Kim kimi kullanıyor belli değil

5 Aralık 2019

Türkiye, neredeyse 40 yıldır PKK terörüne karşı mücadele veriyor. Son dönemde buna DAEŞ ve FETÖ de eklendi. Yani Türkiye üç terör örgütüyle aynı anda mücadele eden tek ülke. Buna karşın ABD ve Avrupa ülkelerinin özellikle PKK ve FETÖ ile ilgili tutumu müttefiklik ilişkisine çok açık aykırılık içinde.

Çünkü terör örgütünün adı DAEŞ oldu mu herkes safları sıklaştırıyor, PKK ve türevleri YPG/PYD ya da FETÖ denildiğinde ise kimseden çıt çıkmıyor. Bunun en somut örneğini de NATO’da yaşıyoruz, adamlar onları terör örgütü olarak görmüyorlar bile. Aksine, yekten sahiplenme, koruma, kollama gibi bir durum söz konusu. Dolayısıyla, şu anda YPG/PKK ABD’nin mi yoksa Fransa, İngiltere, Almanya’nın mı müttefiki belli değil. Dahası, bu kirli ilişkinin bir de Rusya ayağı var. Yani terör örgütü herkesle ilişkide ve kimin kimi kullandığı da flu. Dün bu durumu Genelkurmay İstihbarat Dairesi eski başkanı, Em. Korg. İsmail Hakkı

Yazının Devamı

PKK’nın hamisi Macron’un amacı ne?

2 Aralık 2019

Sınırının hemen ötesinde bir terör gücü oluşturulmasına seyirci kalmayacağını Barış Pınarı Harekâtı’yla çok net ortaya koyan ve bu konudaki duyarsızlığı nedeniyle üyesi bulunduğu NATO’ya tepki gösteren Türkiye’ye verilen yanıt bundan önce yaşanan her gerilimde olduğu gibi bildik yuvarlak sözler:

Türkiye, NATO için önemli bir ülke. Ya da Türkiye önemli katkılarda bulunan değerli bir NATO müttefikidir...

Yani NATO üyesi ABD’nin desteğiyle palazlanan terör örgütü PYD/YPG/PKK’nın bir başka NATO üyesi Türkiye’nin bekasına yönelik bir tehdit oluşturması umurlarında bile değil. O nedenle de hem NATO hem de üyeler ABD’nin aleni gönderdiği binlerce TIR dolusu silah ve terör örgütünü devletleştirme çabalarına karşı tam anlamıyla üç maymunu oynadılar, oynuyorlar... Bu da genellikle “NATO’nun patronuna üyeler ne diyecek” diye yorumlanıyor. Ancak Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un son “Türkiye hem Suriye operasyonunu oldubittiye

Yazının Devamı

Kuklacı ABD’nin Ortadoğu oyunu

30 Kasım 2019

Türkiye’nin Irak politikasının temel amacı, bir terör örgütü olarak tanımlanmasına rağmen küresel ve bölgesel aktörlerin doğrudan ya da dolaylı destekleriyle onlarca yıldır varlığını sürdüren ve kendisine yeni alanlar bulan PKK terör örgütünün tamamen ortadan kaldırılması. Nitekim bu bağlamda son dönemdeki en geniş çaplı hava harekâtlarıyla terör örgütüne ağır darbeler indirildi. Pençe harekâtları kapsamında da Irak’ın kuzeyinde terörist temizliği ve sığınak imhaları gerçekleştirildi, gerçekleştiriliyor. MİT ve TSK senkronizasyonuyla Kandil ve Sincar’daki nokta operasyonları da devam ediyor. Dolayısıyla da Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başbakanı olduktan sonra ilk resmi ziyaretini Türkiye’ye gerçekleştiren Mesrur Barzani’nin, terör örgütü PKK’nın Sincar ve Irak’ın başka bölgelerindeki varlığını onaylamadıklarına dönük açıklamaları kritik önemde. Hele de Barzani’nin istihbaratçı kimliği ve terörle ortak

Yazının Devamı

Yargıdaki ‘kendini örten’ FETÖ’cüler

28 Kasım 2019

15 Temmuz hain darbe girişiminden bu yana Fetullahçı Terör Örgütü’yle yapılan mücadelede önemli mesafeler kat edildi. Geldiğimiz nokta itibarıyla FETÖ’nün çok önemli güç kaybına uğradığı ve bunun da devlet faaliyetlerinde, devlet yapısında pozitif bir durum ortaya çıkardığı açık. Özellikle de Silahlı Kuvvetler, emniyet teşkilatının operasyonları ile istihbarat ve yargıda. Nitekim TBMM’de devam eden Plan ve Bütçe Komisyonu toplantılarında da her bakanlık sırayla 2020 yılı bütçe sunumunu yaparken bu konudaki son rakamları ve gelişmeleri de veriyor. Bu bağlamda da hafta başında Adalet Bakanı Gül sunum yaptı ve “15 Temmuz’dan bu yana meslekten çıkarılan hâkim ve Cumhuriyet savcısı sayısı 3 bin 926’dır” dedi. Yani yargıda da ciddi anlamda bir temizlik söz konusu. Ancak bu tam anlamıyla örgüt deşifre edildi anlamına gelmiyor. Hele de kendini örten FETÖ’cülerin varlığı ve derinden faaliyetlerini sürdürdüğü iddiaları dikkate alındığında. Nasılını Hava Kuvvetleri

