Oysa, herkesin gözünden kaçan bir konu var. İstanbul'da 300.000'den fazla yabancı uyruklu kaçak olarak evlerde çalışıyor. Buna ek olarak, 180.000 yabancı işçi olduğu hesaplanıyor. Sadece, 70.000 civarında kayıtdışı Ermeni vatandaş var. İstanbul'da "devlet otoriteleri"nin göz yumması nedeniyle, kaçak olarak yaşayan yarım ile bir milyon arası kişi var. İstanbul'un sorunlarına Başbakan el atmak zorunda kaldı. Yine de, ne yapılması gerektiği pek bilinmiyor. Her kafadan bir ses çıkıyor. Hatta, "Ne yapalım, siz de fikir belirtin" denilip halkın bile görüşleri soruluyor. Düşünüldü, taşınıldı; okul bahçelerine otopark yapılmaya, deniz taşımacılığının artırılmasına karar verildi. Başbakan, "İşin, paran, yerin yoksa, İstanbul'a giremezsin" denilerek Anadolu'dan gelenlere hesap sorulması gerektiğini bile dile getirdi. İstanbul'da güvenlik yok. Fuhuş, kumar, uyuşturucu almış başını gitmiş. Bütün bu eylemlerin önemli bölümü, kaçak yaşayan ve kaydı belli olmayan kişiler veya işsizler tarafından yapılıyor. Kaçak işçi çalıştırılması nedeniyle, Türk vatandaşları iş bulamıyor. Devlet vergi kaybıyla karşılaşıyor. Şehir, bir başıbozukluk ve kontrolsüzlükle karşı karşıya.Alınması düşünülen ekonomik ve sosyal tedbirler İstanbul için yeterli değil. Mutlaka, hukuki tedbirlerin de bunlara eklenmesi lazım. Anayasa'dan başlayıp muhtarlık düzenine kadar uzanan bir dizi tedbir alınması gerekli. Vergi gelirinin yüzde 50'sine yakını İstanbul'dan elde ediliyor. Petrol Yasası ile, petrol çıkarılan illerdeki gelirin bir bölümünü o illere bırakmayı öngören Hükümet, vergi gelirlerinin çoğunu karşılayan İstanbul'a da el atmak zorunda. Osmanlı İmparatorluğu bile, Trakya'daki toprak kayıpları sırasında İstanbul'a olan büyük göç akımını durdurabilmiş ve İstanbul'un nüfusunu 1.5 milyon kişide tutmayı başarabilmişti.İstanbul'un kuzey ve güneyi denizlerle çevrili olduğu için, şehir ip gibi büyümek zorunda. Şehrin gelişimi, yeşil sahaların yok edilmesi ve kaçak yapılaşmayla sağlanıyor. Belediyeler bütün bunlara göz yumuyor. En son, Acarlar olayında da bunun örneğini gördük. Su sahaları giderek yok oluyor. Üstelik, İstanbul'u büyük bir deprem bekliyor.Tekerleği yeniden keşfetmeye gerek yok. Bütün gelişmiş ülkeler, vatandaş sayısını ve kalitesini kontrol ediyor. Kaçaklar takip edilip sınır dışı ediliyor. Bu suretle, kayıtdışılık kontrol edilirken, fuhuş, kumar, uyuşturucu ve kapkaç da kontrol edilmiş oluyor. Bizde güvenlik kuvvetleri eliyle bu kontroller yapılmaya çalışılıyor. Ancak, görülüyor ki, bu tedbirler yeterli ve başarılı değil. Vatandaş iş bulamıyor Sorun yalnız İstanbul'un sorunu değil, bütün göç alan illerin ve kaçakların rahatlıkla barındığı Türkiye'nin bir sorunu. Yukarıda anlatmaya çalıştığım sorunlara, "terör belası" olasılığını da ekleyebiliriz. İşgücü kontrol edilemeyince ve Türk vatandaşlarının çalışmaları gereken işlerde yabancılar çalışmaya başlayınca, işsizlik gittikçe artıyor. Artan işsizlik de kanun dışı, düzen dışı faaliyetleri besliyor. Bütün gelişmiş ülkelerde bu sorunu çözmek için, "Göçmen Bakanlığı (Immigration Department) kurulmuş. Yabancıların tüm işleri bu bakanlık aracılığıyla yürütülüyor. Bazı ülkelerde, sistem, bakanlık değil de, ayrı bir genel müdürlük olarak yapılandırılmış. Bizde, bu görevi İçişleri ve Gümrük bakanlıkları yapmaya çalışıyor ama beceremiyor. Yetkileri de birbirine karışmış.Başbakan'ın bu soruna mutlaka el atması lazım. ytoruner@milliyet.com.tr Sorun Türkiye'nin