Şenol Güneş, Aykut Kocaman'a karşı

21 Aralık 2010

Öncelikle geçmiş yıllarda olduğunun aksine bu tür tartışmaları yöneticilerin değil de teknik adamların yapıyor olması futbolumuz açısından bir gelişme, ileri bir boyut olduğunu söylememiz gerekiyor. Hele Fenerbahçe tarafındakinin bir de sportif direktörlük unvanının da olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda bu çok daha doğru bir yere oturuyor.

Geçmiş yıllarda kulüplerin hakkını yöneticiler aramaya kalkar, ortalık toz duman olurdu. Ortaya bir sürü hesap soracak kişi çıkar, kimin ve neyin hesabının ne zaman sorulacağının hiç bilinmediği tehditler savrulurdu.

Tartışmanın tarafları Fenerbahçe teknik direktörü ile Trabzonspor teknik direktörü; konu Trabzonspor’un kazandığı penaltılar.

Aykut Kocaman geçen hafta Trabzonspor’un üç hafta üst üste oynadığı karşılaşmalarda kazandığı penaltılar üzerine bir yorum getirdi. Yapmış olduğu açıklamanın içinde hakemlere yönelik bir kasıt, şaibe ya da planlanmış bir eylem cümlesi kullanmadı. Sıkıntısı, kendi takımının çok zor penaltı

Yazının Devamı

Beşiktaş'ın en önemli iki sorunu ve şansı

19 Aralık 2010

Beşiktaş, Gaziantepspor’un 60. Dakikada attığı gole kadar bu maçı mutlak kazanması gerektiğinin bilincinde olmadan sanki 0-0 beraberlikle tur atlayarak bir üst tura çıkacağı bir kupa maçı oynuyormuş görüntüsündeydi. Çok ağır oynuyordu; gol pozisyonu üretmek bir yana rakip ceza sahasına dostlar alışverişte görsün misali toplar gönderiyordu.

Bu Beşiktaş’ın çok iyi başladığı, ancak üst üste gelen sakatlıklar ve Avrupa maçlarından sonra ligde aldığı son şekildi. Maç sonrasında Schuster önlerinde koca bir ikinci devre olduğunu söylese de 17 maçtan ibaret önünde dört tane güçlü rakibin olduğu zorlu bir mücadele süreciydi aynı zamanda. Beşiktaş’ın lider Trabzonspor’dan 14 puan geride olduğu ve bu farkın kapanması için net olarak Karadeniz ekibinin 5 maçını kaybetmesi gerektiğini hatırlamamız gerekiyor.

Beşiktaş bu futbolla Trabzonspor kaybederken kazanabilir mi, bunun cevabını Ocak ayında başlayacak ikinci devrede izleyeceğiz.

Her ne kadar sabah akşam ligimizin kalitesi sorgulanıyorsa da kendi

Yazının Devamı

Fenerbahçe'de futbol Alex'e eşitlendi.

19 Aralık 2010

Alex, özellikle Türkiye’nin pedagojik formasyonu en yüksek derece ile aldığından faul, penaltı gibi pozisyonları en objektif yorumuyla değerlendirip karar veren hakem Yunus Yıldırım’ın saç baş yolduran kararlarından sonra öylesine dolmuştu ki, zaten bu takımda kendisinden başka gol atacağına inanan başka oyuncu olmadığından hırsla pozisyonları kovalar olmuştu.

Golle sonuçlanan serbest vuruşu öncesinde, topu alıp hakemin büyük bir hassasiyetle gösterdiği yere yerleştirdikten, hakemin vuruş izni veren düdüğüne kadar son derece konsantre bir şekilde biraz sonra yapacağı eylemi bekliyordu. Sivasspor’un başarılı kurtarışlarla ön plana çıkan kalecisi kendisine göre kalesinin sol tarafını kapatacak şekilde barajı kurdurmuş, sağ tarafta da topu karşılamak üzere konumlanmıştı. Alex solak olduğuna göre topu en iyi ihtimalle kalecinin kapattığı tarafa gönderebilir ya da çok daha zorunu denemek üzere barajın üzerinden aşırarak boş olan tarafa topun gitmesini sağlayabilirdi. Birincisinin gol olabilmesi için sert bir şut gerekiyordu. İkincisi için

Yazının Devamı

Aykut Kocaman'ın istifası neden gündeme getirildi?

18 Aralık 2010

Bir anda Aykut Kocaman’ı istifası neden gündeme geldi?

Satış ve pazarlama tekniklerinin içinde;

1. Kamuoyunun hazırlanması

2. Kamuoyunun nabzının yoklanması şeklinde iki yönteme başvurulur.

Televizyon dizilerinin izlenirliği de sürekli kontrol altında tutulur. İzleyicinin talebinin olduğu yapımlar akşamın en değerli zamanına koyulurken, daha düşük rating toplayanların kaderi idarecinin elindedir. Birçok dizi oyuncularının daha ne olduğunu anlamadıkları sürecin içinde yayından kaldırılırlar.

Siyasette de benzer yöntemler kullanılır. Ortaya bir anda bir gündem çıkar ve üzerinde tartışmalar başlar. Genel eğilim hangi yöne doğru yönlenirse politikalar da o doğrultuda şekil alır.

Futbol da artık geniş kitleler tarafından hayatın içinde algılandığından yukarıda örneklediğimiz taktiklerin sıklıkla görülmeye başlandı.

Futbol aynı zamanda kendi ölçeğinde bir endüstri yarattığı için arz ile talep sahipleri arasında çok önemli bağlantılar vardır. Olmalıdır da. Bu endüstrinin planlaması, aklı, programı olmazsa, spontane, günü

Yazının Devamı

Ankaragücü'nün sonu... Kaybeden kim?

