Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Rusya’dan korkan İsveç NATO’nun güvenlik şemsiyesi altına sığınmak istiyorsa yapması gerekenler belli. Sözünde durmak ve Türkiye’ye verdiği taahhütleri yerine getirmek. Neydi onlar? Terör örgütü PKK/YPG’yle ilişkisini kesmek, kucak açtığı, koruyup kolladığı teröristleri Türkiye’ye iade etmek. Ki bu bağlamda başlarda altına imza attığı mutabakata uyacakmış gibi bir havası da vardı. Hatta İsveç basınında PKK/YPG’li ve FETÖ’cülerin iade edilme korkusu yaşadıkları bile yer aldı. Ama sadece o kadar. İsveç şu ana dek bir kişiyi iade etti, o da terör suçlusu falan değil sabıkalı dolandırıcı! İsveç hâlâ terörist yuvası yani. Dahası, o korktuğu, paniklediği söylenen teröristler hepten azmış durumda. İsveç devleti ise, bırak müdahaleyi, alenen teröristlerin alçaklıklarına göz yumuyor, hiç utanmadan, sıkılmadan bir de meseleyi meşrulaştırma çabası içine giriyor. Hem de yine birbiriyle çelişen tavırlar, daha doğrusu skandallarla. Mesela Stockholm’de terör örgütü PKK/YPG yandaşlarının son rezaleti sonrasında İsveç Başbakanı önce “Bu bizim NATO üyeliğimize yönelik sabotaj” dedi. Dışişleri bakanları “Bu iğrençlik, bir nefret suçu” diye oldukça sert tepki verdi. “İki siyasetçisi teröre kurban giden İsveç’te hiçbir zaman bir ülkenin liderinin böyle bir nefret suçuna hedef gösterilmesi kabul edilemez” gibisinden olması gereken laflar da edildi. Ama sonunda da PKK/YPG’lilerin provokatif gösterilerini soruşturmayan ve faillerine karşı yasal işlem başlatmayan İsveç terörle mücadele konusunda gereken adımları atmayacağını bir kez daha çok net ortaya koydu. Yani İsveç’in terör örgütü PKK/YPG’ye olan sevdası ağır bastı. Ya da akla gelen diğer seçenek şu:

Haberin Devamı

Yoksa İsveç terör örgütü PKK/YPG’den korkuyor mu?..

Sonuçta NATO üyeliğine muhtaç, sıkışmış bir İsveç var. NATO’ya girmek istiyor, bunun için de sözler vermiş. Ama buna rağmen terör örgütünün her türlü kepazeliğine hâlâ yol veriyor. Yani normal bir ruh hali değil, sevdanın yanı sıra yine korkudan kaynaklı bir kimya bozukluğu da söz konusu olabilir. İsveç’in bu korku odaklı görüntüsünü geçmişte kritik görevlerde bulunan eski istihbaratçı Metin Ersöz değerlendiriyor:

Haberin Devamı

“Tabii korkuyor. PKK’yla mücadelede sarf edeceği enerji ve alacağı riskin uzlaşarak alacağı riskten daha fazla olduğuna inanıyor. Yani uzlaşmayı tercih ediyor. Türkiye’den gelecek riski daha düşük, PKK’dan gelecek riski ise daha yüksek görüp Türkiye’ye karşı politika yürütmesine izin veriyorlar. Ama özellikle İsveç gibi krallıkla, hanedanlıkla yönetilen kuzey Avrupa ülkelerinin Türkiye’deki etnik yapıya yönelik, birliği bozucu, 150 yıllık bir stratejileri var ve o devam ediyor. O bakış açılarını belki taktiklerle yumuşatmış gibi görünebilirler ama bunlar kesinlikle PKK’dan vazgeçmezler.”

Niye?

“İsveç gibi, İngiltere gibi hanedan ülkelerinin Türkiye’ye karşı stratejilerinde PKK gibi yapılara destek olmak vardır. Bunlar o yapılara geçmişte de destek oldular, başka bir yapı çıkarsa ona da destek olacaklardır. İsveç’e de kendileri aldılar zaten o politika çerçevesinde konuşlandırdılar, desteklediler. Şimdi o yapının kendilerine ne kadar tehdit oluşturacağını da kontrol ediyorlar. Bela olduğunun farkındılar ama o belanın kendilerine getirisi daha fazla olduğu için yönetmeye çalışıyorlar. O belanın vereceği hasarı bile Olof Palme’de olduğu gibi sarf malzemesi olarak görürler.”

Haberin Devamı

Nasıl yani?

“Olof Palme’nin ölmesi bile o hanedanların politikasını, stratejilerini değiştirmedi. Sonuçta Olof Palme ufak bir kayıptır onlar için. Hanedanlar için başbakanlar, hükümetler, siyasiler veya halk hiç önemli değil. Her fırsat hanedanın ayakta kalmasıdır onlar için. Halk ve başbakanlar sarf malzemesidir yani. Ama İsveç kraliyet ailesinden bir prensi PKK öldürsün ya da bu işin ucu onlara dokunsun, işte o zaman ortalık ayağa kalkar. PKK diye bir şey kalmaz.”

İsveç bundan korkuyor olabilir mi?

“Şu anda İsveç kraliyet ailesi PKK/YPG’yi destekliyor. Kendi içlerinde barındırdıkları teröristlerden de tehdidi uzlaşarak idare etmeye çalışıyorlar.”

Yani ondan da korkuyorlar!.. Dolayısıyla,  bu noktada İsveç’i yönetenlerin öncelikle yanıtlaması gereken soru da malum:

Devlet terör örgütünden, teröristten korkar mı?..