Bu gün 10 Kasım. Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete intikal edişinin 78.yıl dönümü.
Yurdun her yerinde sevgi ve saygıyla anılan büyük Atatürk, bildiğiniz gibi pek çok konuda bilgi sahibi olan bir dahiydi. Bu konulardan biri de spordu. Atatürk, gençliğinden beri sporu desteklemiş, spor kulüplerini ziyaret etmiş, antrenmanlarını izlemiş, hatta şeref defterlerini yazmıştır. Daha Kurtuluş Savaşı başlamadan önce Beşiktaş’ın Akaretler’deki antrenmanını izlemesi, Fenerbahçe’nin şeref defterini yazıp imzalaması buna örnek olarak gösterilebilir.
Ancak Atatürk’ün spora olan ilgisi söz konusu olduğunda akla sadece İstanbul kulüpleri gelmemelidir. Bir İzmirli olarak, Mustafa Kemal Atatürk’ün İzmir kulüplerine daha fazla ilgi gösterdiğini belirtmek istiyorum. Özellikle de Altay ve Karşıyaka’ya.
Yunan Kralı Konstantin, işgal yıllarında İzmir’e geldiğinde karargah olarak Karşıyaka'daki İplikçizade Köşkü'nü seçmiştir. Burası, Karşıyaka Spor Kulübü'nün kurucularından Kadızade İsmail Zühtü'nün kuzeni Ahmet Sürreyya İplikçi'nin babası Hacı İsmail İplikçi'ye aitti. O tarihte ise köşkte Süreyya İplikçi'nin Karşıyaka'da futbol oynayan ve sonraki yıllarda başkanlığını yapacak olan
Akhisar maçı, bulunduğu konum açısından Fenerbahçe için çok önemliydi. Çünkü iki büyük maç, yani Manchester United ve Galatasaray maçlarının arasına denk gelmişti. Fenerbahçe, Manchester United maçına çok konsantre olmuştu ve nitekim Fenerbahçeli futbolcular o maçta çok büyük bir performans sergilediler. O nedenle Manchester United maçı sonrasında sarı- lacivertli futbolcuların özellikle fiziki açıdan nasıl bir performans sergileyecekleri merak konusuydu. Galatasaray maçı öncesinde kaybedilecek puan veya puanlar Fenerbahçe’de moralleri bozacağı gibi ligde de puan farkının açılmasına neden olacaktı.
Dick Advocaat, işte böylesine önem taşıyan bir maç öncesinde beklendiği gibi rotasyona gitti. Fakat bu rotasyon çok geniş kapsamlı değildi. Sadece santrafor ve arkasında oynayan isim değişmişti.
Maç başladıktan sonra Fenerbahçeli futbolcuların mental açıdan da, fiziki açıdan da hazır olmadıkları görüldü. Yani Manchester United maçından sonra Akhisar karşılaşmasına konsantre olamamışlardı. Ayrıca sarı- lacivertli futbolcuların yorgunlukları her hallerinden belli oluyordu. Fenerbahçeli futbolcuların Akhisar karşısında penaltı pozisyonu da dahil olmak üzere yaptıkları bütün hatalar
Başakşehir’in Galatasaray’ı deplasmanda yenmesine şaşırmak mümkün mü? Elbette hayır. Aslında futboldan anlayanlar için bu beklendik bir sonuçtu. Çünkü Galatasaray sezon başından beri futbol oynamıyor. Sarı- kırmızılılar sadece Muslera ve Bruma’nın kişisel başarılarıyla buraya kadar geldiler. Ama futbol bir takım oyunu. Takım oyununu ortaya koyamayınca da aynı çekirge gibi bir sıçrıyor, bir sıçrayamıyorsun.
Aslında bu maçta özellikle ilk yarıda Galatasaray’dan çok Başakşehir’in oyununa şaşırdık. Çünkü şimdiye kadar futbolunu hep övdüğümüz ligin lideri, ilk yarıda aynı Galatasaray gibi çok kötü bir oyun sergiledi. Böyle olunca da çok sıkıcı bir ilk yarı izledik. Buna rağmen o ilk yarıdan iki gol çıktı.
İkinci yarı ise herhalde Abdullah Avcı’ nın devre arasındaki uyarılarının etkisiyle Başakşehir bildiğimiz futboluna yakın bir oyun sergilemeye başladı. Bunun sonucunda da önce oyun, sonra da skor olarak Galatasaray’a üstünlük sağladı.
