Sina Koloğlu

‘Kaçak’ dizisindeki Tülay kızımız malum, fakir bir hayat sürer; Neriman Ablası’yla zengin bir ailenin yanında temizlik işleri yapar.
Evin beyi kendisini sürekli gözetim altında tutar, hatta onu ‘beğendiğini gösteren hareketler’ yapar.
Zengin evi olunca... Tülay, temizlik yaparken cam çerçeve silmek, yer süpürmek gibi eylemleri ‘abiye’ bir kıyafet eşliğinde yapar.
Giydiği etek, eğilip kalkınca, evin erkeği Gökhan Bey’in yüreğini hoplatmak üzere dizayn edilmiştir.
Hatta bizim ev ahalisi eteğin markasını bile belirledi; ‘Zara’ ile ‘Mudo’ arasında bir kesimi varmış. Bu ayrıntıyı böyle tecrübeli bir kostüm ekibinden beklemezdim doğrusu...
Tülay iş yerine pantolonla gidiyor, çalışırken kolsuz bir elbise giyiyor!

Show TV’nin yeni dizisi ‘Ah Neriman’ için “‘Mihrap Yerinde’ye benziyor” dediler. Borçlarıyla giden koca, hayırsız dayı ve aileyi toparlayan Neriman Hanım...
Bildik bir hikaye. Dizilerdeki hikayeler hep bildik; iş, hikayeyi yorumlamakta... Ekip iyi.
‘Perihan Abla’ kartviziti Perran Kutman’ın hep sırtında. Yine aynı, fazla kafaya takma...
‘Genç kuşak’ oyuncular, benzer dizilerdeki akranlarından çok daha iyi kotarmış rollerini...
Mesela Hamdi (Burak Satıbol), Mert (Ahmet Fırat Sungar), Tarkan (Tolga Canbeyli) üçlüsü, Kasımpaşa’da bol bol mevcuttur.
Neriman’ın kızları Itır (Sezin Akbaşoğlu), küçük kızı Zeynep Kamer (Nilay Deniz), Naz Kamer (Berna Koraltürk) üçlüsü sırıtmadan (sezon dizilerindeki ailelerin kızları ile kıyaslanınca) benzer rollerdeki diğer dizi kızlarından çok daha verimli bir oyunculuk sergiliyorlar, daha iyi ‘şımarıklık’ yapıyorlar!
Saniyelik rollerin seçiminde özen gösterilmiş. Mesela Cem (Eymen Kaan Dipçin) sünnet düğününe gelen milletvekili karakteri.

Fox TV’nin hafta sonu haberlerinde Gülbin Tosun’un dikkat çektiği kesin...
Bir telaşı var; hissediliyor. Belki buna heyecan da diyebiliriz.
Geçen cumartesi akşamı “Mağduriyeti olanlar, seslerini duyurmaya çalışıyorlar (kendileri aracılığı ile) bunlardan bir kaç başlık” diyerek girdiği bir bölüm vardı.
Atanamayan öğretmenleri söyledikten sonra: “Bir de eşit adalet isteyenler var. Cezaevindeki adli suçluların yakınları, kızları, eşleri ‘genel af’ diyorlar. Bu da tabii ki, devlet politikasıdır. Özellikle çözüm sürecindeyiz; bu konuya bir şey diyemem.”
Çözüm süreci dedin mi, eşittir Kürt sorunu...
Diğer konuların ‘çözümü’ başka oluyor! Hızlı konuşmanın, haber süratini düşürmek istememenin böyle ‘çözüm süreci’ takılmaları oluyor!

ÜÇ YILDA 4 MİLYON PASSOLİG’Lİ HAYALİ!

Passolig Genel Müdürü Özgür Gündoğan, Habertürk’te Faik Çetiner’in programına katıldı.

‘Benim Adım Gültepe’de ‘yeni bir aşka yelken açılıyor’ (komik bir laftır ama iş görür!)...
Dizinin önemli karakterlerinden Seyfi, (Ekin Koç) mahalleye dönen Suna’nın kızı Aslı’ya yeşillenecek.
Daha doğrusu ‘nefretten’ doğan bir aşk bizi bekliyor gibi; sinyaller verildi.
Mahalleye geldikleri ilk günlerde Seyfi, hareketlerinden dolayı Nazlı’dan nefret etmişti. Aslı, kardeşiyle başka mahallenin delikanlıları tarafından köşeye kıstırılır. Onları kurtarmak Seyfi’ye düşer ve işler değişir.
Dizinin ikinci bölümündeki bakışlar, bundan sonraki bölümlerde ‘zengin ve mağrur kız ile fakir ama namuslu delikanlı’nın aşkını bizlere anlatacak gibi görünüyor.

