İlk yarı sonunda Bursaspor maçı kafasında kaybetmişti!

17 Nisan 2014

Bursaspor devreye 2-0 ile gitmeyi başarasa büyük bir ihtimalle bu maçın senaryosu da skoru da çok daha farklı olacaktı. Maç belki yine beraberliğe gidecek, uzayacak sonuç penaltılarla belirlenecek ancak bu kadar açık skor oluşmayacaktı.

Sporda psikolojik eşik denilen şey işte budur.

Bursaspor’un Ertuğrul Sağlam dönemindeki en büyük başarılarından bir tanesi savunmasının dengeli yerleşimi, kontrollü hücum anlayışıydı.

Ancak ligde açık farklı biten maçta gördük ki Bursaspor’da yerleşim, kademe, pozisyon alış ve nihayetinde de bireysel anlamda hata sorunları var.

Örnek vermek gerekirse devrenin sonuna doğru uzatma dakikalarında gelen golde Bursasporlu savunma oyuncusunun rakibinin önüne göğsüyle indirdiği topun çok önemli avantaj sağladığını söyleyebiliriz.

Hakemin çok kötü yönetim gösterdiğini söylemekle birlikte Bursasporlu oyuncuların da ondan daha az hata yaptığını söylemek mümkün müdür?

Çok fazla itiraz ettikleri penaltı pozisyonuyla ilgili bu sezon içinde belli bir standart oturmuş gözüküyor ve hakemler penaltı kararı veriyorlar; bence de penaltı olmalıdır.

Bursaspor’un ikinci yarıya çıkarken maçı daha kafalarında kaybettiği her hareketlerinden belli oluyordu.

Yazının Devamı

Kendisinin ve takımının kaderini değiştiren oyuncu Işıl Alben

15 Nisan 2014

Avrupa’nın en önemli spor olaylarından bir tanesi kadınlarda en büyük kupanın finalini iki takımımızın oynamasıydı.

Türkiye giderek bu finallere alışıyor. Özellikle eğitim seviyesnin yüksek olduğu kesimin tercih ettiği salon sporlarında gelen başarılar bize başka bir gerçeği de gösteriyor olmalıdır.

Basketbolun ülkemizdeki mazisi gerçek anlamda 30 yıldır. Kuşkusuz öncesi de vardır ancak 1980’li yıllardan itibaren basketbol ülke genelinde sevilen, takip edilen ve yapılan bir spor dalı olmuştur.

Efes Pilsen ve Eczacıbaşı’nın buradaki etkisi büyük olmakla birlikte hiç kuşku yok ki Fenerbahçe-Galatasaray rekabetinden başka bir şey çıktı.

Son on yılda takımlarımızın Euroleague’de boy göstermeleri, basketbolun çok daha kurumsal anlamda yeniden gözden geçirilerek başka bir boyuta çıkarılması sağlanmıştır.

Salon sporlarına yapılan yatırımlar, ailelerin çocuklarını en azından gençlik çağına kadar en az bir spor dalıyla ilgilenmeleri konusunda bilinçlenmeleri gibi etkenler bir araya geldiğinde basketbol ve voleybol burada en önemli payı alarak sportif anlamda da geri dönüşümü bu şekilde olmuştur.

Artık Voleybol ve Basketbol’da Avrupa şampiyonu olmuş takımlara sahibiz.

Fener

Yazının Devamı

Finallerin takımı Fenerbahçe

14 Nisan 2014

Fenerbahçe hak ettiği şampiyonluğuna ulaşmak geriye sadece 3 puanluk bir maç mesafe kaldı. O karşılaşmanın deplasmanda mı yoksa Şükrü Saraçoğlu’nda mı olacağına yine Fenerbahçeli futbolcular karar verecektir.

Antalyaspor karşına bir hafta önce aldığı kart cezalılarıyla bir kaç önemli futbolcusundan eksik çıkan Fenerbahçe’de en göze çarpan oyuncu Kadlec oldu. Attığı iki gol sanırım bir çok kişinin aynı şeyi düşünmesine de neden olmuştur.

Egemen’in sakatlandığı dönemde acaba Kadlec opsiyonu Bekir’e göre daha iyi mi olurdu?

Takımda savunma öylesine kırılgan ve o kadar sıkıntılı ki bu nedenle kafa yormak gerekli oluyor.

Bir diğer konu orta sahada pas sorunu yaratan futbolcu eksikliğidir.

