Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı Sema Pişkinsüt'ün F tipi cezaevleri için çağdışı yorumuna Adalet Bakanlığı'ndan yanıt var. Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun, 'Yaşam koşulları açısından Birleşmiş Milletler ve Avrupa Cezaevi Standart Kuralları'nda öngörülen olanaklardan daha iyi' iddiasında. Ve önyargı olarak nitelendirilen havalandırma avlularının da tüm dünya ülkeleri cezaevlerinde mevcut olduğunu söylüyor.
Ertosun, Pişkinsüt'e verdiği yanıtta öncelikle F tiplerinin kimler için yapıldığına değiniyor:
"3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleri ile Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar nedeniyle tutuklu ve hükümlü olarak barındırılması amacıyla projelendirilen, yüksek güvenlikli kapalı cezaevleridir."
İyi de düşünce suçu da terör kapsamında. Ertosun, soruyu şöyle yanıtlıyor:
"Terörün sözlük karşılığı şiddet. Düşünce suçlusunun bu kapsama sokulduğu eleştiriliyor ama; bunu eleştirmekten çok düzeltmek Meclis'in görevi."

Ertosun'un açıklaması

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin tehlikeli mahkum statüsünde olan hükümlülere uygulanacak standart kurallar hakkında özel bir tavsiye kararı bulunduğunu belirten Ertosun, şöyle diyor:
"3713 sayılı kanun 1991 yılında yürürlüğe girmesine karşın, 16. maddesinde öngörülen tek ve üç kişilik yüksek güvenlikli cezaevleri yapımı bugüne kadar mümkün olamamıştır. Bakanlığımız, bu ihtiyacı karşılamak amacıyla projenin yapımına hızla geçmiştir. F tipleri çağdaş ve insan haklarına saygılıdır.
Havalandırma avlularının ayrı ayrı yapılmasının nedeni, 3713 sayılı kanunun 16. maddesidir. Yapılmadığı takdirde, eğitim ve çalışma saatleri dışında tutuklu ve hükümlüleri açık alana çıkarmak mümkün olmayacaktır.
Kalabalık koğuşlarda örgüt baskısı altında yaşayan tutuklu ve hükümlülerin, örgüt talimatları doğrultusunda iş atölyelerinde çalışmaktan kaçındıkları, baskıdan kurtulanların ise kendi rızalarıyla faaliyetlere katıldıkları bilinmektedir."

'Ayırım mutlak değil'

Türk İnfaz Mevzuatı'nda tehlikeli suçlu grubuna giren bir hükümlünün cezasının bir bölümünü çektikten sonra düşük güvenlikli kapalı cezaevlerine gönderilebildiğini de anımsatan Ertosun, şöyle devam ediyor:
"Örnek vermek gerekirse; 25 Eylül 2000 itibariyle terör suçlularından 1142 hükümlü düşük güvenlikli ilçe cezaevlerinde barındırılmaktadır. Açık cezaevine ayrılma koşullarının rezalet olduğu iddiası da gerçek dışıdır. Cezaevlerinde psikolog, sosyolog ve öğretmen eksiği yolundaki tespitler ise doğrudur. Ancak F tipinde standart kadro uygulaması gereğince sayılan kadrolarda eksiklik olmayacaktır."

Murat Demirel memur koğuşunda

Egebank'ın içini boşalttığı iddiasıyla suçlanan Murat Demirel, Ulucanlar Cezaevi'nde memur koğuşunda kalıyor. Koğuş arkadaşları, adından da anlaşılacağı gibi bir dönem devletle bağlantılı olan kişiler. Anımsayacaksınız, Susurluk skandalına adları karışan polisler de İstanbul - Metris'te bu tip bir koğuşta kalmışlardı.
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun, güvenlik gerekçesiyle böyle bir karar alındığını belirtiyor. Ertosun'a soruyoruz:
Kural hep böyle midir?
"Normal tutuklu ve mahkumun yanına koyamazsınız. Korunması gereken bir kişi. Titri önemli değil. Memur koğuşu cezaevi içinde ayrı bir bölüm gibi. Tek bir koridor bağlantısı var. Gerektiğinde o da kopartılabilir.
Kaç kişilik bir bölüm?
"30 - 35 kişi var. Yanında kendisiyle tutuklanan diğer arkadaşları da bulunuyor."
Aralarında ünlü isimler var mı?
"Ankara'da ünlü kimse kalmadı. Paraşüt soruşturması tutukluları vardı onlar gittiler."
Çok talebi oldu mu?
"Niye olsun ki; ünlüler için ayrı bir infaz rejimimiz yok. Ünlü oldukları için canlarına yönelik eylem olabilirdi. Biz bunu önlemek için görev yapıyoruz. Şu anda hiçbir talebi yok. Ailenin de talebi olmadı."
Ya bayan arkadaşı?
"O normal bayan mahkumlar arasında kalıyor. Zaten sayıları da az."


Yazara E-Posta: tbengin@milliyet.com.tr