Zirveyi yakından ilgilendiren karşılaşmada Antalyaspor’u deplasmanda yenmeyi başaran Medipol Başakşehir, derbi öncesinde nefesini Beşiktaş’ın ensesinde iyice hissettirmeye başladı.
Maça Antalyaspor hızlı başladı. Ancak ev sahibi takımın bu üstünlüğü yaklaşık on dakika sürdü. Daha sonra ise Başakşehir oyuna ortak oldu.
Konuk takım bu maçta eksik futbolcularını oldukça aradı. Eren, özellikle ilk yarıda çok aksadı. Nitekim Antalyaspor ilk yarıda neredeyse sürekli Eren’in kanadından geldi. Ancak ikinci yarı tamamen Başakşehir’in kontrolünde geçince bu durum da sona erdi.
Öte yandan Mossoro’nun eksikliği de kendisini ciddi anlamda hissettirdi. İrfan Can Kahveci, Mossoro’nun boşluğunu dolduramadı. Abdullah Avcı, Rıza Çalımbay’ın ileride daha iyi pas yapmak için Yekta’yı oyuna almasından sonra, önlem olarak 69.dakikada İrfan Can Kahveci’yi oyundan çıkarttı ve Holmen’i sahaya sürdü. Oysa Abdullah Avcı bu değişikliği çok daha önce yapmalıydı.
Bununla birlikte ilk on dakika dışında sahada istediklerini daha çok yapabilen konuk Başakşehir’di. Adebayor, takımına yine müthiş katkı yaptı. Emre yine harika paslar attı. Özellikle 89.dakikadaki golde Napoleoni’ye gönderdiği pas resmen
Geçen hafta Fenerbahçe karşısında güzel bir futbol oynamasına rağmen mağlup olan Galatasaray, aynı güzellikteki futbolu bu hafta Bursaspor karşısında da sergiledi ve sahadan 5-0 galip ayrılmayı başardı.
Galatasaray maça çok hızlı başladı. Sarı- kırmızılılar resmen daha maçın başında rakiplerini sürklase ettiler. Nitekim Cim Bom, sahanın yıldızı Bruma’nın marifetiyle ilk yarıyı 2-0 önde kapattı.
Ancak daha ilk yarıda skor çok daha farklı olabilirdi. Sarı- kırmızılıların iki topunu Bursasporlu futbolcular son anda çizgiden çıkardılar. Galatasaray’ın bir net penaltısı verilmedi. Ayrıca Bursasporlu Faty, 45.dakikada kırmızı kart görmeliydi.
Galatasaray’ın futbol resitali ikinci yarıda da sürdü ve sarı- kırmızılılar hiç zorlanmadan skoru 5-0’a getirdiler.
Galatasaray şampiyonluk yarışının da, ikincilik mücadelesinin de uzağında kaldı. Kısacası iddiasız durumda kalan sarı- kırmızılı futbolcuların iki haftadır gösterdikleri bu performansı tebrik etmek gerekiyor. Geçen haftaki güzel mücadeleyi maçın derbi olmasına bağlayabiliriz. Ama bu geçen haftaki derbi mağlubiyetinden sonra aynı güzel futbolu bu haftaya da taşımak Türk futbolunda çok şahit olmadığımız bir olay. O nedenle
Şampiyonluk yolunda bir nevi final niteliği taşıyan Medipol Başakşehir- Beşiktaş karşılaşması, siyah- beyazlılar için şok bir neticeyle sonuçlandı.
Abdullah Avcı, Beşiktaş’ın Lyon ile oynadığı maçları çok iyi analiz etmiş. Beşiktaş’ı yenmek istiyorsanız önde basmak zorundasınız. Eğer beklerseniz kaybedersiniz. Medipol Başakşehir de Beşiktaş’a önde bastı ve kazandı.
Elbette bu, kolay bir oyun tarzı değil. Sürekli önde basmak için kaliteli oyunculara ve iyi bir kondisyona ihtiyacınız var. İşte Abdullah Avcı’nın takımında da bunlar mevcuttu.
Yine de ev sahibi takım 90 dakika önde basamadı. Özellikle 60.dakikadan sonra Beşiktaş daha çok rakip yarı sahada gözüktü. Ama Başakşehir bu dakikalarda da geride ayakta durmayı başardı.
