Üçüncülük iddiasındaki Galatasaray için Alanyaspor maçı oldukça iyi başladı. Maçın hızlı bir tempoda oynanması ve Alanyaspor’un defansif zafiyetleri sarı kırmızılıların kısa sürede skor avantajını yakalamalarını sağladı.
Galatasaray’da öne çıkan isimlerse şüphesiz Sneijder, Bruma ve Sinan Gümüş’tü. Sneijder, verdiği bitirici paslarla bütün gollerde vardı. Bruma, harika işler yaptı ve çok da güzel bir gol attı. Sinan Gümüş de etkili futbolunu bu hafta da devam ettirdi ve iki gole imza atarak takımına büyük katkı sağladı.
Ancak Tudor, Alanyaspor’un ikinci yarıya baskılı başlaması üzerine 60.dakikada Sneijder ve Sinan Gümüş’ü oyundan çıkarttı. Galatasaray’da çok sorun var, oyuncuya dayalı bir düzen var, Tudor’un arkasında durmalıyız gibi sözleri şimdiye kadar çok duyduk. Bu sözlere çoğu zaman da hak verdik. Ancak Tudor da yaptığı skandallarla bu işe çanak tutuyor.
Sneijder, haftalardır bir çıkış yakalamış ve bütün gollerde payı var. Sinan Gümüş, iki gol atıp moral kazanmış. Henüz 60.dakikada bu iki futbolcuyu oyundan almak nasıl bir mantıktır? Futbolcuyu küstürmek için zaten başka bir şey yapmanıza gerek yok.
Tudor aklınca Alanyaspor akınlarını kesmek istedi. Ama bu
Tüm güzelliğiyle Mayıs ayını yaşıyoruz ve yaza girmek üzereyiz. Ancak işleri iyi gitmeyen takımlar için şu güzelim Mayıs ayı tam bir eziyete dönmüş durumda ve onlar hazan mevsimini yaşıyorlar.
Nitekim dün Kadıköy’de de buna şahit olduk. Adı büyüktü maçın: Fenerbahçe- Trabzonspor. Ama Fenerbahçe üçüncülük, Trabzonspor ise Avrupa Kupalarına katılabilme umudunu sürdürmek için çıktılar sahaya.
Advocaat üç santraforla maça başladı. Başlangıçta işler istediği gibi de gitti. Sarı lacivertliler ofsayt olan bir pozisyonda golü bulup 1-0 öne geçtiler. Ofsayt demişken, suçu sadece hakemlere atmayalım. Direkten dönen o topta bütün Trabzonspor defansının uyuması da ciddi bir hataydı.
Trabzonspor ancak ilk yarının uzatma dakikalarında uyanabildi. İkinci yarının başından itibaren de oyundaki hakimiyetini sürdürdü. Matus Bero’nun ön plana çıkıp Fenerbahçe defansını dağıttığı bu bölümde Advocaat da maçı bizim gibi izledi. Sonuçta da Trabzonspor’un Matus Bero ile beraberlik golü geldi.
Çok santraforla oynamak çok gol getirmiyor. Kaldı ki, Advocaat’ı üç santraforla oynama iten bir neden de kanat oyuncularının sakatlığıydı. Öyle ki, kulübedeki Volkan Şen bile sakattı. Nitekim oyuna
Zirve yarışını çok yakından ilgilendiren Trabzonspor- Medipol Başakşehir maçı oldukça zevkli bir mücadeleye sahne oldu. Sonucu ise Beşiktaş’a yaradı.
Zevkli mücadele kendi içerisinde de ilginçlikler taşıdı. Örneğin, 60.dakikaya kadar Trabzonspor oyuna daha hakimken bu dakikadan sonra üstünlük Medipol Başakşehir’e geçti. Konuk takım bu üstünlüğünü oyunun sonuna kadar da sürdürdü. Abdullah Avcı’nın ekibi, maçı resmen tek kaleye çevirdikleri 60.dakikadan sonra en az beş net gol pozisyonu yakaladılar.
Hafta içerisinde Fenerbahçe ile yorucu bir kupa maçı oynayan Medipol Başakşehirli futbolcuların fiziksel açıdan bu kadar dayanıklı çıkmaları takdiri hak ediyor. Ligimizde başka bir takımın bunu başarabileceğini düşünmüyorum. İşte bu da Abdullah Avcı ve takımının farkını bir kez daha ortaya koyuyor.
