Sina Koloğlu

Sina Koloğlu

s.kologlu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Aynen böyle oldu. Reha Muhtar’ın son çeşitlemeleri arasında, eşcinsellik vardı. Tabii böyle bir konu Ali Bulaç’ın konuk olduğu bir oturumda ele alınınca, şeker kıvamı biraz fazla oldu. Bulaç, ne kadar demokrat, ne kadar özgür düşünceden vesaire yana olsa da, “kimliği” onu bu konularda frene basmaya zorladı. Bu da kaçınılmazdı. “Hakaret etmem ama çocuklarımı koruma hakkını kullanırım” dedi Bulaç. Bu “koruma hakkı” sözü Cemil İpekçi’yi pek kızdırdı.
Neyse asıl tantana sonra başladı. Başını kaçırdım; ama galiba Bulaç, Bülent Ersoy’un annesiyle ilgili bazı sözler söylemiş. Yani Bülent Ersoy’un cinsiyet değiştirmesiyle ilgili annesi pek taraftar değilmiş gibi yazılar okumuş Bulaç, bunu dile getirdi. Ehh, Bülent Ersoy durur mu? Telefonla canlı yayına bağlandı.

Dava edeceğim
Ersoy bu sözlerin ispat edilmesini istedi. “Ben kanuni hakkımı da kullanacağım” dedi. Ali Bulaç kendisini zevkle dinlediğini ve hatta Türkçe’yi de çok güzel kullandığını söylerken sanki, biraz geri adım atar gibiydi. Hele “okumuştum ama böyle bir şey yoksa” demesi yetti de arttı bile! “Düzeltiyorum” demesi Ersoy’u tatmin etmemişti.

Ben böyle doğdum!
Bülent Ersoy; “Ruhu üfleyen kimdir?” diye sordu Bulaç’a. Bu soru nereye gidecekti? “Benim ruhumu kim üfledi?” diye ikinci soruyu sordu. “Rahman beni de üfledi. Niye beni Leman Sam gibi dünyaya getirmedi” diye sorulmasının Allah’ı sorgulamak olduğunu ve buna da kimsenin hakkı olmadığını söyledi.
Yani “ben inanıyorum ve böyleyim” mesajını verdi. “Bir Zeki Müren vardır, bir de Bülent Ersoy. Sanatın cinsiyeti, dini olmaz. Siz ne kadar istemeseniz de, gerçek böyle. İçinize sindirmeye mecbursunuz” diye noktaladı olayı.
Ali Bulaç “Kimseye hakaret etmem. Doğru ya da yanlış olduğunu söylerim. Kendileri bana hakaret etti. Böyle bir cümle aklımda kalmış. Yanlış olduğu söylendi. Kabul ettim” dedi. Bu konuşmaların üzerine koca bir makale de yazılır. Çelişkilerin, dogmaların, birbirinin içinde yuvarlanan konuşmalar üzerine yazılır. 

Koro yarışması
“Yarışmaların” üretim makinesı Med Yapım’dan bir yazlık yarışma daha; “Korolar Çarpışıyor”.
Türkiye’nin saptanan şehirlerinde tanınmış müzisyenlerin eşliğinde oluşturulan korolar, Show TV’de yarışmaya başladı. Bizde koro bir gelenek değildir. Tek sesliyizdir.
Rojin’in Mardin korosu “farklı bir şeyler yapmaya niyetliyiz” mesajını verdi. “Fesupanallah”ı Kürtçe okudular. Yorum katmaya çalıştılar.
Bana göre en iyisi Çanakkale korosuydu. Ferda Anıl Yarkın yönetimindeydiler. Ve Levent Yüksel’in “Tuana” şarkısını gerçekten iyi yorumladılar.