Hava Kuvvetleri’nde itirafçı pilot riski

8 Ocak 2018

TSK’daki FETÖ temizliği kapsamında geçtiğimiz yılın sonlarında yapılan Eskişehir merkezli operasyonda örgütle bağlantılı olduğu iddiasıyla aralarında savaş pilotlarının da bulunduğu havacılar gözaltına alındı. Yine bir başka gelişme ise 15 Temmuz gecesi darbeci askerlere direndiği gerekçesiyle kahraman ilan edilen Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Güler’in Koruma Subayı’nın FETÖ’cü çıkması oldu. Dolayısıyla da kritik görevlerdeki FETÖ tehdidinin sürdüğü çok açık. Dahası itirafçı olup görevine devam edenler nedeniyle de ciddi riskler söz konusu. Özellikle de savaş pilotları açısından. Çünkü en büyük korku Allah korusun ya bir intihar saldırısı olursa... Dün bu durumu Hava Kuvvetleri Komutanlığı eski Başsavcısı emekli Albay Ahmet Zeki Üçok’la konuştum. O da aynı endişelere dikkat çekerek şöyle dedi:
“FETÖ’cü diye atılan 25 bin civarında harp okulu, askeri lise öğrencisi, 60-70 bin civarında polis-asker ve diğer kamu görevlilerinden 150-200 bine yakın insan var. En küçük bir karışıklıkta bunları çok rahat provoke edersiniz ve bunlar silah kullanmayı bilen kişiler olarak ülke içerisinde kargaşa çıkarırlar.
Diğer taraftan FETÖ’cü olduğunu düşündüğünüz bazı pilotlar da itirafçı

Yazının Devamı

51 no’lu Ergenekon DVD’sinin sırrı

6 Ocak 2018

HSK müfettiş-lerince nasıl kırıldığı araştırılan 51 no’lu DVD Ergenekon kumpasının en kritik ve tartışmalı deliliydi. Hem içerik hem de varlığı açısından. Çünkü yüksek yargı mensuplarına ait gizlice çekilmiş uygunsuz görüntüler ile çok sayıda gizli askeri bilgi, belge ve Balyoz gibi harekât planlarının da bu DVD’de yer aldığı iddia ediliyordu ama bunların detaylarını soruşturmayı yürüten savcı, davaya bakan hâkimler dışında bilen, gören olmadı. Dahası, adli emanette güvence altına alınan o DVD’nin aslının sonradan kırık olduğu da ortaya çıktı. Dolayısıyla da savunmanın “İçerik düzmece araştırılsın” talepleri ve “DVD nasıl kırıldı?” soruları hep havada kaldı. Ta ki bunların FETÖ’nün tezgâhı olduğu anlaşılana dek. Şimdi ise tam tersi bir durum söz konusu. Bu kumpasa dahil olan savcı, hâkimlerden kimi yargılanıyor, kimi içeride, bazıları da kaçak. Polisler de öyle. Bu konudaki son gelişme de en korunaklı yer olarak bilinen adli emanetteki 51 no’lu DVD’nin nasıl kırıldığının müfettiş incelemesine alınması. Üstelik de “Neden kırıldı?” sorusu eklenerek. Yani 51 no’lu DVD nihayet mercek altında.

Peki, onca yıl geçtikten sonra yapılacak böyle bir araştırmanın yararı ne olacak? Ya da FETÖ’

Yazının Devamı

İran’da demokrasi tepkisi ‘kontrol’ dışına çıktı

4 Ocak 2018

İran’da sokaklar kaynıyor. Hayat pahalılığını protesto diye başlayan gösteriler, rejime dönük tepkilere dönüşmüş durumda. Dolayısıyla da günlerdir süren olaylarla ilgili merak edilenlerin odağında “Yeni bir devrimin ayak sesleri mi yoksa 2009’da olduğu gibi ara ara ortaya çıkan kargaşalardan biri mi?” sorusu var. Olayların doğrudan ABD’nin kurgusuyla mı geliştiğinin yanı sıra güvenlik ve istihbarat devleti olarak bilinen İran’da SAVAMA’nın (istihbarat teşkilatı) toplumdaki bu hareketliliği nasıl ya da neden önceden kestiremediği de merak edilenler arasında. Tabii tırmanan olayların nerede, nasıl duracağı da... Dün bunları MİT eski Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş’e sordum. Öncelikle de SAVAMA’nın böyle bir hareketliliği nasıl atladığını. Yanıtı şuydu:
Haberi olmadığını söyleyemeyiz. Haberi olmaması da mümkün değil. İran’da görünen bir hareketlilik zaten var. Ekonomik ambargo karşısında toplumun beklentileri biliniyor. Bir de buna paralel toplumun demokratik talepleri var ve otoriter sisteme karşı bir açılım beklentisi de söz konusu. Bu beklenen bir husustur. İran servisi de eminim haberini almıştır.
Bu hale gelmeden müdahale edilemez miydi?
Ruhani, yöntemi itibariyle demokratik