BU İKİ GENÇ ÇOK İYİ

Bilmiyordum, Demet Hanım’ın İtalya alışverişleri pek meşhurmuş.
Kanaltürk’te ‘2. Sayfa’da konuşuyorlardı...
“Bir örnek vereyim” dedi ve anlatmaya başladı:
“Türkiye’de çok ünlü markanın alışveriş merkezine gittim, bir hediye aldım, ‘eşime de tişört alayım’ dedim. Mağazada, Milano’dan aldığımız tişörtlerin bir serisi vardı. Okan Milano’dan tişörtlerin tanesini 80-90 euro’ya almıştı, öyle olunca ben de 10-15 tane aldım.”
Sonra Demet Hanım kasaya gidince tişörtlerin etiketlerine bakmış, teki 1390 lira; şoke olmuş!
“E şimdi Milano’ya nasıl gitmeyeyim” dedikten sonra bunun görgüsüzlük olmadığını anlatmaya çalıştı.
Demet Hanım’ın bir de hep ‘uçuş miller’i oluyormuş, onları değerlendiriyormuş. Tişört buradan ucuz, uçak bedava, eh yeme- içme de buradan iyi sayılır.

“Herkes o pizzacıyı konuşuyor” dediler Beyaz TV, “Söylemezssem Olmaz”da... Ahmet Kural, iddiaya göre Naz Çekem’in parmağını kırdı. Programda Kural’ın üç yıllık nişanlısı Burcu Kıratlı da vardı. Kendileri de o mekandaymış adı, “La Boom”. Artık Emirgan’da daha meşhur. Adres tarifi değişti, “Hangi lokanta?” “Hani parmak kırılan yer var ya orası.”

Temsili olgun öğrenci
Feridun Kunak enteresan adamdır. Eşi Serap Kunak’la “ailecek şov” yaparlar Kanal 7’de. Pazartesi “Okulun ilk günü tavsiyelerini” verdi. “Çocuğun ruhuna nasıl hitap edeceksiniz, ona nasıl ananın enerjisini vereceksiniz, onu göstereceğim” dedi. Şekilde görüldüğü gibi...

“Kocacığım tankere ne gerek vardı”
Kanaltürk’te 2. Sayfa’nın konuğu Songül Karlı. Programda eşinin kendisine aldığı tanker konuşuluyor. Songül Hanım haberi duyunca ne demiş: “Kocacığım ne gereği var bu kadar büyüğe, zahmet edip almışsın küçük bir şey de olurdu.” Ekranda “Kibar işte, seviyor öyle şeyleri” dedi. Sevginin de bir çapı var diyenler haklı.

Genel olarak değişen bir şey olmayacak. İbrahim Şahin 7 yıl TRT’yi yönetti. Ben değişikliğe, ‘gelen gideni aratmaz’ diye başlamak istemiyorum.
Yeni gelen ne yapar diye ‘olumlu’ düşünmek istiyorum. İktidara ayrılan süre ile muhalefete ayrılan süre TRT’de değişmeyeceğine göre, içerikte ne olabilir?
Sonuçta, İbrahim Bey de geldiği ilk günkü gibi değil... Hatırlıyorum; kendisiyle karşılaştığımda çok yeniydi. ‘Eurovisiona kim katılacak?’ diye konu açılmıştı. “Manga ile katılın” demiştim, o günler tanımıyordu. Şimdi mesela çok iyi biliyor.
2010’da Eurovision’a gittiler. TRT, 2015 yılında Eurovision yarışmasına katılmayacağını açıkladı. Sanırım Şahin’in en son demeci de buydu. Neyse, ‘Asya Pasifik Yayın Birliği’ yarışmasına katılacak. Peki kiminle? Manga’yla...
Yani o derece sevdi.
Tam bu aşamada görevden alındı. Alındı, diyorum çünkü; vali oldu.
Bu değişimi ülkesine hizmet eden bürok-rat olarak mı algılamak lazım, yoksa nöbet değişimi mi? Birtakım söylentiler var...

Dizi başlamadan bir saat önce CNN Türk haberlerinde şöyle bir başlık ilgimi çekti ve not aldım:
“En fazla kapı PYD’de.” Suriye sınırı kevgir olmuş, sınır kapıları kimin elinde onların haritasını yayınladı (Başka kanallar da yayınladı).
Haritaya bak, sonra ‘Reaksiyon’ dizisini izle, böyle bir durum oldu. Senaryonun hası sınırda... Sonra ‘IŞİD bazı şehirlerde uykudan uyanabilirmiş’ haberleri.
Senaryo her gün bizde...
Dizi geçmişe gönderme yapıyor da, ben bugünü yaşıyorum, o senaryoyu zaten hazırlıyorlar. Dizide düşen özel kuvvetler birimine ait CASA tipi uçak, 2001 yılında Malatya’da düşen ve 34 askerin şehit olduğu kazaya(!) göndermeydi.
2001’den bu yana ne senaryoları oynadık, onu düşündüm. Dizinin bir özelliği de 2000’li yılların ‘derin tarihine’ inmesi.
Peki biz neyi izledik?