New York Times, Amerika'nın Irak'taki durumunu, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Japonya ve Almanya'da yürüttüğü ısrarlı politikaya benzetiyor. Douglas Porch, Bush yönetimine yakınlığı ile bilinen The National Interest dergisinin son sayısında Amerika'nın Irak politikasını bu yönden değerlendirirken, 1945 ile bugün arasındaki şu farklılıklara değiniyor:
a) 1945'te Amerika sömürenleri değil, sömürülenleri korumak için Almanya ve Japonya'da idi.
b) 1945 sonrasında Almanya ve Japonya'nın tüm komşuları Amerika'nın bu ülkelerde demokrasiyi kurmak ve barışı getirmek için bulunduğunu biliyorlardı.
c) Irak'ta ise, tersi durumlar söz konusu. Örneğin, Türkiye, Amerikalıların otonom bir Kürt devleti kurdurma isteğinden endişe duyuyor.
d) Körfez ülkeleri Saddam'ı kendilerini İran'dan koruyan bir güç olarak görüyorlardı. Şimdi ise, Amerika'yı kendileri için tehdit olarak görmeye başladılar.
e) Zaman içinde, dikkatli davranılmazsa Amerika'nın Irak'taki varlığı bir karşı tepkiye yol açabilir.
Foreign Affairs dergisinin Temmuz - Ağustos 2003 sayısında Amerika'nın Irak politikası değerlendirip, İkinci Dünya Savaşı sonrasıyla karşılaştıran Joseph S. Nye. Jr. da Irak'ta savaş sonrası olası 3 senaryo üzerinde duruyor:
a) 1945'te Almanya ve Japonya'da olduğu gibi, kardeş demokratik düzenlerin oluşması olasılığı. Ancak, bu olasılık homojen etnik bir yapı bulunmayan ve Amerikan güçlerine karşı terörist saldırı düzenleyen güçlerin bulunduğu Irak'ta zor görünüyor.
b) Reagan'ın Lübnan'da Clinton'ın Somali'de karşılaştığı gibi altıncı ay sonunda Amerikalıların istenmeyen adam ilan edilmesiyle, Amerikan güçlerinin terör saldırılarına daha fazla dayanamayıp Irak'tan çekilmeleri olasılığı. Bu olasılık, Irak'ta diktatörlüklerin, aşırı dinci yönetimin ve anlaşmazlıkların sürmesi anlamında olur ve Amerikan halkına şimdiki durumun nedenini anlatmak zorlaşabilir.
c) Bosna ve Kosova'da karşılaşılan durumun oluşma olasılığı. Bu olasılıkta, uluslararası güçler devreye girer ve Amerika'nın tek süper güç olması hali tartışılmaya başlanır.
Thomas Carothers aynı dergideki bir makalesinde, Fareed Zakaria'nın son kitabı The Future of Freedom (Özgürlüğün Geleceği) kitabını eleştirirken Amerika'nın Irak politikası hakkında şunları söylüyor.
a) Daha önce demokrasiyi tatmamış ülkelerde demokrasiyi güçle yerleştirmeye çalışmak tehlikeli olabilir.
b) Bir ülkede serbest piyasa ekonomisini yerleştirmeden demokrasiyi yerleştirmeye çalışmak neredeyse olanaksızdır.
c) Ancak, demokrasi olmadan da piyasa ekonomisinin gerektirdiği reformların yapılması çok zor.
d) Amerika'nın "seçimler her şeyden önemlidir, seçimi kazananla işbirliği yapmalıyız" politikası birçok defalar hatalı olmuştur. Miloşeviç, Lukashenko, Meciar, Mugabe, Chavez gibi birçok lider seçimle iş başına gelmiş; fakat insanlığın başına bela olmuşlardır. Bunlar da ilk zamanlar Amerika'dan destek almışlardı.
***
Görülen o ki, Amerika kendisini Irak'ta tarafların anlaştığı kendisiyle çatışmayacak demokratik bir yapı oluşturmak zorunda hissetmeli. Bu demokratik yapının ise, Irak'ın komşuları tarafından destekleniyor olması en iyi çözüm.