Yazının Devamı

67 yıllık ‘yeni bir yıl’ özlemi

1 Ocak 2018

Yeni yıl umut demek. Umut ise geleceğin mutluluklar getireceğine dair hayal kurmak. Yani insanı yaşama bağlayan tek şey. İşte bu duygularla “Merhaba” dedik 2018’e...Dolayısıyla da dilekler, istekler hep aynı yöndeydi:
Bir önceki yıldan daha iyi ve daha güzel olsun...



Zaten yeni yılı “yeni bir yıl” yapan da bu değil mi? Yoksa her şey eskisi gibi kalacak, unutmak istediklerimiz hafızalarımızdan silinmeyecek, beyaz bir sayfa açılmayacaksa buna yeni değil “yine bir yıl” demek daha doğru olmaz mıydı? Hele de kan ve gözyaşıyla başlayıp içerde, dışarıda ciddi sıkıntılarla tamamladığımız 2017 gibi bir yıldan sonra. O nedenle de barış ve mutluluk getirecek “yepyeni bir yıla” fazlasıyla ihtiyacımız var. Tabi bu noktada endişe içinde olsak da... Çünkü her yeni yıl maalesef ülkenin sorunları ve bunlara karşı yapılması gerekenler ama nedense gerçekleştirilemeyenler açısından öncekilerin tekrarı niteliğinde geçti. Ki bu çok eskilere kadar da uzanıyor...
İşte 3 Mayıs 1950’de yayın hayatına başlayan gazetemizin Türkiye’nin ve dünyanın durumunu hem görsel hem de yazılı olarak anlatan, dahası o gün de göçmen sorunu ile ABD ilişkilerini irdeleyen 1 Ocak 1951 tarihli ilk yeni yıl baskısı.

Yazının Devamı

Sadece Gemlik mi?

30 Aralık 2017

2017’nin son günle-rinde gelen, fay hattındaki Gemlik’in zemin açısından daha sağlam bir yere taşınma kararıyla birlikte olası İstanbul depremine de odaklandık. Çünkü Gemlik’i tehdit eden “o fay” İstanbul’un kıyılarına paralel, denizin içinden geçerek Tekirdağ’a uzanıyor. Ve çok net biliyoruz ki bir gün kırılması durumunda olacaklara dönük en iyimser senaryo bile tüyler ürpertici. Dolayısıyla da akla gelen soru şu:
Bu kadar büyük bir tehdit altında olan yer sadece Gemlik mi?
Yanıtı Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Naci Görür veriyor:
“Gemlik’in zemini çok kötü o nedenle bu tür önlemler almak normal ama Marmara’nın çevresi tümüyle tehdit altında. Gemlik Marmara’nın güney kolu üzerinde, bizim asıl deprem beklediğimiz yer ise Kuzey Anadolu Fayı’nın kuzey kolu. Yani Gemlik’i doğrudan etkileyecek o güney kol ilk anda kırılacak diye beklemiyoruz ama tabii ki kuzey koldaki bir deprem de Gemlik’i etkileyecektir. Dolayısıyla da Marmara çevresindeki herhangi bir yer kadar tehlikeli. Ancak beklediğimiz süreç içerisinde hemen topun ağzındaki yer Gemlik mi derseniz değil.”
Topun ağzındaki yerler nereler?
“Deprem beklediğimiz yer İstanbul sahillerine 10-12 kilometre denizin içinden geçen

