Fenerbahçeliler bu takımla ne kadar gurur duysa azdır. Dile kolay bir sezon içinde 74. maçına çıkacaksın. Türkiye Kupası’nı almışsın, Euroleague finalini görmüşsün, Avrupa’nın en büyüğü olmayı sadece bir ribauntla kaçırmışsın, buna rağmen hep ayaktasın. Play-off’ta iki günde bir maç yapacaksın, rotasyonun daha dar, rakibinden fazla yıpranmışsın, buna rağmen finalin 6. maçında enerjin maksimumda olacak, Efes gibi bir rakibe 30 dakika göz açtırmayıp farkı 40’a çıkaracaksın...
Bir maç önce potaya her gidişi sayı olan takımı, boyalı alanına sokmuyorsun. Hücumda da bu salondaki art arda 33. maçını nasıl kazandıysan onları yapıyorsun. Top paylaşımı mükemmel. İçeriden sürekli skor buluyorsun, ilk çeyrekte 5 üçlük arka arkaya bulup, rakibin tüm direncini kırıyorsun. Daha ne olsun!
Bu takımı kuranlar da, oynatanlar da tarih yazmıştır. Daha bir sezon önce savunması herkesin kafasında soru işareti olan Dixon’ı 3. çeyrekte 5 top çalacak hale getiriyorsan, NBA’e İtalya Ligi MVP’si olarak giden Datome’yi Avrupa’ya, Türkiye Ligi’nin ‘MVP’si olarak döndürüyorsan, ABD dışındaki ilk sezonunda Udoh’u, Avrupa’nın en önemli uzunu yapıyorsan, Vesely’nin iki yıl içindeki yükselişini göz kamaştırıcı
Fenerbahçe gibi Avrupa’nın en iyi takımlarından bir tanesi olduğunu kısa süre önce Final Four’da ispatlamış takıma karşı bir önceki maçta bozguna uğramışsın. Seride 3-1 geridesin ve kaybetmen rakibin şampiyonluğu anlamına geliyor. İlk yarıda potanda 18-0’lık seri görüyorsun, 17 farkla geriye düşüyorsun... Bu bölümde ribauntlarda ezilmişsin, bütün sayıları boyalı alanından yemişsin. Buraya kadar maçtaki handikaplardı. Bir de şampiyon olsa bile çok büyük olasılıkla görevine devam edemeyen bir antrenörün yönetimindesin. Yani dağılmaya çok müsaitsin.
Ama dağılmadı Efes, büyük iş başardı. Coach Ahmet Çakı başta olmak üzere, bu kadar kötü şartlar altında beyaz bayrağı çekmeyen herkesi kutlamalı. İlk çeyrekte 6 top kaybı yapan takımın maçı 12 kayıpla bitirmesi, rakibe ilk çeyrekte 7 hücum ribauntu verilmişken, bu sayının maç sonu 15’te tutulması, Heurtel’in hücum performansına 2. devre Granger’ın da eşlik etmesi, lacivert-beyazlılar’ın bu seriye tutunmasının tek şartı olan ‘savunma’yı hatırlayarak, rakibin eşleşme sıkıntısı yaratabilecek düzenlerinde hep karşı bir hamlenin gelmesi, maçı Efes’e kazandıran etkenlerdi.
Fenerbahçe ise Udoh’un önemini bir kez daha anladı. Dev oyuncu 8 sayı, 6
Serinin 2. maçında kriz anlarından çıkacak ismi bir türlü bulamamıştı Fenerbahçe. Sezon boyunca nefes kesen anların, el yakan topların ismi Datome’nin yabancı rotasyonuna takılması oldukça zorlamıştı sarı-lacivertli ekibi. İtalyan oyuncu ne kadar kritik bir isim olduğunu, Efes’in 12 sayıdan dönerek skoru eşitlediği 4. çeyrekte gösterdi. En kritik 10 dakikaya 7 sayı, 4 ribaunt, 2 asist, 2 top çalma sığdırdı. Zaten maç boyunca deplasmanda kaybettikleri maçın yıldızı olan Cedi’yi çok iyi savunmuştu, son çeyrekte 4 numaraya geçerek, Efes’i dün ayakta tutan isim olan Saric’in de ritmini bozmayı başardı, rakibin tam saha presine karşı topu rakip sahaya taşımaya da katkı sağladı. Yani ‘joker’ görevini yine eksiksiz yaptı, takımını öne taşımayı başardı.
