KÖPRÜ YIKILIR MIYDI?

20 Ekim 2010

Avrasya Maratonu (maraton yerine köprünün sallanması konuşuldu) sırasında beşik gibi sallanan Boğaziçi Köprüsü üzerine çeşitlemeler ekrandaydı. Star Ana Haber Bülteni'nde konuşan uzman öğretim üyemiz özetle "Sallansa da yıkılmaz"; 'BeşN BirK'da Ahmet Vefik Alp; "Sallantı devam etseydi durdurmak imkansızdı" dedi. Belediye başkanımızı gördüm o da "Sorun yok" diyerek gülümsüyordu. Yani rezonans gayet normaldi! Tartışmanın son sözünün "Gördüğünüz gibi yıkılmadı" olması büyük şanstı anlaşılan!

KARA KOMEDiNiN BAŞARILI ÖRNEĞİ
Kara komedinin sinemada verilmiş en güzel örneklerinden biri olarak değerlendiriliyor; 'Barton Fink'. Sinema TV'nin 'İmzalı Filmler Kuşağı'nda bu akşam oynuyor. (21.00) Sinemalar.com'da şöyle bir yazı yer almış: "Filmdeki oyuncular insana izlerken hayal ürünü karakterler hissini veriyor. Film boyunca Barton Fink'in başına gelenler ardı ardına talihsizlikler silsilesi olarak, gerçek hayatta karşılaşılması zor olaylarla izleyiciyi tedirgin edici boyutlara kadar uzanıyor. Filmde yönetmenin esrarengiz kutunun içini göstermemesi bana göre ayrı bir gizemlilik katıyor. (Kutunun içinde ne olduğunu tahmin etmek o kadar da zor olmasa gerek) Ancak Barton Fink, izleyici kadar

Yazının Devamı

TARTIŞMA PROGRAMLARI TEHLiKEDE

19 Ekim 2010

RTÜK, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yapılan eleştiri dolayısıyla, CNN TÜRK’e uyarı cezası verdi.
Gazeteport’un edindiği bilgiye RTÜK’ün son toplantısında, CNN TÜRK’te 2 Ağustos 2010’da yayınlanan ‘Ne Oluyor?’ adlı tartışma programı ele alındı. Cezanın nedeni program konuklarından, İşçi Partisi Genel Sekreteri Hasan Basri Özbey’in “Çankaya’da, Powell ile iki sayfa dokuz madde Türkiye düşmanı sözleşme yapmış biri oturuyor” demesi. Karar oy çokluğuyla alınmış. Her zaman olduğu gibi Hülya Alp karara karşı çıkmış. Sözlerin kişiyi bağladığını söylemiş.
Haber kanallarında çoğalan tartışma programlarında birbirlerine hakaret eden bağıran çağıran var. Ateşli diyaloglar mevcut. Programları hazırlayanların öncesinde, “Sakin olun cümlelere dikkat edin” diye koca koca adamları uyaracak hali yok. Sonra eğer bir üye “Bu kişiyi bağlar” diyorsa demek olaya böyle bakabilme şansı da var RTÜK’ün. Üyelerin ‘dünya görüşü’ ile bağlantılı bir durum bu. Bu örnekte de böyle olmuş. Tartışma programlarına bir küçük ‘gözdağı’ gibi de algılanabilir. Ya da ‘iktidara söz söylemenin’ sınırları vardır mesajı olarak da.


REHBERiM
HABERLER iSTANBUL ENDEKSLi

Yazının Devamı

FiLMLER DOLGU MALZEMESi Mi?

18 Ekim 2010

Özellikle çok izlenen kanallarda ekrana gelen yabancı filmler eski keyfinde değil. Peki neden? Bu konunun uzmanı, yani piyasanın içindeki isimlerle konuştum. Edindiğim izlenimleri özetleyeyim;
Majör kanalların neredeyse hepsi sinema filmlerini artık bir dolgu malzemesi gibi kullanıyor. Seyircinin de mutlaka farkında olduğu gibi özel film kuşakları yok artık. Bunun birkaç nedeni var.
Birincisi reyting savaşında özellikle yabancı sinema filmlerinin yerli dizilere yenik düşmesi. Tüm dünyada çok iyi gişe rakamlarına ulaşan filmler bile bizim yerli dizilerin karşısında yenilgiye uğruyor.
İkinci neden, dizilerde her 20 dakikada bir reklam kuşağı açılabilirken sinema filmlerinde ilk 45 dakikadan önce reklam kuşağı açılamaması.

