Futbolun yazılı olmayan kuralıdır. Teknik adam değişikliği takımda pozitif etki yaratır. İstisnalar tabii ki vardır ama bu kaideyi bozmaz. 'Geçici teknik direktör' çözüm değil. Futbolcular kısa bir süreliğine sahne alan 'emanetçi' teknik adamın talimatlarını ne kadar uygulayabilir?
Bir başka deyişle Serdar Topraktepe takımın üzerinde yeterince otorite sağlayabilir mi? Futbolcuların sahada sergilediği 'hal' diline bakıldığı zaman bunun cevabını net bir şekilde gördük. Oyuncular tabiri caizse kafalarına göre takıldılar. Konsantrasyon sorunu bariz bir biçimde sahada tezahür etti. Vurdumduymazlık da cabası.
Ole Gunnar Solskjaer'in işbaşı yapması takımdaki havayı bir anda değiştirdi. Norveçli teknik adam 'Ne istediğinizi biliyorum' mesajıyla 'umut' şırınga ederken, siyah-beyazlı camiayı kenetledi. Beşiktaş üzerindeki ölü toprağını attı. Kronikleşmeye başlayan depresif ruh hali yerini coşkuya bıraktı. 12 numara da takımı zor günde sahiplenince futbolcular adeta öz güven patlaması yaşadı. Formanın ağırlığı idrak edilince Kartal, Athletic karşısında 'temaşa' oyunu sahneledi. Sezonun
Uzun süredir teknik direktör arayışındaki Beşiktaş yönetim kurulu, Ole Gunnar Solskjaer'de karar kaldı. Öncelikle siyah-beyazlı camiaya hayırlı olsun. Norveçli teknik adamı 'kaos hocası' olarak nitelendirmek mümkün. Teknik direktörlük kariyerinde çalıştırdığı takımların başına genelde kriz dolu dönemlerde geçti.
Futbolculuk yıllarında tabiri caizse leblebi gibi gol atardı. 'Sir' Alex Ferguson'un yedek kulübesindeki jokeriydi. Oyuna sonradan dahil olup attığı gollerle takımının başarısında önemli rol oynadı.
Teknik adamlık kariyerine ise ManU'nun rezerv takımıyla adım attı. Burada genç oyuncuların gelişimine katkıda bulundu. 2011'de ülkesinin ekiplerinden Molde'de önemli işler yaptı. Takımını tarihindeki ilk şampiyonluğuna taşıdı. 2012'de bir kez daha mutlu sona ulaştırarak duble yaptı.
2014'te Premier Lig'deki ilk deneyimi başarısız geçti. Çalıştırdığı Cardiff City sezon sonunda Premier Lig'e veda etti. 2015'te Molde'ye geri döndü, 3 yıl daha Norveç temsilcisini yönetti.
Efsanesi olduğu, sayısız kupa kaldırdığı Manchester United'ın başına 2018'de
Son seçimi açık ara farkla kazanarak icraatın başına geçen Beşiktaş Başkanı Serdal Adalı ilk iş olarak oyuncuların biriken alacaklarını ödedi. Sorunlar yumağı ile uğraşan ve ateşten gömlek giyen siyah-beyazlı kulübün başkanı, ilk olarak Sergen Yalçın'la yaptığı görüşmeden netice alamadı.
Beşiktaş'ta hem futbolcu hem de teknik adam olarak şampiyonluk kupası kaldıran efsane isim, kardeşi Gürsoy Yalçın'ın rahatsızlığı nedeniyle çalışmak istemediğini ve bir süre ailesi ile ilgilenmek adına bu kararı aldığını söyledi.
Yönetim rotayı diğer adaylara çevrildi. Vincenzo Montella, Felix Magath, Roger Schmidt, Slaven Bilic, Markus Gisdol, Massimiliano Allegri, Niko Kovac gibi adayların masaya yatırıldığı ifade ediliyor. Başkan Serdal Adalı'nın oyunu Alman teknik adamdan yana kullandığı ileri sürülüyor.
Adalı'nın tercihinin isabetli olduğunu söyleyebiliriz. Alman ekollerinin genellikle Türk futbolunun dokusuyla uyuştuğunu müşahede ediyoruz. İstisnalar olsa dahi tarihte bununla ilgili birçok örnek saymamız mümkün. Jupp Derwall'le başlayan zincir,
Beşiktaş lige verilen iki haftalık arada ne yapmış merak ediyoruz doğrusu. 'Yalandan' antrenmanda çalışmış gibiler. Takım haftalar geçtikçe daha kötü ve daha rezil bir futbol sergiliyor. Sahada başı kesik tavuk misali, şuursuz koşan oyuncular güruhu...
Herkes ayrı telden çalıyor. Ne önde pres yapabiliyorlar ne takım savunması. Bir takım girdiği ikili mücadelelerin yüzde 95'ini kaybeder mi? Organize geliştirilen tek atak yok. Takımda ne yaptığını bilen Mert Günok dışında tek oyuncu yok.
Rafa Silva ve Immobile'yi sanki zorla halı saha maçına çağırmışsınız gibi. 'Lütfen' oynuyorlar. Fizik güçleri tükenmiş. Kaçak dövüşüyorlar, rakibin arkasına saklanıyorlar. Aldıkları topun ekseriyetini rakibe ikram ediyorlar. İşin vahim tarafı, bu iki oyuncu için Beşiktaş'ın kasasından çıkan rakam yıllık tam 12 milyon Euro.