Galatasaray’da sorun bir tane değil. Başakşehir maçında da gördük ki, sarı- kırmızılılar oyunun boyunu çok uzatıyorlar. Böyle olunca da bloklar arasındaki kopukluk iyice kendisini gösteriyor.
Öte yandan takımın bir sistemi var mı, yok mu belli
Bu hafta önemli maçların haftasıydı. Cuma akşamı oynanan Galatasaray- Medipol Başakşehir maçının ardından dün de Beşiktaş- Trabzonspor maçını izledik. Bu önemli maçı Beşiktaş kazandı. Ama kazanırken de oldukça zorlandı.
Aslında Beşiktaş maça çok iyi başladı ve 17 dakikada skoru 2-0’a taşıdı. Fakat 2-0’dan sonra oyunun seyri değişti ve Trabzonspor daha fazla ileri çıkmaya başladı. Böyle olunca da bordo- mavilileri Beşiktaş kalesinde daha çok görmeye başladık. Elbette bunda Beşiktaşlı futbolcuların 2-0’dan sonra durgunlaşıp bir anlamda rölantiye geçmeleri ve özellikle orta sahada yaptıkları pas hataları çok etkili oldu.
Nitekim Beşiktaş’ın ilk golünü atan Rhodolfo’nun çıkarken kaptırdığı top, Trabzonspor golü olarak Beşiktaş filelerine gitti.
İkinci yarı da benzer görüntülere sahne oldu. Fakat özellikle Trabzonspor’un golünü atan Yusuf Erdoğan’ın Quaresma’nın sert müdahalesi sonucunda sakatlanıp çıkması bordo- mavilileri olumsuz etkiledi. Quaresma’nın Yusuf Erdoğan’a yaptığı müdahale direkt kırmızı kartlıktı. Ama hakem Mete Kalkavan sarı kart ile yetindi.
Esasen şimdiye kadar hep övdüğümüz Beşiktaş’ın Trabzonspor’u yenmesine rağmen neden bu kadar zorlandığı üzerinde
Manchester United karşısındaki Fenerbahçe’yi ne kadar övsek az kalır. Gerçekten de uzun zamandır bu kadar diri, takım disiplinini ve takım oyununu bu kadar iyi oynayan bir Fenerbahçe izlememiştik.
Sarı- lacivertliler, birbirinden güzel iki gol attılar. Esasen Sow’un maçın başındaki muhteşem golüyle Fenerbahçe maça resmen 1-0 önde başlayınca maçın bütün hikayesi değişti. Manchester United baskısını kıran Fenerbahçe, Lens ile bulduğu ikinci golden sonra oyunun kontrolünü de tamamen eline aldı.
Gerçekten de Manchester United, maçı çok ciddi bir tehlike yaşatamadan, neredeyse pozisyonsuz tamamladı. Attıkları gol de pozisyon olmayan bir toptan geldi.
Dick Advocaat’ın çıkarttığı kadro da, sonuncusu hariç yaptığı değişiklikler de çok yerindeydi. Özellikle Volkan Şen- Emenike değişikliğinden sonra Fenerbahçe fizik gücünü daha da arttırmış oldu. Esasen Emenike farkı arttıracak çok net pozisyonlar da buldu. Fakat artık alıştığımız üzere bu net pozisyonlarda inanılmazı yaptı ve farkın açılmasını sağlayamadı. Eğer o pozisyonlar golle sonuçlansaydı maç çok daha farklı bir yere gidebilirdi.
Advocaat’ın Sow- İsmail değişikliğini çok doğru bulmadım. Advocaat, İsmail’i sol açıkta
Aslında futbol açısından bakarsak Beşiktaş’ın Napoli’yi çok büyük bir baskı altına aldığı ve elinden kaçırdığını söyleyemem. Ama 79.dakikada 1-0 öne geçen Kara Kartal, galibiyeti koruyamayarak pençesine aldığı avını kaçırmış oldu.
Gerçekten de Beşiktaş- Napoli maçı farklı oyunlara sahne oldu. Maça Beşiktaş iyi başladı ama siyah- beyazlılar orta saha üstünlüğünü kaybettikten sonra maç tamamen Napoli’nin kontrolüne geçti ve 30.dakikaya kadar da böyle devam etti. 30.dakikadan sonra ise Beşiktaş’ın rakibine önde basmasıyla oyuna ortak olduğunu gördük.
