Kısa notlar

5 Mayıs 2009

Ege Aydan hep “Dizilere sonradan katılan star” durumunda. Olsun, buna kader de diyebiliriz. “Binbir Gece”de de öyle oldu. Ama sanırım gerekliydi. Ancak dizi böyle bitmez göreceksiniz!

Bir yazar
Vakit diye bir gazetede bir yazar. Basında da uzun yıllar bulunan biri. Yazarın dili sivri olabilir. Engin Ağabeyimizin öyledir. Ama sivri dille bel altından vuran dil arasında da fark var. Bunlarla geçiyor bir basın ömrü. Burada yazıyor-sak da sonuçta gazeteciyiz, elimize, dilimize ve belimize sahip olması gerekenleri yazmak hakkını da kendimde görüyorum açıkçası. 

Bir grev
Bizim cenahta sessiz sedasız bir grev var, uzun zamandır. Pek yazılıp çizilmedi. Yazarlarımızın kendi dertlerine düşüp, birbirleriyle uğraştıkları ve Ergenekon sendromuyla yanıp tutuştukları için, pek kendi cenahlarında olup bitenlerden haberdar oldukları söylenemez! Zaten büyük bir bölümü, de rahle-i tedrisattan geçmediği için, bu olanların ne anlama geldiğinin de farkında değil. 

Yazının Devamı

Maçı izleyemedik!

4 Mayıs 2009

Real Madrid - Barcelona maçını izlemek bir işkence oldu. Rıdvan Dilmen yorumcuydu ve Ercan Taner stüdyodan maçı değerlendiriyordu. Böyle olunca, stadın o havasını geriye almışlar. Rıdvan Dilmen bır bır konuşuyor. Yani onu dinlerken, yabancılaştım maça. Taner ile Dilmen evde maç seyreder gibi, kendi kafalarına göre takıldılar. Maçtan koptum... Büyük hata.
Bırak yorumu kardeşim. Ya da gidin o stattan anlatın. Sinir oldum! Sus kardeşim, maçı izleyelim. Bir de Taner bağırıyor “goool” diye. Ama öyle yama olmuş ki... Yani NTV, maçın bu şekilde nasıl denir, içine etti... Neyse baktım sesi açmışlar daha sonra... Biraz daha dengeledi.

“C.S.İ.”ye ne oldu?
“C.S.İ - Canını Sevdiğimin İstanbul’u”, TRT’nin “izlenmiyor” diyerek yayından kaldırdığı bir dizi. Nedenini sordum. Açıklama yapımcı şirket Replik Yapım’dan geldi.
“Önce; niye yaptık? Komedi azlığında düzeyli bir komedi... Değişik ve farklı bir anlatım. Bunları denedik. Denedik, olmadı.. Yani garanti reyting yaklaşımının dışında bir diziydi.. Aslında

Yazının Devamı

Maçı izleyemedik!

4 Mayıs 2009

Real Madrid - Barcelona maçını izlemek bir işkence oldu. Rıdvan Dilmen yorumcuydu ve Ercan Taner stüdyodan maçı değerlendiriyordu. Böyle olunca, stadın o havasını geriye almışlar. Rıdvan Dilmen bır bır konuşuyor. Yani onu dinlerken, yabancılaştım maça. Taner ile Dilmen evde maç seyreder gibi, kendi kafalarına göre takıldılar. Maçtan koptum... Büyük hata.
Bırak yorumu kardeşim. Ya da gidin o stattan anlatın. Sinir oldum! Sus kardeşim, maçı izleyelim. Bir de Taner bağırıyor “goool” diye. Ama öyle yama olmuş ki... Yani NTV, maçın bu şekilde nasıl denir, içine etti... Neyse baktım sesi açmışlar daha sonra... Biraz daha dengeledi.

