Medipol Başakşehir’in üç puan kaybetmesi Beşiktaş açısından Gençlerbirliği maçının önemini daha da arttırmıştı. Ancak siyah- beyazlılar ilk yarının özellikle 20, 25 dakikalık bölümünde çok zorlandılar. Bunun nedeni Gençlerbirliği’nin benimsediği savunma ve oyun anlayışıydı.
Kırmızı- siyahlılar sahaya üç stoperle çıktılar. Bu üçlü defans, Beşiktaş atağa çıktığında beşe çıkıyordu. Bununla birlikte rakiplerine önde basmaya çalışan Gençlerbirliği futbolcuları, Beşiktaş’ın oyun kurmasını da engelledi. Buna bir de başkent temsilcisinin sert oyunu eklenince Beşiktaşlı oyuncular oldukça zorlandılar.
Şenol Güneş, Gençlerbirliği’nin bu oyun anlayışına saha içerisinde yaptığı taktiksel değişikliklerle cevap vermeye çalıştı. Bunda da bir ölçüde başarılı oldu. Ama maçın kırılma anı şüphesiz Uğur’un 34.dakikadaki mutlak gollük şutunu açıyı çok iyi kapatan Fabri’nin yüzüyle kurtarması oldu.
Fabri bu pozisyon sonrasında oyuna devam edemedi. Kendisine geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Öte yandan Beşiktaş gibi kaliteli ve kompakt bir takım karşısında öne geçemezseniz oyunu uzun süre dengede götürmekte zorlanırsınız. Nitekim Gençlerbirliği de bunu yaşadı. İlk yarının son bölümünde oyunu
Kardemir Karabükspor ile Fenerbahçe arasında oynanan karşılaşmaya iki takımın kalecileri damga vurdu. O nedenle daha yazımın başında hem Karabük kalecisi Ahmet Şahin’i hem de Fenerbahçe kalecisi Fabiano’yu tebrik ediyorum.
Maçın ilk yarısında etkili olan taraf Fenerbahçe’ydi. Sarı- lacivertliler bu yarıda üç net pozisyon yakaladılar. Ancak Fenerbahçe, yakalanan bu pozisyonlara tezat olarak hiç de iyi bir futbol ortaya koyamadı. Esasen maçın ilk yarısı Fenerbahçeli Lens ile Karabük kalecisi Ahmet Şahin arasında geçti dersek yalan olmaz.
Karabük cephesi de ilk yarıda felaketti. Özellikle Latovlevici’nin sakatlanıp çıkması ev sahibi takımı iyice oyundan düşürdü. Bununla birlikte ikinci yarıya yine sakatlık sorunu yaşayan Tanase’nin yerine Serdar Deliktaş ile başlanması Kardemir Karabükspor’un oyununu müthiş bir şekilde değiştirdi.
Gerçekten de ev sahibi Karabükspor ikinci yarıya doludizgin başladı ve Fenerbahçe kalesinde arka arkaya pozisyonlar buldu. Ancak bu sefer de sahneye Fenerbahçe kalecisi Fabiano çıktı ve Karabük’ün mutlak gollük pozisyonlarına geçit vermedi.
Kardemir Karabükspor’un yaklaşık 15 dakika süren bu fırtınasını atlatan Fenerbahçe oyunda yeniden dengeyi
Türk futbolunun içerisinde yer alan kimilerinde bir yabancı takıntısı var. Türkiye’de yabancı futbolcu sayısının sınırlı olduğu dönemlerde yabancı kuralı kalksın, serbest olsun diye feryat figan ağlaşıldığını henüz hiç kimse unutmadı.
Sonunda TFF, Fatih Terim ile birlikte bu kuralı herkesin içine sinecek şekilde yeniden düzenledi. Fakat bu sefer de Türk futbolunun gelişmesi bahanesiyle yabancı oyuncuya sınırlama getirilsin sesleri yükselmeye başladı.
Bu insanlara öncelikle şunu anlatmak gerekiyor: Yabancı futbolcu sayısı hala kısıtlamaya tabi. Oysa Türk futbolcularda böyle bir kısıtlama yok. Yani bir kulüp isterse bütün takımı yerli futbolculardan kurabilir. Nitekim bunun örneği de var. Kim mi? Altınordu.
