DiZiLERDE BUZLAMANIN NEDENi ANLAŞILDI!

11 Kasım 2011

‘Çocuklar Duymasın’da Tuna’nın kazağı, son bölümde yine buzluydu. Hani artık buzlama devri bitmişti. Aynı akşam yani çarşamba gecesi, ‘Pis Yedili’de de kantindeki reklam buzlanmıştı... Buzlanan kazak bal gibi anlaşılıyordu, Polo marka kazak. Bu markanın kazakları bizim ekranda pek rağbet görür. Geçenlerde İlker Yasin de giymişti. Ayrıca daha önce ‘Çocuklar Duymasın’da giyilmişti. Peki neden buzlanmıştı? Reklama giriyormuş. Bu nedenle para ödenmesi gerekiyormuş. Duyduğuma göre, kazaklar bedava veriliyor. Ama “Bu reklama giriyor, oyuncuya giydireceğiz, para verin” denilmediği için firmaya, üstü buzlanıyormuş. Yani ürün yerleştirme durumuna giriyor. Eee bu kazağın da marka amblemi hayli büyük olduğu için dikkat çekiyor. RTÜK’ün “Ürün yerleştirdin, hani bunun reklam parası?” gazabından korunmak için buzlama yapılıyor anlaşılan. ‘Pis Yedili’deki kantin logosu da bu nedenle buzlandı herhalde! Ürün yerleştirmeye izin varken neden buzlanma yapılır? Ya da ‘markası olmayan kazaklar yok mu onu giysinler? Markalı kazaklar giyiliyorsa, otel, lokanta, otobüs firması vs. logoları önünde çekim yapılıyorsa ya onlardan para alacaksın ya da para alamıyorsan kabak gibi çekim yapmayacaksın. Ama

Yazının Devamı

KADINA ŞiDDET DiZiLERDE SIRADANLAŞTI MI?

10 Kasım 2011

Kaş yapayım derken göz çıkarmak gibi bir durum mu var? Star’ın yeni dizisi ‘Tek Başımıza’ kadına şiddeti işliyor özetle. Acaba bu ‘kadına şiddet’ gerçekten karşılığını buluyor mu böyle konularla yoksa sıradanlaşıp ticari bir metaya mı dönüşüyor ya da mesela “Bakalım nasıl tecavüz edilmiş?” ilkelliğine mi saplanıyor? Bu ayrımı yapacak tek unsur oyuncuların samimiyeti sanırım. Başak Köklükaya iyi oyuncu. Ahu Türkpençe’yi de unutmamak lazım. Yani dizi, onların bize vereceği samimiyete kalmış, diyeyim.

BU KADAR ENTRİKaYA ‘BİR ÖMÜR YETMEZ’
Mert Fırat, Ezgi Mola, Lale Mansur... Benim en çok merak ettiğim Özkan Uğur, ‘sert’ karakterde nasıl olacak? Dizinin yönetmeni İlksen Başarır’la Mert Fırat kankalar. Bu artı bir durum. TV En için düşünülmüş bir projeydi. Doğuş, Star’ı alınca, buraya transfer oldu. Senaryolarda farklılık aramak doğru değil. 1980’li yıllarda (son zamanların vazgeçilmez zaman dilimidir askeri darbelere gider mutlaka!) Zühal’in eşi Mehmet ve iki çocuğuyla oturduğu ev yakılır. Çocuklar kaybolur, sonra ortaya çıkarlar ama Zühal bundan habersizdir filan. Bildik temalara takmamak lazım yani. Önemli olan bunu nasıl vereceği? Benim temennim “Ekip bu işin altından

Yazının Devamı

TRT OKUL; BÜFE MiSALi

9 Kasım 2011

Büfeler vardır. Bir yanda sosisler kaynar kırmızı ampulun altında, her çeşit tost mevcuttur, lahmacun vereni de bulunur. Hatta dürüm yapılır, et sote tezgahı kuranı vardır. Portakallar filenin içinde sarkar, tekel ürünleri raftadır. TRT Okul da böyle. Şimdi bakın, hiç önyargı filan olmadan merak ettim, değişik saatlerde açtım. Söyleyeyim bu arada, hiçbir kanalda olmayan komedinin olabildiğince kalitelisi mevcut. ‘Radi Hoca’ bu kanalın en çok izlenenlerinden sanırım. Bir zamanlar Ata Demirer’in ‘Niyazi Gül’üne benziyor. Ama hoş yani. Genel müdür Şahin’in tarifine de uyuyor kanal, “12 saat açık öğretime tahsis ediyoruz geriye kalan 12 saati biz kullanıyoruz” diyor. İşte ne oluyorsa, bu 12 saat içinde oluyor. Onu da şöyle tarif ediyor Şahin; “Eğitim adına ne varsa göreceğiz. Bunun içerisinde sağlık eğitimi var, din eğitimi var, tarım eğitimi var, eğitimin eğitimi var...” İşte tam da bizim tostçu büfeleri gibi. Diyecekler ki “Kardeşim günaydın, yeni mi uyandın kaç zamandır yayındayız.” Tamam da, ben de bir izleyen olarak kanalın bana ne ifade ettiğini yazıyorum.
Neyse devam edelim; şimdi ‘Partal’ diye bir komedi programı vardı. O bitti ‘İslam Mezhepleri Tarihi’ dersi başladı.

