Bir zamanlar IMF güçlü ve kararlıydı. Performans kriterlerinin tutturulamaması demek, anlaşmaların sona erdirilmesi anlamındaydı. Şimdiye kadar, hep böyle oldu. Bir zamanlar ekonomiden sorumlu Devlet Bakanları İngilizce bilmezdi. Bunlardan Fransızca bildiğini söyleyen biri, IMF toplantılarına katılmıştı. Kulaklığını takmış, İngilizce konuşmaların Fransızca tercümelerini dinliyordu. Ancak, önündeki mikrofonu da açık unutmuştu. Bir an konuştuklarının duyulmadığını zannedip bağırmaya başladı. Yanındaki danışmana, Türkçe "Hungary ne demek?" diye sordu. Danışman "Macaristan" dedikçe, o daha yüksek sesle bağırıyor, tekrar "Hungary ne demek?" diye soruyordu. Herkes işini gücünü bırakmış, bizi dinliyordu. Neyse ki, bir şey anlaşılamadı. Şimdiki ekonomiden sorumlu bakanlar İngilizce biliyor. Galiba, bu yüzden IMF de, "performans kriterleri" tutturulmasa bile, anlaşmayı sürdürüyor. Ama, ne yapsın. Zaten, Türkiye'den başka IMF'yi takan kimse de kalmadı. IMF heyeti burada iken, terörist faaliyetleri görüşmek üzere toplanan Meclis, IMF ile alay eder gibi tekrar tatile sokuldu. IMF'den "tık" gelmedi. Oysa, IMF Bankalar ve Sosyal Güvenlik yasalarının çıkmasını istiyordu. Bu ay sonunda yapılacak IMF'in yıllık toplantısında, Türkiye'nin "performans kriterleri"ni tutturamadığı konusunda Babacan biraz sıkıştırılacak, o kadar. Ne Borsa Başkanı Osman Birsen'in haklı olarak söylediği "Bizim reel faizi ABD'ye taşı, orada borsa kalmaz" sözü, ne cari açığın gittikçe büyüdüğü gerçeği, ne kredi kartlarındaki batıklar ve ne de özelleştirmelerde "oferleme" yapılması IMF'i o denli ilgilendirmiyor. Sadece cari açık konusunda, "biz önceden söylemiştik" demek için bazı ikazlar yapılıyor ama bir taraftan da Türkiye'nin borç ödeme gücü övülüyor. Yani, "bunlara biraz daha borç verebilirsiniz, kafalarını sudan çıkarmaya başladılar" deniliyor. Ödeme gücüne övgü Türkiye'deki gömülü kaynakları su yüzüne çıkaracak "mortgage" yasası ise, IMF'yi hiç mi hiç ilgilendirmiyor. "Faizi gider yazdırmam, ev alamayanın suçu ne?" diyen çağdışı görüşe gülüp geçiliyor. Oysa, kredi faizi şirketler tarafından yıllardır gider yazılıyor. Anlaşılan, Maliye Bakanı'nın kafası "Ofer"le meşgul, kolaylıkla bürokratların dolduruşlarına geliyor. Çünkü, mortgage kredisi faizleri gider yazılırsa, kredi alan bütün evler gerçek değerinden gösterilip, vergi toplanacak. Bütün yapılacak şey, gayrimenkul vergilerini biraz arttırıp, belediyelerin gelirlerine dokunmadan genel bütçeye vergi geliri kazandıracak bir düzenleme yapmak veya farkı belediyelerden vergi olarak almak. Anlaşılan, IMF'in derdi de kafaları değiştirmek değil.Türkiye'ye borç verdirmek ve verilen borçları faizleriyle tahsil etmek. Ne hoş! ytoruner@milliyet.com.tr Tek amaçları borç