16 Aralık 2010

Ankaragücü’nün mazisi en az İstanbul kulüplerinin kadar eskidir. Çok önemli bir geleneğe sahiptir. Her zaman devletle iç içe olmuştur. Adının başındaki MKE kısaltması kulübün ülkemizin silah sanayisi ile ilişkili olduğunun ispatıdır. Ankaragücü’nün 12 Eylül darbecilerinin yardımları ve zorlamalarıyla o zamanın birinci ligine yükseltilmesi bu ilişkinin boyutunu gözler önüne serer. Bu nedenle Ankara’nın solcuları Gençlerbirliği’ni tutarlar. Henüz bu iki takımın da birinci lige yükselmediği dönemlerde çocukluğumda takip ettiğim ikinci lig tablolarında çok fazla bilmeden ve ayırt edemeden Gençlerbirliği’nin ismindeki “gençler” kelimesinden ötürü sempati duyduğumu hatırlıyorum.

Ankaragücü ve Gençlerbirliği 1980’lerin başından beri hiç ara vermeden birinci ligdeki yerlerini koruyorlar.

Dün gazetelere düşen bir mahkeme sonucu Ankaragücü’nü bir kere daha gündemimize taşıdı. 2009 yılında yapılan genel kurul öncesinde

Yazının Devamı

Dağılan Galatasaray'ı toparlamak için...

14 Aralık 2010

2002 yılında Fatih Terim Galatasaray’ı şampiyon yapmış Lucescu’nun yerine teknik adam olarak gelir gelmez esaslı bir yeniden yapılanma harekâtını başlatır ve bir sürü oyuncu transfer eder. Zaten 2000 yılı ruhunu canlı tutan fazla oyuncu kalmadığı gibi; bir de Lucescu’nun insana sıkıntı veren futbol felsefesinin yerine daha agresif bir oyun anlayışına sahip bir takım yaratma düşüncesi vardır.

Evdeki hesap pek de çarşıya uymaz.

Ne Galatasaray 2000 yılındaki takımdır ne de Fatih Terim iki sene öncesinin imparatorudur. Üstelik bu transfer politikasının yarattığı bütçedeki dengesizlik, zaten bozuk olan mali yapının alt üst olmasına neden olur. Galatasaray hala o dengeyi kurma uğraşı içindedir. Ayrıca günümüzde çok da güçlü transferler yapamamasının, istediği oyuncuları alamamasının gerisinde söz konusu parasal sorunların etkisi büyüktür.

Galatasaray 2000 yılının ruhunu son temsilcilerinin el ayak çektikleri 2008 yılına kadar bir iki oyuncu ile canlı tutmuş olsa da onların gidişi ile birlikte takım olma özelliğini tümden

Yazının Devamı

Trabzonspor'u farklı yapan nedir?

13 Aralık 2010

Geçen sezon kimse Bursaspor’un şampiyon olabileceğine inanmıyordu. Zaten Kadıköy’deki Fenerbahçe açısından trajik karşılaşmada ev sahibi takım bir gol atabilmiş olsaydı bugün birçok açıdan farklı bir futbol dünyamız olacaktı. Ancak mesele o golün atılamamış olması değil; Bursaspor’un şampiyon olabilecek kadar puan toplamasıydı; başarısının geri planında yatan şey daha iyi bir kadroya sahip olması değil, takımın tümden kenardaki Ertuğrul Sağlam’ın direktiflerine, yönlendirmelerine uyması, motivasyonuna inanmasıydı.

Bursaspor’un bugün yaşadığı sorunların merkezinde de başarıya götüren formülün denkleminde bilinmeyenlerin yerine başka değerlerin yazılıyor olmasıdır. Örneğin Beşiktaş karşısında alınan yenilgiye giden yolu açan Volkan Şen’in atılması o karşılaşmanın içinde olup bitmiş bir eylem değil, futbolcunun sezon başından bu yana takımdan ve teknik direktöründen fazlasıyla kopuk bir şekilde oynuyor veya yaşıyor olmasıydı. Sanırım böylesi örnekler takım içinde giderek artıyor. Özellikle Avrupa

Yazının Devamı

Fenerbahçe öğrenemiyor.

12 Aralık 2010

Ankaragücü’nün golünden hemen önce ekrana bir istatistik yansıdı.

Fenerbahçe 400’den fazla pas yapmış, ev sahibi olan rakibiyse 150 civarındaydı. Fenerbahçe’nin ceza sahasına yaptığı orta sayısı 26, Ankaragücü’nün sadece 8’di. Topla oynama oranı da %65’e %35 olmalıydı. Attığı şut sayısı da bir hayliydi.

Bu rakamlar Fenerbahçe’nin rakibini kendi sahasına hapsettiği, sürekli top çevirdiği ve sağlı sollu ortalarla da kaleyi zorladığını işaret ediyordu.

Gerçek de buydu. İlk yarı boyunca Fenerbahçe’nin çok iyi bir top oynadığını söyleyebiliriz. Ancak sonuca gidecek pozisyonlar üretmede çok zorlanıyordu.

Dia hızıyla, adam eksiltme yeteneği ile çok önemli bir futbolcu ancak son topları asla kullanamıyor. Gökhan Gönül sağ kanatta inanılmaz işler yaptı. Ancak gol için bekleyen Alex ve Niang’in metrelerce arkasına toplar attı durdu. Mehmet Topuz orta sahada çalışkan ancak o da isabetli son topu kullanma özürlüsüydü. Cristian bütün topları kesti, topladı

Yazının Devamı