Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bankalar, çıkan ekonomik kriz sırasında battılar. Krizi çıkaran bankalar değil, bürokratlar ve siyasilerdi. Üstelik, kriz sırasında bankalara hiç yardım edilmedi. Hatta, Merkez Bankası'ndaki kanuni karşılıkları yani, kendi nakit paraları bile kendilerine ödenmedi. Banka sahipleri de bankalarını batırmamak için her türlü yola başvurmak zorunda kaldılar. Şimdi, olayların gerçek sorumluları sokakta gezerken, ülkeye zarar vermemek adına bankalarını korumak isteyenler bir bir ceza görüyorlar.Sanırım, bunları diğerleri de takip edecek. Örneğin, Karamehmet bile bunca çabasına ve şapkadan tavşan çıkarmasına rağmen ceza görebilecek. Çünkü, TMSF borcunun ödenmesi ile ceza davaları düşmüyor. Üstelik, devlet de bu gelişmeden büyük zarar görecek. Çünkü, artık hiç kimse kolay kolay TMSF ile anlaşma imzalama ve borcunu ödeme yoluna gitmeyecek. Aslında, TMSF ile anlaşma imzalanması borcun kabulü anlamına gelmiyor. Çünkü, batık banka patronları hapse girmemek için, TMSF'nin istediği parayı itiraz etmeden kabul ettiler. Olmayan borçları bile üstlendiler. Öte yandan, bu kararlarla devlete olan güven de sıfırlandı. Ceza görenler TMSF'ye ve dolayısıyla da devlete güvenmişlerdi. Zaten, hapiste olan birisinin çalışıp, para kazanarak istenilen parayı ödemesi de mümkün değil.Bu arada, özel finans kurumlarını batıranlarla, vatandaşın milyarlarca dolarını iç eden Kombassan gibi dinci oluşumların patronları ne TMSF'nin ne devletin takibine uğruyor, ne de hapse atılıyor. Son olarak, bunlardan birisi Bankalar Yasası'nın çıkarılışı sırasında Başbakan'ın affına uğradı. İşte, yargının siyasallaşması aslında bu noktada başlatıldı. Çifte standart, yargıyı da devleti de temelinden sarsar. Aslında, yargı erki, ekonomi dahil her konuda söz sahibi. Sermayenin el değiştirmesine karar veren de, özelleştirmeleri iptal ettiren de o. İşte bunun için, Adalet Bakanı 4 bin yeni hâkim ve savcı alarak, adalet mekanizmasını kalıcı olarak dinci kesimin emrine vermek istiyor. Bu şimdiye kadar ülkemizde yapılan en kalıcı dinci devrim olacak. İşte, bunun için Adalet Bakanı hem Yargıtay Başkanı'nın hem de Barolar Başkanı'nın bu konudaki uyarılarını hiçe sayıyor. İşte, bu nedenle Başbakan bu konuya her şeyden fazla önem ve destek veriyor. İstenilen gerçekleştirilirse, yargı artık, "önyargılı" karar verecek. Buna "yargının siyasallaşması" deniliyor.Bu işin sonu, Türk liberal sermayesinin bir bölümünün yavaş yavaş yok olması ve gücün ılımlı İslam sermayesine geçmesi ile sonuçlanacak. Artık, yargı da "yargısız infaz" yapmaya soyunuyor. ytoruner@milliyet.com.tr Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) ile yaptığı anlaşmanın suçun kabulü anlamına geldiği görüşüyle ikinci batık banka patronu da ceza aldı. Birinci ceza, Hayyam Gariboğlu'na verilmiş ve karar gerekçesinde bu durum açık açık yazılmıştı. Mahmut Ceylan'a verilen cezada ise anlaşma imzalanıp, TMSF'ye olan borcun 70 milyon dolarlık bölümü ödendiği için cezada indirim yapıldığı belirtildi.