Yazının Devamı

DiZiLERiN KALKMASI MI ÖNEMLi, DEVAM ETMESi Mi?

8 Kasım 2011

15 günde 15 dizi kaldırıldı yayından. Biz de girdabın içindeyiz. “Şu dizi tutar, “Şu dizi kalkar” hikayesinin arkasından gidiyoruz. Sanki bunu bilmek matah bir şeymiş gibi. İçini dolduruyoruz “Şu oyuncu bu role gitmemiş, çekimler başarılı değil, mekanlar yanlış seçilmiş” gibi beylik cümlelerle. Aslında ortada bir oyun var. Böyle bir sistem kurulmuş. Diziler kanallara pazarlanır, yapımcı pazarladığı dizillerin ‘bir bölümünün’ tutmayacağını bilir (kabullenir demiyorum). Televizyon kanalları da yayınladığı dizilerin ‘bir bölümünü’ yayından kaldıracağını yıllık planlaması içine almıştır.

15 günde kaldırılan diziler mi başarısız, devam edenler mi?
Yoksa bu kadar çok dizi neden yapılıyor? Çöpe atılmak için mi? Aslında dizilerin çöpe filan atıldığı yok. Bu bir düzen. Bu düzenin içinde biri gidip bir diğeri gelmek zorunda. Kaldırılan dizilerin bazıları sonra tekrar bölümleriyle günün diğer saat dilimlerinde gösterilmeye başlanır. Sonra bakarız tekrarlar pek güzel izlenebiliyor.
O zaman kıstas ne? Yanlış zamanda oynaması mı, yoksa yanlış kanalda gösterilmesi mi? Çünkü bunlar da ‘tekrarı tutunca’ öne sürülen gerekçeler. 15 günde kalkan diziler mi başarısız, yoksa devam edenler mi?

Yazının Devamı

TELEViZYONUN ÇENESi DÜŞTÜ; BiR YILDA iKi YILLIK KONUŞUYORUZ!

7 Kasım 2011

Konuşmaya bayılıyoruz. Sohbet, tartışma (!) bolluğu içindeyiz. Merak ettim, televizyonlarda ne kadar konuşuluyor? İnterpress, televizyon kanallarını yakından takip eden yılların deneyimine sahip bir ajans. Bir hafta içinde konuklu tartışma ve sohbet programlarının 41 kanaldaki dağılımlarına baktılar.
Bu kanalların toplamında konuşma süresi haftada bin 142 saat 48 dakika 49 saniye. Dakika ve saniyeleri bir kenara koydum. Bir günde yaklaşık ortalama 48 saat konuşuluyor. Bir yıldaysa yaklaşık 17 bin 520 saat televizyonlarda çene çalınıyor. Biraz daha ileri götürürsek bir yılda neredeyse iki yıla yakın süreyi kapsayacak zaman diliminde, televizyonda sohbet, tartışma (!) yapılıyor. Konuklu programlara ağırlık verenler de böylece ortaya çıkmış oluyor. Ajansın verilerine göre sağlık kanalı HTV 55 saat 58 dakikayla birinci sırada. Onu Kanal B (54 saat 50 dakika) ve Habertürk (51 saat 57 dakika) ile izliyor. Bunlar yaklaşık rakamlar. Biraz olsun fikir vermesi açısından yazayım dedim. Ama bir gerçek var; boş konuşuyoruz!

YENİ DİZİLERİYLE ÇAĞAN IRMAK VE KIRMIZIGÜL KARŞI KARŞIYA

Tabii ki tesadüf. Ama sonuçta yaptıkları televizyon dizileri aynı dönemde başlıyor. İster istemez aklımız

Yazının Devamı

TURAN BABA HAREKET HALiNDE, DiĞERLERi HEP AĞLIYOR!

