Galatasaray’ın geçtiğimiz sezon elde ettiği başarılarda çok önemli payı olan Işıl, Zelous ve Torrens’in takımdan ayrılması, Nevriye ile Sancho Lyttle’ın sözleşmeleri gereği, takıma kasım ayı sonunda katılacak olmaları, Fenerbahçe’nin ise sezona yine önemli transferlerle girişi ve Samsun’a da tam kadro gelişi favoriyi maç öncesinde net şekilde göstermişti.
Zaten neredeyse bütün maç da beklendiği gibi geçti. Ekrem Memnun, rakibi uyutmak için iyi hazırlanmıştı, ilk devrede istediklerini yaptı. Savunmada yapılan baskı, zaman zaman kombine savunmaya dönülmesi, içeriye getirilen yardım, Galatasaray’ın bu maça iyi hazırlandığını gösteriyordu.
Maçın başında Tuğba’nın, Martinez’e yaptığı baskı da tecrübeli oyuncunun kenara gelişiyle sonlanınca Galatasaray, ezeli rakibi karşısında kazanabileceğine inandı. Ancak Fenerbahçe’nin, iki ABD’lisi Charles ile McCoughtry öyle etkili bir maç çıkardı ki, zaten eksik olan Galatasaray’ın yapacağı çok da şey kalmamıştı.
İkinci yarıda, rakibinin baskıya başladığı anlarda 3 guarda dönerek ayakta kalan, topu mutlaka Charles ile buluşturan Fenerbahçe, ribaunt ve boyalı alan yüzdesindeki sıkıntısından da ilk 20 dakikaya oranla daha fazla mücadele
Maddi sıkıntılar, yönetim belirsizliği, art arda sakatlıklar, kadro dışılar derken zorlu bir süreçten geçen Galatasaray Liv Hospital, Valencia karşısında 28 sayılık farkı koruyamadı, kabus yaşadı ama Furkan’ın müthiş enerjisiyle kazanmayı başardı Turkish Airlines Euroleague D Grubu’ndaki ikinci maçında İspanyol Valencia’yı, Abdi İpekçi’de 71-64 yenmeyi başardı, galibiyetle tanıştı.
Valencia’nın maçın başında iki üçlük bulması, adeta lehimize oldu. Konuk takım boyalı alanda sıkıntıları olan temsilcimize karşı dış şutlarla sonuca gitmeye çalışınca Galatasaray’ın istediği tempoyu yakaladı. Arroyo önderliğinde, Micov, Pocius, Aradori sürekli potaya atak yaptı, Abdi İpekçi’ye gelen 7 bin basketbolseveri evlerine gülen yüzlerle uğurlama kararlığı da etkili olunca, Valencia potasına adeta bombardıman vardı. 4. dakikada 10-8 geride olan Galatasaray, boyalı alanda Furkan-Erceg ikilisiyle hakimiyet kurunca 17-2’lik seriyle ilk periyot sonunda skoru 21-12 yaptı. İlk çeyreğin ortasında esmeye başlayan Galatasaray kasırgası, ikinci periyota da taşındı. O muhteşem seri, Arroyo’nun resitaliyle 30-4’e kadar çıktı, temsilcimiz 45-17’de 28 farkı yakaladığı maçın devresini 47-24 üstün kapadı.
Eurocup D Grubu’ndaki temsilcimiz Beşiktaş Integral Forex, Zenit Petersburg deplasmanında normal süresi 78-78 biten maçı 90-86 kazandı, 2. maçında galibiyetle tanıştı.
Mücadeleye Broekhoff’un üçlükleriyle başlayan temsilcimiz, Muratcan ve Lofton’ın da dış atış katkısıyla 22-14 öne geçti, ilk periyodu 23-19 üstün bitirdi.
Temsilcimiz dışarıdan iyi bir yüzde bulsa da, ilk çeyrekte kaybettiği toplar ve boyalı alan savunmasında aksaması nedeniyle arayı açamazken, ikinci periyota da 2 top kaybıyla başladı, 25-24’te üstünlüğü rakibine bıraktı. İki takımın da skor bulmakta zorlanmadığı bölümde ev sahibi 30-26 öne geçse de, Lofton-Broekhoff ikilisi ile rakibine yanıt veren Beşiktaş, 15’te 9 üç sayı isabetiyle oynadığı devreyi, Kerem Tunçeri’nin son saniye turnikesiyle 45-44 galip bitirdi.
