Yeni reklam sözcükleri üretiliyor. Son icat ‘ürün yerleştirme’. Bunu reklamcılar çok sevdi. Güya ürün, bu şekilde bizim beynimize daha iyi bir yerleşiyormuş, öyle diyorlar. İzleyicinin ürün satın alma eğilimin artırmak amaç. Ürünün senaryo içine yerleştirilmesi, üründen bahsedilmesi, ana karakterle ilişkilendirilmesi, programı beğenilen kişilerin eline tutuşturulması gibi değişik yöntemler uygulanmaya başlandı. Hatta bu işe özel, yani ‘ürün yerleştirmeli senaryo yazan’ şirketler bile kurulmuş.
İşin içinde televizyon yöneticilerinin yakın arkadaşları filan varmış, kulağıma geldi. Nar Ajans da bu işin kokunusu aldı ve bir hizmet sunacağını duyurdu. En çarpıcı örnekleri hangileri? Mesela ‘Kuzey Güney’ dizisinde bir sahne: Handan Hanım Simay’a banyoyu gösteriyor. Simay “Parfümünüz çok güzel” diyor. Handan Hanım “Bir şey sürmedim, yeni yumuşatıcı” diyor. Orada Yumoş duruyor.
Yemek programı ‘Yeşil Elma’da ustamız, gelen konuklara ikram ve servis konusunu anlatıyor. Bu kadar üzerinde durmasının nedeni Familia peçete. ‘Fatmagül’ün Suçu Ne?’de Kerim sinirli bir şekilde yürürken yanı başında duvarda Avea reklamı görülüyor.
Bir de ok sevilen program ve sunuculara yaptırılan
Daha çok işin yerli tarafına bakıyoruz. O sayı fazla. Ama bir de yabancısıyla birlikte hepsini gösteren bir tablo var. İnterpres’in verilerine göre, beş kanalda dokuz yabancı (Amerikan dizisi aslında) gösteriliyor kanallarımızda. Yerli ve yabancı birlikte yayınlayan kanal sayısıysa 11. Peki günde kaç dizi izlemiş oluyoruz? 63 yerli, dokuz yabancı olmak üzere toplam 72 dizi.
DİZİLERİ TUTMAYAN KANALLAR
Başta ATV olmak üzere Star ve TRT (son dönemde onlar da kaldırmaya başladılar) ‘yılın en çok dizi tüketen’ kanalları olacak gibi görünüyor. Dizileri kaldırıp ne yapıyorlar? Yerine sinema filmi veriyorlar. Ya da çekimleri bitenlerden yavaş yavaş eklemeler başlıyor...
Daha az dizi, daha titiz çalışma demek hem kanal, hem yapımcı, hem de sektör çalışanı için. Buraya doğru zorunlu bir gidiş olacak. Öyle yılda 60 dizi üretilmeyecek. Yani bir nevi ‘yedekli dizi sektörü’ diyorum buna. Prodüksiyon şirketlerine bakın. Onlarla konuşurken “Bu sene yeni bir şeyler var mı?” diye sormayı alışkanlık haline getirmişiz, onlar da ‘sıralamaya’ alışmış. İşte bu olay da bitecek.
İKİ DÖNEM DİZİSİ, ‘MOR MENEKŞELER’ VE ‘BİR GÜNAH GİBİ’ ÜZERİNE
Serdar Akar yönetiminde Eskişehir
Sadece yılını seçtim. Haberlere baktım. ‘Şehit haberleri ve televizyon’ diyerek. Temmuz 2011; Diyarbakır’da 13 asker şehit oldu. Ne tartışılmış ekranda? ‘Şehit acısı varken eğlence sürer mi?’. Haberi Vatan gazetesi yapmış. O tarihlerde de sosyal medyada “Bazı televizyon kanallarında yayınlanan eğlence programıydı. Böyle günde eğlence olmaz” mesajları yağmış. Gazete taraflara sormuş. O gün ‘Artiz Mektebi’ yayınlanmış. Doğan TV Holding CEO’su İrfan Şahin, “Terörün amacı korku panik ve endişe yaratmak. (...) Normal yaşantımızı değiştirdiğimiz zaman, terör amacına ulaşır. Çünkü amaçları bu. ‘Artiz Mektebi’yle ilgili bu yüzden devam kararı aldık” demiş. ATV Genel Müdürü, “Terörün üzeremizden propaganda yapmasına mani olmalıyız. Diğer taraftan da halkın hassasiyetine dikkat etmeliyiz, o dengeleri korumalıyız. (...) Bizim yayın akışımızda dün bir dizi vardı. Ama akışımızda bir eğlence programı olsaydı durdururdum” diye yorumlamış. Yapımcı Abdullah Oğuz’un tespiti de ilginç: “İnsanlar eğlence programlarını izlemişler, reytinglere baktım. Gönül isterdi ki ortada bir yanlış varsa seyirci buna tepki göstersin, ama seyretmiş.”