Dün Ersun Yanal karşılaşmanın tamamlanmasına 10 dakika kala sahaya Serdar Aydın isimli 1996 doğumlu genç oyuncuyu sürdü. Açıkçası takımda forma bekleyen o kadar çok genç var ki bu hamleyi genel oyun anlayışı içinde bir yere koymakta zorlanıyorum.

Serdar Aydın elbette oynasın ancak ona gelinceye kadar Alper ve Salih’in ne zor şartlarda forma beklediğini ve aldığını hatırladığımızda elbette ister istemez düşünüyorsunuz.

Bunu yazıyorum diye de kardeşimiz kızabilir, gönül koyabilir ancak A

Yazının Devamı

Galatasaray Çoban Matı oldu!

13 Nisan 2014

Yıllardır İstanbul’un üç büyük takımından bir tanesinin deplasmanlarda hiç bu kadar etkisiz ve puan kayıplarla dolu sezon yaşadığına şahit olmamıştık.

Bunu Mancini’ye bağlamak ne kadar doğru tartışılır; ligin henüz ikinci ve üçüncü haftalarında Fatih Terim’in Bursa ve Eskişehir’de kaybedilen ikişer puan sonrasındaki açıklamaları hafızalarımızda canlı duruyor.

“Bursaspor’u ve Eskişehirspor’u deplasmanda yensinler de görelim!”

Bu meydan okuma elbette futbolda çok anlam ifade etmiyor; çünkü bu açıklamadan sadece iki hafta sonra Beşiktaş Bursaspor’u tam da Fatih Terim’in tarif ettiği yerde güzel futbol ve net skorla yenecektir.

Galatasaray’ın sorunu ne Fatih Terim ne de Mancini’ydi.

Bu Ünal Aysal Projesi’nin bir uzantısıydı. Galatasaray’ı içinde bulunduğu zorlu süreçten kısa vadeli başarılarla çıkardıktan sonra elindeki araçları bir kenara koyarak kendi bildiği ve inandığı doğrulara ait takım oluşturma yönetim anlayışı Galatasaray’ın bugün yaşadığı parçalı görüntüsüne sebep olan dönemi de başlatmış oldu.

Her şey nasıl da birden bire tepetaklak hale geldi muhtemelen birçok Galatasaraylı bunu kendisine soruyor olmalıdır.

Sadece sportif anlamda değil, ekonomik olarak da b

Yazının Devamı

Biliç; "gözyaşlarımızı bitti mi sandın?"

12 Nisan 2014

Nereden nereye diyecek durumdayız sanırım?

Yıllar önce Beşiktaş denilince ilk akla gelen son ana kadar maçı takip edip son dakika golünü bulan takım olurdu. Oysa bu karakter günümüzde çok değişti; artık puanlar alan değil veren bir takım haline geldi Beşiktaş.

Bu da netice itibarıyla ligdeki pozisyon ile ölçülüyor.

Son dakikada atan ile yiyen arasında hissedilir bir fark oluşuyor.

Bu maçın son pozisyonunu hakemin kararı belirlemiş olsa da Beşiktaş bu golü yiyeceğini karşılaşmanın en başından itibaren hissettirdi.

Konyaspor oyunun genelinde değil ancak belirli bölümlerinde üst düzey pas organizasyonlarıyla Beşiktaş yarı alanında etkili oldu.

Hlec, Djalma, Gekas ve Hasan Kabze özellikle ikinci yarı atak geliştirmede başarılı olmakla kalmadı pozisyon da geliştirdi.

İlk yarı Kabze’nin ikinci yarı Gekas’ın öyle şutları var ki bunu ancak Tolga çıkarabilirdi, öyle de oldu sanki.

Yazının Devamı

Melo'nun üç büyük "zaferi"

8 Nisan 2014

Satranç oynuyorsunuz veya o kadar uzağa gitmeyelim arkadaşlar arasında dört kişi bir araya gelmişsiniz okeye oturmuşsunuz.

Rakibinizin en iş görecek taşını o fark etmeden tahtanın üzerinden kaldırıyor ya da her tur dönüşte yerden bir tane fazla taş çekiyorsunuz.

Böyle bir oyunu kazanmış olmanın size keyif vermesi mümkün müdür? Rakibiniz kaybetmiş olabilir ancak siz olan bitenin fakında değil misiniz? Gece yastığa başınıza koyduğunuzda huzurlu hissetmeniz mümkün mü?

