Haberin Devamı

MİLLİ  Mücadele tarihinin yazımını 19 Mayıs 1919’da başlatan Büyük Nutuk, Atatürk tarafından CHP’nin 15-20 Ekim 1927 tarihleri arasında toplanan İkinci Kongresi’nde okundu.
Nutuk‘ta muazzam bir edebi dil, ahenkli, heyecanlı, öfkeli, akıcı bir üslup vardır. Güya ‘bugünkü dile çevrilmiş’ metinlerde ise hem bu edebi üslup, hem orijinal metindeki ruh katlediliyor! Şuna bakın:
“Gereksindiğin güç, damarlarındaki soylu kanda vardır!”
Ruhsuz, üslupsuz laflar!
Muhaliflerine hücum ederken Atatürk’ün Nutuk‘ta kullandığı “bunlar imansız idiler...” diye başlayan paragrafları “bunlar inançsızdılar...” diye sadeleştirmek, aynı ‘ruh’u vermiyor, aynı öfkeyi yansıtmıyor!
Hele de “kuvay-ı milliye”yi, “ulusal güçler” diye, “hukuku esasiye”yi “temel haklar” diye çevirenler açıkça kavram cinayeti işliyorlar.
Tarihçi Christopher K. Neumann, hiçbir dilin kelime ırkçılığıyla Türkçe kadar tahrip edilmediğini belirtir, derin bir üzüntüyle.

Nutuk basımları
Neyse; biz Nutuk konusuna dönelim.
1927’de ilk basımı 50 bin adet yapılmış. 1928’deki harf devrimine kadar eski harflerle 7 defa basılmış. Tanıtımı iyi yapılmış, muazzam bir ilgi görmüş.
Ama harf devriminden sonra 1934’e kadar beş yıl süreyle Nutuk basılmamış! Latin harfleriyle ikinci baskısı da dört yıl sonra, 1938’de yayımlanmış!
1938’de Söylev adıyla sadeleştirilmiş metin Milliyet Yayınları’ndan çıkmış.
1950’ye kadar da on iki yıl süreyle Nutuk baskısı yok! Cihan Savaşı ve Milli Şef kültü Nutuk‘u gölgelemiş olmalı. 1950’de Devrim Tarihi Enstitüsü, dokuz yıl sonra, 1959’da da Milli Eğitim Bakanlığı Nutuk‘u yayımlamış.
1973 yılına kadar bütün Nutuk basımlarını resmi kurumlar yapmış; Tarih Kurumu, Dil Kurumu, İnkılap Enstitüsü, bakanlık gibi... 1973’teki ilk ‘sivil’ basımı da Milliyet Yayınları çıkarmış. 1980’lerden itibaren sivil basımlar artıyor. Bugün kaliteli yayınlardan başka, Nutuk‘ta “kehanetler” ve “gizli şifreler” keşfeden zırvalar da bol miktarda piyasada mevcuttur!
İlginç noktalar
1927’de ilk yayımlandığında tanıtımı için büyük çaba sarf edildiği halde, 1930’larda Nutuk yeni harflerle sadece iki defa basılmıştır! Atatürk de 1930’lardaki konuşmalarında Nutuk‘tan bahsetmemiş, referansta bulunmamıştır.
Nutuk, Atatürk tarafından “Reisicumhur” değil, “CHP Genel Başkanı” sıfatıyla ve parti kurultayında okunmuştur. Hem bu bakımdan hem de içeriğiyle siyasidir. Şevket Süreyya da Nutuk‘un “siyasi bir vesika” olduğunu vurgular. Nitekim Nutuk‘taki Milli Mücadele anlatımına bile 1927’nin siyaseti hâkimdir: Yeni kurulan Tek Parti rejimini meşrulaştırmak için, Karabekir ve Rauf Bey Bey gibi muhalif liderlerin Milli Mücadele’deki hizmetlerini bile küçümsemiş, ağır suçlamalarda bulunmuştur.
İnönü Abdi İpekçi’ye, Atatürk, 1927’de değil de sonraki yıllarda Nutuk’u okumuş olsaydı muhalifler hakkında farklı bir dil kullanabileceğini söylemiştir. Atatürk’ün çevresindeki “mutat zevat”tan Kılıç Ali bile, “Atatürk Nutuk’u keşke 1927’de değil, 1937’de verseydi” diye yazmış anılarında.
Liste uzatılabilir fakat bunlar Nutuk‘un büyük önemini azaltmaz. Nutuk mutlaka okunmalı; İnönü, Karabekir, Rauf, Cebesoy gibi liderlerin yazdıklarıyla mukayese ederek, 1927’nin öfkeli siyasi ortamını dikkate alarak ve son zamanlardaki akademik yayınları da inceleyerek...