Bayram tatilinin ardından toplanan Meclis’te yaşananları gördük. Torba yasa görüşmeleri için bir araya gelen milletvekilleri arasında çıkan iki kavgada “kan” aktı, küfür, yumruk ve tekmeler havada uçuştu. Yaklaşık yarım saat süren arbedede MHP Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak ile AKP Malatya Milletvekili Mustafa Şahin yüzlerinden yaralandı. Neyse ki geçmişte olduğu gibi can kaybı yaşanmadı!
Şimdi bir de aynı Meclis’in internet sitesindeki “Çocuk Bölümü”nde yer alanlara bakalım. Ali ve Ayşe ile Meclis’i tanıyalım başlığı altındaki bölümde önce yalın bir dille “Nasıl milletvekili olunur”, “Kanun nasıl yapılır” anlatılıyor, sonra da damardan örnekler veriliyor. Şöyle ki; yoldaki arabaların yarattığı tehlike nedeniyle bisikletle dolaşamayan Ali ile Ayşe’nin bu sorunlarına, Meclis çözüm buluyor. Bir milletvekilinin teklifiyle meclise gelen bisiklet yolları yasa tasarısına tüm vekiller kavgasız, gürültüsüz destek veriyor ve cumhurbaşkanının onayının ardından çocuklar rahatlıyor.
Gelelim Keloğlan ve arkadaşlarının meclis turuna. Keloğlan ve arkadaşlarını şeftali yerken gören köyün hakimi Kara Vezir, daldaki pazardaki tüm şeftalileri toplatıp yasak koyuyor. Hediye vereceğim diye Kara Vezir’in yanına giren Keloğlan “zaman saatiyle” herkesi TBMM binasına ışınlıyor. Meclis’in ülkeyi yönettiğini öğrenen Kara Vezir “Tam benim yerim” diye sevinirken, demokrasi geleneği “şeftali oylaması” yapılıp kaybedince kızıyor. Sonra da siyasi parti kurup ülkeyi yönetmeye talip oluyor. Onun gibi adamları “Uzun” ve “Huysuz” da liderliğe heveslenip her kafadan bir ses çıkınca meclis başkanı seçilen Keloğlan duruma müdahale ederek herkese söz hakkı veriyor. En sonunda da Kara Vezir ve adamlarının sert söylemleri değil, Keloğlan’ın arkadaşı Balkız’ın “Benim partimin ismi sevgi ve dostluk” diyerek verdiği Beraber ve kardeşçe yaşama mesajları kazanıyor.
Bu durumda Genel Kurul salonunu savaş alanına çeviren milletin vekillerinin önünde iki seçenek var:
Ali ve Ayşe ile Keloğlan’ın hikâyelerini okumak ya da sitenin çocuk bölümündeki yaş dilimlerinin yanına “Şiddet, korku”, “Olumsuz örnek oluşturabilecek davranışlar” içerir gibi uyarıcı akıllı işaretleri ekletmek.
Seçmen listelerindeki sorun MERNİS mi?
Bu seçim öncesinde de gündeme gelen “Seçmen listelerinin sağlıklı olup olmadığı” tartışmasının odağında İçişleri Bakanlığı’nın denetimindeki Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’ne duyulan güvensizlik var. Nedenlerini emekli vali yardımcısı Ertuğrul Taylan’dan dinleyelim:
“Seçmen listelerine de temel olan hane nüfusu kayıtları, yakın zamanlara kadar, muhtarların verdiği ikametgâh ilmuhaberlerine dayanan Kimlik Bildirme Kanunu uygulaması esasına göre yapılıyordu. Son 10-12 yıldır ise MERNİS (Merkezi Nüfus İdaresi) esası gereğince Adrese Dayalı Kayıt Sistemi çerçevesinde gerçekleştirilmektedir. Vatandaşın beyanına göre, mahalle muhtarları yanında, nüfus müdürlükleri de hane nüfusu kaydı yapmaktadır. Özellikle büyükşehirlerde, nüfusu 500 binleri geçen ilçelerin nüfus müdürlüklerinin verileri ne kadar sağlıklı olabilir ki? Üç - beş adrese kayıt yaptıran var, bu durumda sahte seçmeni, kanun kaçaklarını tespit etmek mümkün mü?
2011 ilkbaharında, nüfusu 240 bin civarında olan Kütahya il merkezinin nüfusu müdürüyle bu konuda konuşmuştum. İl merkezinde adrese dayalı yıllık beyan sayısı 18 bin olup bunun ortalama yüzde 12’si gerçeğe aykırıydı. (Cezası, o tarihte 710 lira idi.) Müdürün söylediğine göre beyanları kontrol etmekle görevli emniyet ve jandarma da yeterli özeni göstermiyordu. Gerçeğe aykırı olduğu için silinen kayıtların ortalaması ise yüzde 25 civarındaydı.”
Görevde olduğu dönemde bu sorunu çözmek için tasarı taslağı hazırladıklarını da vurgulayan Taylan, devam ediyor:
“Çare muhtarlık başına düşen hane sayısını düşürmekti ama buna ‘gelirimiz düşer’ diyen mahalle muhtarları karşı çıktı. Siyasi partiler de önemsemeyince hepten yattı.”