Medipol Başakşehir bir teknik direktör ve sistem takımı. Rakibi iyi analiz eden teknik ekibin kaliteli futbolcuları 18 dakikada skoru 3-0’a getirmeyi başardılar. Beşiktaş bu şoku atamadığı gibi yukarıda da belirttiğim şekilde ileriye çıkmakta zorlandı.
Visca, Mossoro ve Cengiz müthiş oynadılar. Önde basıp Beşiktaş’ı boğmalarının yanı sıra rakiplerinin ileri çıkmasına da engel oldular. Zaten skoru yaratan da bu futbolcular oldular. Keza onların
Galatasaray ile Fenerbahçe belki de tarihlerinin en amaçsız maçlarından birini oynadılar. Şampiyonluk trenini çoktan kaçıran iki takımın da tek hedefi, ikinciliği yakalayıp Şampiyonlar Ligi ön elemesine kalabilmekti.
Bu burukluk sahaya da yansıdı. Yine de Galatasaraylı futbolcular Fenerbahçe’yi yenip üzerlerindeki eleştiri bombardımanını sonlandırmak için çok çalıştılar. Futbol deyimiyle, Galatasaray oynadı ama Fenerbahçe kazandı.
Elbette bu durum iyice analiz edilmeli. Tudor haftalar sonra doğruyu buldu ve Riekerink’in kadrosuna yakın bir kadroyu sahaya sürdü. Bruma ve Yasin gibi hızlı adamlarıyla kanatları çok iyi kullandı ve ceza sahasına birçok orta geldi. Ama bunları gole çevirebilecek tek isim Eren Derdiyok kulübedeydi. Podolski iyi futbolcu. Ama bu oyun anlayışının golcüsü değil. Nitekim Alman futbolcu top almak için çoğu kez geri geldi.
Tudor, ikinci yarıda Galatasaray oyunu tamamen rakip sahaya yıktığında da Bruma’yı çıkartarak Fenerbahçe’nin sarı- kırmızılılara vuramadığı darbeyi kendisi vurdu. Daha sonra ise ilk on birde yer alması gereken Eren’i, kanattaki diğer etkili isim olan Yasin’in yerine oyuna aldı. Fenerbahçe’nin Galatasaray’ın üzerine geldiği son
Galatasaray, Fenerbahçe’nin kazandığı haftada Şampiyonlar Ligi yarışındaki direkt rakibi Medipol Başakşehir ile karşılaştı. Bu maçın hem ev sahibi Medipol Başakşehir, hem de Galatasaray için ne kadar önemli olduğunu herkes biliyordu.
Ancak anladığım kadarıyla Galatasaray teknik direktörü Igor Tudor, bu maçın önemini anlayamamış. Çünkü genç teknik adam oyuncu ve sistem denemelerine bu hayati maçta da devam etti ve yine yıldızları kulübede oturttu.
Tudor için hangi eleştirileri yapsak az kalır. Takımda üç tane sağ bek varken Semih’i sağ bekte oynatmak, toplamda üç stoperle maça çıkmak, Yasin’i santrafor arkasında oynatmak, Sneijder ve Podolski’yi kulübeye çekmek nasıl bir mantıktır?
Peki oyuncuların ayakta durmakta bile zorlanmaları, psikolojik çöküntünün ya da sezon sonu yapılmaması gereken ağır antrenmanların getirdiği yorgunluk…
Galatasaray 90 dakika boyuncu sahanın hiçbir yerinde yoktu. Maçı tamamen Başakşehir kontrol etti. Skor daha farklı da olabilirdi.
Galatasaray eriyor. Bütün bu yaşananların sorumlusu sadece Tudor değil. Dursun Özbek yönetimi de en az Tudor kadar suçludur. Dursun Özbek’in küçülme politikasını Tudor bu sezondan başlattı ve önümüzdeki yıl takımda
TFF 1. Ligde haftanın açılış maçı olan Boluspor- Göztepe karşılaşması oldukça sıkıcı geçti. Her iki yarıya da ev sahibi takım hızlı ve etkili başladı. Ancak bu durum sadece 10, 15 dakika sürdü. Ondan sonraki dakikalar ise zevksiz bir mücadeleye sahne oldu.
