Taha AKYOL

HABER, ANAP'ın gündemine bomba gibi düştü: Güven Erkaya MİT'in başına getiriliyor!
Emekli Oramiral Erkaya, biliyorsunuz, Deniz Kuvvetleri eski Komutanı... Ünlü "Batı Çalışma Grubu"nun mimarı...
Erkaya'nın Başbakan Yılmaz tarafından Başbakanlık'ta kabul edilmesi, "MİT'in başına getiriliyor" yorumlarına yol açtı ve bazı TV kanalları bunu haber olarak yayınladı.
Yılmaz, Erkaya ile görüştükten sonra, partisinin Başkanlık Divanı toplantısına geçti ve 'tepki'yi gördü:
- Erkaya MİT Müsteşarı mı oluyor?! Bu doğruysa, bizi bitirir!
Divan'da, Erkaya'nın ANAP felsefesiyle bağdaşmayan bir görüşün simgesi haline geldiği de belirtildi. Yılmaz, konuşmaların uzamasına meydan vermeden kestirip attı:
- Hayır! Erkaya, Boğazlar'ın statüsü konusunda bana danışmanlık yapacak ve bu amaçla Başbakanlık'ta oluşturduğumuz birikimin çalışmalarını yönetecek.
ANAP'lılar rahatladı. ANAP'ın 'doğal' reflekslerine bir örnektir bu...

MİT'İN başına ilk defa bir sivili atamış olan Özal'ın partisinde refleksler devam ediyor:
- Erkaya'yı anladık. Ama MİT'in başına başka bir asker getirileceği söylentileri de var. İsim vermeseniz bile, MİT Müsteşarlığı'na nasıl bir insan getirilecek, söylemeniz mümkün mü?
Mesut Yılmaz, kısa, net cevap veriyor:
- MİT'in başına asker getirmeyeceğiz. Hariciyeci de getirmeyeceğiz!
Yılmaz, istihbaratın bir uzmanlık işi olduğunu, MİT Müsteşarlığı'na "bu işleri bilen birinin getirileceğini" söylüyor.
Sonuç: MİT'in başına MİT'in içinden bir isim getirilecek!
Galiba doğrusu da budur: Kurum içinde motivasyon, kurumsal geleneklerin güçlenmesi, kurumsal tecrübe birikimlerinin iyi değerlendirilmesi gibi genel "rasyonel yönetim" kuralları niye MİT için de geçerli olmasın?
Keşke partilerimizde de böyle "kurumsal ilkeler" geçerli olabilse...

HEM petrol boru hatları konusunda çatışan stratejiler sebebiyle, hem artan ticari tanker trafiğinin yarattığı sorunlar sebebiyle Boğazlar, giderek "kritik" hale gelmektedir. Türkiye haklı olarak Boğazlar'da trafiği düzenlemek isterken, bugünkü Boğazlar statüsünü bile 'kırmaya' çalışan ülkeler var.
Siyasi istikrarsızlık yüzünden sorunlarını çözemeyen Türkiye, şimdi bir de "Boğazlar meselesi"nin yeniden körüklenmekte olduğu bir döneme giriyor!
Tabii ki Erkaya gibi vasıflı bir denizciden bu alanda yararlanılmalıdır.
Erkaya'nın siyaseten tartışmalı bir isim olması, uzmanlık alanı dışındaki işlere karışmasındandı.
Tanıyan herkes Erkaya'nın çok iyi yetişmiş bir denizci olduğunu söylüyor. Onun böyle bir göreve getirilmesi hem isabetli bir seçimdir, hem Boğazlar'ın artan önemini göstermektedir.
Dileğimiz, yeni yılda bütün kurumların kendi olağan işlevleri içinde ve doğal refleksleriyle çalışabileceği bir "rasyonelleşme süreci"nin yaşanmasıdır.
ANAP'ın "devlet partisi" değil, kuruluşundaki refleksleri ve felsefeyi koruyan bir parti olduğunu göstermesi, demokrasinin istikrara kavuşması bakımından "stratejik" öneme sahiptir. ANAP'ın başka şansı da yoktur zaten!


Yazara EmailT.Akyol@milliyet.com.tr