Fenerbahçe'ye karşı hukuksuz sıfır tolerans!

25 Ağustos 2011

En başından bu zamana süreci hukuk içerisinde takip etmeye, yorumlamaya çalışıyorum. Çünkü sorunun merkezinde ve çözümünde "hukuk" var.

Geçen hafta ceza mahkemeleriyle hukuk mahkemelerinin ayrımını konuşmuştuk. UEFA’nın aldığı karar "disiplin yönetmeliğine" haliyle de hukuk mahkemeleriyle bağlıdır. Bu nedenle de ceza mahkemesinde görülen davayı beklemek zorunda değildir. Kendi marka değerini korumak adına “sıfır tolerans” anlayışıyla Fenerbahçe’yi turnuvanın dışında bırakabilir.

Aynı yolda TFF de gidip, Fenerbahçe'ye ceza verebilir.

Ancak burada hukukun ne şekilde uygulamaya koyulduğu ile ilgili bir sorun vardır.

UEFA daha sonra oluşabilecek bir takım tazminatların muhatabı olmamak ve üzerine sorumluluk almamak adına Fenerbahçe’ye "çekilmesini" söylüyor. Bunu da TFF aracılığıyla yapıyor.

Tehdit ediyor.

“Eğer dediğimi yapmazsanız size sekiz sene ceza veririm.” diyor.

Tehdit hukuksuzluktur, samimiyetsizliktir, iki yüzlülüktür.

Yazının Devamı

Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın düşürülmesinden sonrasını düşünmeyenler...

24 Ağustos 2011

6 Ağustos 1945 günü Enola Gay ismi verilmiş bir bombardıman uçağı Japonya’nın Hiroşima kentine Little Boy isimli atom bombasını bırakmadan önce, uçağın içindekiler ve o uçağı oraya gönderenler büyük bir merak içindeydi.

“Ne olacak? Nasıl olacak? Nasıl görünecek?”

Herhangi bir öngörü yok muydu?

Bombayı yapan bilim adamları hiç kuşku yok ki nasıl bir etkisi olacağını çok iyi biliyorlardı. Muhtemelen dönemin devlet adamlarına da anlatmışlardır. Bir kısmının bombayı desteklediğini de biliyoruz. Çok basit, kolaylıkla anlaşılabilen sebepleri vardı.

“Yıllardır süren ve bir sürü can alan dünya savaşının bir an önce sonuçlandırılması…”

Bugün geriye bakıp, “ne büyük başarı” ya da erdem diyebiliyor muyuz?

Aynı silahın aynı sebeplerle kullanılması günümüzde mümkün müdür?

O uçağın içindekilerin savaş sonrası hayatlarını anlatan bir film çekildi. Büyük mutsuzluklar, trajediler, bozulmuş psikolojiler ve erken gelen ölüm

Yazının Devamı

Ya Fenerbahçe ligde kalır da diğerleri düşerse?

22 Ağustos 2011

Spor hukukunu ceza hukukundan nasıl ayıracağız? Ceza hukuku, spor disiplinini nasıl etkileyecek?

Hukuk hâkiminin, ceza hâkiminin ne yaptığı ile ilgilenmediğini, verdikleri kararların birbirlerini bağlamadığını son yazımda konuşmuştuk.

Hatta şöyle bir cümle kurabiliriz; ceza davalarında şüpheden sanık yararlanırken, şüpheli bir hukuk davasında hâkim kanaatine göre karar verebilir.

Hukuk davaları kamunun birlikte yaşaması sırasında ortaya çıkan çelişkilerin tartışılıp karara bağlandığı bir adalet mekanizmasıdır. Hâkim yasaları bu doğrultuda yorumlayabilir, kanaatine göre çok değişik uygulamalar gerçekleştirebilir. Burada temel dayanak sosyal düzenin bütün kurumları ile devamını sağlamaktır. (Bu cümleyi yazının sonuna geldiğinizde bir kere daha okumanızı öneriyorum.)

Ceza hukukundaysa suçun emsali olmaz. Bu nedenle de her dava kendi içinde değerlendirilir ve yasalara dayandırılır. Hâkimin yasayı yorumlama hakkı ya yoktur ya da çok sınırlıdır. Bu mahkemelerde sosyal düzenin devamlılığı ile birlikte esastan bu güvenliği bozan kişi veya kişiler

Yazının Devamı

Mehmet Baransu gazeteciliğine katkı

18 Ağustos 2011

Dün akşam bir arkadaşımın sohbet sırasında aktardığı küçük ancak anlamlı bir bahsi anlatarak başlamak istiyorum.

Bundan önceki Papa New York’a ayak basmış, henüz toprağı dahi öpemeden bir gazetecinin kendisine yönelttiği bir soruyla karşılaşmış:

“New York’taki genelevlerin varlığını sürdürmesi ve kapatılması hakkında ne düşünüyorsunuz?”

Papa şaşkınlıkla soruya soruyla karşılık vermiş.

“New York’ta genelev var mı?”

Ertesi gün gazetecinin çalıştığı gazetesinin başlığı:

“Papa uçaktan iner inmez New York’ta genelev var mı?” diye sordu.

Bugün ülkemizde (haksızlık etmeyelim belki de dünyamızda) böyle bir gazetecilik anlayışı var. Bu giderek yerleştirilmeye çalışılıyor.

Yazının Devamı

Savunmasız ceza verme tartışması yapılıyor.

16 Ağustos 2011

3 Temmuz Pazar günü emniyetin özel yetkilendirilmiş savcıların talebiyle başlattığı organize şike ve teşvik örgütü operasyonunda dün yine çok önemli bir gündü.