Maçın başında Obradovic bu kez boyalı alanı kontrolü altına almayı amaçlamış, oyuna iki uzunla başlamıştı. Vesely’nin 10, Udoh’un 4 sayılık katkısıyla istediklerini yaptı, rakibinin erken kullandığı her topta da rakip potaya adeta uçarak öne fırladı. İkinci maçları onları çok zorlayan prese karşı da çalışmıştı, ilk yarıda fazla hata yapmadı. Farkın çift hanelere çıkması Obradovic’in elini rahatlatmıştı, Antic’in rotasyona takılmadığı günde
Bir süredir sahadaki basketbolun dışında her şeyi konuşan spor dünyası umarım bu maça da hakkını verir. Çünkü tam 39 dakika inanılmaz bir kalite vardı sahada. Oyun zekası, sertlik, direnç on numaraydı.
Maçın başında Ahmet Çakı döneminde oturttuğu ikili oyun savunmasında yine iyi işler yaptı Efes, Obradovic buna hazırlık olarak Kalinic’li beşle başlayıp, hücumda istediklerini alsa da, savunmada boyalı alanı rakibine bıraktı. Efes tepeden oynadığı ikili oyunlar sonunda kısaları potaya yollayarak rakibini zor durumda bıraktı. Obradovic, ilk yarıda 4 uzunu da denedi, 4 kısayı da. Çift guardla sahada kaldığı da oldu, çift pivotla da. Maçın sonunda doğru beşi bulacağı belliydi, nitekim 25. dakikadan sonra hem basketbol olarak, hem de karakter olarak bu maçın beşini sahaya sürdü Obradovic. İkinci yarının ilk 6 dakikasındaki sadece 7 sayı ve 5 top kaybına rağmen maç boyunca nefes almasını sağlayan üçlüklerle ayakta kalmayı bildi. İstediği sertliği ön alanda Melih-Kalinic ile buldu Obradovic, tek uzundan vazgeçip, Vesely-Udoh ikilisini de pota altına dikti. Ancak ilk yarının da sonunda denediği ve verim aldığı tam saha baskı her sıkıştığında imdada yetişti. Hücumda art arda gelen
Galatasaray taraftarının bu sezon baştacı yapmaları gereken takımlarını yalnız bırakarak nasıl zor durumda bıraktıkları dün daha net anlaşıldı.
Ev sahibi 3 çeyrek boyunca sahada hep istediklerini yaptı. Obradovic’in en önemli avantajları boyalı alanken, 4 kısalı beşle başlamasının da etkisiyle pota altı hakimiyetini ele geçiren, rakibin iki guardla sahada kalmasını topu forvetlere vererek avantaja çeviren, savunmada da ön alandaki baskıdan yine istediğini alan Galatasaray’dı.
Fenerbahçe ilk yarıda sadece Melih ile Antic’in kenardan geldiği anlarda kıpırdanırken, iki oyuncunun da yaptıkları ilk tercih hatasında kenara alınmaları, dirençlerini azalttı, zaten devreyi de Galatasaray 10 farklı galip kapadı.
Ancak Fenerbahçe’nin kadro farkı böyle durumlarda ortaya çıkıyor. İki guardı kötü oynarken, Bogdanovic rotasyona takılmışken bile bir çözüm bulunuyor. Dün de o çözümün adı Melih Mahmutoğlu oldu. Hem ön alanda savunmada fark yarattı milli oyuncu, hem de takımını skorda sırtladı. Enerjisi, becerisi 10 numaraydı. 2. yarıda Dixon da uyanıp üçlükleri sıralayınca Fenerbahçe üstünlüğü ele aldı. Son çeyreği Fenerbahçe’nin iki uzunla oynaması da büyük artı sağladı.
Galatasaray, iki kez çift
Galatasaray, seyirci avantajını da kullanarak tempoyu yükseltmek amacıyla 4 kısayla başladığı maçta hücumda istediklerini yaptı ancak ilk karşılaşmada olduğu gibi rakip uzunları savunmakta zorlanınca, iki takım da skor üretmekte zorluk çekmedi. Galatasaray'ın 10 dakikada Schilb'den 7 sayı bulurken, Fenerbahçe'de Udoh-Vesely ikilisinin 13 sayısı kadro artılarını doğru kullandıklarının göstergesiydi.
