Sina Koloğlu

“Bir yeni dizi daha başladı, hadi tüketelim bakalım” diye ev ahalisiyle oturduk, izledik. ‘Tatlı İntikam’ Kanal D’nin yeni dizisi. Bir D yapım işi.

Yıldızı parlayan ağırlığınca para kazanıyor, seyirci tükettiği için izlememeye başlıyor ve “bana yeni isimler göster” diyor. ‘Tatlı İntikam’ da bunu yapmış. “İşte nur topu gibi yıldız adaylarımız” demiş. Pelin (Leyla Lydia Tuğutlu) ve Sinan Tankut (Furkan Andıç).

Tuğutlu ‘güzelli yarışmalarının’ kazandırdığı oyuncu kafilesinden. Üç dizisi ve beş filmi var ‘filmografisinde’. Bu çok izlenen kanalda alıp bir diziyi götürecek tecrübe için yeter mi? Hayır. Sadece Kanal D’de dizide başrol oynadım diye kartvizitinde yerini almıştır bunu söyleyebilirim.

Furkan Andıç kardeşimiz de genç bir oyuncu. ‘Umutsuz Ev Kadınları’nda Zeliş’e ilgi duyan Levent karakterinde beğenmiştim. Burada da rolün çerçevesi içinde işini yapıyor. Ama daha ‘yıldız’ olmaya çok zaman var. Onun çin de bu dizi bir kartvizit olur.

CNN Türk’te ‘Burada Laf Çok’ dedi. Lafı bitmedi Mesut Yar’ın Star TV’ye geçtiğini duydum. Bu geçiş nisan ayının son haftası olabilir.

‘İyi Fikir’; sunucu değiştir
TRT’nin sabah kuşağı kadın programı ‘İyi Fikir’, üçüncü sunucusuyla ekranda... Dört sezonda, üç sunucu. Esra Harmanda’yla başladı. Ardından Züleyha Ortak geldi. Son olarak da eski sabah şekerlerimizden Ece Erken işi aldı. Kendisi programda tesettür şovunu da yaptı.

Nişan, nikah yapılır
‘Güldür Güldür Show’da sahnede nişan, nikah ve düğün! Ben iki olaya şahit oldum. “Nişana, kınaya açığız ekstraya giriyor” dedi Ali Sunal. Seyirciyle ‘diyalog’ kurmanın yegane yolu bizde!

TV8’de Saba Tümer’in “En çılgın en eğlenceli ev partisine hoş geldiniz” dediği ‘Saba ile Oyuna Geldik’te Gamze Topuz hanımefendinin yanı sıra beyefendiler, Serhan Sokulgan, Harun Ateş ve Hakan Akkaya ‘yırtık kot’ giymişler. Özgür, anarşist, maceraperest, rahat ve hatta çılgın hallerin pantolonu olsa gerek. Yırtıldıkça kıymete biniyor galiba. Ben en çok sadece diz üzerinde az biraz yırtığı olanları seviyorum! Yürürken iki çift göz olarak bakıyorlar!

Nazi Neşet!

‘Poyraz Karayel’in yeni karakteri Neşet, (Tolga Güleç) diziye ağırlığını koymaya başladı. Munis hal ve tavırlarının altında nasıl bir şeytanın yattığını ne de güzel bizlere aksettiriyor. Karakteri perçinleyen öğeler de mevcut. Son bölümde sonradan anladık ki, kara kalemle Ayşegül’ün portresini yapmış. Odadaki pikapta klasik müzik çalıyordu. Deutsche Grammophon meşhur Alman plak şirketi Nazi döneminin yıldızıydı. Sanırım bilerek bu şirketin plağını pikaba yerleştirmişler. Filmlerde sadist abilerin, klasik müzik ve resim hayranlığını birleştirmeleri de çok kullanılan bir ritüeldir.

‘Hayat Bir Şarkıdır’

Reza Zarrab ABD’de tutuklandı. Çok izlenen kanalların haber bültenlerine bir bakayım dedim, ne demişler diye.
Ondan geçtim vermeyenlerin de olduğunu gördüm. Show TV, ATV ve TRT 1’in ana haber bültenlerinde tek satır, tek bir görüntü yoktu. Yani haber değeri olmayan bir yakalama durumu!
Show TV’nin magazin programlarında belki ‘eş durumundan’ konuya girerler diye bekliyorum! Ev ahalisi konuşuyordu Zarrab haberini izlerken “Davayla ilgili gelişmelerde yasak gelmesin bizim televizyonlara” diye...

Yasaksız verdiler!

Brüksel’deki terör saldırısının görüntüleri anında bizim ekrandaydı, istisnasız bütün kanallarda. Daha sonra dikkatimi çekti havaalanının içinden görüntülerde Belçika RTL kanalının logosu vardı. Olabildiğince yabancı kanalları dolaştım. Hepsinde havaalanındaki panik ve yerde yatanlar, metronun içinde mahsur kalanlar, sokakta yerde yatanlar vs. görüntüleri yer alıyordu. Hemen belirteyim, kan, revan ve parçalanmış vücutlar vs. hariç.
Gelelim hem Ankara hem de İstiklal’deki terör saldırılarına; anında RTÜK yasak getirmişti. İstiklal’deki patlama anı görüntülerini bir gün sonra gördük. Ankara’daki terör saldırısıyla ilgili birkaç görüntü sonrası yasak geldi. Bir tane

Bir zamanlar Star TV’nin ‘Parlia-ment Sinema Kulübü’ vardı. Kulüpler filmi daha özel kılıyor. ‘Sinema kuşakları’ seyirciyi çekiyor. ‘Gerilim kuşağı’ ya da ‘korku filmleri kuşağı’ adı altında izlemek daha farklı oluyor. Show TV’nin ‘Sinema Kulübü’ projesi bu anlamda yerinde...