Yazının Devamı

Meclis’in etiği liderlerden geçiyor

28 Aralık 2017

Hafta başı 2018 yılı bütçe görüşme-lerinde sarf edilen şerefsiz, namert, alçak sözcüklerine ve havada uçuşan yumruklara değinmiştik. Ve utanç verici bu görüntülerin artık Meclis’in ritüeli haline geldiğine dikkat çekmiştik. Çünkü şu an tatilde olan parlamentoda birkaç istisna dışında yumruksuz, kavgasız, küfürsüz bir oturum gerçekleşmiyordu. Bu yazımız üzerine 2011- 2015 yılları arasında TBMM Başkanlığı yapan Cemil Çiçek aradı ve “Maalesef haklı şeyler yazıyorsunuz” diyerek doğrudan konuya girdi:
“Gittikçe Meclis de üslup, seviye kaybediyor. Bir önceki, bir önceki döneme baktığınızda aşağıya doğru gidiyoruz. Halbuki mevzuatta bir sıkıntı yok. İç tüzük çok açık; 67. maddede denir ki hatiplerin nazik bir dil kullanması, yaralayıcı bir üslubu tercih etmemesi lazım. Çünkü milletvekili dediğimiz toplum önünde olan insanlar, bir de naklen yayın var. 80 milyon vatandaş bunu seyrediyor.”
Başkanlığı döneminde iç tüzüğün 67. maddesine aykırı olarak sarf edilen sözlerle ilgili bir tarama yaptırdığını belirten Çiçek, devamında da şunları anlattı:
“Tarama yapılan iki senelik bir süre için sinkaf, kişilerin anası, bacısı da dahil yaralayıcı sözler içeren 2 klasör dolusu doküman hazırlattım

Yazının Devamı

Kavga, hakaret Meclis ritüeli oldu

25 Aralık 2017

Yılbaşı tatiline giren Meclis’te birkaç istisna dışında yumruksuz, kavgasız, küfürsüz bir oturum gerçekleşmiyor. Çünkü siyasetçi, tahammülsüz, eleştiriye gelmiyor, çok çabuk coşkuya kapılıyor ve aklından çok duygularını, ön yargılarını kullanıyor. Buna bir de “lidere tam biat” ve kendini gösterme eklenince pusula hepten şaşıyor. Dolayısıyla da görüşülen konu ne olursa olsun, iktidar ve muhalefet vekilleri arasında tansiyon hep dorukta. Kürsüdeki hatip konuşmaya çalışıyor, birbirlerinin yakalarına yapışan beyaz gömlekli, kravatlı koca koca adamlar, sokak kabadayılarını kıskandıran bir jargonla racon kesiyor. Sonra da yumruklar konuşuyor. Bunun son örneklerine de 2018 yılı bütçe görüşmelerinde tanık olduk. Günlerce süren oturumlarda gündem yeni yıla dönük yatırımlar, üretim ve istihdam politikaları, ülkenin gelir-gider dengesi olmasına rağmen bunlardan daha çok partisel ve kişisel çekişmeler ön plana çıktı. Yani vekiller seçim bölgelerinin, halkın ihtiyaçlarından ziyade liderleri ve partilerinin çıkarlarına odaklandı. Böyle olunca da birbirlerinin üstüne yürüdüler, kürsü önünde meydan kavgaları yaptılar. Öyle ki en sakin vekiller bile gaza geldi. Belgeler, kitaplar yırtıldı,

Yazının Devamı

BM kararı ve Trump’ın koltuğu!

23 Aralık 2017

Trump’ın İsrail’deki büyükelçi-liğini Kudüs’e taşıma kararı kendi koltuğunu kurtarmak adına atılmış bir adımdı. Ancak beklediği gibi bir sonuç vermedi ve Trump attığı adıma karşı aldığı İstanbul, BM darbeleriyle prestijini daha da kaybetti. Ve artık koltuk kadar ABD başkanlık karizması da sallantıda. Dolayısıyla da her an yeni hamle ya da çılgınlıklar söz konusu olabilir. Nitekim BM kararından sonra Trump ve partneri İsrail’den gelen tepkiler de bu yönde. Dün bu durumu ve olası gelişmeleri MİT eski Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş ile konuştum. Öncelikle tespiti şuydu:

“Suudi Arabistan, Mısır kamuoylarında ve İslam dünyasında ortaya çıkacak tepkileri tolere edebilmek için uyum sağladılar ama bu Ortadoğu’daki ayrışmayı değiştiren bir olay değil. ABD, Suudi Arabistan, Körfez emirlikleri, Mısır’la birlikte ortaya çıkan ayrışma çizgisi kesinleşecektir. Eğer Trump ve Trump sonrası ABD yönetimleri bu kararda ısrar ederlerse Ortadoğu için yeni çatışmalar ve kavgaları beklemek gerekir. Türkiye için de esas risk burada.”

Yeni bir savaş kapıda o zaman?

“Sıcak çatışmalar kapıda çünkü Suriye’nin yeni siyasetinin, sürecinin şekillendirilmesi, Irak’taki gelişmeler, Kürt meselesindeki gelişmeler ve

Yazının Devamı