Öte yandan bu yasakçı zihniyete sahip insanlara hatırlatılması gereken başka konular da var. Geçmişte bir takımda oynayabilecek yabancı futbolcu sayısı beşe kadar düşürüldü. Peki, yabancı futbolcu sayısının kısıtlı olduğu o dönemlerde Türk Milli Takımı istisnasız bütün turnuvalara katılabildi mi? Ya da Avrupa Kupalarında mücadele eden takımlarımızdan kaçı inanılmaz büyük başarılara imza attılar?
Bir de bunların üstüne yabancı sınırlamasından dolayı Türk futbolcuların
Galatasaray, Trabzonspor karşısına da 3- 4- 2 -1 sistemiyle çıktı. Tudor bu sistemde ısrar ediyor. Ancak gerek Galatasaray’ın oyuncu yapısı, gerekse de sakatlıkların da etkili olduğu şu andaki kadro bu sistemi oynamaya müsait değil.
Semih’in yanına uzun zamandır maç oynamayan sağ bek Cavanda ve sol bek Carole’u monte ederek üçlü defans kurmak büyük bir hataydı. Bu oyuncular maç boyunca hiçbir hücuma katkı sağlayamadılar.
Bu sistemde bütün yük Yasin’in omuzlarına biniyor. Ama Yasin, savunma yapmaktan hücum becerilerini ortaya koymaya fırsat bulamıyor. Aynı şekilde Sneijder ve Bruma da bu sistemde iyice etkisiz hale geliyorlar. Podolski de geçen haftaki performansına rağmen bu sistemin santraforu değil. Bu arada Podolski zaten santrafor değil!
Yine de bu sistemde direten Tudor, diğer kanatta Rodrigues ile değil de Linnes ile başlayarak önceliğinin savunma olduğunu yine gösterdi.
Rakip takım hücuma çıktığında üçlü savunma dışında iki kanat oyuncusu, ayrıca Selçuk ve Tolga geriye geliyorlar. Sneijder de top almak için geriye gelince ediyor sana sekiz kişi. Galatasaray bu sistemle nasıl ve kiminle hücuma çıkacak?
Nitekim Trabzonspor karşısındaki Galatasaray ilk yarıda
Aslında her şey Beşiktaş’ın istediği gibi başladı. Siyah- beyazlılar 22 dakikada skoru 2-0’a getirdiler. İki takım arasındaki kalite farkı o kadar belliydi ki, Olympiakos top bile yapamıyordu. Fakat Yunan temsilcisi, Beşiktaş’ın oyunu rölantiye aldığı bir anda gol bulup umutlandı. Ama Beşiktaş’a asıl darbe 39.dakikada kendi futbolcusu Aboubakar’dan geldi.
İnsanın aklı almıyor! Aboubakar gibi uluslararası tecrübeye sahip bir futbolcu nasıl olur da göz göre göre kendisini oyundan attırır. Aboubakar’ın yaptığı resmen sorumsuzluktu. Beşiktaşlı futbolcular onun yüzünden 52 dakika on kişi oynamak zorunda kaldılar. Olympiakos tur için iyice havaya girdi. Beşiktaş’ın oyun planı alt üst oldu. Beşiktaşlı taraftarlar ve futbolcular sıkıntıya girdiler ve her bir Beşiktaşlı futbolcu iki kişilik oynamak zorunda kaldı. Eğer tur kaybedilseydi bunun tek sorumlusu Aboubakar olacaktı. Aboubakar’ın yaptığı affedilir bir şey değil. Bu nedenle Beşiktaş yönetimi kendisine mutlaka ceza kesmeli.
Beşiktaş, ikinci yarının başlamasıyla Olympiakos atakları karşısında bunaldı. Fakat kalite farkı bir kez daha kendisini gösterdi ve Yunan temsilcisi o kadar akına rağmen ciddi pozisyonlara giremedi.
Şenol
Öncelikle Fernandao’ya geçmiş olsun dileklerimi iletmek istiyorum. İnsan sağlığı, sporcu sağlığı her şeyden önce geliyor. Fernandao’nun yaşadığı o talihsiz olaydan sonra benim açımdan maçın da pek bir önemi kalmadı. Dilerim Fernandao bir an önce sağlığına kavuşur.