Dün instagramda tesadüfen Melo’nun sayfasına rastgeldim. Keşfet sekmesinin altında en çok izlenenler arasındaydı.

Elinde bir şampanya şişesi ve kadahi ile maç sonu başarısını, belki de zaferini kutluyordu.

Ortada üç başarı olduğunu düşünüyor olmalıydı.

Öncelikle muhtemelen bütün bir hafta eğer oynarsa Emre’yi nasıl oyun dışı bırakırım taktiği üzerine çalışmış olmalıydı.

Aslında bu taktik kurgunun ligimizde bir çok takım tarafından uygulandığını, Fenerbahçe’deki en zayıf halkanın Emre Belözoğlu olması nedeniyle rakiplerin işini de kolaylaştırdığını bu sayfanın içinde bir kaç defa dile getirmiş hatta başlık açmıştım.

Yazının Devamı

Galatasaraylı futbolcular daha fazla istedi

6 Nisan 2014

Galatasaray kazanmayı çok istediğini gösterdiği maçı bazı futbolcularının üstün gayreti, kimilerinin de yeteneği ile aldı.

Öncelikle, sahanın merkezinde oynayan Yekta kusursuz bir oyun sergiledi. Fenerbahçe’nin bütün oyun kurma organizasyonlarını orta alanda tek başına bitirdi. Yetmedi savunmada da Semih-Hakan Balta ikilisinin zorlandığı pozisyonlarda Emenike'ye basan üçüncü oyuncu olarak yardıma koştu. Yekta bu sezon başka bir futbolcuya dönüştü, ilerleyen yıllarda pozisyonunun değişmez adamı olabilir.

Sneijder özellikle ilk yarı maçı koparacak oyunu oynadı. İşte takımlarda “kazandıran” oyuncu dediğimiz karakterdeki futbolcunun karşılığı Sneijder’dır. Juventus maçında ne yaptıysa Fenerbahçe’ye de benzerini tekrarlayarak takımının hanesine üç puan yazdırdı.

Burak’ın hiç bu kadar görev adamı olacağını beklemezdim. Ancak kendisine kanatta verilen görevi hiç sorgulamadan yerine getirdi. Bu da Galatasaray’ın takım oyununa pozitif katkı yaptı. Caner’in etkisiz görünmesine neden oldu.

Savunmada Semih ve Hakan Balta yüksek konsantrasyon ile oynadılar. Emenike topla tek bir olumlu hareket dahi yapamadı.

Teles de solda özellikle defansta iyi ve dikkatli göründü.

Bunun

Yazının Devamı

Galatasaray'ın geleceğini belirleyecek

4 Nisan 2014

İlk karşılaşmayı hatırlayacak olursak daha başlama vuruşu ile birlikte Galatasaraylı oyuncuların genel diziliş ve oyuna başlama şeklinden savunmaya ağırlık veren, kapanan ve dengeli bir oyun oynayacağının sinyalini veriyordu; öyle de oldu zaten.

Uzun zamandır bir Galatasaray-Fenerbahçe eşleşmesinde bu kadar dengeli oyun karakteri ile karşılaşmamıştık.

Bu tipik İtalyan orijinli futbol anlayışına da uyan bir görüntüydü.

Manicini, ikinci Juventus maçında bu taktikle iki güne yayılan seriden galip çıkmayı bilmişti. Kafasındaki senaryonunun özellikle 70. Dakikadan sonra kazanmaya yönelik oynamak olduğunu söyleyebiliriz. Ancak bireysel hatadan kaynaklanan bir pozisyon maçın bütün şeklini, havasını ve öyküsünü değiştiriverdi.

Galatasaray’ın içinde neler olup bitiyor bilemiyoruz. Pazar günü oynanacak derbinin tarihi sözünü ettiğimiz geçmiş zamanda bir yerde olsaydı, Kadıköy’deki oyunu da göz önünde bulundurduğumuzda evsahibi takımın benzer bir şekilde sahaya çıkabileceğini kestirebilirdik.

Çünkü o günlerde Mancini takıma çok daha hakimdi.

Oysa köprünün altından o kadar çok su aktı ki...

Haftalardır teknik direktör takımı vurgusuyla konuşuyoruz Galatasaray ve Beşiktaş’ı;

Yazının Devamı