Gazanfer Özcan’a saygı

20 Şubat 2009

Gazanfer Özcan’ı kaybettik. Baktım haberlerde, “Tahsin Bey ve Kuruntu Ailesi”nden bahsediliyor. Bir tiyatro tarihi kadar uzun ömrün ardında kalan “Tahsin Bey” ve “Kuruntu Ailesi”... Bu kadar mı?
Evet geniş kitleler, onu “Tahsin Bey” olarak sevdi. Ömrünün son döneminde yakaladı şöhreti. Ama bir ömür var, bir tek oyunu yok mu unutulmayan, bu kadar zaman diliminde? Bir oyunu yok muydu, o dizilerin yanında yer alabilecek? Sevdik onu “Tahsin Bey” olarak, doğrudur. Ama bir oyunundan, bir oyunundan söz edilseydi keşke!
İfot dönse
“Avrupa Yakası” çok güzel bir arşiv derlemesiyle Gazanfer Özcan’ı andı. Bugüne kadar yer alan en güzel Tahsin Bey görüntüleriydi. Böyle garip oldum. Çoğu İfot’lu (Hümeyra) bölümler. Ne muhteşemdi onlar. Sonra keyifsizlikler oldu. Ben Gazanfer Özcan anısına bir dileğimi iletmek istiyorum, İfot karakteri geri dönse diziye. Yani bir yerde Gazanfer Özcan yaşasa. Bilemem böyle bir ortam yaratılabilir mi?
Dizide Davos rüzgârı
Samanyolu Televizyonu’nun “güncel siyasi” dizisi “Kollama”da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Davos’taki konuşmasına gönderme vardı. Derin örgüt üyeleri bir arada. Sadece elleri görünen “Birinci adam” emir veriyor. “Sandıktan önce

Yazının Devamı

Binbir heyecan

19 Şubat 2009

Vallahi sona yaklaşırken senarister nasıl denir, “dizinin dibine vurmaya” başladı “Binbir Gece”de. Bir kere acayip hızlanmış sahneler. Ve ardı ardına olaylar. Kavga etmeyen, hareket halinde olmayan, hastalanmayan, kanlar içinde yere serilmeyen, evden kaçan, barda içen kalmamış...
İşte olay liste
Nadide Hanım önce bayılıyor. Sonra evde başına bir ağrı girerek yere yığılıyor. Bu sefer iş ciddi.
Bu arada olayı fitilleyen Kerem. Yani hani Bennu içkinin dibine vurduğu zamanlar sığındığı liman Eda’ya boş ve hoş bir anında “ahlaksız teklifi” anlatmıştı ya. İşte bu Onur’un kulağına gidiyor. Zaten ondan sonra film kopuyor.
Devam edelim; Onur ile Kerem tam papaz, ortaklığı bitirecekler. Şehrazat cam çerçeve indirmişti, aldı Kaan’ı çok güzel balıkçı (!) kasabasında otele yerleşti! Boşanma davasını da açtı. Ama o da ne? Kaan hastalandı, kustu. Acaba hastalığı yine mi depreşecek?
Kerem, Eda’nın peşinde sıcak takipte. Son anda elinden kaçırdı. Eda da arkadaşı Nazan’ın evine kaçıyor. Sonra da bir güzel mücevherlerini alıp sıvışıyor. Aslında şöyle bir durum var; “Ahlaksız teklifi” bilmeyen kalmadı. Bir Ali Kemal ve Füsun olayların dışında. Eh onlar da bir şeklide girecek işe tabii ki...

Yazının Devamı

Binbir heyecan

19 Şubat 2009

Vallahi sona yaklaşırken senarister nasıl denir, “dizinin dibine vurmaya” başladı “Binbir Gece”de. Bir kere acayip hızlanmış sahneler. Ve ardı ardına olaylar. Kavga etmeyen, hareket halinde olmayan, hastalanmayan, kanlar içinde yere serilmeyen, evden kaçan, barda içen kalmamış...

İşte olay liste

Nadide Hanım önce bayılıyor. Sonra evde başına bir ağrı girerek yere yığılıyor. Bu sefer iş ciddi.
Bu arada olayı fitilleyen Kerem. Yani hani Bennu içkinin dibine vurduğu zamanlar sığındığı liman Eda’ya boş ve hoş bir anında “ahlaksız teklifi” anlatmıştı ya. İşte bu Onur’un kulağına gidiyor. Zaten ondan sonra film kopuyor.

Devam edelim; Onur ile Kerem tam papaz, ortaklığı bitirecekler. Şehrazat cam çerçeve indirmişti, aldı Kaan’ı çok güzel balıkçı (!) kasabasında otele yerleşti! Boşanma davasını da açtı. Ama o da ne? Kaan hastalandı, kustu. Acaba hastalığı yine mi depreşecek?