Fenerbahçe için söylenecek çok şey var. Son iki maçını kazanmış, üstelik geçen hafta Alanya’da müthiş bir geri dönüş yapmış takımın maçına seyirci gelmiyor. Demek ki Fenerbahçe taraftarları takımlarından umutlarını kesmişler. Çünkü alınan sonuçlar ne olursa olsun, oynanan futbol onlara umut vermiyor.
Nasıl versin ki? İşte size en iyi örnek Advocaat’ın Atiker Konyaspor on biri. Dörtlü defansın önünde Mehmet Topal, Souza ve Ozan Tufan yer alıyorlar. Sanki Fenerbahçe ilk maçını kazandığı bir Avrupa Kupası mücadelesinin rövanşına çıkıyor! Advocaat acaba bu kadar savunmacı ve aynı tipte oyuncuyla nasıl kazanabileceğini düşünüyor? Ya da kazanmayı düşünüyor mu?
Nitekim sahada Fenerbahçe takımının sadece forması vardı. Sarı- lacivertliler son 15 dakikaya kadar sahada hiçbir varlık gösteremediler.
Aslında bugünlerin geleceği çok önceden belliydi. Fenerbahçe yönetimi çok ciddi hatalar yaptı. Pereira’nın gönderilme
Kayserispor, Sergen Yalçın’ın gelmesiyle bir anda çehre değiştirdi. Devre arasında yapılan 10 yeni transferden uyumlu bir takım yaratan Sergen Yalçın, ligin ikinci yarısında fırtına gibi esiyor. Genç teknik adam, Beşiktaş karşısında da hücumcu bir kadroyla sahaya çıktı. Dört forvet ve arkalarındaki sağlam orta saha ile Beşiktaş’a adeta kök söktürdüler.
Beşiktaş’ta ise Olympiakos maçının yorgunluğu hissediliyordu. Ama en çok hissedilen Gökhan Gönül ve Quaresma’nın eksiklikleri oldu. Bu futbolcuların yokluğunun etkisiyle Beşiktaş’ın sağ kanadı neredeyse hiç çalışmadı. Solda etkili olamayan Babel, sağ kanada alındıktan sonra da verimli olamadı. Babel gittikçe daha etkisiz bir hal alıyor. Aynı şekilde Gökhan Gönül’ün yokluğunda sağ bekte görev yapan Beck de maç eksikliğini fazlasıyla hissettirdi.
Keza Oğuzhan da, Aboubakar’a attırdığı ikinci gol dışında hiç sorumluluk almadı. Aynı şekilde Talisca ve Cenk Tosun da çok etkisizdiler. İleride diri kalıp öne çıkan tek isim, Beşiktaş’ın iki golüne de imza atan Aboubakar oldu.
Adı geçen oyuncuların etkisizliği yüzünden ilk yarıda istediğini alamayan Şenol Güneş, ikinci yarıya Babel’in yerine Tolgay Arslan ile başladı ve sistemi de
Galatasaray, Gençlerbirliği maçına kadro dezavantajıyla başladı. Çünkü sarı- kırmızılılarda neredeyse bir düzine sakat futbolcu vardı. Hakan Balta da bu kervana katıldı ve 20.dakikada oyundan çıkmak zorunda kaldı. Aslında bu durum bile Galatasaray’daki değişimi gösteriyor. Bu kadar sakat, Tudor’un gelmesiyle antrenmanların daha ağır geçmeye başladığını gösteriyor. Bu durum ileriki haftalarda daha büyük sıkıntılara neden olabilir. Ama önümüzdeki sezon için umut veriyor.
Galatasaray maça skor dezavantajıyla da başladı. Sarı- kırmızılılar bu sezonki en erken golü kalelerinde gördüler. Ama bundan sonraki dakikalar da Galatasaray’daki bir başka değişimi gözler önüne serdi. Galatasaraylı futbolcular mağlubiyeti kabullenmediler ve direnç gösterdiler. Bu direnç kısa bir zamanda beraberliği getirdi.
Ama bu da sarı- kırmızılı futbolcuları durdurmadı. Riekerink dönemi olsa beraberlikten sonra yeniden rölanti bir şekilde kısa paslarla yavaş yavaş top yapmaya başlarlardı. Fakat bu sefer galibiyet golü için rakip kaleyi ablukaya almaya devam ettiler. Hücumda her türlü varyasyonu denediler. Önde bastılar, kaybettikleri toplarda hemen refleks gösterdiler, sağlı sollu ortalar yaptılar ve