TV ELEŞTİRMENİ

“Televizyon eleştirmeni bir arkadaş var (...) Sina Koloğlu’nu bu gazeteye televizyon eleştirmeni olarak oturttular. Sina Koloğlu bildiğin terör uzmanlığına soyunmuş. Sina Koloğlu bunu yazacaksa, Mete Yarar ne yazsın. Sen Yılmaz Morgül hastaneye niye kaldırıldı onunla uğraş” demiş sayın Ersoy Dede 24 TV’deki programında...
Kanalın Ankara temsilcisi Melik Yiğitel’in “İstedikleri saldırıları kolay kolay yapamayacaklar” sözleri İstiklal’deki patlamanın hemen ardından söylenmişti. Ben de kanalları izlerken not almışım. Talihsizlik olarak değerlendirerek gayet usturuplu yazmıştım geçtiğimiz pazar günü köşemde.

‘Müdür Ne’aptın’ Star TV’de başladı. Tolga Çevik Süleyman Demirel taklidi yaptı. Ev ahalisi “Hâlâ rahmetlinin konuşması taklit ediliyor” dedi. Son on yıldır ekranda siyasetçi taklidi olmuyor. Ne varsa eskilerde var demek mi lazım?

Çok yönlü
Çevik, biraz Roberto Benigni haliyle kırılgan ve hüzünlü bir hal alıyor. Lastik gibi vücudunu kullanıyor, estetik bir haz veriyor tartışmasız.
Aynı format ama adı değişik. Marka ne ise aslında öyle kalmalı. ‘Komedi Dükkanı’ydı. Salih Kalyon’lu günleri özleyenler var. Kuyruklu piyano mesela yabancılaş-tırmış olayı. Eskisi gibi olmuyor ama, ekranın bu komedi çap düşüklüğü içinde bir damla gülücük vermeye yetiyor.

KORKUNÇ MANŞET!

Durum, felsefi tartışmanın ya da ideolojik saptamanın ötesinde, bir yaşam savaşı halini aldı. Sakın ola bir yılgınlık ifadesi olarak algılamayın bu sözleri. Bir geçici durum heyecanı olarak da görmeyin. Yayıncılık anlayışının değişmesi lazım. İzleyicinin sıkılma pahasına, “Bu akşam dizi yok mu?” diye üflemesine karşın ya da, “Bu kadar yatırım yaptık, ne olacak bunlar?” diyen yapımcıya, “Alsak alsak ne alsak?” reklamlarının sektörüne rağmen...
Biraz sert oldu biliyorum ama artık bu eğlence bizi öldürmesin. Biz, öldüren eğlencenin çok uzağına düştük. Bombanın iki kere daha patlaması gibi değil bu.

‘GÜNEŞİN KIZLARI’ SONUNDA BİTMİŞ

Tüm yukarıda yazılanları tam da ‘Güneşin Kızları‘nı izlerken not aldım. “Neden ben oturmuş diziyi izliyorum?” sorusu. Dolaştım kanalları normal bir hal. ‘Terörün amacı yıldırmak’ hikayesi gibi değil. Siyah elbiseyle çıkmak ya da Okan Bayülgen’in programını iptal etmesi gibi de değil. Bunlar geçer, biz ayakta dik duralım diye iki gün sonra normal yayına dönmek gibi de değil. Neyin içinde olduğumuzu anlayıp öyle bir yayın yapmakla ilgili.
‘Dizi de olmasın yarışma da olmasın’ diye kısa yoldan karşı çıkmak da
değil. Bir bütün olarak anlayışın

Taksim İstiklal Caddesi’nde bir bomba patladı. ‘Fulin Arıkan ile Haber Tadında’ programı canlı devam ediyor. Bir bilgi geldiğini söyledi Fulin Hanım. Saat 11.11 gibi. Programda 11.19 gibi muhabir Sena Kaya’ya canlı yayında bağlanıyor, ilk bilgiler geliyor. Programın sonunda bizlere “Aman TRT’den ayrılmayın, bilgiler gelecek” diyor Fulin Arıkan. Sonra? TRT Haber ‘Hattı Müdafaa’ programına geçiyor. O sırada haber kanalları normal akışlarını bırakmışlar; muhabirlerden haberler, görüntüler akmaya başlamış çoktan.
Alttan patlamayla ilgili bilgiler veriliyor ama! Neyse bu program da haber saatine kadar sürdü.

Artık haber bülteni başlayınca mecburen patlama haberini verdi TRT Haber! Söylenecek fazla bir şey yok. TRT anında muhabirleri ve araçlarıyla canlı yayına çıkacak kapasitede herhalde! Geriye bilerek ve isteyerek geciktirme kalıyor!

Yayın yasağı yine geldi
Bombanın patlamasından yaklaşık bir saat sonra meşhur yayın yasağı getirildi. Tüm kanallar bunun bilincinde yayın yapıyor. Bilgiyle propaganda arasındaki farkı görmek lazım. Bizde ‘bilgi’ yasaklanıyor.
Bütün kanalların eline ‘olumsuz’ görüntüler geliyor. Kimse yayınlamıyor. Yayınlayan olursa verirsin baba gibi