Ya paralı ya alternatif kanalYabancı film seyir zevki artık pay TV’lere (Digiturk’deki Moviemax ve D-Smart’taki Sinema TV kanalları) ve Kanaltürk, TV8, CNBC-E gibi alternatif kanallara kaymış durumda.
Ulusal majör kanallar ise bayramlar, sömestr tatili gibi özel dönemler dışında filmlere pek itibar etmiyor.

Dizileri dinlendirmek içinZaman zaman yerli dizi prodüksiyonlarında bir nefes almak, ekibe dinlenme molası vermek gerektiğinde ya da örneğin bir

Yazının Devamı

RTÜK’ÜN SAAT UYARISI GAYET iYi

17 Ekim 2010

Haydi çocuklar uykuya uyarısı çok yerinde. Saat 21.30’da ekrana geliyor. Yanlız her kanalda galiba aynı saat diliminde görülmüyor. Dizilerin yayın saatine denk gelen bu uyarı anladığım kadarıyla reklam kuşağının bitiminde tercih ediliyor. Oynamalar oluyor gibime geliyor. Bu aslında çocuklar için değil. Ekran başında hep beraber televizyon izleyen ebeveynler için sanırım. Asıl onlar uyarılıyor. ‘Hadi evladım yatağa’ sözünü unutanlara! Bu uyarıyı kendi içimizde yapamadığımız için illa ‘devletin’ bu konuda da bizi uyarması gerekiyor! Çoban olayı biraz bu aslında!



PASSAPAROLA, NİHAYET!Böyle diyorum, çünkü gecenin bir yarısı bu yarışma harcanıyordu. Yarından itibaren saat 17.00’de yayınlanmaya başlıyor. Bu saat dilimi gayet uygun. Bu yarışmanın izleyici kitlesi o saatlere kadar oturanlardan oluşmuyor.


Yazının Devamı

FELAKET FiLMLERiNiN BABASI

15 Ekim 2010

Poseidon’dan Kaçış filmi bu akşam Kanaltürk’te ekrana gelecek. Film, 1972 yapımı ‘Poseidon Adventure’ün yeniden çevrimi. 1972’deki hikayeyle bugünkü arasında temel farklılıklar var. Daha doğrusu iki film arasındaki tek ortak nokta, sakin bir denizde süzülen lüks bir geminin dev bir dalgayla ters dönmesi ve sağ kalan bir grubun hayatta kalmak için verdiği amansız mücadele.
2006 yapımı filmin merkezinde bulunan karakterler, bambaşka dünyalara ait yepyeni insanlar. Film için gerekli aksiyon sahnelerini o yoğun heyecanı yaratmak için yaklaşık 140 milyon dolar harcandı. Gerçek bir gemide çekim yapmanın zorluğu nedeniyle, geminin dış görünüşü için tasarımcı William Sandell’in ön çizimlerinden faydalanılarak bilgisayar grafikleri kullanıldı. Dev dalga için de aynı tekniğe başvuruldu ve müthiş çarpma sahnesi böylece ortaya çıktı. (19.50) (Not: Bilgiler sinema.com.tr’den alınmıştır)


SEVİŞME SAHNELERİ ÇEKENLER İZLESİN!
‘Sevişme sahneleri’ pek konuşulan olaylardan biridir. Dizilerimiz ve filmlerimizde kesilip biçilip magazin haberlerinin baştacı olan görüntülerdir! Beyazperde.com’da bu akşam Sinema TV’de oynayacak ‘Kırık Kucaklaşmalar’ filmi ile ilgili Oktay Ege Kozak’ın ilginç bir

Yazının Devamı

MUSTAFA ALABORA NEFiSE KARATAY’I BOZDU!

14 Ekim 2010

Bu haftayı ‘Emin Kusturica’ ile kapatacağız anlaşıldı. CNN Türk’te ‘Afiş’ programı Antalya’dan yayın yaptı. Müjdat Gezen’le Mustafa Alabora, Nefise Karatay’ın konuklarıydı. Karatay şöyle bir ‘Kusturica yoklaması’ çekti. Mustafa Alabora, “Yılmaz Güney’e ödül verip geri almışlardı. Neler yaşadık. Tatlı konuşalım” diyerek savuşturdu olayı. Nefise Karatay bu çıkışı beklemiyordu. Bence biraz da Karatay’ın onların karşısında ‘toy’ kalmasından da kaynaklandı. Başka bir isim olsaydı bence istediği cevabı alırdı.


