Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Tunca BENGİN

       Türkiye Hizbullah vahşetiyle sarsılırken, bir başka kökten dinci örgüt İBDA - C Metris Cezaevi'nde yine kazan kaldırdı. Bu 50 gün içinde yaşadığımız üçüncü isyan. Adamlar kafasına esti mi; ayaklanıyor. Sanki cezaevi değil, babaevi. Dünkü gerekçe ise utanç verici. İdamla yargılanan lider Salih Mirzabeyoğlu duruşmaya gitmek istemiyor. Hazret yargılama sistemi ve yasaları beğenmiyor.
       Defalarca yazdık, 'İBDA - C'lileri değişik cezaevlerine dağıtmadan Metris düzelmez' dedik. Aynı düşüncelerimizi Adalet Bakanı Sayın Hikmet Sami Türk'e de ilettik. Tek söyledikleri: 'F tipi cezaevleri devreye girince sorun bitecek.' İyi de o zamana dek böyle mi gidecek? İşte görüyoruz, 64 kişi bulundukları koğuşu okul - eğitim alanı gibi kullanıyor. Bayrağını asıyor, eylemleri yönlendiriyor. Arama yapmak isteyince de direniyor, yangın çıkarıyor. Üstelik her türlü, kesici alet mevcut. Böyle cezaevi olur mu?..
       Hizbullah, İBDA- C, İslami Hareket... Birbirlerinden farkları var mı? Her üçü de aynı amaca ulaşmak için kan dökmüyor mu? Canilerin eğitildikleri, maddi - manevi destek gördükleri yer İran değil mi? Üstelik İBDA - C, internetteki sitesi aracığıyla da kan kusuyor. Yayınladıkları infaz listesinde öldürülecek devlet büyükleri, işadamları, öğretim üyeleri, gazeteciler, İstanbul emniyetindeki polislerin tek tek fotoğrafları ve isimleri yer alıyor. Militanlarına polis sorgusunda direnmeyi, nasıl gizleneceklerini, bomba - silah yapımını tüm detaylarıyla anlatıyor.
       1968 yılında İran'da görev yapan bir polis müdürü, tanık olduklarını şöyle anlatıyor:
       "Bir Cuma günü Tahran'daki Tophane Camii'ne gittim. Camii'nin etrafında medreseler vardı. Önlerinde de Türkçe konuşan 8 - 10 yaşlarında çocuklar oynuyordu. Çocuklara sordum, Erzincan, Sivas, Ağrı gibi değişik illerden gelmişler. Medrese eğitimi görüyorlarmış. Bunlar küçümsenecek olaylar değil, daha o tarihte Türkiye üzerine oyunlar oynanıyordu."
       Peki ne yaptınız? Durumu Ankara'ya bildirdiniz mi?
       'İlk işim bu oldu. Tespitlerimi tek tek yetkili makamlara aktardım'
       Sonuç?
       'Hiç...'
       Hep böyle olmuyor mu?

Beyaz terör

       İstanbul yine kara teslim. Meteoroloji günlerdir kar uyarısı yapıyor, belediyeler uyuyor. Yollar buz, trafik kilit...
       Ama haksızlık etmeyelim. Suç sadece belediyelerin mi? Ya ortadan kaybolan trafik polisleri, yanmayan lambalar. Yollar Allah'a emanet. Bunu gören uyanık (!) sürücüler durur mu? Çevre yollarında ters yönde gidenler, girilmez caddelere dalanlar. Yolda benzini bitenler. Ne ararsan var. Büyükşehir belediyesi bünyesinde yol durumu hakkında bilgi vermek amacıyla kurulan merkez ise tam komedi. Önceki akşam Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nde 'trafik akışı normal' diyor. Ama trafik; Gaziosmanpaşa'da tıkanmış, köprüye araç ulaşamıyor.

Deprem uyandırdı

       İstanbul'u katlettik, şimdi yeşil alan kavgası yapıyoruz. Çünkü deprem korkusu aklımızı başımıza getirdi. İnsanlar gördü ki; koca kentte güvenli açık bir alan kalmamış. Her yer beton, eften püften binalar üstüste.
       İstanbul'un en eski varoşlarından biri olan Çeliktepe Mahallesi sakinleri de böyle düşünüyor. Çeliktepeliler, 'Müthiş sarsıntı ile yataklarımızdan fırladığımızda kendimizi emniyete alacak yer aradık ama ne mümkün. Senelerdir yaşanan rant kavgaları sonucunda Çeliktepemiz maalesef bir beton yığını haline gelmişti' diyor. Ve eskiden İETT garajı olarak kullanılan, şu anda satılacağı günü bekleyen 46 dönümlük araziyi yeşil alan yapmak için uğraş veriyor. Bu amaca yönelik Çeliktepe Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği adıyla da örgütlenmişler. Kadınlar mahalledeki 157 sokağı paylaşmış, kapı kapı dolaşıp el ilanı dağıtmış. Aralarında topladıkları 20 bin imzayı İstanbul Büyükşehir, Kağıthane, Şişli belediyelerine vermiş. İstanbul milletvekillerinden yardım istemiş, TBMM Çevre Komisyonu Başkanı Ediz Hun'la görüşmüş. Tek hedefleri var; o bölgeyi betonlaştırmamak..
       Hey gidi günler hey... Eskiden boş alan oldu mu, işgal kaçınılmazdı. Ne demişler bir musibet, bin nasihattan iyidir.



Yazara E-Posta: tbengin@milliyet.com.tr