OKAN: “RİYAKÂRLIK VAR!”
Okan Bayülgen konuyu
Dönem dizileri şimdilerde 1950’lerde. İki dizimiz var; ‘Bir Günah Gibi’ ve ‘Mor Menekşeler’. Her iki dizide Türkçe ezanın okunduğu sahneler vardı. ‘Mor Menekşeler’in ilk bölümünde sabah ezanıyla uyanan Cevriye’nin (Nilay Deniz) sahnesi vardı. ATV’de başlayan ‘Bir Günah Gibi’nin son macerasında Suat’ın babasının cenazesinde Türkçe ezan okundu.
Dizide kullanılan kayıt 1929-1930’da Colombia Plak Şirketi tarafından yapılmış. Ezanı Sadettin Kaynak okuyor. ‘Mor Menekşeler’deki de aynı gibime geldi. Dizilerimiz malum yeni gündemler oluşuturuyor. Türkçe ezan durumu buna örnek olabilir mi?
ŞEHİT HABERLERİYLE HANGİ PROGRAMLAR AKIŞINI DEĞİŞTİRDİ?
Çukurca baskını ve şehitler... Haber kanalları tamam. Sabah kuşağında yayın yapanlar, anlık reaksiyon gösterebilirdi. Gösteren de oldu. ‘Arım Balım Peteğim’ yayını kesti, ‘Nefes’ filminden bir sahneyi ekrana getirdi. TNT, Türk bayrağını da koymuştu. Kanal 7’de İkbal Gürpınar ‘Hayatın İçinden’ programının konusunu değiştirdi. Büyük bir Türk bayrağı arka fonda yer alıyordu. Beyaz TV’de Seda Sayan da programın akışını değiştirdi.
TV8’de ‘Böyle Bir Şey Var mı?’da (Gamze Karaman’la Cengiz Semercioğlu sunuyor) en son ‘Deli Saraylı’da izlediğimiz Tatyana Tsvikeviç konuklar arasındaydı. Böyle samimi yorumları severim. Hani “Hayatımın dizisiydi” ya da “Senaryosu aklıma yattı, oynadım” gibi abuk gerekçeler yerine Tatyana kardeşimizin diziden ne beklediği üzerine sözleri mesela. Peki ne dedi? “Dizi dört sene sürer, sonra çocuk yaparım” diye düşünmüş. Yani parasını kazanır, uzun bir süre oynayacağını bildiği bir dizi olur, sonra da çocuk planlamasına geçilir. Olması imkansız bir hayal. O ayrı. Ama en azından ‘neden bu dizide oynadığını’ açıklaması samimiydi.
ŞALİT’İN İLK RÖPORTAJINI HANGİ HABER KANALLARI YAYINLADI?
Serbest bırakılan İsrailli asker Gilad Şalit’in ilk röpotajını bizim haber kanallarından kimler verdi? CNN Türk, TGRT, Bugün TV, TVnet ve 24... Peki, TRT Haber ve yeni kimliği ve renkleriyle NTV? Onlardan ses yok. Gilad Şalit’in verdiği ilk röportaj haber değil de nedir?
İsrail’le Filistin arasındaki takas, günün olayı ve bizim haber kanallarının durumu böyle.
NTV yeni yayın dönemini yeni binasında, yeni stüdyolarında açtı. Yeni haber stüdyosunun adı NTV3. ‘Haber Küpü’ de diyorlar. Mimari olarak böyle adlandırılıyor. Çelik küp içinde en hızlı ve en doğru haberi vereceğini söylüyor.
İlk izlenim, bu devasa, küp şeklindeki yeni stüdyonun televizyondan seyri keyif veriyor. Bir genişlik ve insana uzay istasyonu izliyormuş izlenimi veriyor. Yüksek tavanlar, geniş alanlar... Ama bir eksik, galiba tam kapasite masalar dolu değil. İlk görüntülerde boş masalar ve bilgisayar görüntüleri vardı!