Yazının Devamı

MİT’in MOSSAD’ı kıskandıran başarısı

25 Kasım 2019

Günlerdir “Beşte-pe’ye giden CHP’li” iddiasıyla başlayan gazetecilik etiği dersleri ve karşılıklı siyasi kumpas senaryolarına odaklandık… Dün itibarıyla geldiğimiz noktada ise İnce’nin sert çıkışıyla kumpas açısından oklar CHP genel merkezine yönelmiş durumda... Dolayısıyla ülkede bir yanda nerede, nasıl sonlanacağı flu, dipsiz bir tartışma, diğer yanda da başta terörle mücadele olmak üzere sorunlar ve çözümlere dönük “gerçek” gündem gibi iki farklı görüntü söz konusu. Nitekim dün siyasi arenada “kumpas” tartışmaları sürerken Savunma ve İçişleri bakanlıklarından teröristlere yönelik operasyonlarla ilgili peş peşe gelen açıklamalarla da bunun en somut örneğini yaşadık. O nedenle de “gerçek” gündeme odaklanmak da yarar var. Öncelikle de terörle mücadeleye...

Şöyle ki;
PKK/PYD/YPG,DAEŞ ile FETÖ’ye peş peşe indirilen ağır darbeler Türkiye’nin terörle mücadeledeki kararlılığının yanı sıra imkân ve

Yazının Devamı

Pentagon’dan DAEŞ’i hortlatma tezgâhı

23 Kasım 2019

ABD’nin Suriye’deki varlık gerekçesi neydi? DAEŞ’i yok etmek. Ama ABD ne yaptı? Teröristlerle mücadele adı altında bir başka terör örgütü YPG/PKK’yı silahlandırıp eğitti, dahası alan açtı, açıyor. Yani ABD Ortadoğu’daki jandarması İsrail’in yanı sıra kendisine göbekten bağlı bir PYD/YPG garnizonunu kalıcı hale getirmek üzerine kurguladığı kirli tezgâhı için DAEŞ’i bahane etti, kullandı hâlâ da aynı kafada. Dolayısıyla da Türkiye’nin bu oyunu bozma kararlılığından rahatsız... O nedenle de gerçek hedefini gizlemek amacıyla sürekli DAEŞ’e odaklanmak gerektiği mesajları veriyor. Bunun en son örneği, daha doğrusu, en somut kanıtı da ABD Savunma Bakanlığı’nın (Pentagon) DAEŞ’in, Türkiye’nin Barış Pınarı Harekâtı sonrası ve ABD askerinin çekilmesiyle yeniden güçlendiği gibi zırvalıklar içeren skandal raporu. Çünkü bu öngörüler tespitten ziyade tam anlamıyla DAEŞ’i hortlatmaya dönük bir algı operasyonu niteliğinde... Dahası,

Yazının Devamı

MİT, Kobani ve Gülen’in de ensesinde

21 Kasım 2019

Türk istihbaratı ve güvenlik güçlerinin yurt içi ve dışındaki senkronize çalışmalarıyla teröristler ya oldukları yerde yok ediliyor ya da paketlenip Türkiye’ye getiriliyor. Hem de ABD, İsrail, İngiliz, Rus, Fransız, Alman gizli servislerinin cirit attığı yerlerde. Bu bağlamda yıl başından bu yana gerçekleştirilen operasyonlarda bin 400’e yakın terörist etkisiz hele getirildi. Bunların arasında İçişleri Bakanlığı’nın hazırladığı listede başlarına para ödülü konulan kırmızı, mavi, yeşil, turuncu ve gri kategorideki 127 terörist de var. Yani yerleri bulunamaz, hele de kendileri açısından karargâh olarak gördükleri yerlerde onlara kimse erişemez diye gizemli havaya sokulan en tepe isimler dahi tek tek bulundu ve gereği yapıldı, yapılıyor. O nedenle de biri “Nereye giderseniz gidin peşinizdeyim, ölü ya da diri ele geçirinceye kadar da dosyanızı kapatmıyorum” diye teröristlere, diğeri ise “Destekleseniz de ben gelir, gereğini yaparım ve kirli ilişkiniz ortaya çıkar” şeklinde bu teröristleri koruyup,

Yazının Devamı

CIA’dan FETÖ’ye yeraltı taktikleri

18 Kasım 2019

Türkiye ısrarla terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen’in iadesi istiyor, ABD ise inatla anlamazlıktan geliyor ve bu talepleri yanıtsız bırakıyor. Bunun son örneğini de Erdoğan-Trump zirvesinde yaşadık. Trump, daha önceki dosyalara ilaveten önüne konulan yeni belgelere rağmen FETÖ’yü yine kulak arkası yaptı. Dolayısıyla ABD’nin terör örgütleriyle kirli ilişkileri bir kez daha tescillendi. Tıpkı PKK/PYD/YPG sevdası ısrarında olduğu gibi. Yani ABD, FETÖ’yü de kullanım süresi dolana dek alenen korumak ve kollamak niyetinde. Dahası Türkiye’deki FETÖ temizliğinden rahatsızlık duyduğu da çok açık. O nedenle ABD’nin yönlendirmesi ve CIA taktikleriyle cesaretlenen FETÖ’cülerin mutasyon hesaplarıyla yeni kirli oyunlar peşinde koşması gibi bir durum da söz konusu. Niyesini ve nasılını Hava Kuvvetleri Komutanlığı eski başsavcısı, emekli Albay Ahmet Zeki Üçok, anlatıyor:

“FETÖ’nün Türk kamu kurum ve kuruluşlarındaki yaklaşık 200 bin idari hukuk anlamındaki ajanı tasfiye edildi. Bence

Yazının Devamı