Ergin Ataman, boyalı alandaki sıkıntıyı çözmek için iki uzununu aynı anda sahaya sürünce, üstünlüğü de ele geçirmeyi bildi. Fenerbahçe ilk maçta rakibinin bu düzenini dışarıdan bulduğu şutlarla cezalandırmıştı ama bu kez 3 sayı isabetleri ilk yarı sonunda 12'de 2, maç sonunda ise 18'de 3'te kalınca Galatasaray devre sonunda 38-37'lik üstünlüğü yakaladı.
Galatasaray, 2. yarının başında savunma sertliğini iyice artırarak rakibini tamamen dışarıya püskürtmeyi amaçladı ve potaya da yaklaştırmadı. Ancak bu sertlikte tehlike uzunların faul problemine girmesiydi zaten 3. periyot tamamlanmadan Lasme 3, Davis de 4 faule ulaştı. Ancak 53-50 girilen son çeyrekte Fenerbahçe bunu avantaja çeviremedi. Dixon'ın art arda yaptığı top kayıpları Galatasaray'a kolay basket şansları verdi, fark 7'ye kadar
Lacivert-beyazlı ekip, saha avantajını çok iyi kullandı, Darüşşafaka karşısında 2’de 2 yaptı. Maça Doğuş Balbay’ın müthiş enerjisiyle başlayan ve rakibini savunmasıyla bunaltan Anadolu Efes’in final için bir galibiyete ihtiyacı kaldı.
Spor Toto Basketbol Ligi play-off yarı final serisi 2. maçında Abdi İpekçi’de konuk ettiği Darüşşafaka Doğuş’u 88-73 yenmeyi başardı, durumu 2-0 yapıp finale çok yaklaştı.
Mücadeleye Doğuş’un müthiş enerjisiyle başladı Efes. Önce bu oyuncunun, ardından da Birkan’ın baskısıyla Gordon’a göz açtırmayıp, rakibin düzenini bozmayı başadı. Daçka ise bu baskı karşısında sanki son dönemdeki oyununu unutmuş, sezon başına dönmüş, saha içi rolleri karıştırmıştı. Zaten ilk periyotta tam 9 top kaybı yaptı, 22-10 geriye düşmekten kurtulamadı.
Ahmet Çakı baskının hep en üstte kalmasını isterken, boyalı alanda da Dunston’dan gelen sayılarla fark 29-11’de 18 sayıya kadar çıktı. Ancak savunmanın aynı sertlikte yapılmayacağı gerçeğini yaşayan Daçka, rakibinin hatasını kullandı. Preldzic’ten gelen hücum katkısı, farkı 7 sayıya düşürse de devre 43-30 kapandı.
Müthiş savunma
İkinci yarıya alan savunması ile başlayan Daçka karşısında bu kez dışarıdan isabetler bulan Efes,
Galatasaray’ı konuk eden Fenerbahçe, 2. çeyrekte farkı 19 sayıya kadar çıkardı. Sarı-kırmızılı takım pes etmeyip geri dönmeye çalışsa da, ev sahibinin boyalı alan üstünlüğü ağır bastı, sarı-lacivertli ekip yarı final serisinde durumu 1-0 yaptı.
Spor Toto Basketbol Ligi’nde play-off yarı final serisinin ilk maçında Fenerbahçe, Galatasaray Odeabank’ı 93-79 yenerek 1-0 öne geçti.
F.Bahçe ile G.Saray arasındaki en büyük boyalı alan rotasyonuydu ve F.Bahçe bunu özellikle ilk yarıda çok iyi kullandı. Sarı-kırmızılı ekip, maça 4 numarada Micov ile başlayınca, iki ekip de bunu avantaja çevirmeye çalıştı. F.Bahçe topu Vesely ile buluştururken, G.Saray da rakip savunmayı dışarıya çekerek istediğini aldı. McCollum-Dixon ikilisinin birbirini savunamaması da skoru artırırken 1. çeyrek sonunda 27-22’lik F.Bahçe üstünlüğü vardı.
G.Saray’ın tek uzunu Lasme’nin ‘kötü alışkanlığı’ndan kurtulamayıp 2. çeyreğin başında 3 faule ulaşması, F.Bahçe’nin boyalı alan üstünlüğünü daha da artırdı. Vesely smaçlarıyla takımı coşturduğu devre sonundaki 57-40’lık skorun mimarlarındandı.
Süper ikili
G.Saray, baskıyı artırıp, yarı sahayı geçişi zorlaştırarak rakibin hücum ritmini bozmayı başardı, farkı da azalttı.