b) Yöneticilerimiz bilimi hiçe sayıyor. Bütün tarikat kitaplarına bakın. Yolun, bilimin izah edemediği şeyleri açıkladığı iddia edilir. Göz, kalp, beyin alınır; genç kafalara bunlardaki yapının bilimle izah edilemeyeceği anlatılır. İnsanın yaradılışını izaha çalışan bilimsel yaklaşımlar çürütülmeye çalışılır. Onlara göre, Allahın yarattığı şeyler bilimle izah edilemez. Hatta, bunlardan bazıları Aya gidildiğine bile inanmaz. İşte bu anlayış biçiminden yola çıkarak, tarikat mensubu yöneticilerimiz kaza için "Allahın takdiri" demişlerdir.c) Bu kafayla başka kazalara da hazır olmalıyız. Bu düşünce biçimine sahip olanların yaptıkları her yenilik yıllarca çaydanlığın içine sıkışıp kalmış, tıpası açılınca da ortaya çıkmış Dev Cinin fikirlerine benziyor. Fikirlerin hepsinin kendi büyük, içi boş. İyi ki, Sayın Başbakanın meşhur "borç ötelemesi" fikri uygulanamadı. Uygulansaydı, asıl kaza ekonomide olacaktı. Şimdi, belki de, İstanbul - İzmir arası hızlı tren uygulamasında, THYde, İstanbul Tüp Geçişinde ve diğer işlerde "Allahın takdiri" kazalarla karşılaşacağız. Bu kafa iş yapmadığı kadar başarılıdır.d) Yöneticilerimiz birbirlerine kenetlenmişlerdir. Onları "iyi iş yapılması" değil, "tarikat beraberliği" kenetlemektedir. Bu yüzden onlar, "zordan korkarak kaçacak adam" değildir. Bu yüzden, "Çok iş yapan, hata da yapar" anlayışıyla millet alaya alınabilir. Sanki, çok iş yapılmış da, bir tane hata çıkmış gibi. Çok siyaset yapmakla çok iş yapmak birbirine karışıyor. "Ben dostumu günahlarıyla severim" deyişi devlet işleri için geçerli olamaz. İşte bu nedenlerle, ekipten birinin istifa etmesi, diğerinin bitmesi demektir ve gazeteciler "hadlerini bilmeyen insanlar" topluluğudur.e) Cahil cesaretli olur. Bu nedenle, bilim adamlarının ısrarla "Olmaz" dedikleri, cesaretle uygulamaya konulmuştur.Felaketle imtihan ediliyoruz.Allah bizi cehaletten korusun. ytoruner@milliyet.com.tr Tren kazası bize çok şey öğretti: a) Bilinçli kişilerce yönetilmiyoruz. Sırf belediyede Bakanın arkadaşı veya aynı tarikata mensup olmakla iş bitmiyor. "Bizden olsun da, taştan olsun" anlayışıyla, işi bilmeyen kişiler yönetici yapılmış. Maalesef, bu anlayış sadece Demiryollarında değil; ekonomi yönetimine de yerleşiyor.