Aslında ikinci yarı da aynı şekilde başladı. Fakat kısa bir süre sonra ortada bir maç izlemeye başladık. Yukarıda da değindiğim gibi siyah- beyazlılar çok iyi bir dakikada 1-0 öne geçtiler ama bu skoru korumayı başaramadılar.
Esasen bu, Türk futbolunun genel bir sorunu. Beşiktaş’ın yapması gereken öne geçtikten sonra oyunu soğutmaktı. Ama Napoli’nin golden sonra yaptığı değişikliklerle iyice Beşiktaş kalesine yüklenmesine siyah- beyazlılar aynı hızla cevap vermeye çalışınca beraberlik golü geldi. Oysa rakibin etkili silahları da biliniyordu. Gerçekten de Napoli, yediği golden sonra kendi oyun anlayışını Beşiktaş’a kabul
TFF 1. Lig’de zirveyi kovalayan Göztepe, Giresun’daki zorlu mücadeleden bir puanla ayrıldı. Esasen önceden belirtmek gerekir ki, iki takım futbolcuları da birbirlerinden çok yağmur ve zeminle mücadele etmek zorunda kaldılar. Tabi bir de hakem Arda Kardeşler’le.
Gerçekten de Giresun’da yağan yağmur zemini oldukça ağırlaştırmıştı. Maç sırasında yağmur kesilmediği gibi saha da iyice ağırlaştı. Hatta kimi yerlerde top zıplamaz hale geldi. O nedenle karşılaşma teknik mücadeleden çok fiziki bir mücadele şeklinde geçti. İki takımın da böyle bir sahada sakat vermemeleri çok büyük bir şans.
Giresunspor maça adeta 1-0 önde başladı. 2.dakikada gelen bu golde Göztepe defansı ciddi bir kademe hatası yaptı. Özellikle Doğa’nın topun önüne geçmesi gerekiyordu.
Göztepe bundan sonra Giresunspor defansının arkasına top kaçırarak gol bulmayı amaçladı. Bunu da 18.dakikada başardı.
İşte özellikle bundan sonraki dakikalarda sahanın gittikçe ağarlaşması futbolcuları çok zor durumlara düşürdü.
Giresunspor, Göztepe’nin özellikle sol kanadından daha çok gelmeye çalıştı. Nitekim golü de bu kanattan buldular. Mehmet Erdem Uğurlu bence çok iyi bir mücadele verdi. Hatta sahanın en iyilerinden
Karabük’ü 5-0 gibi farklı bir skorla yenen Fenerbahçe, geçen haftaki Atiker Konyaspor galibiyetini de anlamlı bir hale getirdi. Ancak en baştan belirtmek gerekir ki Fenerbahçe, ilk andan itibaren üstünlüğü eline alıp rahat bir şekilde farka gitmedi. Önce penaltı, ardından da kırmızı kart Fenerbahçe’nin işini oldukça kolaylaştırdı.
Gerçekten de Fenerbahçe maça çok iyi başlamadı. Ortada geçen bir maç oluyordu. Hatta Karabük, deplasmanda olmasına rağmen yine açık futbolu tercih ettiği için rakip yarı sahaya geçmekte zorluk çekmedi.
Ancak penaltı ve kırmızı kart işleri değiştirdi. Ceyhun gibi bir futbolcunun gördüğü sarı karttan sonra daha dikkatli olması gerekirdi. Fakat o, gördüğü sarı kartın hemen ardından rakibine tabanla dalarak ikinci sarıyı hak etti ama Fırat Aydınus görmezden geldi. Hatta bir pozisyonda daha es geçti. Ancak üçüncüde artık görmezden gelemedi ve ikinci sarıyı göstermek zorunda kaldı.
Karabük on kişi kalmasına rağmen açık futboldan vazgeçmedi ve devrenin sonuna kadar da oyunda üstünlüğü Fenerbahçe’ye kaptırmadı. İlk yarının son anında Skrtel ile gelen ikinci Fenerbahçe golü aslında maçı da bitirdi.
Gerçekten de sarı- lacivertliler ikinci yarıda arka