"Suyun kaynama noktasına gelmesini bekledim. Daha önce girişimde bulunsaydım, Kültür Bakanı bir sivil toplum örgütünün faaliyetine karışmak istiyor gibi bir önyargıyla karşılaşabilirdim..."
"İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından beş yıldır inşaatı sürdürülen Kültür ve Kongre Merkezi'ne ilişkin bakanlıkla çıkan sürtüşme İKSV Yönetim Kurulu Başkanı
Şakir Eczacıbaşı'nın Başbakan'dan randevu talep etmesi ve bakanlığınızdan ilgi istemesi üzerine patlak verdi. Üç yıldır görevdesiniz. Daha önce bu konuyla ilgilendiniz mi? İnşaatı gördünüz mü?" şeklindeki bir sorumu işte bu sözlerle yanıtladı Kültür Bakanı
İstemihan Talay.
Daha ne söylenebilir? "Zaten bu işi kafaya koydum ancak oturup suyun kaynamasını bekledim!" demeye getiriyor
İstemihan Talay. "Suyun kaynama noktasını" da şöyle izah ediyor:
"Bir kuruma bir misyon yüklendi. Onun neyi yapıp, neyi yapamadığı veya müdahale ettiğim noktada (Bakan) 'haklıydı' denecek ana kadar beklemek gereğini duydum. Erken müdahale; (kamuoyu nezdinde) vakfın yapacağı işleri engelliyormuşuz gibi algılanabilirdi..."
AKM'de inşaatı durdurulan İstanbul Kültür ve Kongre Merkezi konusunda bir basın toplantısı düzenleyen Kültür Bakanı
İstemihan Talay'ın her şeyden önce bir "üslup" sorunu var. Kendisinin "kavgaya giren taraf olmadığını" izah edebilmek için mesela: "Ben kimseyle kavgalı olmadım" diyor ve şu şekilde konuşabiliyor: "Ancak
Şakir Eczacıbaşı'nın birçok basın kuruluşunu bu konuda bakanlıkla kavga varmış gibi 'yönlendirme' çabasına girdiği de bir gerçek..."
Konuyla ilgilenen yazar ve gazetecilerin
Şakir Eczacıbaşı tarafından "yönlendirilebileceği" iması taşıması nedeniyle bu sözlerin tarafların tümüne hakaret niteliği taşıdığını ve demokrasi diline sığmadığını" bu durumda ben hatırlatmak zorunda kaldım kendisine.
"Üslup" sorunlarının ötesinde, asıl büyük "haberi" konuşmasının sonunda patlattı
Talay. Bilinen gerekçeler (kongre merkezi inşaatının belediye mevzuatına uygun olmaması,
devlet tarafından projeye aktarılan 30 milyon dolara rağmen hala bitirilmemiş olması) nedeniyle İKSV ile bakanlık arasındaki anlaşmanın "feshedileceğini" ve kongre sarayı inşaatının bundan böyle devlet tarafından bitirileceğini açıkladı. Fakat bunun için bir zaman süresi vermedi.
İstanbul Kültür ve Kongre Merkezi'nin "ne zaman?" İstanbulluların hizmetine sunulacağı "meçhul" bu durumda. Bakan'ın bu konuda getirdiği somut bir perspektif yok. Bu aşamada
Talay'ın, sadece İKSV'nin elinden inşaatı almayı planladığı anlaşılıyor. Bundan sonrası için ancak şunu söyleyebiliyor: "On yılda kaba inşaatının ancak % 30'u tamamlanabilen binayı, bizim 2 - 3 yılda bitirebileceğimize inanıyorum."
İKSV yönetimine "ranta yönelik işlere girmesi" nedeniyle bu arada ithamlarda bulunmayı da ihmal etmiyor Kültür Bakanı. "Nedir bunlar?" dediğimizde, binaya ilave edilen "restoran, dükkan, otopark gibi ticari rant merkezlerini" sıralıyor. "Kongre merkezi inşaatı için verilen para" diyor
Talay kısaca: "Başka amaçlara hizmet edecek yapılara kaydırıldığı için, proje gecikmiş ve ortada kalmıştır!"
"Peki çağdaş bir kongre ve kültür merkezinin altında otopark, içinde hediyelik eşya satan dükkan ya da restoran, kafe olmayacak mı? İstanbul gibi koca bir kente hizmet verecek olan bir "kültür merkezi" binası bir kez yapılıp ortaya çıktıktan sonra, işletme giderleri nereden ve nasıl karşılanacak?"
Talay'dan bu soruların hiçbirine tatminkar yanıt alamadık. Kesin olan tek şey "Kültür ve Kongre Merkezi" serüveninin çok ciddi bir yılan hikayesine dönüştüğü. İstanbullular olarak bir an önce kavuşmak istediğimiz merkezi daha çok bekleyeceğiz...
Yazara E-Posta:
nilcer@turk.net