Futbol federasyonunun liglerin devamını ilgilendiren hususta yapacağı açıklama ve kararlara çok fazla anlam, misyon yüklenmişti. Bir şekilde adaletin belki beş yılda varacağı kanaat ve sonuca 20 günde ulaşıp tamamlaması bekleniyordu.

Hiç kuşkusuz Mehmet Ali Aydınlar’ın açıklaması kimseyi memnun etmedi; çok ilginç ve orantısız tepkiler geldi. Aydınlar’ın tecrübesizliği bir gerçektir. Ancak o makamda bugün kendisini eleştiren her kim oturuyor olsaydı bu kararı almak zorundaydı.

Aydınlar’ın kararı UEFA’ya, CAS’a ve etrafındaki hukuk adamlarına sormadan yönetim kurulundaki arkadaşlarıyla birlikte almış olduğuna inananlar varsa kusura bakmasınlar olaya çok basit bakıyorlar.

Operasyonların başladığı günden bu zamana kişilerin tavır ve duruşundan çok şeyler öğrendik.

Bir kere futbol dünyamızın içindeki önemli birçok ismin

Yazının Devamı

Islıklamaya ve yuhalamaya devam edin.

12 Ağustos 2011

Arena’da Emre Belözoğlu merkezde olmak üzere Fenerbahçeli futbolculara yönelen protestonun gerçekte neye karşılık geliyor olduğunu Arda Turan’ın dün veda sohbetinin içinde söylediği bir cümle ile birleştirmek anlamlıdır.

“Hiçbir zaman Galatasaray kaptanının ıslıklanması taraftarı değilim. Sakatlığım döneminde bile basit, kötü şeyler söylendi. Sahip çıkılmasını beklerdim.”

Geçtiğimiz sezon Arda Turan futbol adına iyi bir yıl geçirmedi. Futbol oynamasını engelleyen önemli sakatlıkları oldu. Özel hayatı ile gündeme oturdu ve sakatlığı ile özel hayatı arasında ilişkiler kuruldu. Sezon başında Galatasaray’ın yeni forması ile ilgili yaptığı bir yorumun televizyonlara servis edilmesi bir süre gündemde kaldı. Galatasaray’ın karışık ve dağınık durumu ile birleşince taraftar tarafından genç futbolcuya yöneltilen protestolara dönüştü.

Bazı maçlarda Arda Turan kendi taraftarı tarafından ıslıklandı.

Tıpkı Alex de Souza’nın başına geldiği gibi…

Emre’ye yöneltilen şey nitelik

Yazının Devamı

Arena'da futbolu az gecede başka hesaplar

11 Ağustos 2011

Avrupa’nın en zayıf ekiplerinden biri Estonya karşısında çok rahat bir futbol gecesi yaşadık.

Oynanmasa da İngiltere’nin Hollanda, Almanya’nın Brezilya, İtalya’nın İspanya ile eşleşmeyi tercih ettiği gecede teknik yönetimimiz Estonya’yı dişimize uygun bulmuştu. Aslında futbolumuzun yaşadığı sürecin içinde bunu garipsememeliyiz.

Hiddink’in futbolcularımızın liglerin ertelenmesi ve maç yapmaması nedeniyle yeterince zorlanmadıkları, hazır olmadığı yönündeki şikâyetini dinlerken Estonya seçimi yerine çok daha zor bir takımla eşleşmemizin daha doğru olup olmayacağını sormuştum kendime.

Hiddink olası kötü bir sonuç karşısında futbol kamuoyunun tepkisi ile uğraşmak istememiş olabilir. Anlamak gerekiyor.

Bu durumu hep birlikte yarattık.

Hiç kuşku yok ki dün gece Arena’da Avrupa’nın futbol ekollerinden birini ağırlıyor olsaydık takımın kaptanı Emre Belözoğlu’na taraftarın tepkisini nasıl anlatırdık, bilemiyorum. Tıpkı Saraçoğlu’nda yarım kalan maçta taraftarın sahaya neden girdiğini açıklamada zorlandığımız gibi…

Bu

Yazının Devamı

Ahmet Altan'dan Fenerbahçe'ye "İftira"

9 Ağustos 2011

Emniyet soruşturmasının geçen hafta Galatasaray üzerine yönelmiş olması 3 Temmuz operasyonlarının en zayıf halkasıydı. Anlayamadığımızı ifade etmiştik. Zaten bir sürü hukuk adamı yasalara göre ortada bir teşvik olsa bile bunun artık soruşturulamayacağı yönünde açıklamalarda bulundu.

Birbiri ile bağlantısı olmayan iki şeyi tartışıyor olmamız da çok anlamlı değildi.

Ancak!

Her yeni dalgada bir adım daha ileri gidiyoruz. Bir başka turnusol kâğıdı ile test yapıyoruz. Kırmızı ile maviyi birbirinden ayırıyoruz.

5 Ağustos günü Ahmet Altan’ın İftira başlıklı yazısı bu anlamda soruşturmanın toplumu yönlendirilmesi konusunda ipuçları taşıyordu.

Ahmet Altan sahip olduğu “bilgili insan” ayrıcalığı ile insanlara nasıl düşünmesi ve tavır alması üzerine bir bilgelik dersi veriyor, etki altına sokuyordu.

“Galatasaray’ın “galip gelmesi” ya da “şampiyon olması” için değil, “Galatasaraylı” olmanın bu ülkenin gençlerine ve çocuklarına “gurur verecek” bir değer olması için mücadele

Yazının Devamı