İkinci yarıda da üç sayı yağmuru devam etti temsilcimizin, fark 28. dakikada 60-49 ile11’e yükseldi. Ancak konuk takım da dışarıdan atmaya başlarken, Beşiktaş’ın top kayıplarını da arka arkaya hızlı hücum sayılarına çevirince 8-0’lık seri ile arayı kapadı, buna karşın son periyota da temsilcimiz 62-57 üstün girmeyi başardı.
Fenerbahçe Ülker, THY Euroleague'e galibiyetle başladı. İtalya'nın Emperio Armani takımını konuk eden temsilcimiz, çok zorlandığı maçı, yeni transferi Goudelock'ın etkili oyunuyla kazandı.
Fenerbahçe Ülker, THY Euroleague C Grubu'ndaki ilk maçında İtalya'nın Emperio Armani Milano takımını 77-74 yenmeyi başardı.
Maça hücumda çok iyi başladı Fenerbahçe Ülker, , ilk periyodu 24-13 önde kapadı. Fenerbahçe, hücumda çok iyi oynasa da, asıl sıkıntısı olan kolay sayı yemeden bir türlü kurtulamayınca, maçı koparma şansını da bulamadı. Özellikle Milano'nun baskıya başladığı anlarda büyük kriz yaşandı. Çok önemli skorerleri bulunan Fenerbahçe, baskıya karşı doğru yerde doğru isimleri buluşturamayınca fark bir anda kapandı. Bir de kariyerinin en iyi oyunlarından birisini Slovenya'da, İtalya Milli Takımı ile ay-yıldızlı ekibimize karşı oynayan Melli, bu kez de Milano formasıyla 7 dakikaya 10 sayı sığdırınca devreyi konuk takım 43-41 önde kapadı. Fenerbahçe'nin şut atan uzunlara karşı bir kez daha savunmada çaresiz kalışı ve baskıya karşı hatalar yapması ilk yarıdaki sıkıntılardı.
Yıldız avantajıyla güldü
İkinci yarıda boyalı alanda bu kez Samuel sıkıntı yarattı. Milano, hücum
Son yıllarda Avrupa’da geçmişini mumla aratan Anadolu Efes, sezona süper bir başlangıç yaptı Abdi İpekçi’de konuk ettiği Unics Kazan’ı yeni transferlerinin mükemmel oyunuyla devirip, kritik bir galibiyet aldı
THY Euroleague A Grubu’ndaki temsilcimiz Anadolu Efes ilk maçında Unics Kazan’ı 82-76 yenmeyi başardı.
Anadolu Efes için bu sezon kafalardaki en büyük soru, oyun kurucu pozisyonundan alınacak katkıydı. Draper’in son iki yıl, Real Madrid’deki performansı hiç iç açıcı değildi. Neyse ki, Hırvat pasaportlu ABD’li oyuncu Euroleague’deki ilk maçında, Real Madrid’deki gibi değil de, onun Avrupa devine transfer olmasını sağlayan Cedevita performanıyla oynadı. O oynayınca Efes rahatladı, kriz anlarında sıcak el olarak onu kullandı ve sezona galibiyetle başladı. 16 sayı, 4 asist, 3 top çalma ile oynadı Draper, ikinci çeyrekte temsilcimiz farkı çift hanelere çıkarırken de, son periyotta Kazan 18 sayılık farkı 5’e indirmişken de başrolü oynadı.
Maça iyi başlamıştı temsilcimiz, 8-0’lık seride Perperoglou’nun büyük rolü vardı. Kendisini savunan forvetlere karşı hem hücum, hem savunmada fizik avantajını kullandı. İlk çeyrek 20-19 Efes üstünlüğüyle geçilirken,
Bandırma ekibi, Eurocup E Grubu’ndaki ilk maçında İsrail’in Hapoel Jerusalem takımı karşısında çok zorlansa da kazanmayı başardı. Rowland ve Davis gibi iki önemli isminden yoksun mücadele eden temsilcimizde Mejia-Dragicevic ikilisi yıldızlaştı.
Eurocup E Grubu’ndaki ilk maçında İsrail’in Hapoel Jerusalem takımını konuk eden Banvit, salondan 80-76’lık galibiyetle ayrılmayı başardı.