6 Kasım 2011

Kanal D’nin ‘Bir Çocuk Sevdim’ dizisi, artık “Sevmez olaydım” halini aldı. Son bölümü izledikten sonra bir süre ara vermek faydalı diye düşündüm. Yani şöyle; 2-3 bölüm geçsin dönüp bakayım, çünkü içim fena halde bayıldı. Millet şu ara ne yapacaksa yapsın, gerildim! Turan Baba fena dertli. Kız gitti adama, acaba bi şeyler oluyor mu sorusu beynini kemiriyor. Attı kendini sokağa, doğru Sebahat Hanım’ın evine gitti, içini dökmeye. ‘Açık Bırak Pencereni Örtme Perdeyi Bu Gece’ şarkısını ud eşliğinde söylüyordu Sebahat Hanım. Taş plak tarzından çok, yeni dönem pop tadında! Hani ud bile bu havayı bozamadı. Bu arada beyninde bir ur mevcut yerli film teması, baş dönmeleri de nüksetti. Hepsi bir yana Turan bey yine mutlu olmuştu.

Mine’nin kapısı ne zaman açılacak?
Diğer takımsa felaket durumdaydı. Mine odasına girip, kapıyı kilitliyordu. Otobüsle (ki bunu kendisi söyledi) doğup büyüdüğü mahalleye bir kere gitti. Hangi otobüs merak ettim, kapının önünde durak filan yok. Emine artık tam devir psikopata sarmış durumda. Timur bir Turan Baba’yı rahatlatacağım, bir Mine’yle uğraşacağım, bir Merve’yi idare edeceğim derken bir de Sinan belasıyla uğraşmak zorunda. Sinan boynunda boyunluğuyla

Yazının Devamı

GERiYE DÖNELiM DiZiLERi

4 Kasım 2011





Yeni sezonun dizi modalarından biri flasback (geri dönüş) sahnelerin kullanımı. ‘Ezel’den sonra ‘Dizileri 80 dakika nasıl uzatırız?’ yöntemlerinden biri olarak kullanılmaya başladığı söylenebili. Yeni sezon dizilerinde de kullanılmaya başlandı. “Hangi dizilerde bu yöntem uygulanıyor” diye İnterpress Ajansı’ nın bir çalışması oldu.
En sık kullanılan diziler ‘Kuzey Güney’ (Kanal D), ‘Arka Sıradakiler’ (Fox), ‘Canan’ (Fox)... Arada bir kullanılan diziler; ‘Adını Feriha Koydum’ (Show TV), ‘Muhteşem Yüzyıl’ (Show TV), ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’ (Kanal D), ‘Sakarya Fırat’ (TRT 1), ‘Gün Akşam Oldu’ (Show TV), ‘Kurtlar Vadisi Pusu’ (TNT), ‘Al Yazmalım’ (ATV)... Dediğim gibi ‘bu bölüm de biraz geriye gidelim’ mantığı geçerli. Bir nevi uzun dizide zaman kazanmak üzerine kullanılan bir yöntem. Yani olsa da olur olmasa da hali. Geçmişte yaşanan ‘tecavüz olayı’ en çok kullanılan flashback temalardan biri mesela!

Yazının Devamı

YAVUZ TURGUL’LA SÖYLEŞi BAZI KONUŞMALAR UÇUP GiTMiYOR

3 Kasım 2011

Kitap okurken cümlelerin altını çizmek gibiydi... O kadar çok sözün havalarda uçuştuğu ekranda, aklıma bu anı kaydedip saklayayım dediğim sohbet ortamları oldu da, yazarken böyle ifade edeyim dediğim, bir ilk sanırım; NTV’de Yekta Kopan’ın ‘Gece Gündüz’ için yaptığı Yavuz Turgul söyleşisi...
Sinema dergisinin okurları arasında yaptığı anket sonucu ülkemizin gelmiş geçmiş en iyi 100 filmi sıralamasında ilk sırayı alan ‘Eşkıya’nın yönetmeni olması, Turgul’un, kamera karşısında bulunma nedeniydi. Ama anlattıkları çok uzun bir yolun da hikayesi oldu bana göre.

“Eşkıya’yı bu toplumu tanımayanlar anlamaz”
Yavuz Turgul ‘Eşkıya’ filminin bu kadar rağbet görmesiyle ilgili “Hollywood sinemasına benzeyen, sağlam bir senaryosu olan ve iş yapması mukadder bir film olarak ele alınmasını hayretle karşılıyorum” dedi. Böyle bir değerlendirmeyle seyirciye haksızlık yapıldığı görüşünde.
“Resim geleneği olmayan, roman geleneği olmayan, makam müziği üzerinden hayat bulmuş, büyük imparatorluklar kurmuş insanların torunları, bir yerden sonra filmimi Godart filminden, Tarkovski’yi izleyerek edinmiş olduğu birikimlerle yargılayamaz” diyor Turgul. Ona göre, oradan edinilmiş olanlar, var

Yazının Devamı