Elbette burada Mahmut’un da hakkını teslim etmek gerekiyor. Mahmut, maçın başarılı isimlerinden Caicara’nın sakatlanması üzerine oyuna girdi. Oyuna girdikten sonra da Emre’yi çok iyi tamamladı ve orta saha üstünlüğünün ve dolayısıyla da oyunun kontrolünün tamamen Medipol Başakşehir’e geçmesinde etkili oldu.
Söz Emre’ye gelmişken, Fenerbahçe’nin geçen sezon yaptığı kadro
Öncelikle tüm halkımızın 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramını kutluyor; büyük önder Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, silah arkadaşlarını ve vatan için hayatını kaybedenleri sevgi, saygı ve rahmetle anıyorum.
Galatasaray, üçüncülük yarışı için büyük önem taşıyan Osmanlıspor maçında diğer karşılaşmalara göre daha hareketli bir görüntü sergiledi. Elbette bunda rakip takımın kırılgan yapısı da etkili oldu.
Her ne kadar Sinan Gümüş güzel bir gol atsa da maça damga vuranlar Sneijder ve kaleci Muslera oldu. Sneijder, son haftalarda adeta geri döndü. Geçen hafta Gaziantep deplasmanında takımına galibiyeti getiren golü atan Hollandalı futbolcu, bu hafta da Osmanlıspor karşısında güzel bir oyun sergiledi ve sarı kırmızılıları öne geçiren golü attı.
Yakın bir zamana kadar Galatasaray’da resmen çıbanbaşı olarak gösterilen Sneijder’in bu değişimi elbette dikkat çekiyor. Zannederim Sneijder’in bu çıkışı biraz da milli takımla ilgili. Yıldız futbolcu, milli takım oyuncularının belirleneceği bu dönemde vites arttırdı ve Hollanda milli takımına çağırılmayı başardı. Yani sanki biraz da kendisine oynadı.
Elbette onun kendisine oynaması ve başarılı olması
Öncelikle, ligin ardından kupada da finale yürümeyi başaran Medipol Başakşehir’i kutlamak gerekiyor. Abdullah Avcı’nın takımı 90 dakika boyunca oyuna hakimdi. Nitekim öne geçmeyi de başardılar. Abdullah Avcı, 1-1’den sonra risk alıp önce Mustafa Pektemek’i, ardından da Napoleoni ve Holmen’i sahaya sürdü ve üçlü defansa döndü. Bunun semeresini de 2-1’i yakalayarak aldı. Ama bu yeni oyun anlayışından da kaynaklanan kademe ve pozisyon hatası skorun 2-2’ye gelmesine neden oldu.
Medipol Başakşehir, uzatmalarda da üstündü ama yapılan değişiklikler nedeniyle sistem oturtmakta sıkıntı çekti ve maç penaltılara kaldı. Penaltılar sonunda da yine hak eden kazandı.
Evet, Medipol Başakşehir her açıdan finale çıkmayı hak etmişti. Fenerbahçe’den daha üstün oynadılar, daha iyi organize oldular. Bunda en büyük aktör de, Fenerbahçe’deki yeniden yapılanma (!) sürecinde gönderilen Emre Belözoğlu oldu.
Fenerbahçe’nin tek planı ise rakibine önde basıp, topla çıkmalarını önlemekti. Sarı lacivertliler bunda bir süre başarılı oldular. Ama sonra bu plan da çöktü.
Fenerbahçe buna rağmen ilk yarıda Robin van Persie ile uygun gol pozisyonları yakaladı. Ama Hollandalı ünlü futbolcu bu pozisyonlarda
Beşiktaş, Bursa’ya sıkıntılı gitmişti. Bir yanda Talisca’nın eksikliği, diğer yandan liderliği Medipol Başakşehir’e kaptırmanın verdiği stres. Nitekim bu stresin etkilerini sahada gördük.
Ancak maçın çok gergin geçmesinin temel nedeni Bursaspor cephesi oldu. Gerek geçmişten gelen sıkıntılar, gerekse de Bursaspor’un ligdeki durumu yeşil beyazlı taraftarların ve futbolcuların iyice gerilmelerine neden oldu.