İsrail ekibi, maça daha iyi başlayan taraftı. Özellikle Jones ile etkili olan Hapoel, ilk periyodu 19-14 galip kapadı. Konuk takım, dış atışlarda da etkili olup, temsilcimize kolay basket şansı vermeyince, 16. dakikada 11 sayılık farkı yakaladı. Temsilcimizde sezona durgun başlayan Mejia, Rowland ve Davis gibi iki önemli ismin yokluğunda sorumluluğu ele alıp, hem sayı, hem de asistleriyle Banvit’i canlandırsa da, devre konuk takımın 35-33’lük üstünlüğüyle tamamlandı.
Kayıpları değerlendirdi
İkinci yarının başında boyalı alandan Dragicevic, dışarıdan da Can Maxim ile skor üretmeyi başaran temsilcimiz, 26. dakikada 45-41 öne geçti, Şafak’ın da skora katkısıyla üstünlüğünü koruyarak, son periyoda 52-50 galip girdi.
Temsilcimiz 34. dakikada 60-54 ile 6 farkı yakalasa da, konuk takım top
Ankara’da maç öncesi bilet tartışmalarının, maç içinde 24 saniye cihazındaki arızanın tadımızı kaçırdığı, iki takımın da henüz tam hazır olmadığının anlaşıldığı, ancak heyecanın finale yakıştığı bir karşılaşmaya tanık olduk.
Geçtiğimiz sezon Başkent’te Cumhurbaşkanlığı Kupası’nı kaldırmıştı Pınar Karşıyaka, bu sezona da daha başlarken Cumhurbaşkanlığı Kupası ile damgasını vurdu.
Tebrikler Ufuk Sarıca’ya. Elindeki imkanlarla yine ‘fişek’ gibi bir takım kurmuş, o takımı coşturacak formülü de bulmuş. 40 dakika boyunca Fenerbahçe Ülker karşısında hep tempoyu yükseltti Kaf-Kaf, sonunda ödülünü aldı. Hücumdaki top paylaşımı, hareketli uzunların kullanımı, rakip savunmanın adam değiştirmelerinde en uygun ismin topla buluşturulması ve onların da şutları yağmur gibi sokması, bu sistemin bir getirisiydi.
Yeni transferlerden Palacio, kısa olmasına rağmen, 5 numarada rakiplerine hızlı ayaklarıyla büyük sıkıntılar yaşatacağını gösterdi. 4 numaradaki Gabriel ve kısa forvet Strawberry de Karşıyaka’nın temposuna uygun isimler. Zaten Dixon, Diebler ve Barış gibi şutörleri bulunan Karşıyaka, dünü tam 15 üç sayı isabetiyle bitirdi. Belki her maç aynı yüzdelere çıkamazlar ama bu düzende çok
Avrupa Şampiyonası finali ile bronz madalyanın da içinde olduğu rüya gibi yıllar yaşattı bize Potanın Perileri. O başarıları yaşatan kadronun, birlikte son sınavıydı Dünya Kupası ve ev sahibi olmamız çok anlamlıydı. Düne kadar çok da iyi mücadele etti kızlarımız, dünyanın en iyi 4 takımı arasına kalmak, asla küçümsenemeyecek bir başarıydı. Ancak İspanya yenilgisiyle sanki dünyanın sonu gelmişti. Millilerimiz, Avustralya karşısında, Dünya üçüncülüğü, yani bronz madalya, yani tarihin en iyi neticesini elde etmek için değil de, öylesine bir maça çıkmış gibiydi.
Maçın başındaki beş, bir türlü oyunun içine giremiyorken, Ceyhun Yıldızoğlu, belki de o krizden kendileri çıksın diye değişikliğe gitmedi ama Avustralya maçın bronz madalya anlamına geldiğini bizden daha iyi bildiği için çok konsantreydi, 8 dakikada skoru 17-0’a getirip maçı bitirdi. Geç de olsa yapılan değişikliklerin ardından küçük bir kıpırdanma yaşansa da bu Milli Takım’a yetmedi.
Kısacası yıllardır bize çok tatlı bir rüya yaşatan takım, bu kez 40 dakikalık bir kabus izlettirdi. Ancak ne oyunculara, ne de bu takımı yaratan isimlerden birisi olan Coach Ceyhun Yıldızoğlu’na kızacak halimiz yok, yıllardır