Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye, çok ciddi bir terör dalgasıyla karşı karşıya... Acının biri küllenmeden yeni bir canlı bomba katliamıyla sarsılıyoruz ama her saldırı sonrasında da aynı tartışmaya odaklanıyoruz. Kim ne için yaptı, canlı bombanın hedefinde kim vardı ya da gerçek hedef neydi? Tamam teröristin bağlı olduğu örgüt ve hedef kriminal soruşturma açısından önemli ancak sadece o kadar. Çünkü sonuçta PKK ya da IŞİD fark etmiyor ve amacı, hedefi ne olursa olsun her saldırıda masum siviller, çocuklar ölüyor, yaralanıyor. Bu nedenle de insanlar terk edilmişlik, zayıflık kıskacında ve yeterince korunmadığı fikrinde. Bu da terörün, teröristin işini, hedefini kolaylaştırıyor. İstiklal Caddesi’ndeki patlama ve Nevruz tedirginliğinin İstanbul’a etkisini gördük. Her gün milyonlarca insanın geçtiği caddeler ve AVM’ler bomboştu. Onun için öncelikle bu sarmaldan çıkmak gerekiyor. Bunun tek yolu ise siyasi görüşü ya da inancı ne olursa olsun herkesin “Hedefleri Türkiye” deyip amasız, fakatsız terörü lanetlemesi ve ortak tepki vermesi. Aynen Fransa’da olduğu gibi..
Nitekim geçenlerde güvenlik politikaları uzmanı emekli binbaşı Mete Yarar da bu noktaya değinerek şunları söyledi:
“Ankara saldırısında Genelkurmay’ın önünde insanlarımızı kaybettiğimizde, Ankara Garı’nda hayatını kaybeden insanlar olduğunda 2 milyon insan yürümüş olsaydı bir sonraki saldırı olmazdı.”
İstiklal Caddesi’ndeki katliamın ardından konuştuğumuz Yarar, aynı görüşlerini yinelerken, niyesini de şöyle açıkladı:
“Bir terör örgütü, hangisi olursa olsun, Türkiye’de siyasal amacı olsun olmasın ya da başka birisinin Türkiye’de amacı olsun veya olmasın saldırı ülkeyi parçalıyorsa bir sonraki saldırıyı yaparsınız. Bir saldırı ülkeyi birleştiriyorsa yapmazsınız. Bir ülkenin birlik ve beraberliğinin artması için kim saldırı düzenler? Zaten bırakın bir sonraki patlamayı engellemeyi böyle bir olayda insan olarak çıkmak protesto etmek gerekmiyor mu?”

Dokunulmazlık zırhından trafik cezaları da çıkacak mı?

İktidar partisi dokunulmazlıklarla ilgili geçici anayasa değişikliği teklifini muhalefete yazılı olarak iletti. Buna göre; “Meclis kararı olmadıkça milletvekillerinin tutuklanamayacağı sorguya çekilemeyeceği ve yargılanamayacağı” hükmüne geçici madde eklenecek ve fezlekesi TBMM’ye sunulmuş vekiller için yargı yolu açılacak... Tabii kabul görürse zira AKP’den gelen bu hamle üzerine CHP geçici değil kalıcı değişiklik yapılmasını istedi. MHP “biz terörist değiliz, aynı kefeye koymazsınız” dedi. HDP ise yargıya güvensizlik kaygısını ifade etti. Yani Meclis’teki hava şimdilik parçalı bulutlu. Hepten kapanıp ya da açılması da bu haftaki gelişmelere bağlı...
Aslına bakarsanız bu süreçte sadece muhalefetin değil, iktidarın da kendisine yapılan “kürsü dokunulmazlığı hariç tüm dokunulmazlıkları kalıcı olarak kaldıralım” şeklindeki karşı teklifi gözden geçirmesinde yarar var. Çünkü bu imtiyaz iyice sulandırılmış durumda. Örneğin şu anda mevcut milletvekilleri bu kapsamda trafik cezası dahi ödemiyor. Nasıl mı?
Eski milletvekili Turhan Güven, Meclis Başkanlığı’na verdiği dilekçede, mevcut milletvekilleri için Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından çıkarılan genelgeye göre trafik suçlarından ötürü herhangi bir işlem yapılmadığı belirterek, “İçtüzüğün 167. maddesine göre TBMM eski üyeleri, yasama, ödenek ve yolluk, Genel Kurul ve parti grup toplantılarına girme hakları dışında kalan ve TBMM üyelerine tanınan bütün haklardan yararlanır” hükmü gereğince kendilerinin de bu haktan yararlanmalarını ya da mevcut genelgenin tamamen yürürlükten kaldırılmasını önerdi.
Buna TBMM Başkanlığı’ndan gelen 2 Ekim 2014 tarihli yanıt ise şu oldu:
“TBMM üyeleri hakkında düzenlenen trafik idari para cezası karar tutanaklarına adli mercilerde yapılan itirazlar üzerine ilgili mahkemelerce 2709 sayılı T.C. Anayasası’nın ‘Yasama Dokunulmazlığı’ başlıklı 83. maddesinin ikinci fıkrası gereğince milletvekilleri hakkında işlem yapılamayacağı, düzenlenen tutanakların hukuka aykırı olduğu, bu nedenle de 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 28/8-b maddesi gereğince kaldırılmalarına hüküm verilmektedir.
Anayasa’nın Yasama Dokunulmazlığı başlıklı 83. maddesinin mevcut milletvekillerini kapsaması nedeniyle bu hususta yapılacak bir işlem bulunmamaktadır. Bilgilerinize rica ederim...”
Dün konuştuğumuz eski milletvekillerinden Yılmaz Hastürk’ün bu duruma yönelik tespitleri de şöyleydi:
“Sigara içme yasağı ya da meskun mahali kirletme de Kabahatler Kanunu kapsamında, dokunulmazlık onları da mı kapsıyor?”