Gerçekten de maçın başlamasıyla birlikte Bursaspor’un sert futbolunu izlemeye başladık. Beşiktaş bu bölümde hiç etkili olamadı. Ancak bu etkisizliğin tek nedeni Bursasporlu futbolcuların sert oyunu değildi. Bursaspor, kanatları kapatmaya çalıştı. Kendi ceza sahası önünde de kalabalık durarak Beşiktaş’ın ortadan pasla içeri girmesini engelledi.
Ancak ilk yarının ortalarından itibaren siyah beyazlılar oyuna ağırlıklarını koymaya başladılar. Devrenin sonuna kadar da Bursaspor’u kendi sahasına hapsetmeyi başardılar.
Şenol Güneş, sarı kartı olan Quaresma’yı ikinci yarıda da sahada tutarak büyük bir risk aldı. Ama Portekizli futbolcu ikinci yarıda gerginlikten uzak kalmayı başardı. Bununla birlikte Beşiktaş, pozisyona girmekte sıkıntı yaşadı. Kubilay’ın kaçırdığı pozisyonda
Büyük takımlar şampiyonluktan erken koptukları zaman oynadıkları maçlar resmen eziyet oluyor. Antalyaspor karşısındaki Fenerbahçe de, taraftarlarına bu eziyeti çektirdi. Gerçi sarı lacivertliler, Galatasaray ve Beşiktaş derbilerinden başarılı sonuçlarla dönmüşlerdi ama oynadıkları futbol felaket derecede kötüydü. İşte Fenerbahçe bu sefer kötü futbolunu puana çeviremedi ve kendi sahasında Antalyaspor’a 1-0 mağlup oldu.
Elbette Advocaat ve futbolcularının akılları bir taraftan da hafta içerisinde oynayacakları kupa maçındaydı. Esasen Advocaat’ın kupa maçına daha çok önem verdiği de ortadaydı. Hollandalı teknik direktörün ikinci yarıda Sow yerine Lens’i oyundan çıkartması da bunun en net örneği oldu.
Fenerbahçe’de ayakta kalabilen sadece üç oyuncu vardı. Bunlar kaleci Volkan Demirel, Kjaer ve Mehmet Topal’dı. Biraz zorlarsak Hasan Ali ve Alper’i de öne çıkarabiliriz. Ama takımın gerisi, sonradan oyuna girenler de dahil olmak üzere çok kötüydü.
Tabi Fenerbahçe’deki eksikleri de göz ardı edemeyiz. Özellikle Şener’in sakatlığında sağ bek oynamak zorunda kalan Ozan Tufan çok kötü bir maç çıkarttı. Nitekim Antalyaspor golünde de bu futbolcunun ciddi hatası vardı. Ozan Tufan,
Yazıma öncelikle Kemal Özdeş’i ve Kasımpaşa’yı tebrik ederek başlamak istiyorum. Kemal Özdeş, bir teknik direktörün elinin takıma pozitif yönde değmesinin en güzel örneğini oluşturuyor. Hatırlarsanız Kemal Özdeş geldiğinde herkes Kasımpaşa’nın küme düşeceğini düşünüyordu. Oysa Kemal Özdeş bu takımı ligde yedinci sıraya çıkarttığı gibi kupada da finalin ucuna getirdi.
Igor Tudor ise Kemal Özdeş’in tam tersi bir durumda. Hırvat teknik direktör Galatasaray’ın başına geçtiğinde sarı- kırmızılıların liderle arasında sadece beş puan fark vardı. Şu anda ise Galatasaray dördüncü durumda ve lider Beşiktaş’la arasında 12, üçüncü Fenerbahçe ileyse 4 puan fark var. Bu fark bugün biraz daha açılacak.
Öte yandan Igor Tudor, geldiğinden beri yaptıkları ve yapmadıklarıyla sürekli gündeme oturdu. Kasımpaşa maçındaki performansı içinse tek bir kelime söylenebilir: ‘’ Skandal. ‘’
Tudor, Galatasaray’a gelir gelmez Bruma ile sorun yaşadı. Kasımpaşa maçında da henüz 18.dakikada Bruma’yı oyundan çıkarttı. Tudor’un ne yapmak istediğini anlamak mümkün değil. Bir insan göz göre göre kendi takımına zarar verir mi? Tudor veriyor.
Tudor, Bruma’yı skandal bir şekilde oyundan çıkarttı. Yerine ise