ayda yayından kalkan programlar, beş ayda...
Çok konuşuyordu
Abdülkadir Selvi bir lafıyla şimşekleri üzerine çekti. “Terörle yaşamaya alışmalıyız” dedi. Çok kızdık. Kasım seçimlerinden bu yana bu ülkede terör ile ilgili hayatını kaybedenlerin sayısını hatırlıyor muyuz? Rakamlar çeşitli. Hatta başlıklar halinde, duruma göre değişiyor. ‘Güneydoğu’da ölenler dahil mi?’, ‘Sadece patlayan bombalarda ölenler mi? Yoksa hep birlikte mi kaç kişi?’.
Duruma göre ‘ölümlerin sayısı’ da değişiyor! Abdülkadir Selvi açıklaması talihsiz olmuş, kime kızacağı, kimin hain ilan edileceği bilinmeyen gecenin günah keçisi seçilmiş. Şehit haberlerinin ikinci sayfa haberlerine denk geldiği, kuşatılmış şehir haberlerinin ‘lakayıt’ görüntülerinin sergilendiği bir 19.00 haber bülteni sonrası acele geçtiğimiz bir ‘Prime - time’ kuşağında, yani çok izlenen zaman diliminde ömrümüz geçiyorsa, biz niye kızıyoruz?
Dinamit diyorsak...
Konuşmacılar bu akşam Ankara’da patlayan bomba ve terör konusunu ‘Dinamit’ programında tartıştılar... İzlerken cümlenin gidişatını böyle kurmuştum. Çünkü seyrettiğim de durum buydu...
‘Muhteşem Yüzyıl Kösem’ dizisinde Hülya Avşar’la Cihan Ünal var.
Vildan Atasever de diziye katıldı. Rolü, Safiye Sultan’ın (Hülya Avşar) kızı Hümaşah Sultan. Bu üçlü ‘Kadın İsterse’de de birlikte oynamışlardı. Bu tesadüf mü? Bir de
Avşar o dizide Canan rolüyle, Atasever’in (Buket) annesi rolündeydi. 11 yıl sonra yine tarihi bir dizide anne - kızı oynuyorlar.
Dizi sektörünün kitabı epey kalın. Böyle nice uyumlu roller mevcut, bunları yeniden çıkarmak sanırım birikim ve takip ister.
Kösem tamam mı, devam mı?
‘Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’da Hızır: “Bazılarının gözünü kan bürümüş, bazılarının para, belli ki Refik’in gözünü ikisi de bürümüş” dedi. Ünal Kaplan, “Kimin gözünü ne bürümüşse ona onu vereceğim. Liderliğin gereği budur” dedi. Büyük laftı!
Çekirdekler hazır
Tolga Çevik, bu akşam Star TV’de başlıyor. Celal Pir’le ana haber bülteninde konuştular. Sohbet başarı dilekleriyle son buldu. “Eyvallah çekirdekleri hazırladık diyelim” diye bitirdi Celal kardeşim. Çekirdek niyetine izleyeceğiz yani!
Rıdvan mır mır
TRT Haber’de Elif Saygılıer’in sunduğu Ekonomi 7 / 24’te TRT’nin son durumu anlatıldı. Bu arada belirtelim. Bu ekonomi sunum işini hakkıyla yapanlardan Saygılıer. “İzlenme oranlarımızı dört kat artırdık” diyor TRT. “Her ay ortalama 40 programımız ilk 100 arasına giriyor” başka bilgi.
Peki kaç program gün birincisi oluyor? “Son bir yılda TRT 1’in izlenme oranını yüzde 50 artırdık”da diğer bir bilgi. Yani TRT’nin keyfi yerinde. ‘Diriliş Ertuğrul’ ve ‘Filinta’yla bir fark ortaya koyuyor. Bu iki dizi aslında bir ‘siyasi proje’. Onun için ‘iyi para’ dökülüyor. Karşılığı ‘reyting’ olarak geliyor mu? ‘Diriliş Ertuğrul’da geliyor. Şimdi ‘Filinta’ya da yükleniyorlar. “Sultan Abdülhamid Han’ın keskin zekası ve ileri görüşüyle yönettiği Filinta Mustafa ve ekibi büyük bir inançla suç ve suçluları ortaya çıkarıyor” ifadesi sanırım durumu özetliyor!
HER ŞEYİ BU DİZİYE BORÇLU
Şahsen ekrandaki ‘belli bir çizginin altına düşmeyen’ listesinde yerini alan bir isim benim için; Erkan Petekkaya. TV8’in magazin programı ‘Magazin 8’ kendisiyle bir söyleşi yapmış. 2003 yılında ‘Serseri’ isimli dizide rol almıştı. Kırılma noktası o dizi olmuş. “Ben bütün hayatımı o diziye borçluyum. Siz şu anda bana
‘Yasak ilişki çocukları’ dizi dizi dizilerde...
Geçtiğimiz salı akşamı listemiz şöyle; ‘Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’da evli Çakır’ın Nazlı’dan ‘aşk meyvesi’ bir çocukları vardır. ‘Kış Güneşi’nde Seda hamile olduğunu öğreniyor diziye çocuk geliyor! ‘Hayat Şarkısı’ bu konuda en bereketli olanı. Melek malum daha kimden olduğunu öğrenmediğimiz bir çocukla dolaşıyor. Kerim’in Almanya günleri ilişkisinden çocuğu. Sonra bu çocuk para karşılığı Hülya’nın çocuğu oldu. Yani evlilik dışı bir çocuğumuz var ayrıca bir de parayla satılmış durumda.
Eee Bayram Bey’in de ‘ikinci eşinden’ bir kızı evde dolaşıyor. Bu bir tespit. Ben ‘ahlak bekçiliği’ yapacak değilim. TV ahlakımızı bozuyor mu yoksa, bizim ahlakımız bozulmuş da, televizyon bize bunu mu gösteriyor? Paşa, paşa izliyoruz... Haa o zaman yok aile yapımız vs. hikayeleri anlatmayın.
Biliyorum zaten bu dizileri etkilenerek değil, ‘eğlenerek’ izliyorsunuz değil mi?