Orta saha desen yol geçen hanına dönmüş. Al Musrati ve Salih ilk 30 dakikada rakiplerini centilmence içeri buyur ediyor. Mert Günok kalesinde devleşmese ilk yarı belki de ev sahibi ekibin lehine 4-1 bitebilirdi. Oyuncular
Beşiktaş'ta pazar günü yapılan Olağanüstü Seçimli Genel Kurul'da Hüseyin Yücel'i büyük farkla geride bırakan Serdal Adalı başkanlık koltuğuna oturdu. Daha önce girdiği 3 seçimi kaybeden Adalı'ya bu kez icraatın başına geçmek nasip oldu.
Adalı ve yönetim kurulunu zor bir süreç bekliyor. Bu yıl içinde kulübün tam 40 milyon Euro ödeme yapması gerekiyor. Ortada 14.5 milyar TL'lik korkutan bir borç yükü var. Takımın gideri o kadar fazla ki borç sarmalından çıkamıyor. Sadece Immobile ve Rafa Silva'ya ödenen yıllık maaş toplam 12 milyon Euro. İmza parasını saymıyoruz bile. Fikret Orman'dan döneminden sonra kulübe nefes aldıracak bol akçeli oyuncu satışı da yapılmadı. İlk iş olarak kulübün borç yükünü azaltacak projelere başlanmalı.
Teknik direktör henüz netleşmedi. Yeni yönetimin ilk görüşeceği isim Sergen Yalçın. Beşiktaş'ta 2 kupa kaldıran deneyimli teknik adamın 2. kez direksiyonun başına geçmesi bekleniyor. Takım Süper Lig ve UEFA Avrupa Ligi'nde kepenk
Tarihinin en kaotik günlerinden geçen Beşiktaş camiası, 29 Aralık Pazar günü yeni başkanını seçmek üzere sandığa gidecek. Olağanüstü Seçimli Genel Kurul toplantısı Sinan Erdem Spor Salonu'nda yapılacak. Hüseyin Yücel ve Serdal Adalı icraatın başına geçmek için yarışacak.
Göreve gelecek başkan tabiri caizse ateşten gömlek giyecek. Zira sportif zaviyeden bakıldığında takım tam anlamıyla dibe vurmuş durumda. Kasım ayında şampiyonluk yarışına havlu atılmış, taraftarlarla futbolcuların arası açılmış. Yönetimdeki dev otorite boşluğu, sahaya fazlasıyla sirayet etmiş. Diyeti bozup kilo alan futbolcu mu isterseniz, gamsız, başı kesilmiş tavuk gibi sahada dolanan oyuncu mu isterseniz, hepsi mevcut.
Alanyaspor beraberliği sonrası oyunculardan bazıları verdiği demeçlerde saha dışında problemlerin olduğuna vurgu yaptı. Udoukhai, "Hiçbirimiz memnun değiliz, herkes mutsuz. Sorunlar var. Maçlara çıkarken kafalarımızın rahat olması gerekiyor" diyerek takımın iç sesi oldu.
Skorer'e özel açıklamalarda bulunan Beşiktaş efsane kaptanı ve eski teknik
Beşiktaş 'fetret'ten gerileme dönemine geçiş yaptı. Sahada Semih, Svensson ve Mert Günok dışındaki futbolcular gamsız ve vurdumduymaz. Formanın ağırlığının idrakine varamayan oyuncu grubu... Balık baştan kokmuş. Hasan Arat'ın onca süslü vaatten sonra bir anda paydos etmesi, meşruiyeti tartışılmaya başlanan Hüseyin Yücel'in güvenoyu almak için kulübü seçime götürmesine neden oldu.
Beşiktaş gibi asırlık çınar son iki dönem icraata gelen başkanların felaket yönetimi nedeniyle zifiri karanlık bir tünele girdi. Oyuncular arasındaki gruplaşmalar, yönetim içindeki ikilikler, Samet Aybaba-Brad Friedel anlaşmazlığı... Yenilgiler silsilesi sonucu Süper Lig ve UEFA Avrupa Ligi'ne havlu atıldı. Son Adana Demirspor maçı ise Beşiktaş için turnusol kağıdı oldu.
Ligde galibiyeti bulunmayan, transfer yasağı olan ve finansal problemler yaşayan son sıradaki takım karşısında sergilenen futbol bardağı taşırdı. Bol akçeli transferler yap, geçen sezonun daha da gerisine git. Gerçekten büyük yönetim mahareti!
Haklı olarak isyan eden taraftarlar,
Rezaletin son perdesi... Beşiktaş, taraftarlarına tarihinin en büyük utançlarından birini daha yaşattı. Bir takım bu kadar ruhsuz, gamsız ve vurdumduymaz olamaz. -1 puanı olan, transfer yasağı bulunan, genç oyuncularla onur mücadelesi veren Adana Demirspor'a da yenildiniz. Tarihi tersten yazdınız tebrikler!
Süper Lig'de kepenkleri çoktan indirdiniz anladık. Lakin taşıdığınız arma, Beşiktaş arması. Unuttuysanız hatırlatalım. Çoğunuza o formanın ağır geldiğini bir kez daha gördük. Artık yeter, taraftarı bu kadar üzmeye hakkınız yok. Yönetim bu sezon futbol şubesini kapatsın, siyah-beyazlı renklere gönül verenler daha fazla hayal kırıklığı yaşamasınlar!
Hele Masuaku… Beşiktaş'a gol yedirmeye doymadı. Kanadı her maçta yol geçen hanı. Savunma anlamında ligin açık ara en kötü oyuncusu. Serdar Topraktepe bu kadar sabıkalı bir oyuncuyu nasıl ilk 11'de başlatır? Aklımız almıyor. 6 numarada Musrati gibi dirençsiz, kolay ekarte edilebilen bir oyuncu olduğu sürece Beşiktaş kalesinde daha çok gol görür. Beşiktaş orta sahasını her rakip elini kolunu