Kerem, Eda’nın peşinde sıcak takipte. Son anda elinden kaçırdı. Eda da arkadaşı Nazan’ın evine kaçıyor. Sonra da bir güzel mücevherlerini alıp sıvışıyor. Aslında şöyle bir durum var; “Ahlaksız teklifi” bilmeyen kalmadı. Bir Ali Kemal ve Füsun olayların dışında. Eh onlar da bir şeklide girecek işe tabii ki... Bu arada

Yazının Devamı

TRT’nin Kurtlar’ı

18 Şubat 2009

TRT dizilerde de atakta. Yeni yeni ve değişik tarzda bir silkinme döneminde. Tabii bu yelpazenin içinde bir de “Kurtlar Vadisi” benzeri bir dizi de olmalı diye düşünülmüş. Şimdi haksızlık etmemek lazım. Türkiye üzerine oynanan oyunların senaryolaştırılması ve çoğalması fena bir olay değil. Sadece bir sorun var, uçmamak lazım... Duyduğum kadarıyla, bu dizimizin adı “Ayrılık”... Epey ciddi çalışılıyormuş, iki yönetmenle filan. Senaryo aşamasında daha doğrusu, senaryo tam netleşmiş değil. Ama bu sefer işin içinde Rusya, Türk Cumhuriyetler var. Petrol, mafya, siyaset, tabii aşk mutlaka olacaktır, entrikalar vs...
Bir yarışmanın yıldızı
Gerçi ben buna bugüne hiçbir zaman yarışma gözüyle bakmadım. Sadece şans, kader, kısmet oyunu; “Var mısın? Yok musun?”... Büyük ilgi gördü ve kendi içinden televiyon yıldızlarını çıkarttı. Bunlardan biri de Nursel Ergin kızımız.
Bütün Türkiye ağladı. Türkiye çok ağladı, bütün ağladıklarını hatırlar mı bilemem. Ama Nursel’in, tabii ki “kolaysa gel sen yaşa” bir hayatı olmuş. Akıllı oluşu, güzelliği ve de bütün bunları ülkenin en çok izlenen programında biraraya getirilmesi bugünün “halk yıldızı”nı çıkardı ortaya. Saba Tümer’in programındaydı.

Yazının Devamı

TRT'nin Kurtlar'ı

18 Şubat 2009

TRT dizilerde de atakta. Yeni yeni ve değişik tarzda bir silkinme döneminde. Tabii bu yelpazenin içinde bir de “Kurtlar Vadisi”
benzeri bir dizi de olmalı diye düşünülmüş. Şimdi haksızlık etmemek lazım. Türkiye üzerine oynanan oyunların senaryolaştırılması ve çoğalması fena bir olay değil. Sadece bir sorun var, uçmamak lazım... Duyduğum kadarıyla, bu dizimizin adı “Ayrılık”... Epey ciddi çalışılıyormuş, iki yönetmenle filan. Senaryo aşamasında daha doğrusu, senaryo tam netleşmiş değil. Ama bu sefer işin içinde Rusya, Türk Cumhuriyetler var. Petrol, mafya, siyaset, tabii aşk mutlaka olacaktır, entrikalar vs...

Bir yarışmanın yıldızı

Gerçi ben buna bugüne hiçbir zaman yarışma gözüyle bakmadım. Sadece şans, kader, kısmet oyunu; “Var mısın? Yok musun?”... Büyük ilgi gördü ve kendi içinden televiyon yıldızlarını çıkarttı.
Bunlardan biri de Nursel Ergin kızımız. Bütün Türkiye ağladı. Türkiye çok ağladı, bütün ağladıklarını hatırlar mı bilemem. Ama
Nursel’in, tabii ki “kolaysa gel sen yaşa” bir hayatı olmuş. Akıllı oluşu, güzelliği ve de bütün bunları ülkenin en çok izlenen
programında biraraya getirilmesi bugünün “halk yıldızı”nı çıkardı ortaya. Saba Tümer’in programındaydı. Şöhreti

Yazının Devamı

Carmen daha önce gelecekti!

17 Şubat 2009

Hoş bir hanım vardı karşımda. Gözleri çok güzel, dudakları etkili filan da "ne büyük fedakarlık-larla getirdik" denilecek gibi değildi. Bir de kadın olsun, erkek olsun, yabancı artist gelince bir "öp öp" çılgınlığına kapılıyoruz. Geçen sefer "Lost"un yakışıklısı gelmiş, Bergüzar Korel hayran hayran elini filan tutmuştu da günlerce gazeteler bu kareyi yayınlamıştı! İşte Carmen ablaya demişler, "Sen Beyaz'a yeşil yeşil bak, elini tut, terini sil"... Nasıl gurur duyduk ama.. Beyaz hiç pas vermiyor hatta, "yaa kızım git öteye" der gibi ayaklarda. Biz ekran başında, izleyici stüdyoda "işte Türk delikanlığı Amerikalıyı nasıl da bozuyor" diye böbürlendik tabii sonra da "öp öp" diye bağırdık.

Otel gibi !
Habertürk'teki "Kısa Devre"de konuk Haydar Dümen'di. Cem Mumcu, ıkına ıkına soruyor "Yanlış ise beni düzeltin"... Konu Dümen'in cinsel sorunları olan çiftleri tekrar eski durumlarına geri getirmesi!
Gelen hastaların bazılarının da Dümen'in mekanında ilk heyecanlarını yaşadıkları yolunda haberler çıktığını söyledi Mumcu. Dümen "evet" dedi. Çiftler İstanbul'un dışından gelmiş. Hoca "Boşuna otele niye para versinler?" dedikten sonra, odanın her türlü konfora sahip olduğunu söyledi ve

Yazının Devamı