Önce kazanan takımdan başlayalım. Boluspor iyi transferlerle sezona iddialı girdi. Ancak istedikleri sonuçları alamayınca devre arasında neredeyse takımın tamamı yenilendi. Buna rağmen dünkü oyunları pek umut verici değildi. Maçı kazanmalarında etkili olan, kanatları çok iyi kullanmaları ve maçın son anına kadarki kazanma istekleriydi. Göztepe’de ise bunlar yoktu ve sarı- kırmızılılar çok kötü bir futbol oynadılar. Böyle olunca da Boluspor 90+3’de bulduğu golle maçı kazanmayı başardı.
Gelelim Göztepe’ye. Yılmaz Vural takımın başına iki hafta önce geldi. Sarı- kırmızılıların geçen haftaki Giresunspor maçında kazanma istekleri, hırsları, arzuları ve mücadeleleri gerçekten çok iyiydi. Bu güzel mücadele sonucunda alınan galibiyet de taraftarları umutlandırdı.
Ancak Boluspor karşısındaki Göztepe’de geçen haftadan eser yoktu. Göztepe, Türk futbolunun en önemli kulüplerinden bir tanesi. Yılmaz Vural da bunu çok iyi biliyor.
Ligin en iyi futbolunu oynayan iki takımın mücadelesi tam bir futbol resitaline sahne oldu. İki takımın teknik direktörünü de, futbolcularını da can-ı gönülden kutluyorum.
Beşiktaş maça hızlı başladı ve daha Trabzonspor önlem alamadan öne geçti. Bundan sonra Trabzonspor’un golü gelene kadar üstünlük tamamen siyah- beyazlılardaydı. Ancak Trabzonspor’un Okay ile gelen beraberlik golü, ardından da Quaresma’nın sakatlanıp çıkmak zorunda kalması oyun üstünlüğünün ev sahibi Trabzonspor’a geçmesine neden oldu.
İkinci yarıya yürek dayanmadı. İlk yarıda serseri mayın gibi dolaşan Aboubakar’ın daha fazla sorumluluk alması siyah- beyazlıların artısıydı. Nitekim Beşiktaş’ın ikinci golü de bu futbolcudan geldi.
Ancak gol fırtınası dinmedi. Trabzonspor, mağlubiyetten galibiyete yükseldi. Daha sonra beraberliği sağlayan Beşiktaş, Necip ve Mitrovic’i oyuna alarak beraberliği korumak istedi. Ancak 90+1’de sağ bek Gökhan Gönül’ün ortasında orta saha oyuncusu Atiba, kafa ile Kara Kartal’ın galibiyet golünü attı.
Trabzonspor açısından dikkat çeken Beşiktaş’ın ikinci golünde Aboubakar’a, dördüncü golünde ise Atiba’ya vuruş yaptıranın Jan Durica olmasıydı. Kısacası bu oyuncunun iki
Adanaspor maçı Galatasaray için her anlamda bir hazırlık maçı şeklinde geçti. Tudor’un sahaya sürdüğü on bir ve kulübedeki tercihleri de bunun açık bir göstergesiydi.
Kulübede oturtulan Sneijder, De Jong, Hakan Balta, Tolga Ciğerci ve Sabri’nin Tudor’un gelecek planlarında yer almadıklarını söyleyebiliriz. Hatta öyle ki Hırvat teknik direktör, Sneijder’in bölgesinde önümüzdeki sezon takımda olmayacak Podolski’ye yer verdi.
Tudor taktiksel anlamda da arayış içerisindeydi. Örneğin maça dörtlü defansla başladı. Onların önünde ise iki ofansif isme, yani Selçuk İnan ve Josue’ye şans verdi. Yasin ve Rodrigues kanatları kullanırlarken, ortada Podolski, onun hemen önünde ise Eren Derdiyok yer aldı.
Defansif orta saha oyuncusunun olmamasından dolayı Adanaspor, Galatasaray orta sahasını çok çabuk geçti. Ancak konuk takım o kadar kötü ve dağınıktı ki, bunları pozisyona çeviremedi.
Galatasaray hızlı oyunu iyi oynadı. En sivrilen ve bence maçın adamı olmayı hak eden ise Linnes’di.
Tudor, 4-0’ı bulduktan sonra yaptığı oyuncu değişiklikleriyle yeni varyasyonlar denedi. Örneğin üçlü savunmaya geçti. Ahmet Çalık’ı sağ, Cavanda’yı orta, Linnes’i ise sol stoperde oynattı. Kısa bir süre