“C.S.İ.”ye ne oldu?
“C.S.İ - Canını Sevdiğimin İstanbul’u”, TRT’nin “izlenmiyor” diyerek yayından kaldırdığı bir dizi. Nedenini sordum. Açıklama yapımcı şirket Replik Yapım’dan geldi.
“Önce; niye yaptık? Komedi azlığında düzeyli bir komedi... Değişik ve farklı bir anlatım. Bunları denedik. Denedik, olmadı.. Yani garanti reyting yaklaşımının dışında bir diziydi.. Aslında

Yazının Devamı

Elif Şafak trend mi?

1 Mayıs 2009

Bu soruyu “Avrupa Yakası”nı izlemesem sormazdım. Fatoş’la Şahika arasında, en son çıkan spor ayakkabılar, bu yılın moda mayoları konusundaki yarışa (hatta abartmışlar Şahika, günübirlik Milano’ya gidip o ayakkabıyı alıp geliyor!) birden “Elif Şafak’ı okudun mu?” diye bir soru girdi. Hatta “Okuduysan özetini anlat” durumu oldu.
Demek ki böyle bir olay varmış. Elif Şafak okumak bir trend oluyor. Tıpkı spor ayakkabı gibi. Bence hoş bir şey yani, bir yazarın kitabı için, “daha okumadın mı ” denmesi önemli bir gelişme. Bizim zamanımızda trendler farklıydı. 

Geçmiş trendler!
Mesela Timur Selçuk gibi piyano çalmak ve   “1 Mayıs”ı söylemek, kız arkadaşına felsefe kitabı hediye etmek, Pilavcı Pasajı’ndan Amerikan kotu almak.. Beyoğlu’da Hayal Kahvesi ve Mojo birer trend olmuşlardır.
90’lı yıllarda Mojo, Hayal Kahvesi’den çıkanların (ki o zamanlar saat ikide kapı kapanırdı) gittiği mekân Mojo, sonraları kendi başına bir trend oldu.
O zamanlar daha özel televizyon yeni başlamış, yerli

Yazının Devamı

Elif Şafak trend mi?

1 Mayıs 2009

Bu soruyu “Avrupa Yakası”nı izlemesem sormazdım. Fatoş’la Şahika arasında, en son çıkan spor ayakkabılar, bu yılın moda mayoları konusundaki yarışa (hatta abartmışlar Şahika, günübirlik Milano’ya gidip o ayakkabıyı alıp geliyor!) birden “Elif Şafak’ı okudun mu?” diye bir soru girdi. Hatta “Okuduysan özetini anlat” durumu oldu.
Demek ki böyle bir olay varmış. Elif Şafak okumak bir trend oluyor. Tıpkı spor ayakkabı gibi. Bence hoş bir şey yani, bir yazarın kitabı için, “daha okumadın mı ” denmesi önemli bir gelişme. Bizim zamanımızda trendler farklıydı. 

Geçmiş trendler!
Mesela Timur Selçuk gibi piyano çalmak ve   “1 Mayıs”ı söylemek, kız arkadaşına felsefe kitabı hediye etmek, Pilavcı Pasajı’ndan Amerikan kotu almak.. Beyoğlu’da Hayal Kahvesi ve Mojo birer trend olmuşlardır.
90’lı yıllarda Mojo, Hayal Kahvesi’den çıkanların (ki o zamanlar saat ikide kapı kapanırdı) gittiği mekân Mojo, sonraları kendi başına bir trend oldu.
O zamanlar daha özel televizyon yeni başlamış, yerli

Yazının Devamı

Final başka yöne gidiyor!

30 Nisan 2009

Biraz uzaklaşalım... Böyle uçar kaçar labirentlere girelim; “Binbir Gece”de valla bana göre, Engin ile Şehrazat’ın evliliği biraz zor gibi. Ama senaristler gülebilir bana. Hani böyle köşeye sıkıştırıp, sonra bir numara çevrip, tersini de yapabilirler. Ama Onur  kararlı. Beyza da Engin’den vazgeçecek gibi değil. Hani bundan önce böyle ayrı gayrı vardı da, birden Şehrazat’a “Ben kocamı hâlâ seviyorum” dedi ya, işte... Ama çaktırmadan Kaan ile Duru arasında da uzaktan diyalog oldu. Ben Engin’le bir numara olmayacağı kanaatindeyim!