ASKERLER ÇIKTI, EMNİYETÇiLER YOK
‘Ergenekon’ davasıyla ya da PKK’yla ilgili emekli subaylar tartışma programlarına çıktı. Hanefi Avcı’nın tutuklanmasıyla gündeme gelen polis içindeki yapılanmalar tartışma programlarının önemli bir bölümünü işgal etti. Tartışma emniyeti ilgilendiriyordu. Bu kesimden hiçbir emekli polis çıkmadı. Bir Emrullah Uslu mesela ‘polis tarafını’ temsil etti. Dikkatimi çekti. Hiç konuşacak bir emekli üst düzey polis yok muydu? Çok ses getiren tartışma programlarında hiç böyle bir isme rastlamadım. Merak ettim!

“AŞI TUTMADI” LAFINA ALINDI!
‘Türk Malı’ dizisinde dört bölüm konuk oyuncu olarak yer alan Özkan Uğur ayrıldı. Daha doğrusu konuk oyuncu

Yazının Devamı

BiR FAHiŞE DiZiSi

12 Ekim 2010

Nasıl da merak ettiniz? Bu kadar ‘tecavüz’ konuşulurken bir de ‘fahişelik’ lafı dikkat çekti değil mi? Yok bizde değil. Olmaması da önemli değil. Fransız Canal Plus’ta yeni bir dizi başladı; ‘Kapatılmış Ev’ (Yani kapısına kilit vurulmuş!) ‘Maison Close’. 19’uncu yüzyılda Paris’teki fahişelerin yaşamını anlatan bir yapım. Öyle pek üzerine gidilmiş bir dizi konusu da değil batıda.
‘Bir Telekızın Günlüğü’ adlı İngiliz dizisi ve Avustralya yapımı ‘Stasfaction’ 2007 yılında çekilmiş iki örnek. 2008’de yapılan ‘Sex Traffic’ ve ‘Taken’ isimli diziler fahişelerin dünyasına gerçek ve olduça sert göndermeler yapan iki dizi olarak gösteriliyor. Yani pek fazla örneği yok.
Fransızların yeni dizisinde; ‘Erkeklerin girmek için hayal ettiği, kadınların da çıkmak için savaştığı bir dünya’ mesajı veriliyor. Siyasi gücü temsilen uçları kıvrık bıyıklı adamların ya da keçi sakallarıyla aristokratların kapısından içeri girdikleri dünya. Farklı zevklerin anlatımı için üç başrol karakter var: Bu mekanların çok görmüş geçirmişlerinden 35’lik Vera, yeni avlardan Rose ve Angel. Hepsi Hortense Gaillac adlı eski fahişe ve yeni patronun emrinde çalışıyor. Her biri kendi dünyalarında özgürlük, mutluluk ve

Yazının Devamı

NEW YORK'TA BEŞ MiNARE TV GÖSTERiMi EL YAKIYOR

11 Ekim 2010

Başlamadan epey haberi çıkan, fragmanı ile milleti çarpan filmin televizyon yayın hakları el yakıyor. Vizyona girdikten sonra paralı kanallar sonra da televizyon kanallarında ekrana gelecek bu film tabii ki. Şimdiden girişimler başlamış. Ama fiyat hayli yüksek. Bana gelen bilgilere göre, 500 bin dolar civarında bir para isteniyor. 'Gişe filmlerinin' televizyon yayın hakları 150 - 200 bin dolar arasında. Yapımcı, filmin reklamını kullanmak, yapılan harcamanın emeğin, böyle bir bedeli olduğu görüşünde. Ama bu parayı kim verir? Hani televizyonda gösterilse, filmden çok reklam kuşağı koymak lazım, parayı çıkarmak için.


ŞiMDi TREND SiYASi CiNAYETLER
İsabet oldu. Eğer referandum 12 Eylül değil 15 Eylül'de olsaydı 'darbeler ve cinayetler' üzerine konuşmayacaktık. Daha doğrusu konuşanlar zaten konuşuyordu da böyle, geçmişini sorgulayan toplum kartvizitine sahip olmayacaktık. Televizyonlar ardı ardına bu kadar çok program yapmayacaktı. Ben bunu bir 'trend' olarak görüyorum. Bu zaman diliminde konuştuk konuştuk, ne kadar aydınlanacaksa o kadar olacak. TRT Haber'de 'Büyük Takip' te bu 'eğilimin' örneklerinden birini veriyor. O dönem bölgede istihbarat subayı olarak görev yapan Hüseyin

Yazının Devamı