Spiker küçüldü mü?
Bize geçen bilgiler içinde, Türkiye’de ilk defa birden fazla ekranı bir ekran gibi yorumlayan görüntü kalitesi ve resim derinliği sağlayan Spyder isimli bir sistemin kullanıldığı belirtiliyor. Sanırım, bu derinlik stüdyoda haber okurken arkada olan dev ekrandaki olay. İşte burada biraz sorun var gibi. Ya da bizim gözümüz daha alışmadı. Arkadaki görüntünün oranı ile öndeki spikerin oranı. Örneğin başbakanla ilgili bir haberde kendi görüntüsü ve AKP’nin amblemi vardı ve haberi sunan spikerin bütününü kaplıyordu. İzlerken arkadaki görüntü baskın oluyor ve dikkat dağılıyor.
Yine aynı şekilde TBMM’yle ilgili bir haberde arkada
Kanal D’nin ‘Bizim Yenge’ dizisinin oyuncularından Şebnem Bozoklu ‘Star Life’ magazin programında “6 gün 17 saat çalışıyorum” dedi. Günde 17 saati sette geçirmek az mı, çok mu? Bu işin azı ya da çoğu olur mu? Bir dizi oyuncusunun ortalama ne kadar süreyi sette geçirdiğini anlatan somut bir örnek. Bize sunulan, ‘İstinye Park’ta görüldü, Nişantaşı’nda yakaladık’ haberleri. Yani keyifler yerinde, iyi kazanıyorlar.
Peki bir de şöyle soralım; bu tempoyla ne kadar devam eder? Dizide oynayanlar bu şekilde çok uzun soluklu gidemezler. Bir dönemi “Çok çalıştım para biriktirdim” mantığıyla devam ettirebilir. Akıllı olanlar reklam tanıtım vs. ile ara verip kazançlarını devam ettiriyorlar. Teşvikiye’de alışveriş yapmak öyle kolay değil anlayacağınız!
‘TELEGOL’DE MUSTAFA DENİZLİ ÜZERİNDEN BEŞİKTAŞ POLEMİĞİ
‘Telegol’de bir altyazı vardı. Buna göre Mustafa Denizli’nin Beşiktaş’a gitme durumu söz konusu olabilirdi. Aynı zaman diliminde Mustafa Denizli ‘Maraton’ programında yorumcu olarak yer alıyordu. Şansal Büyüka bu altyazıyı okumuş. Gönderme yaptı; “Mustafa Hoca’yla pazartesi beraberiz. Haftaya da beraberiz. O kadarını söyleyeyim” diye güldü.
TT ARENA’NIN ÇİMLERİ NEDEN KÖTÜ?
Bugün televizyon sektörünün sözü dinlenir araştırma kuruluşlarının yeni televizyon eğilimleri yorumlarında, Türk dizileri ve Türkiye’de neler olup bittiği yer alıyor. Hatta şöyle diyeyim, sektörün bir ayağı Türkiye oldu.
Ben yazmıyorum onlar söylüyor. Ben de okuduğumu size aktarıyorum. Eurodata TV/Worldwide bunlardan biri. Merak eden açıp, bakar araştırır. Sık sık sektörle ilgili değişik konularda yorumlar yapıyor. Dünya üzerinde 2 bin kanalı takip ediyor. Bunu Fransız araştırma şirketi Mediametrie aracılığıyla yapıyor. Her yılın dünya televizyonlarındaki eğilimler üzerine geniş araştırmalar sunuyor.
Son yayını, ‘Tür Geçişlerinden, Medya Geçişlerine: Yeniden Keşfedilen Televizyon’ başlığını taşıyan 2010-2011 dünyada televizyon eğilimleri oldu. ‘Sınırı Olmayan İçerik’ler bölümünde içeriklerin kıtalardan, ülke sınırlarından kendini bağımsız kıldığı anlatılıyor. Buna örnek İsveç’teki son ‘Eurovision Yarışması’nın yüzde 78 oran-da izleyiciye ulaşması ve Çin’de bizdeki yetenek yarışmalarına benzeyen ‘God Talent’ın yayınlandığı Dragon TV’nin izleyici sayısını 10’a katlaması gösteriliyor. “Doğu, geleceğin en önemli program üreticilerinin merkezi olmaya aday bir tablo çiziyor”