Sezen Aksu rijit!
Reha Muhtar’ın konukları Özlem Albayrak (Yeni Şafak), tartışmaların vazgeçilmez ismi Nihal Bengisu  Karaca (Habertürk), Elif Ergu (Vatan ) ve bizim Nejat (Bulutsuzluk Özlemi).. . Değişik başlıkların arasında, Sezen Aksu da vardı. Nihal Bengisu Karaca, Sezen Aksu’nun, Türkan Saylan’a desteğini pek samimi bulmadığını söyledi. “Onun askeriyim” lafını rijit bulduğunu ekledi. Sert ya da rahatsız edici... Ben de pek samimi bulmamamıştım

Yazının Devamı

Final başka yöne gidiyor!

30 Nisan 2009

Biraz uzaklaşalım... Böyle uçar kaçar labirentlere girelim; “Binbir Gece”de valla bana göre, Engin ile Şehrazat’ın evliliği biraz zor gibi. Ama senaristler gülebilir bana. Hani böyle köşeye sıkıştırıp, sonra bir numara çevrip, tersini de yapabilirler. Ama Onur  kararlı. Beyza da Engin’den vazgeçecek gibi değil. Hani bundan önce böyle ayrı gayrı vardı da, birden Şehrazat’a “Ben kocamı hâlâ seviyorum” dedi ya, işte... Ama çaktırmadan Kaan ile Duru arasında da uzaktan diyalog oldu. Ben Engin’le bir numara olmayacağı kanaatindeyim!

Sezen Aksu rijit!
Reha Muhtar’ın konukları Özlem Albayrak (Yeni Şafak), tartışmaların vazgeçilmez ismi Nihal Bengisu  Karaca (Habertürk), Elif Ergu (Vatan ) ve bizim Nejat (Bulutsuzluk Özlemi).. . Değişik başlıkların arasında, Sezen Aksu da vardı. Nihal Bengisu Karaca, Sezen Aksu’nun, Türkan Saylan’a desteğini pek samimi bulmadığını söyledi. “Onun askeriyim” lafını rijit bulduğunu ekledi. Sert ya da rahatsız edici... Ben de pek samimi bulmamamıştım

Yazının Devamı

Görüntüsü yasak operasyon!

29 Nisan 2009

Önceki gün Bostancı’da yaşananlar bir trajediydi. Bir kere görüntü yasağı iyi ki geldi! NTV muhabiri yaralandı, bir vatandaş öldü. Görüntü yasağı olsa ne olur, olmasa ne olur! Habertürk muhabirleri olayları anlatıyordu. Vatandaş sanki hiçbir şey yokmuş gibi orada... Bizim millet zaten meraklıdır, toplanırlar. Otobüsler çalışıyormuş. Hükümet tarafı “kontrollü geçişe izin” diyor. Şimdi karşı tarafta terörist ateş açıyor... Bir merminin hızı ne kadardır ki emniyet şeridini görünce gerisin geriye döner? Zaten o bir mermi! Yine zayiat az olmuş.
Nitekim DSP milletvekili eski özel harekâtçı Recai Birgün, NTV’de Can Dündar’a “İl emniyet müdürü, vali sorumlu” dedi. Ve operasyonun başının kim olduğunun belli olmadığından, koordinasyon eksikliğinden söz etti. Yaralanan NTV muhabiri de vali hakkında dava açacağını söylemişti. Görüntüsü yasak, gerçeği trajik bir operasyon olarak tarihe geçmiş oldu...

Medya mı sorumlu?
Habertürk&r

Yazının Devamı